Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2021/1869 E. 2022/380 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ ….
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

…..
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
……

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 09.03.2021
ESAS-KARAR NUMARASI : …..
Davalılar vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacılar vekili, davalı …’e ait ve diğer davalı şirket tarafından sigortalının işyerinde 02.11.2018 tarihinde meydana gelen yangın sonucu işyerinin üst katında bulunan müvekkillerine ait konutlarda hasar meydana geldiğini, olayın davalı …’e ait işyerinde projeye aykırı olarak yapılan eklentiler ve değişiklik sonucu meydana geldiğini, hasarın mahkeme kararı ile tespit edildiğini ileri sürerek müvekkili … yönünden 10.000,00-TL, … yönünden 8.000,00-TL ve … yönünden ise 11.000,00-TL zararın olay tarihinden itibaren davalılardan avans faizi ile birlikte müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, müvekkili şirket tarafından poliçe kapsamında 36.111,00-TL ödeme yapıldığını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limiti olan 50.000,00-TL’den ödenen bedelin temkisi ile bakiye 13.885,00-TL olduğu ile sınırlı olduğunu, davacıların iddia ettikleri zararın fahiş olduğunu ve gerçek zarar olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, davanın diğer davalı sigorta şirketi aleyhine açılması gerektiğini, arabuluculuk görüşmesine ilişkin bilgi verilmediğini, talep edilen bedelin çok fazla olduğunu, diğer davalı sigorta şirketi tarafından ödemelerin yapıldığını ayrıca yangından dolayı müvekkilinin bir kusuru olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “…Öncelikle davalıların tarafı olduğu sigorta poliçesinin incelenmesinde, bina zararına ilişkin limitin 100.000,00-TL olduğu, poliçenin -Bina tanımı- bölümü altında kat mülkiyetine tabii binanın ortak alanlarına ilişkin zararın bu kapsamda teminat altında olduğu anlaşılmıştır. Yine poliçenin -Yangın mali sorumluluk- başlıklı kısmında poliçe limiti 50.000,00-TL olarak belirlenmiş, “Komşuluk mali sorumluluk: Mal sahibi veya kiracı olarak bulunulan bina ya da konutlarda, sahip oldukları mal grubunun poliçede sigortalı olması şartıyla, mal sahibi veya kiracının yangın, dahili su… kapsamına giren herhangi bir olay sonucunda komşu bina ve/veya mal ya da eşyalarda meydana gelecek zararlardan dolayı komşulara karşı doğan yasal sorumluluklar,” teminat altına alınmıştır.
Davalı sigorta yangının ortak alandaki (bacadaki) bakımsızlık nedeni ile zararın arttığını, bu durumda yapı maliki olan davacıların tazminat talep edemeyeceklerini savunmuştur. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2011/10564 esas 2012/17354 sayılı, Yargıtay HGK 2017/3-439 esas 2017/1463 sayılı kararlarında da işaret edildiği üzere TBK’nun 69. maddesi uyarınca; binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. Bu maddedeki sorumluluk, objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan “ağırlaştırılmış” bir kusursuz sorumluluk halidir. Bu gibi hallerde, zarar ile özen eksikliği arasında uygun illiyet bağının varlığı sorumluluk için yeterlidir. Uygun illiyet bağı mücbir sebep, zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusuru sonucu kesilirse, sorumluluktan söz edilemez. Yangının oluşumuna bacada biriken kurumun ocaktan çıkan kıvılcımla tutuşmasının neden olduğu, yangının çıktığı mevsim, en son iki ay önce temizlenmiş olması ile davalı iş yeri sahibinin yaptığı işin niteliği (balık pişirme) dikkate alındığında zarar ile özen eksikliği arasındaki illiyet bağının kesildiği, davalının ağır kusurunun bulunduğu, bu nedenle davacıların sorumluluklarının bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Bu hali ile davalılar doğan zarardan müştereken sorumludur.
Davalılar tespit raporunu kabul etmediklerini savunmuş iseler de, davalı sigortanın sunduğu ekspertiz raporunun tespit raporu ile benzer mahiyette olduğunun bilirkişi heyetince belirlenmiş olması ve meydana gelen zararın niteliği gözetildiğinde zararın vakıaya uygun olup davalı sigortanın dairelerde mutat bir yenileme yapıldığına ilişkin savunması ile örtüşmemesi ve ispatlanamaması karşısında bu yöndeki savunmaya itibar edilmemiştir.
Her ne kadar davacılar mobilya zararının da hesaplanmasını talep etmiş iseler de, tespit ve ekspertiz raporunda bu yönde bir belirlemenin yapılmadığı, kaldı ki poliçede bu yönde bir hüküm bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle davacıların bu yöndeki zararın belirlenmesine için yeniden rapor alınması talepleri reddedilmiştir. Ortak alandaki zararlara ilişkin olarak ise davacıların kat maliki olduğu dikkate alınarak, ortak alanlar için davalı sigorta tarafından ödeme yapıldığı savunmasına itibar edilmiştir.
Davalı yan kombi bedellerinin hesaplamaya dahil edilmesine ilişkin itirazda bulunmuş ise de, dava dilekçesinde kombi zararına da değinildiği ve zararın giderilmesi için yapılan masrafa ilişkin bilgi ve kayıtların sunulduğu gözetildiğinde kombi bedellerinin talep edilmesinin yerinde olduğu değerlendirilmiştir. Bu hale göre, bilirkişi ve tespit raporunda belirlenen zarar miktarına itibar edilmiştir.
Davalı sigorta, poliçe limitlerinde ortak giderler için apartman yönetimine 36.111,00-TL ödeme yaptığını bildirmiştir. Poliçeye bakıldığında, yukarıda açıklandığı üzere, ortak alanlara ilişkin teminatın “Bina” kısmında belirlendiği, davacıların zararının ise “Yangın mali sorumluluk” kısmında hükme bağlandığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle ortak alanlara ilişkin ödemenin yangın mali sorumluluk teminatı kapsamında kaldığına ilişkin savunma yerinde görülmemiştir. Davacıların kabul edilen zararlarının bina, elektronik cihaz ve demirbaşa ilişkin olup komşu zararlarının, poliçede teminat altına alınması halinde karşılanacağı belirlenen kalemlerden olduğundan davalı sigortalının da aynı miktarda sorumlu olduğu değerlendirilmiştir. Açıklanan nedenlerle davacının davası sübut bulmuştur.
Davalı sigortalının temerrütüne ilişkin değerlendirme yapılmasına gelince, ekspertiz raporundan anlaşıldığı üzere davacıların sözlü olarak başvuruda bulundukları, sonrasında davalıları taraf göstererek delil tespiti talebinde bulundukları anlaşılmıştır. Davalı sigorta usulüne uygun başvuru yapılmadığına ilişkin savunmada da bulunmamıştır. Tespit raporunun davalı sigortaya tebliğ tarihi olan 05/01/2019 tarihinden 8 gün sonrasında, davalı …’in ise zarar tarihi itibari ile temerrüte düştüğü kabul edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Müvekkili şirket tarafından apartman yönetimine ödeme yapıldığını ve sorumluluğunu yerine getirdiğini, davacılara ait taşınmazların teminat dışında kaldığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, davacıların sebepsiz zenginleşeceğini, faizin haksız olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiğini, meydana gelen zarardan davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun olmadığını, davacıların iyi niyetli olmadığını, zarar bedelinin sigorta tarafından karşılandığını kararın kaldırılması gerektiğini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR :
Uyuşmazlık, davalı …’e ait işyerinde meydana gelen yangın nedeniyle üst katta oturan ve davacılara ait taşınmazlarda meydana gelen hasar nedeniyle davalı sigorta şirketi ve işyeri sahibinin sorumluluğunun olup olmadığı ve miktarına ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
1-Dava, davalının işyerinde çıkan yangında, aynı binadaki davacılar kat maliklerinin dairelerinde yangının söndürülmesi esnasında meydana gelen su hasarının davalı ve onun sigortacısı olan diğer davalıdan tazmini istemine ilişkindir.
Bu davalarda taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine göre, görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir.
6100 Sayılı HMK’nın 4. maddesinde Sulh Hukuk Mahkemelerinin bakmakla görevli olduğu davalar düzenlenilmiş olup, “ç” bendi, “Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları görürler.” hükmünü; 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun Ek 1. maddesi ise, “Bu Kanunun uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlık sulh mahkemelerinde çözümlenir.” hükmünü içermektedir.
Hal böyle olunca; uyuşmazlığın kat malikleri olan davacı ve davalı işyeri sahibi ve onun sigorta şirketi arasında doğduğu anlaşıldığından 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesindeki göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğu hükmü ile HMK’nın 353/(1)-a.3. maddesinin mahkemenin görevli olmamasının mutlak kararın kaldırılması nedeni olduğuna ilişkin hükmü karşısında, görev hususu somut olayda olduğu gibi, açıkça istinaf istemine konu edilmese dahi istinaf mahkemesince re’sen gözetilmelidir. HMK’nın 114/(1)-c ve 115/(2). maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Buna göre Dairemizce, HMK’nın 353/(1)-a.3. maddesi uyarınca, HMK’nin 114(1).c ve 115/2. maddeleri uyarınca görev yönünden usulden red kararı verilmesi ve HMK’nin 20. maddesinde belirtilen görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine yapılacak işlemlerin yerine getirilmesi için esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.

2-Kararın kaldırılması nedenine göre davalılar vekillerinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığı değerlendirilmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK m. 353/1,a.3 gereğince, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/141 E., 2021/172 K. sayılı dava dosyasında verdiği 09.03.2021 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE.
Kararın kaldırılması nedenine göre davalılar vekillerinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
2-Peşin alınan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve istek halinde iadesine.
3-Davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
09.03.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 09.03.2022

……