Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2021/1867 E. 2021/1716 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : …. … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 27.11.2018
ESAS-KARAR NUMARASI …
Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, müvekkilinin 26.07.2012-2013 tarihleri arasında geçerli olmak üzere davalı şirket tarafından yapılmış ferdi kaza sigortası kapsamında sigortalı olduğunu, müvekkilinin 09.07.2013 tarihinde kendisine ait 06 BB 3589 plakalı motorsikleti ile seyir halinde iken…. plakalı aracın çarpması neticesinde meydana gelen kazada yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, kaza nedeni ile müvekkilinin elinde ciddi hasarlar meydana geldiğini ve organ zaafiyeti oluştuğunu, davalı sigorta şirketinin müvekkiline ferdi kaza sigortası kapsamında sakatlık tazminatı ödemesi gerektiğini, karşı taraf aracının sigortasız olması nedeni ile Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. sayılı dosyası ile … Hesabı aleyhine açılan davanın devam ettiğini, bu davada yapılan kusur incelemesi neticesinde davalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunun tespit edildiğini, aynı zamanda Ankara 45. Asliye Ceza Mahkemesi’nin….. sayılı dosyası ile açılan ceza davasının devam ettiğini, davalı sigorta şirketine 20.10.2014 tarihinde yapılan başvuruya rağmen ödeme yapılmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla belirsiz alacak olarak 1.000,00-TL sakatlık tazminatının poliçe limiti dahilinde ve müvekkilinde meydana gelen maluliyet oranı ile sınırlı olmak kaydıyla kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, trafik kazasına karıştığı iddia edilen …’un müvekkili şirket nezdinde 06.11.2012-26.07.2013 tarihleri arasında geçerli olmak üzere ferdi kaza sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe vadesi içinde meydana gelmek kaydı ile teminat miktarı ile sınırlı olduğunu, poliçe limitinin ise 200.000,00-TL olduğunu, Ferdi Kaza Sigortası Poliçe Genel Şartları 8/b maddesine göre, poliçe ile temin edilen bir kazanın, sigortalının derhal veya kaza tarihinden itibaren iki sene zarfında daimi surette maluliyetine sebebiyet verdiği takdirde, tıbbi tedavisinin sona ermesini ve daimi maluliyetin kafi surette tespitini müteakip daimi maluliyet sigorta bedelinin münderiç nispetler dahilinde kendisine ödeneceğinin hükme bağlandığını ve poliçede belirtilen daimi maluliyet hallerinde ödenmesi gereken teminat oranının tek tek sayıldığını, bu çerçevede davacıya …. Şartlarının 8/b maddesinde sayılan maluliyet hallerinden birinin gerçekleşmesi halinde belirtilen teminat oranına göre ödeme yapılmasının söz konusu olduğunu, ferdi kaza sigortası kapsamında daimi maluliyetin belirlenmesinde sigortalının meslek ve sanatının dikkate alınmadığını, müvekkili şirketin temerrüde düşürülmediğini, davacı tarafın gerekli belgelerle birlikte dava öncesinde başvurusunun olmadığını, davacının başvurusunda eksik belgeler bulunması nedeni ile talebinin değerlendirilemediğini, kaza tarihinden itibaren faiz talep edilmesinin yasal dayanağı olmadığını, davacıya … tarafından yapılmış bir ödeme varsa bu ödemenin tazminat miktarından mahsubu gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesi’nce “…09.07.2013 tarihinde dava dışı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki ……plaka sayılı aracı ile seyir halinde iken dava dışı sürücü …’un sevk ve idaresinde bulunan…plakalı araca, sonra davacı …’un sevk ve idaresinde bulunan …plakalı motosiklete çarparak 12 metre ileride duruşa geçerek davacı … ile dava dışı yolcu…. yaralanması şeklinde oluşan yaralamalı ve maddi hasarlı dava konusu trafik kazasında dava dışı sürücü …’ın, karışmış olduğu dava konusu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının oluşumunda % 100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, davacı ve diğer tarafların kusurunun bulunmadığı, kaza nedeniyle 03.05.2017 ve 07.09.2018 tarihli … meslekte kazanma gücü kaybına ilişkin % 46.2 olarak belirlenmiş maluliyet oranı, mahkemece belirlenen kusur durumu ve davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenmiş….” uyarınca davacının talep edebileceği maddi tazminat tutarının 92.400,00-TL olarak hesaplandığı, davacı tarafın talebini 92.400,00-TL olarak 22.12.2017 tarihinde artırdığı anlaşılmakla, hükme esas alınan bilirkişi raporu ile belirlenen miktar üzerinden davanın KABULÜNE…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Karara esas olan bilirkişi hesabının hatalı olup rapordaki hesaplamada dikkate alınan maluliyet oranının Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesince tespit edilen meslekte kazanma gücü oranı olduğunu, ferdi kaza sigortası genel şartlarına göre bu hususun hatalı olduğunu, hesaplamaya esas alınan adli tıp raporunda meslekten kazanma gücü oranının %46,2 olarak belirlendiğini, genel şartların “daimi maluliyet teminatı” başlıklı b maddesinde “daimi maluliyet nisbetlerinin tayininde sigortalının meslek ve san’atı nazarı itibara alınmaz.” hükmünün bulunduğunu, buna göre…belirlenen meslekte kazanma gücü kaybı oranına göre tazminat hesaplanmasının hatalı olduğunu, davacının talebinin poliçe genel şartları gereği teminat dışı olup olmadığı incelenmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu, ferdi kaza sigortası genel şartlarına göre motosiklet ve motorlu bisiklet kullanmak ve bunlara binmenin teminat dışı olduğunu, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, ferdi kaza sigorta poliçesi kapsamında tazmini istemine ilişkindir.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-(k) maddesinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler “tüketici”; 3/1-(l) maddesinde ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemler “tüketici işlemi” olarak kabul edilmiş ve tüketici kanununun kapsamı esaslı şekilde genişletilmiştir.
Aynı Kanunun 73/1. maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilirken; 83/2. maddesinde de “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda uyuşmazlık, bir tarafı tüketici olan ferdi kaza sigortası poliçesinden kaynaklanmakta olup, dava 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra, 12.11.2014 tarihinde açılmıştır. Bu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra açılan davalarda görevli mahkeme, tüketici mahkemeleri olacaktır. (Yargıtay 11.H.D., 10.10.2016 T., 2016/7590 E., 2016/7972 K.) Dolayısıyla İlk Derece Mahkemesi tarafından tüketici mahkemelerinin görevli olması nedeni ile gerekli kararın verilmesi gerekirken işin esası incelenmek suretiyle anılan şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Hüküm mahkemeleri gibi, istinaf mahkemesi ve Yargıtay da istinaf ve temyiz incelemesi sırasında, hükmü veren mahkemenin görevli olup olmadığını kendiliğinden gözetip incelemekle yükümlüdür. Bunun için tarafların hükmü görevsizlik nedeniyle de istinaf veya temyiz etmiş olmalarına gerek yoktur. Çünkü hükmü veren mahkemenin görevsiz olması mutlak bir istinaf ve temyiz sebebidir.(HMK m. 353/a-3, m.371/b) (Prof. Dr. Baki KURU-İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku.Legal Yayınevi Ağustos 2016.s.97)
Kararın kaldırılma nedenine göre, davalı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK m. 353/1,a.3 gereğince, Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….sayılı dava dosyasında verdiği 27.11.2018 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE.
Kararın kaldırılma nedenine göre, davalı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına.
2-Peşin alınan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve istek halinde iadesine.
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
17.11.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 18.11.2021

Başkan … Üye … Üye … Katip …