Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2021/1732 E. 2021/1578 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1732 – 2021/1578
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

….
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 19.10.2020
ESAS-KARAR NUMARASI : …..
Konkordato isteyen vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Konkordato isteyen vekili müvekkili şirketin satışlarını arttırmak için şubeler açma yönündeki stratejisinden dolayı katlanılan, gerek pazarlama satış dağıtım giderleri, gerekse açılan şubeler için yapılan sabit yatırım maliyetleri, ülkenin son yıllarda yaşamış olduğu terör olayları ve uluslararası para piyasalarında yaşanan olumsuzluklar sonucunda likiditesinin olumsuz yönde etkilendiğini, artan kur volatilitesi nedeniyle yükselen finansman maliyetlerinin de kârlılığını olumsuz etkilediğini, bu nedenlerle bir kısım borçlarını vadesi geçtiği halde ödeyemediğini ve bir kısım borçlarını da vadesi geldiğinde ödeyememe tehlikesi altına girdiğini, sundukları ön projede şirketin borç tasfiyesinde nasıl ve nereden kaynak sağlayacağı ile borcun ne şekilde tasfiye edileceğinin dayanakları ile izah edildiğini, müvekkili şirket tarafından alacaklılardan % 30 ana para üzerinden tenzilat talep edeceğini, rehinli alacaklılardan ise vade talep edileceğini ileri sürerek, İİK’nın 285 ve devamı maddeleri gereği öncelikle geçici, daha sonra kesin mühlet verilmesini, neticede konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesinin 23.10.2019 tarih ve …… K. sayılı kararıyla; istemci şirkete 25.03.2019 tarihinden itibaren İİK 289/3. maddesi gereğince 1 yıllık konkordato kesin mühleti verildiği, Komiserler kurulu raporundas şirketin mevcut durumda -10.692.788,81 TL miktarla borca batık olduğu, gelinen aşamada şirketin mali durumunda bir iyileşme olmadığı gibi şirketin esas faaliyetlerinde sürekli zarar raporladığı, böyle bir mali tablo karşısında şirkete dışarıdan bir kaynak sağlanmasının kaçınılmaz olmasına rağmen bu aşamaya kadar bu yönde konkordatonun başarıya ulaşmasını sağlayabilecek nitelikte bir adım atılmamış olduğu, şirketin kamuya olan borçlarını ödeyemediği, konkordato projesinde sunulan nakit akım tablolarının hayata geçirilemediği, şirketin sunduğu konkordato projesinin başarıya ulaşması imkânının olmadığı kanaatinin bildirildiği, komiserler kurulunun raporu dikkate alınarak davacının sunduğu konkordato projesinin başarıya ulaşma imkânın bulunmadığı, şirketin borca batık olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle, İİK 292. maddesi gereğince konkordato talebinin reddine, verilen kesin mühletin kaldırılmasına ve davacı şirketin iflasına karar verilmiştir.
Karara karşı konkordato isteyen vekilinci istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 12.02.2020 tarih ve….. sayılı kararıyla; “…Konkordato bir borçlunun belirli bir zaman dilimi içindeki tüm borçlarını, alacaklıları tarafından kanunda öngörülen nitelikli çoğunlukla kabul edilmiş ve yetkili makamca onaylanmış olan önerisi doğrultusunda ve kendisi için daha elverişli bulunan şartlar çerçevesinde ödenmesini mümkün kılmak üzere, ona yasa tarafından tanınmış bir hukuki imkândır…
Konkordato komiseri, konkordato prosedürünün objektif ve tarafsız biçimde yürütülmesi ve sağlıklı biçimde işleyebilmesi; borçlu ile alacaklıların menfaatlerinin dengelenmesi ve bu suretle bunlar arasında bir anlaşma zemini yaratılmasında etkin rol oynar. (Tanrıver, S.: Konkordato Komiseri, Ankara 1993, s.27-28). Konkordato komiseri borçlu ile alacaklılar ve mahkeme arasında köprü rolü oynar ve konkordatonun tamamlanmasını sağlar (Altay, S./Eskiocak, A.: Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku, 4.b., İstanbul 2018, s.137 vd.). Konkordato komiseri sadece bir denetim ve takdir makamı olmayıp, borçluya nezaret görevi ile donatılmıştır (İİK m.290/II-b, m.297/I).
Komiserler, borçlunun sunduğu bilgi ve belgeleri inceleyip denetlemeli, somut olaya ya da hukuka uygun bulmadıklarını düzeltmesini borçludan istemelidir. Komiserin “Konkordato projesinin tamamlanmasına katkıda bulunmak” (İİK m.290/II) şeklinde açıklanan görevi çerçevesinde borçlunun öngörmediği bazı hususları komiserlerin öngörmesi, borçluyu konkordatonun başarıya ulaşması ve tasdik edilmesi için gereken hususlarda yönlendirmesi de gerekir. Nitekim 30.01.2019 günlü ….. yayımlanan “Konkordato Komiserliği ve Alacaklılar Kuruluna Dair Yönetmelik”, komiserlerin bu görevi ifa edebilmesi için hangi nitelikleri haiz olmaları ve hangi eğitimleri almaları gerektiğini göstermektedir.
Dosya kapsamından, konkordato talep eden şirket tarafından, talep dilekçesi ekinde sunulan ön projede, borcun, adi alacaklılardan %30 ana para üzerinden tenzilat talep edilmek, rehinli alacaklılardan da 60 eşit vade talep edilmek suretiyle ödeneceğinin belirtildiği, İlk derece Mahkemesince atanan ve üç kişiden oluşan komiserler kurulunca, borçlu ile temasa geçilerek işlemlerinin denetlendiği, belli aralıklarla şirketin işleyişi ve yapılan işlemler ile ilgili raporlar sunulduğu, kesin mühlet verildikten sonra, İİK’nın 299. maddesi uyarınca, 288. maddesine uygun ilanla alacaklıların alacaklarını bildirmeye davet edildikleri, henüz İİK’nın 300. maddesi uyarınca borçlunun alacaklar hakkında borçlunun beyana davet edilmediği görülmüştür.
İlk derece Mahkemesince hükme esas alınan Komiserler Kurulunun 07.10.2019 tarihli raporunda; şirketin borca batıklık oranının düştüğü anlaşılmakla birlikte faaliyetlerinde önemli ölçüde daralma olduğu, ön projede sunmuş olduğu hedeflerini gerçekleştirmekten uzak durumda olduğu, mali durumunda bir iyileşme ümidi olmadığının gözlendiği, esas faaliyetlerinden sürekli zarar raporladığı, borçlarının kendi faaliyetleri ile ödemesi mümkün olmadığından, dışarıdan sağlanacak başkaca bir kaynağa ilişkin somut adımlar atılmadığı, kamuya olan borçlarını ödeyemediği, gelinen aşamada İİK’nın 292/b fıkrası gereğince borçlu şirket açısından konkordatonun başarıya ulaşma imkânının olmadığı tespit ve görüşü bildirilmiştir.
Konkordatonun amacı, borçluyu olduğu kadar alacaklıları da iflasa nazaran daha kısa sürede ve yüksek oranda tatmin etmektir. Bu yapılırken özellikle alacaklıların sürece dahil edilmesi; alacaklıların, komiserin ve mahkemenin katılımı ile nihai projenin oluşturulması ve konkordatonun başarıya ulaşması için iş birliğine gidilmesi gerekir.
Konkordato mühleti borçlunun oylamaya hazırlık yapacağı, alacaklılarla görüşeceği ve onları olumlu oy kullanmaya ikna edeceği bir süreçtir. Bu bakımdan alacaklıların yaklaşımının borçlunun ve konkordatonun akıbetinde büyük bir rolü vardır.
Konkordatoda kilit noktası alacaklıların projeyi oylamasıdır. Alacaklıların onayına sunulacak proje ön proje değil, (komiserin ve alacaklıların da katılımıyla ve gerekirse mahkemenin müdahalesiyle revize edilmiş; İİK m.305/son) nihai projedir. Mahkemece ön veya nihai projenin, alacaklıların oylamasına dahi sunulamayacak kadar olumsuz bulunması ihtimali dışında, borçlunun ve alacaklıların konkordatonun imkânlarından yararlandırılmaması düzenlemenin amacı ile bağdaşmamaktadır.
Borçlunun iflası tercih edilebilecek son seçenek olmalıdır (Budak/Tunç Yücel, Öztek-Konkordato Şerhi, m.292, no.8). Komiserlerin, şirketin iflasından önce konkordatonun başarıya ulaşmasının ne şekilde mümkün olabileceğini, borçluyla birlikte değerlendirmeleri gerekir.
Konkordato, borçluyu borcundan kurtarırken alacaklıları da belirli tenzilat ve/veya vade ile alacaklarına kavuşturmak amacıyla getirilmiş bir hukuki müessesedir. Bu, işletmenin iyileştirilmesi suretiyle olabileceği gibi tasfiyesi suretiyle de olabilir. Eğer borçlunun, iyileşmek suretiyle borçlarını ödemesi mümkün görülmüyorsa, kendini tasfiye etmesi ve makul bir tenzilatla alacaklıların alacağına kavuşmasının, bir başka anlatımla tasfiyesinin, konkordatonun amacına ulaşması bakımından iflasa göre daha iyi sonuç doğurup doğurmayacağı da değerlendirilmelidir. Zira işi ve sektörü yakından tanıyan borçlunun, şirketin varlıklarını icra ve iflas organlarının yapacağı tasfiyeden daha verimli biçimde (daha düşük maliyetle ve daha yüksek değerlerle) tasfiye edebileceği düşüncesi yaygındır.
Somut olayda, yukarıda özetlenen komiserler kurulu raporundaki tespitler, borçlunun iyileşmesinin mümkün olmadığı belirlemesine yönelik olup, borçlunun işletmesinin tasfiyesi suretiyle borçlarını ödeyip ödemeyeceği değerlendirilmemiştir.
İlk derece Mahkemesince, 25.03.2019 tarihinde kesin mühlet verildikten sonra, komiserler kurulu raporu doğrultusunda, talepçi şirketin iyileşmek suretiyle borçlarını ödeyemeyeceği benimsenmiş, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, alacaklıların oyuna başvurulmaksızın, borçlunun işletmesini iyileştirmesi veya iflas tasfiyesine nazaran daha iyi şartlarla tasfiye etmesine imkân tanınmaksızın, uygun bir yarar-zarar denetimi yapılmaksızın, hatalı olarak konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olmadığı sonucuna ulaşılarak, kesin mühletin 7. ayında doğrudan talep eden şirketin iflasına karar verilmiştir.” gerekçesiyle, konkordato talep eden şirket vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi uyarınca, esasını incelemeden, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk derece Mahkemesince; “Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin kararına istinaden mahkememizce 25/02/2020 tarihli ara kararla davacı şirkete İİK 289/3 maddesi gereğince 25/02/2020 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 5 ay 2 gün (mahkememizin 25/03/2019 tarih ve …. esas sayılı kararıyla verilen 1 yıllık kesin mühlet kararından 6 ay 28 gün kullanıldığından) süreyle kesin mühlet verilmiş ve konkordato komiserler kurulu görevlendirilmiştir.
Davacı şirkete verilen kesin mühletin 7226 sayılı kanunun geçici 1. Maddesi 29/04/2020 tarih ve 2480 sayılı Cumhurbaşkanı kararı gereğince 22/03/2020 tarihinden 15/06/2020 tarihine kadar durduğu ve kesin mühletin sona erme tarihinin 21/10/2020 tarihine uzadığı tespit edilmiştir.
Komiserler kurulunca kesin mühlet içerisinde 06/10/2020 tarihinde rapor sunulmuştur.
Komiserler kurulu raporlarında özetle; davacı şirketin reel bilançosuna göre öz sermaye tutarının -17.050.766,10 TL olduğunu ve şirketin borca batık olduğunu, konkordato talebi dahilinde yapılandırılarak ödenmesi gereken geçici mühlet ve iyileşme sonrası toplam 25.879.947,39 TL lik borca karşılık şirketin borç ödenmesinde kullanılacak varlık toplamının 8.829.181,29 TL olduğunu, şirket kaynaklarından ortakların şahsi idaresine aktarılan 4.148.319,85 TL nin muhasebede diğer alacaklılar hesaplarında yer aldığını bildirmişlerdir.
Komiserler kurulu tarafından söz konusu raporun sunulması üzerine mahkememizce duruşma açılmıştır.
Duruşmada davacı vekili davacı şirket mağazalarının kar elde edemediği için kapatıldığını, herhangi bir faaliyetin olmadığını, şirket borçlarının kefillerinin ödemeye devam ettiğini, alacaklılar toplantısı için gerekli olan toplantı yeri ücreti ve ilan masraflarının karşılanamadığını, projenin revize ile ilgili bir kaç alacaklı ile yapılan görüşmede sadece ana para üzerinden indirim yapılarak ödeme kabul edip etmeyeceklerinin sorulması üzerine alacaklılar tarafından kabul edilmeyince projenin revize edilmediğini bildirmiştir.
Komiserler kurulu duruşmadaki beyanlarında; raporlarını tekrar ettiklerini, şirketin şu anda ticari faaliyeti bulunmadığını, tüm mağazaların kapatıldığını, komiserlikleri döneminde sadece kefillerin ödemesi mevcut olduğunu, ayrıca 18 icra müdürlüğünün dosyasında bekleyen blokedeki para çözüldükten sonra komiserlik ücreti ve iflas avansı yatırıldığını, davacı şirketin kesin mühlet işlemleri için gerekli olan ilam ve ilan masraflarını ve toplantı masraflarını karşılama imkanı bulunmadığını, şu anda şirketin kasasında hiç para olmadığını, kendilerinin bu nedenle davacı şirket yetkilileri ile bir çok kez görüşmelerine rağmen alacaklılar toplantısının yapılmasını gerçekleştiremediklerini, 02/10/2020 tarihli firma yetkilileri ile yaptıkları toplantıya ilişkin tutanağı dosyaya sunduklarını, alacaklılar toplantısının yapılamaması nedeniyle şirketin tasfiyesi suretiyle alacakların ödenmesi yolu da gerçekleştiremeyeceğini, bu konuda öncelikle alacaklıların kabul oyu vermesi gerektiğini, aynı şekilde alacaklar toplantısının ve kesin mühlet işlemlerini karşılayacak nakit parası bulunmadığından alacaklar toplantısının yapılıp alacaklılara revize edilmiş bir proje sunma durumununda olmadığını, projenin başarıya ulaşma imkanının olmadığını, aynı şekilde tasfiye edilme imkanı da olmadığını, bu konuda şirket yetkililerinin de imzalı beyan verdiklerini, davacı şirketin borca batık olduğunu, borca batıklık bilançosunda taşınmazların değeri icra müdürlüklerince yapılan kıymet takdirlerine göre esas alındığını, yeniden değerleme için davacı şirketin ekonomik durumu bulunmadığını beyan etmişlerdir.
Yapılan yargılama sonucunda davacı vekilinin beyanı, komiserlerin rapor ve duruşmada alınan beyanı dikkate alınarak davacı şirketin alacaklılar toplantısının giderlerini karşılayacak mali gücünün bulunmadığı, şirket varlıklarının miktarı ve borç miktarı dikkate alınarak konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olmadığı, İİK 292/1 b maddesi gereğince konkordatonun başarıya ulaşma imkanın olmamasının konkordato talebinin reddi sebebi olduğu anlaşılmakla İİK 292 maddesi gereğince konkordato talebinin reddine ve borca batık olduğundan davacı şirketin iflasına” karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Konkordato isteyen vekili istinaf dilekçesinde; gelinen noktada konkordato komiserlerinin bir önceki karara konu raporlara paralel bir rapor oluşturduğunu, raporda borçlunun işletmesinin tasfiyesi suretiyle borçlarını ödeyip ödemeyeceğinin değerlendirilmediğini, denetim makamı gibi davranmaya devam eden kurulca alacaklılar ile toplantıya ilişkin 02.10.2020 tarihinde firma yetkililerinin olumsuz görüşü nedeniyle toplantının gerçekleştirilemediğine ilişkin toplantı tutanağı tutulduğunu, komiser kurul raporlarından 2018’den bu yana şirketin borca batıklık düzeyinin düştüğünün ve borcunu ödemede istikrarlı bir şekilde ilk raporlara uygun şekilde hareket edildiğinin görüleceğini, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi kararından sonra konkordato sürecinin Covid – 19 pandemisi dönemine denk gelmesi, dünya genelinde yaşanan ekonomik kriz ve uluslararası para piyasalarında yaşanan olumsuzluklar ve kur dalgalanmaları sebebiyle maliyetlerin de artmasının şirket likidini de fazlasıyla etkilediğini, bu dönemde dahi konkordato projesine ilişkin borçları ödeme eğiliminde olan borçlu şirketin dışarıdan nakit sağlayarak özellikle banka borçlarına ilişkin ödemeler gerçekleştirdiğinin göz ardı edildiğini, müvekkili şirkete, konkordato süreci boyunca dışarıdan birçok kaynak sağlandığını, şirketin uzunca bir süre dışarıdan sağlanan kaynaklarla ayakta tutulduğunu faaliyetlerine devam ettiğini, ancak komiserler kurulu tarafından hükme elverişli olmayan ve konkordato projesinin başarıya ulaşamayacağına yönelik rapor sunulduğunu, daha önce müvekkili şirkete dışarıdan sağlanan kaynaklarla ilgili olarak konkordato sürecinde veya daha sonrasında geri ödenmesi için herhangi bir talepte bulunulmayacağına dair beyan dilekçeleri sunulduğunu, müvekkili şirket yetkililerinin bu süreçte üzerine düşen yükümlülükleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini, konkordato projesinin başarıya ulaşabilmesi için her türlü imkanın şirket yetkililerince sağlandığını, karardan 10 gün önce komiserler kurulunun sırf usuli eksikliği gidermek adına borçlunun alacaklılar için yapılacak toplantıya yer sağlamadığı gerekçesiyle tutulan tutanak ile oluşturulan bu kararın usul ve yasaya aykırı olacağını, 25.02.2020 tarihinden 02.10.2020 tarihine kadar komiserler kurulunun borçlulara, alacaklıları davet yönünde bir telkini olmadığını, adeta zaman geçirildiğini ve bu süreçte projenin başarıya ulaşması adına bir yönlendirme gerçekleştirilmediğini belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
İstem, konkordatonun tasdikine ilişkindir.
Konkordato komiserleri ve konkordato isteyen şirket yetkilileri …… imzasını taşıyan ve imzaları inkâr edilmeyen tutanakta, konkordato isteyen şirket yetkilileri tarafından, projenin başarıya ulaşması ve tasfiyesine yönelik ödeme gücü olmadığı, alacaklılar toplantısının yapılamayacağı, iflas etmeleri gerektiği şeklinde beyanda bulunulmuş olduğundan, İlk derece Mahkemesince İİK’nın 292/son maddesi hükmüne göre şirket yetkililerinin duruşmaya çağrılmamış olmalarının sonuca etkili olmayacağı değerlendirilmiştir.
Bu açıklamalara ve dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK’nın 355/(1). maddesi gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına; göre, konkordato isteyen vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3). maddeleri uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-HMK’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3). maddeleri uyarınca, konkordato isteyen vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Konkordato isteyen tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine,
4-Karar tebliği ve avans iadesi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
27.10.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, İİK m. 308/a gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 28.10.2021