Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2021/1704 E. 2021/1546 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ ….
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
….

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 06/07/2021
ESAS-KARAR NUMARASI :…
Davalı ve feri müdahil vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, 4691 Sayılı Kanun uyarınca kurulan ve davalı şirketin mülkiyetinde bulunan işyerinin, ar-ge faaliyetinde bulunmak üzere … Tic. Ltd. Şti (sigortalı) tarafından kiralandığını, daha sonra müvekkili şirket nezdinde ticari paket sigorta poliçesi kapsamında 28.08.2017 tarihinden başlamak üzere bir yıl süre ile sigortalandığını, 14.11.2017 tarihinde söz konusu iş yerinin üst katında bulunan bayan abdesthanesinin gider süzgecinden yoğun bir şekilde su sızması nedeniyle iş yerindeki elektronik cihazların hasara uğradığını, oluşan hasarın tespiti ve müvekkili sigorta şirketince poliçe kapsamında tazmini için düzenlenen 27.12.2017 tarihli ekspertiz raporunda; hasarın … Bölgesinin yönetimi ve işletmesinden sorumlu olduğunun, aynı zamanda mülk sahibi olan davalı şirketin bakım ve gözetiminde bulunan bayan abdesthanesinin gider süzgecinden su sızması sonucu meydana geldiğinin tespit edildiğini, müvekkili şirket tarafından sigorta teminatı kapsamında sigortalıya 03.01.2018 tarihinde 11.880,00 TL, 01.02.2018 tarihinde 2.138,40 TL olmak üzere toplam 14.018,40 TL hasar tazminatı ödendiğini, davalı şirkete rücu edilmesi için ihtar gönderildiğini, ödenmemesi üzerine icra takibine geçildiğini, takibe haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek; itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu zararın müvekkili davalının kusurundan kaynaklandığına dair herhangi delilin olmadığını, takip konusu alacağın likit olmadığını, müvekkili davalının anılan binanın yönetimi ve işletmesinden sorumlu ve aynı zamanda mülk sahibi olduğunu ancak; anılan binanın yapım işinde ana yüklenici firmanın … Şirketi olduğunu, imalat nedeniyle yüklenicinin sorumlu olduğunu belirterek; davanın reddini talep etmiştir.
… davanın haksız olduğunu, her ne kadar müvekkil şirketin dava konusu binanın ana yüklenicisi ise de, meydana gelen zararın müvekkil şirket kusuru sebebi ile meydana geldiğine ilişkin herhangi bir delil bulunmadığını,kabul anlamına gelmemek kaydı ile sızıntının kullanım hatasından meydana geldiğini, dava konusu tazminat miktarının fahiş olduğunu ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesi’nce “… davalı şirketin mülkiyetinde bulunan işyerinin, ar-ge faaliyetinde bulunmak üzere … Tic. Ltd. Şti (sigortalı) tarafından kiralandığı, daha sonra müvekkili şirket nezdinde ticari paket sigorta poliçesi kapsamında 28/08/2017 tarihinden başlamak üzere bir yıl süre ile sigortalandığı ve sigorta süresi içinde 14/11/2017 tarihinde davaya konu edilen iş yerinin üst katında bulunan bayan abdesthanesinin gider süzgecinden su sızması nedeniyle iş yerindeki elektronik cihazların hasara uğradığı, 14.11.2017 tarihli olayın 28.08.2017-28.08.2018 poliçe yürürlük süresi dahilinde meydana geldiği ve poliçe kapsamında olduğudavalının zarara uğrayan ve sigortalı yeri dava dışı sigorta ettirene kiraya verdiği ve kiraya veren sıfatını taşıdığını, su kaçağının … ve armatürlerinin ve/veyâ yapı malzemelerinin (su İzolasyon malzemesi, seramik, vb. gibi) hatalı yapımı, imalatı ve/veya montajı nedeniyle meydana geldiği, zararın kötü imalat nedeni ile meydana geldiği için server/hosting olarak kullanılması ile meydana gelen zarar arasında illiyet bağının tespit edilemediği, zararın su gider borularından kaynaklandığı, mecur başka bir şekilde kullanılsa dahi aynı zararın meydana geleceği davalının 10.08.2016 tarih, ….. sayılı….. Yönetmeliği’nin 14. maddesinde görev ve sorumlulukları düzenlenen …….sıfatı ile ayrıca kira sözleşmesi uyarınca kiraya veren ve malik sıfatıyla dava dışı sigortalı kiracıya karşı meydana gelen zarardan sorumlu olduğu, hasar bedelinin 11.880,00 TL+2.138,40 TL…… üzere toplam 14.018,40 TL olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Davacı sigorta şirketinin rücu hakkı bulunmadığını, yerel mahkemece her ne kadar müvekkili davalının yönetici şirket sıfatı ile ayrıca kira sözleşmesi uyarınca kiraya veren ve malik sıfatıyla dava dışı sigortalı kiracıya karşı meydana gelen zararda sorumlu olduğu belirtilmişse de bu değerlendirmenin hatalı olduğunu, dava dışı sigortalı ile davalı müvekkili arasında imzalanan 18.07.2017 tarihli kira sözleşmesi incelendiğinde sigortalının, müvekkili davalıya karşı herhangi bir rücu ve dava hakkının bulunmadığı açıkça görüleceğini, hal böyle iken sigortalının yerine halef olarak geçen davacı şirketin de müvekkili davalıya karşı rücu hakkının bulunduğundan bahsedilemeyeceğini, zararın iddia konusu olay neticesinde gerçekleştiğine dair bir delilin söz konusu olmadığını beyan ederek, davanın kabulüne dair kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Feri müdahil vekili istinaf dilekçesinde özetle;Meydana gelen zararın “bayan abdesthanesinin gider süzgecinden meydana gelen su sızıntısı sebebi ile” meydana geldiği iddia edilmekte ise de, zararı kabul anlamına gelmemek kaydı ile bu sızıntının kullanım hatasından meydana geldiğini, binanın 2017 tarihinden itibaren davalı idare kullanımında ve işletiminde olduğunu, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, hükmedilen miktarın fahiş olarak belirlendiğini beyan ederek, kararın kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, ticari paket sigorta poliçesi kapsamında ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Yargıtay İBK’nın 22.03…… sayılı kararında, “…Sigortacının, sigortacılık mutlak bir ticari muameledir diye kanuni halefiyetine istinaden açacağı rücu davası için dava ikamesi icap eder denecek olursa, menşei, mahiyeti ve illeti aynı olan ve haksız fiil faili için tecezzisi mümkün bulunmayan bir borç için, iki ayrı kaza merciinde birden dava açılmış olabileceği kabul edilmiş olur. Bu ise kanuna ve hukuka uygun düşmez.
Bu itibarla, sigortacının, sigorta poliçesinden münbais olmayıp, kanundan aldığı selahiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği davada hukuk mahkemesine başvurulması gerekir.” hükmüne varılmıştır.
Buna göre, TTK’nın 1472. maddesine dayalı rücuen tazminat davaları, sigorta şirketince halefiyet hakkına dayalı olarak açılmış olup sigorta poliçesinden doğmadığından, mutlak ticari dava olduğu söylenemez. Bu davalarda davacı sigorta şirketinin halefi olduğu sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 29.11.2016 tarih ve…… 20.09.2016 tarih ve…. sayılı ilamları da aynı yöndedir.
Somut olayda; dava dışı kiracı sigortalı ile davalı kiraya veren…. Yönetimi arasında kira sözleşmesi bulunmaktadır. Davacı sigorta şirketince davalının kira sözleşmesinden kaynaklanan sorumluluklarına dayanılarak sigortalının haklarına halef sıfatıyla dava açılmıştır.
6100 Sayılı HMK’nın 4. maddesinde Sulh Hukuk Mahkemelerinin bakmakla görevli olduğu davalar düzenlenilmiş olup “a” bendi, “Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları, görürler.” hükmünü içermektedir.
6100 sayılı HMK’nın 1. maddesindeki göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğuna dair düzenleme ile HMK’nın 353/(1)-a.3. maddesinin mahkemenin görevli olmamasının mutlak kararın kaldırılması nedeni olduğuna ilişkin hükmü karşısında, görev hususu somut olayda olduğu gibi, açıkça istinaf istemine konu edilmese dahi istinaf mahkemesince re’sen gözetilmelidir.
Buna göre ilk derece mahkemesince, dava dışı sigortalı-kiracıya halef olarak, davalı-kiraya veren aleyhine açılan davada, Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, HMK’nın 114/(1)-c ve 115/(2). maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken uyuşmazlığın esası incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
6100 sayılı HMK’nın “Duruşma yapılmadan verilecek kararlar” başlıklı 353. maddesi, “(1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;…a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:…3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması.” hükmünü içermektedir.
Buna göre dairemizce, HMK’nın 353/(1)-a.3. ve 355 maddesi uyarınca, HMK’nın 114(1).c ve 115/2. maddeleri uyarınca görev yönünden usulden red kararı verilmesi ve HMK’nin 20. maddesinde belirtilen görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine yapılacak işlemlerin yerine getirilmesi için esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Kararın kaldırılması nedenine göre davalı ve feri müdahil vekillerinin istinaf itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK m. 353/1,a.3, 355 gereğince, Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… sayılı dava dosyasında verdiği 06/07/2021 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı ve feri müdahil vekillerinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
3-Peşin alınan istinaf karar harcının iadesine,
4-İstinaf yoluna başvuranlar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine,
5-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
27/10/2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,
HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 27/10/2021