Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2021/1615 E. 2021/1433 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 03/06/2021
ESAS-KARAR NUMARASI : …..
Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, müvekkilinin 23.03.2006 tarihinde vefat eden …… mirasçılanndan biri olduğunu, buna ilişkin veraset ilamını ekte sunduklarını, murislerinin davalı kooperatifin ortaklarından biri olduğunu yakın tarihte öğrendiklerini, davalı kooperatif yetkililerinin murisin vefat ettiğini bilmelerine rağmen davacıya ve diğer mirasçılara herhangi bir bildirimde bulunmadıklarını, murisin ortaklığının 28.11.2006 tarihinde yönetim kurulu kararıyla sona erdirilerek hesabının tasfiye edildiğini ancak davalı kooperatifin bu yöndeki karar ve işlemlerinin hiçbir şekilde davacıya ve diğer mirasçılara tebliğ edilmediğini, bu nedenle Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ……. Nolu dosyasında yönetim kurulunun kararının iptali davası açıldığını ve bu davanın 30.11.2016 tarihli duruşmada kabul edildiğini, murise ait kooperatif hissesi hakkında tasfiye kararı verildikten sonra bu kooperatif hissesinin 2 nolu davalıya devredildiğini, bu davalının da başka bir şahsa devrettiğini ileri sürerek, kooperatif hissesinin devrinin ve tasarrufun iptali ile kooperatif hissesinin müvekkilinin miras hissesi oranında adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı kooperatif vekili; Davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…… Sayılı dosyasının kesinleşmediğini, davacılar murisi …’nin 23.03.2006 tarihinde vefatından sonra davalı kooperatife Kooperatifler Kanunu’nun 14.maddesi ve anasözleşmeye uygun olarak bir başvuru yapılmadığından hesabın tasfiyesine dair karar alındığını, kararın tespit edilebilen mirasçılarından……bildirildiğini, davacı tarafın mirasçılara bildirim yapılmadığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, mirasçıların bu işlemden 10 yıla yakın süreden sonra haberdar olduklarına ilişkin iddialarının doğru olmadığını,aradan geçen sürede davacı ya da diğer mirasçılar tarafından hiçbir ödeme yapılmadığını, davalı kooperatif adına taşınmaz bulunmadığını, tüm taşınmazların kayıtlara uygun olarak ortaklar adına kayıt ve tescil edildiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesi’nce “…Davacı, mevcut davaya miras ortaklığı adına değil, müstakilen kendi hissesini içerecek şekilde açmış olmakla, diğer mirasçıların davaya katılımını sağlamak için süre vermek mümkün olmadığından ve mevcut hali ile davacının mirasçı sıfatı ile müstakilen dava açma hakkı (taraf ehliyeti ) bulunmamakla DAVANIN USULDEN REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Diğer mirasçıların müdahil olarak katılmasına fırsat verilmeden usul yönünden davanın reddine gidilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, davacının miras bırakanından intikal eden ortaklık hissesinin üçüncü kişilere devrine ilişkin yönetim kurulu kararının iptali ile ilgili ortaklık hissesinin kendi miras payı oranında adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece, miras ortaklığının tüzel kişiliği ve taraf ehliyeti bulunmadığından, mirasçılardan biri, yalnız kendisine düşen miras payı için dava açamayacağı belirtilerek, davanın usulden reddine karar verilmiş, davacı tarafından karar istinaf edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 640. maddesinde, “Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.
Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.
Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir.
Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır.
Bir mirasçı ödemeden aciz halinde ise, mirasın açılması üzerine diğer mirasçılar, haklarının korunması için gerekli önlemlerin gecikmeksizin alınmasını sulh mahkemesinden isteyebilirler.” hükmüne,
701. maddesinde, “Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.
Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.” hükmüne, 702. maddesinde, “Ortakların hakları ve yükümlülükleri, topluluğu doğuran kanun veya sözleşme hükümleri ile belirlenir.
Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekir.
Sözleşmeden doğan topluluk devam ettiği sürece, paylaşma yapılamaz ve bir pay üzerinde tasarrufta bulunulamaz.
Ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu düzenlemeler göstermektedir ki miras ortaklığı mirasın tümü üzerinde söz konusu olduğundan, tereke, payları ayrılmaksızın ortaklığa dahil olan tüm mirasçılara aittir. Tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece, mirasçıların somut ve bağımsız payları mevcut değildir.
Miras ortaklığını oluşturan mirasçılar, terekedeki malvarlığı değerleri üzerinde elbirliği halinde mülkiyet hükümleri gereğince malik oldukları için, kural olarak tek başlarına veya birkaçı birlikte hareketle terekeye dahil hakkını biri üzerinde tasarrufta bulunamazlar. Hal böyle olunca, tüm mirasçıların terekeye dahil olan bir hak veya malın terekeye iadesi için birlikte dava açmaları veya hazır olmayanların usulüne uygun şekilde vekaletname ibraz etmeleri veya TMK’nin 640. maddesi gereğince miras ortaklığına temsilci atanması gerekir.
HMK’nin 114/1-d. m. uyarınca tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması dava şartıdır.
Somut olayda davacının birden fazla talebi olup; payın devrine ilişkin yönetim kurulu kararının ve devamı devrin iptali yanında kendi payı oranında tescil istenmektedir. Bu davanın tüm mirasçılarca birlikte açılması, hazır olmayanların davaya muvafakatlarının alınması için davaya dahil ettirilmeleri ya da terekeye temsilci atanması sağlanarak yargılamaya devam edilmesi, dava dilekçesi ve duruşma günü yöntemine uygun şekilde tebliğ edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası yönünden tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilerek hüküm kurulması gerekirken, belirtildiği şekilde karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
Bu durumda Dairemizce, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK’nin 353/(1)-a.4 maddesi uyarınca, esasını incelemeden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1,a,4 gereğince, Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. sayılı dava dosyasında verdiği 03/06/2021 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-Peşin alınan istinaf karar harcının iadesine,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine,
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
13/10/2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,
HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 25/10/2021

Başkan … Üye … Üye … Katip …
….