Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2021/1613 E. 2021/1407 K. 06.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ ….
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
……

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 23/03/2021
ESAS-KARAR NUMARASI :…….
Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkili nezdinde … ile sigortalı dairenin, davalının sorumluluğundaki ana temiz su boru hattındaki arıza nedeniyle suların konut içerisine dolması sonucu maddi hasara uğradığını, ekspertiz sonucu tespit edilen 5.869,97 TL tutarındaki hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini, su şebekesinin bakım ve onarımında ihmali bulunan davalının hasarın oluşumuna kusuruyla sebebiyet verdiğini, davalı aleyhine hasar bedelinin faiziyle tahsili için icra takibine başlandığını, davalının itirazı üzerine icra takibinin durduğunu ileri sürerek, itirazının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; hizmet kusurundan kaynaklanan davaların İdare Mahkemesinde açılması gerektiğini, söz konusu adrese arıza bildirimi üzerime gidildiği ve gerekli çalışmalar yapılarak arızanın giderildiğinin tespit edildiğini, sigortalı konutun iskân iznin olup olmadığı daha sonra tasdikli imar (mimari) projesine göre konut olarak kullanılıp kullanılamayacağının tespit edilmesi gerektiğini, iskânı olmayan ve tasdikli mimari projeye aykırı olarak kullanılma sonucu meydana gelen hasarda davacının da kusuru oranınca sorumlu olacağını, talep edilen miktarın fahiş olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; sigorta poliçesi, hasar dosyası, ekspertiz raporu, bilirkişi raporu, icra takip dosyası ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, sigortalı konutta hasarın oluşmasında davalı tarafın sorumluluğunun ve kusurunun bulunduğu, dava dışı sigortalının konutunda toplam 5.869,97 TL hasar oluştuğu, bunun davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalısına 03.10.2019 tarihinde ödendiği, buna göre davacı sigorta şirketinin sigorta poliçesi kapsamında sigortalısına yaptığı ödeme gereğince TTK’nın 1472. maddesi hükümlerine göre sigortalısının haklarına halef olduğu ve bu ödemeyi rücuen hasara yol açan davalı taraftan talep etme hakkının bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; …… Yönetmeliğinin 20. maddesinin 4. ve 7. fıkra hükümleri uyarınca dava konusu hasardan müvekkili İdarenin sorumlu olmadığını, hasar verdiği iddia olunan su sızıntısının kaynaklandığı yerin sorumluluk açısından önem arz ettiğini, davada müvekkili İdarenin dava konusu hasara ilişkin hizmet kusuru bulunmadığını, hasar miktarının davacı tarafından tek taraflı oluşturulan ekspertiz raporuna dayandığını, davayı kabul etmemekle birlikte, eğer oluşan bir hasar var ise gerçek zararın miktarının tespit edilmesi gerektiğini, hükmedilen tazminat bedelini ve faizini kabul etmediklerini belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
1-Dava, konut sigorta poliçesine dayalı olarak sigortalıya ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yargıtay İBK’nın 22.03.1944 tarih ve….. sayılı kararında, “…Sigortacının, sigortacılık mutlak bir ticari muameledir diye kanuni halefiyetine istinaden açacağı rücu davası için dava ikamesi icap eder, denecek olursa, menşei, mahiyeti ve illeti aynı olan ve haksız fiil faili için tecezzisi mümkün bulunmayan bir borç için, iki ayrı kaza merciinde birden dava açılmış olabileceği kabul edilmiş olur,. Bu ise kanuna ve hukuka uygun düşmez.
Bu itibarla, sigortacının, sigorta poliçesinden münbais olmayıp, kanundan aldığı selahiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği davada hukuk mahkemesine başvurulması gerekir.” denmiştir.
Buna göre, TTK’nın 1472. maddesine dayalı rücuen tazminat davaları, sigorta şirketince halefiyet hakkına dayalı olarak açılmış olup, sigorta poliçesinden doğmadığından, mutlak ticari dava olduğu söylenemez. Bu davalarda davacı sigorta şirketinin halefi olduğu sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine göre, görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 29.11.2016 tarih ve …… sayılı ilamları da aynı yöndedir.
Davanın dayanağını teşkil eden “…”nin sigortalı…. ait apartman dairesi ile ilgili olarak düzenlendiği, ekspertiz raporunda bodrum katta bulunan dairenin konut olarak kullanıldığının belirtildiği anlaşılmıştır.
Dava dışı sigortalıya halef olarak davalıya açılan dava, 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde tahdidi olarak sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı gibi sigortalının tacir sıfatı bulunmadığından her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hukuk davası (nispi ticari dava) niteliğinde de bulunmamaktadır.Bu durumda İlk derece Mahkemesince, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu gözönünde bulundurulup 6100 sayılı HMK’nın 114/(1)-c ve 115/(2). maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken esasa girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır.
6100 sayılı HMK’nın 1. maddesindeki göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğu hükmü ve HMK’nın 353/(1).a-3. maddesinde mahkemenin görevli olmamasının kararın kaldırılması nedeni olarak düzenlenmiş olması karşısında, görev hususu somut olayda olduğu gibi, açıkça istinaf istemine konu edilmese dahi istinaf mahkemesince re’sen gözetilmelidir.
Bu durumda Dairemizce, HMK’nın 353/(1)-a.3. maddesi uyarınca, HMK’nin 114(1).c ve 115/2. maddeleri uyarınca görev yönünden usulden red kararı verilmesi ve HMK’nin 20. maddesinde belirtilen görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine yapılacak işlemlerin yerine getirilmesi için esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.

2-Kararın kaldırılması nedenine göre davalı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nin 353/(1)-a.3 maddesi uyarınca, Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.03.2021 tarih ….. sayılı kararının esası incelenmeden KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk derece Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
3-Davalı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
4-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği ve harç iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
06.10.2021 tarihinde, HMK’nın 353/(1)-a ve 362/(1)-g maddeleri uyarınca KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 07.10.2021