Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2021/1568 E. 2021/1410 K. 06.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 15.06.2021
ESAS-KARAR NUMARASI ….
Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili 03.07.2019 tarihli dava dilekçesinde harca esas değeri 135.000,00 TL. olarak göstererek; müvekkilinin ….. nolu bağımsız bölüm için davalı kooperatifin peşin bedelli ortağı olduğunu, peşin bedelli oıtaklardan alınması gereken ödemeler yönünden parasal yükümlülüklerini yerine getirdiğinin Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin ….. sayılı kararıyla belirlendiğini, davalının ortaklarına tahsis ettiği konutların yarısından fazlasının ferdi tapularını verdiğini, müvekkiline tahsis edilen konutun ise halen daha teslim ve devir edilmediğini, bu durumun 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 23. maddesine ve genel hukuk ilkelerine aykırı olduğunu, davalı kooperatifin 19.06.2012 tarihinde iflasına karar verildiğini, iflas masasının tapuların müflis kooperatif adına kayıtlı olması nedeniyle iflas şerhi koyduğunu, iflasın açılma tarihinden önce bu taşınmazın davacıya tahsis edildiğini, iflas açılmadan önce ortaklara tahsis edilmiş olan hakların masaya girmeyeceğini, bu taşınmazın masadan çıkartılacak mal ve haklar arasında olduğunu, malın satışı mümkün olmadığı gibi satılsa dahi rayiç konut bedelinin hak sahibi davacıya ait olması gerektiğini ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydının (tüm takyidatlardan ari olarak) iptali ile müvekkili adına tesciline, bu talepleri uygun görülmez ise konut bedelinin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; dava konusu taşınmazın keşifle belirlenen değeri olan 350.000,00 TL. üzerinden eksik harcı tamamlamıştır.
Davalı kooperatif iflas idaresi vekili cevap dilekçesinde; davacının davalı müflis kooperatifin aktif üyesi olduğunu, iflas tasfiye süresi devam ederken üyeliği nedeniyle kooperatife ödemiş olduğu bedeli istemesinin mümkün olmadığını, aynı gerekçelerden hareketle aktif olarak üyeliği devam eden kooperatif ortağının üyeliği nedeniyle ödemiş olduğu bedeli iflas masasından isteyemeyeceğini, ayrıca dava konusu olan taşınmaz ve müflis adına kayıtlı olan diğer taşınmazlar masa malvarlığını teşkil etmekte olup müflisin alacaklılarının alacaklarına kavuşması için iflas şerhli olarak masa malvarlığında bulunduklarını, davalı kooperatifin üyesi olan davacının müflisten alacaklı olanlara karşı da yasal olarak sorumluluğunun devam ettiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; davacının kooperatifin peşin ödemeli ortak olduğu, mahkemenin 27.11.2018 tarih ve……sayılı kararı sonucunda dosya borcunu kapattığı ve borçsuz ortak olarak kabul edilmesi gerektiği, her ne kadar bilirkişi raporunda Kooperatifler Kanunu 23. maddesine atıf yapılarak çevre gideri, altyapı bedeli ve genel yönetim giderinin talep edilmesi gerektiği kanaati bildirilmişse de Yargıtay 23. HD ….karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; peşin bedelli ortaktan aidat talep edilemeyeceği, aidat borcu dışında çevre düzenlemesi, tapu gideri, genel giderler ve alt yapı gideri borcu olan ortaklara tapu vermekten kaçınılamayacağı, böyle bir durumda peşin ödemeli ortağa tapusu verildikten sonra bu alacakların tahsili yoluna gidilmesi gerektiği, (Kooperatifler Hukuku, Coşkun Mahmut, Seçkin Yayınları, 1.Bası, syf 140-141), her ne kadar davalı iflas idare memuru davanın kabulüne karar verilmesi halinde KK’nun 23. maddesinde değinilen eşitlik ilkesine aykırı olacağını beyan etmişse de, yükümlüklerini yerine getiren ortağa tapunun verilmesinin kanunun özüne aykırılık teşkil edeceği, davanın tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat talebine ilişkin olduğu, davacının ortaklığının devam etmesi nedeniyle bedele hükmedilemeyeceği, davalı kooperatifin iflas etmiş olmasının tapu iptali ve tescile engel teşkil etmeyeceği gerekçesiyle, davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın davalı kooperatif adına olan tapu kaydının iptali ile taşınmazın iflas şerhi hariç tüm takyidatlarıyla beraber davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı kooperatif iflas idaresi vekili istinaf dilekçesinde;
-5235 Sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 5. maddesi uyarınca iflastan kaynaklanan iş bu davanın heyet tarafından yürütülmesi gerektiğini,
-İİK’nın 198. maddesindeki, “Mevzuu para olmayan alacak ona muadil bir kıymette para alacağına çevrilir.” hükmü gereğince iflasın açılması ile birlikte konusu para olmayan alacağın para alacağına dönüşeceğini, davacı yanın talebinin ayni hakka dayanmayan kooperatif üyeliği nedeniyle tapu iptal ve tescil talebi olması, terditli talebinin ise taşınmazın değerinin faiziyle birlikte talep edilmiş olması karşısında, davacının öncelikli olarak iflas masasına gerekli başvuru harçlarını vs. yatırarak alacak başvuru yapması gerekirken, doğrudan iflas masasına karşı ayni hakka dayanılmaksızın açtığı bu davanın usule aykırı olduğunu, iflas masasına başvuru neticesinde oluşacak sonuca göre kayıt kabul davası olarak görülmesi gerektiğini,
-Davalı kooperatifin iflasının açılması ile davalı kooperatif adına kayıtlı taşınmazların İİK’nın 184. maddesi gereğince iflas masasına dahil olduğunu ve taşınmazların kayıtları üzerine iflas şerhi konulduğunu, kooperatifin iflasına karar verilmeden önce kooperatiften alacaklı olanların kooperatif adına kayıtlı olan taşınmazlar üzerine koymuş oldukları çok fazla haciz bulunduğunu, tüm bu haciz alacaklılarının iflas masasına başvurarak artık alacaklarını iflas dosyası üzerinden takip ve tahsil etmeye çalıştıklarını, iflasın açılması ile birlikte tüm takiplerin durduğunu ve iflasın kesinleşmesi ile duran tüm takiplerin düştüğünü, borçlu hakkında verilen iflas kararı ile bu takiplerin yerini iflasın aldığını, artık taşınmazlar üzerine konulmuş olan iflas şerhlerinin bir kül halinde devam ettiğini, İlk derece Mahkemesinin kooperatif adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile iflas şerhi kaldırılarak kooperatif üyesi adına tesciline dair verilen kararın HGK ve Yargıtay kararlarına, haciz ve iflas kurumunun amacına aykırı olduğunu,
-İİK’nın 198. maddesinde iflasın konusu para olmayan borçlara etkisinin düzenlendiğini, maddede geçen alacak deyimi ile nisbi (şahsi) haklara ilişkin alacakların kastedildiğini, ayni haklara ilişkin taleplerin hak sahiplerine aynen iade edileceğini, davacı ile müflis kooperatif arasında dava konusu taşınmazla ilgili olarak herhangi bir satış işlemi, satış vaadi sözleşmesi veya tapuya şerh edilmiş herhangi bir ayni hakkın söz konusu olmadığını, dava konusu taşınmaz, çekilen kura sonucu kooperatif ortağına isabet etmiş taşınmaz olup bu durumun davacı açısından sadece şahsi bir hak oluşturduğunu, İİK 198. maddesi gereğince davacı kooperatif ortağının şahsi hakka dayalı olarak iflas idaresini aynen ifaya zorlayamayacağını, aynen ifası için dava açamayacağını, kabul anlamına gelmeksizin davacının üyelikten kaynaklanan şahsi hakkının muadilince para alacağına döneceğini,
-Müflis kooperatifin iflasının açıldığı tarihte kooperatife ait 4 bloktan oluşan inşaatın tamamlanma seviyesinin tahmini olarak %55 seviyelerinde olduğunu, iflas tasfiye işlemleri devam ederken kooperatif yetkilileri tarafından iflas idaresine yapılan başvuru ile eksik kalan inşaat işlerinin tamamlanarak, taşınmazların gerçek değerlerine ulaşması ve iflas dosyasından yapılacak paraya çevirme işlemlerinde iflas masasına daha çok para girmesi ve alacaklıların alacaklarına daha yüksek oranda kavuşabilmeleri için faaliyet izni istenildiğini, Olağanüstü Alacaklılar Toplantısı yapılarak faaliyet izni verildiğini, bu izin kapsamında dava dışı şirketle sözleşme imzalandığını, eksik işlerin ikmali için çalışmalara başlandığını, tasfiye işlemleri için gerekli olan harcamalar ve faaliyet izni kapsamında yaptırılmış/yaptırılan imalatların ödemelerinin masada bulunan taşınmazların satışından elde edilecek gelirlerden ve üyelik olmayan boş taşınmazların ödeme yerine geçmek üzere imalat yapan şirkete verilmesi sureti ile gerçekleştirildiğini, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararla davacı üyenin, iflas tasfiyesi kapsamında yapılan imalatlara hiç bir şekilde katkıda bulunmadan iflas idaresince yaptırılmış yeni imalatlarla değeri yükselmiş olan bir taşınmaz iktisap etmiş olacağını,
-İlk derece mahkemesi tarafından, faaliyet izni kapsamında yapılan imalatlardan ari bir şekilde, iflasın açıldığı andaki fiziki duruma ve ancak dava tarihi itibariyle rayiç bedelinin belirlenmesi gerekirken, iflas idaresi tarafından yaptırılan imalatlarla değeri artırılmış hali üzerinden kıymet takdirine göre verilmiş olan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararın müflis alacaklılarını zarara uğrattığını, iflas tasfiyesi kapsamında yapılan imalatlara maddi olarak katkı sağlamış üyelerle davacı üye arasında eşitsizliğe sebebiyet verdiğini,
-Mahkemece itirazlarına rağmen imar barışı kapsamında iflas dosyasında yapılan ödemelerin dikkate alınmadığnı, taşınmazların değerinin artırılması adına yapılan bu ödeme ile ilgili olarak davacının üzerine düşen miktarı ödemediğini,
-Eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporuna itirazlarının mahkemece dikkate alınmadığını, bilirkişiler tarafından müflis kooperatifin iflasının kesinleştiği tarihten sonra bir kısım ortaklara tapu verildiğinin belirtildiğini, ancak bu tapuların hangi şartlarla verildiği, tapu kayıtları üzerinde iflas müdürlüğü tarafından konulmuş olan iflas şerhlerinin halen bulunup bulunmadığı, iflas şerhli tapu almış olan kooperatif üyelerinin hangi şartları yerine getirdikleri, iflas idaresi tarafından hangi şartlar altında tapu verilmesine muvafakat edildiği hususlarında hiç bir inceleme ve araştırma yapılmadığını,
-Bir kısım üyeler tarafından iflas idaresine yapılan başvuru üzerine 07.03.2019 tarihinde Olağanüstü Alacaklılar Toplantısı yapıldığını ve gündemin E) bendinde yer alan “Kooperatif üyelerinin, kanundan kaynaklanan sorumlulukları ve ve taşınmaz üzerindeki iflas şerhi baki kalmak kaydıyla taşınmazların kendilerine devri yönündeki taleplerinin, kooperatife olan tüm parasal yükümlülüklerini yerine getirmeleri ve gerekirse ek ödeme alınarak devir işleminin yapılıp yapılamayacağının alacaklıların onayına sunulması, devir yönünde karar çıkması halinde şartlarının belirlenmesi”ne ilişkin gündem maddesinin alacaklılar toplantısında oy çok çokluğu ile karara bağlandığını, bu kararın uygulanması ve şartlarını belirlemek adına iflas idaresi tarafından alınan 25.04.2019 tarih ve 24 nolu iflas idaresi kararı ile şartları yerine getiren üyelere iflas şerhi baki kalmak kaydıyla tapularının verildiğini, şartlardan birinin üyelerin başvuru dilekçelerinde belirtilen kooperatif kayıtlarında görünen ve icra takibine girmiş borçlarının üzerine ilave olarak 70.000,00 TL ödemek olduğunu, davacının da aynı şartları yerine getirerek üyeliğine isabet eden taşınmazın tapusunu iflas şerhli olarak alması mümkünken alınan kararlar yok sayılarak KK. Madde 23 deki eşitlik ilkesine açıkça aykırı kararın verildiğini,s
-İlk derece mahkemesinin gerekçesinde dayandığı kararın iflas halinde olmayan kooperatiflerle ilgili olduğunu, davaya konu olayın hukuki nitelendirmesini yanlış yaptığını, normal tasfiye aşamasına gelmiş bir kooperatif gibi (iflas hiç bir şekilde dikkate alınmadan) değerlendirilerek karar verildiğini,
-Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin …. karar sayılı davanın (…..) kooperatifin iflas ettiği 2012 yılına kadar olan parasal yükümlülüklerin yerine getirilmesine dair başlatılan icra takibine itiraz nedeniyle açılan itirazın iptali davası olduğunu, kooperatifin henüz son bulmadığını, 2012 yılından bu yana devir eden iş ve işlemler, imalatlar, yönetim giderleri vs. bakımından davacının yükümlülüklerini yerine getirmiş olduğunu gösteren bir hüküm olmadığını,
-Ankara Batı 1. İcra Hukuk Mahkemesinin ….. Sayılı kararında, “Tüm dosya kapsamına göre müdürlükçe sunulan mütalaa yerinde görülmüş, 16/04/2019 tarih ve 24 sayılı kararıyla iflas idaresi tarafından üyelerin icra takiplerine ilişkin olan borçlarının tamamın ilgili dosyalara, 70.000,00 TL’yi ise iflas dosyasına ödemek ve iflas şerhi baki kalmak kaydıyla tapu tescili için gerekli işlemlerin başlatılmasına karar verilmesinin, bir kısım üyenin teklifiyle gündeme alındığı, İİK 226 gereğince masanın kanuni mümessilinin iflas idaresi olduğu, idarenin masanın menfaatlerini gözetmek ve tasfiyeyi yapmak ile sorumlu olduğu, ilgili kararının masa aktifini artırmaya yönelik olduğu, kararların mevcut haliyle alacaklıların ve borçlunun menfaatine olduğu, tespit edilmekle şikayetin reddine dair..” gerekçesiyle şikayetleri reddettiğini, Mahkemece bu kararlar dikkate alınmadan karar verildiğini,
Belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın öncelikle usulden, aksi halde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, tapu iptali ve tescil, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Davacının davalı kooperatifin peşin ödemeli ortağı olan …… nolu konuta bağlı kooperatif hissesini devir yoluyla aldığı, hissenin numarasının 413 olduğu, taşınmazın davalı kooperatif adına kayıtlı olduğu, davacının davalı kooperatifin peşin bedelli ortağı olduğu hususları uyuşmazlık dışıdır.
-Dosya kapsamından, davalı kooperatifin 19.06.2012 tarihinde iflasına karar verildiği, kooperatifin 2011, 2012, 2013, 2014, 2015 ve 2016 yıllarına ait 28.05.2017 tarihli genel kurulunda gündemin 5. maddesinde, “Daire fiyatları için eksik ödemeler, iskan ve tapu işlemleri, yükleniciye hak ediş ödemesi, ruhsat, belediye iş ve işlemleri, yapı denetim hizmetleri, ada içi altyapı ve çevre düzeni, SGK ve vergi borcu, güvenlik, blokların aynı seviyeye getirilmesi vb. işlerinde kullanılmak üzere daire başına 70.000,00 TL. ödemenin iflas masasına yatırılmasına” karar verildiği, bu kararın iptal edildiğine ilişkin dosyada beyan ve delil bulunmadığı, bir kısım üyenin bu bedelin ödenmesi karşılığında daire tapularının kendilerine devri yönünde talep dilekçesi sunması üzerine, müflis kooperatifin Alacaklılar Olağanüstü Toplantısında 07.03.2019 tarihinde alınan karar ile, “Kooperatif üyelerinin, kanundan kaynaklanan sorumlulukları ve taşınmaz üzerindeki iflas şerhi baki kalmak kaydıyla taşınmazların kendilerine devri yolundaki taleplerinin, kooperatife olan tüm parasal yükümlülüklerini yerine getirmeleri ve gerekirse ek ödeme alınarak devir şartlarının belirlenmesi”ne oy çokluğuyla karar verildiği, bu doğrultuda bu ödemeyi yapan bir kısım üyeye ait dairenin tapu kaydının iflas şerhiyle birlikte üyeye devredildiği anlaşılmıştır. Bu arada müflise ait taşınmazın tapu kaydındaki iflas şerhi, müflisin o taşınmaz üzerindeki tasarruf hakkının iflas idaresine geçtiği, müflis tarafından devir, temlik veya sınırlı ayni hak tesisinin mümkün olmadığını göstermek amacıyla konulmakta olup, iflas şerhiyle taşınmazın tapu kaydının üyeye devrinden sonra iflas idaresinin taşınmaz üzerindeki tasarruf hakkının devam ettiği söylenemez.
-Kural olarak, kooperatif ortağının tapu iptali ve tescil talebinde bulunabilmesi için davaya konu edilen taşınmaza yönelik olarak davalı kooperatife karşı tüm edimlerini yerine getirmiş olduğunu, hiçbir ediminin kalmadığını, diğer üyelerle eşit durumda olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Ayrıca 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesinde karşılığını bulan eşitlik ilkesi gereğince, kooperatif ortakları hak ve yükümlülüklerde eşit olup, kooperatif aynı durumdaki ortaklarına eşit işlem yapmak zorunda olduğundan, davacı ile aynı durumda olan birçok ortağa borca rağmen tapularının verilip verilmediğinin belirlenmesi gerekir. Bu kural Yargıtay 11. Hukuk ve 23. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarıyla yerleşmiş olup, peşin bedelli veya normal ortak ayrımı yapılmaksızın tüm ortaklara uygulanagelmiştir. Ayrıca, “aidat” olarak adlandırılan ödenti, ana sözleşmenin 21. maddesine göre arsa, altyapı, inşaat ve benzeri giderlerden oluşmaktadır. Her yıl yönetim kurulunca bilanço ve gelir gider cetveli hazırlanarak aidat tutarı belirlenmekte ve genel kurulun onayına sunulmaktadır. Görüldüğü üzere ” aidat” tutarının içinde inşaat finansman giderleri, genel yönetim giderleri, alt yapı giderleri bulunabilmektedir. Yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ve 23. Hukuk Dairesinin istikrarlı uygulamalarıyla peşin bedelli ortakların kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve alt yapı giderlerinden sorumluluğunun devam ettiği kabul edilmiş; peşin bedelli üyenin sorumluluğunun belirlenmesi için istenen aidat tutarı içindeki genel yönetim ve alt yapı giderlerinin belirlenmesi gerektiğine ilişkin bozma kararları verilmiştir. Bu nedenlerle İlk derece Mahkemesi kararının gerekçesinde yer verilen Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 14.02.2017 tarih ve… sayılı sayılı kararındaki, “… peşin bedelli ortaktan aidat talep edilemeyeceği, aidat borcu dışında çevre düzenlemesi, tapu gideri, genel giderler ve alt yapı gideri borcu olan ortaklara tapu vermekten kaçınılamayacağı…” yolundaki gerekçenin aidat ile ilgili tanıma ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ve 23. Hukuk Dairesinin önceki kararlarına uygun düşmemesi nedeniyle katılmak mümkün olmamıştır.
Bilirkişi raporunda davalı kooperatifin 113 üyesinin bulunduğu, iflasından önce yaklaşık 30 kadar üyesine tahsisli taşınmazlarının tapu kayıtlarının devredildiği, yine iflasından sonra yaklaşık 19 üyeye tapu devri yapıldığı belirlenmiştir. Buna göre, yukarıdaki ilke kapsamında davalı kooperatifin toplam üye sayısına göre borçlarına rağmen ortaklarına tapularının devredildiği yönünde bir uygulamanın yerleştiği söylenemez.
-Bir konutun ortağa tahsisi ortağa şahsi hak sağlar. Kooperatifçe bir dairenin geçerli bir tahsis işlemiyle bir ortağa tahsisi halinde, tahsis edilen ortağın rızası olmaksızın, ortaklığı devam ettiği sürece konutun başka bir ortağa tahsisi mümkün değildir. Kooperatif tarafından taşınmazın ortağa tahsisi, mülkiyeti geçiren bir işlem olmayıp, kooperatifle olan iç ilişkide bir hak bahşeden ve koşulları oluştuğunda kooperatife karşı tapu iptal ve tescil talebinde bulunma hakkı yanında ortağa, tahsis hakkına karşı yapılan haksız saldırılarda üçüncü kişilere karşı müdahalenin men’i ve ecrimisil davası açmaya izin veren bir haktır.
Öte yandan İİK’nın 198. maddesi, “Mevzuu para olmıyan alacak ona muadil bir kıymette para alacağına çevrilir. Şu kadar ki iflas idaresi taahhüdün aynen ifasına deruhte edebilir. Bu takdirde alacaklı talep ederse iflas idaresi teminat gösterir…Borçlar Kanununun 290 ncı maddesi hükümleri mahfuzdur.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davacı kooperatif üyesinin kooperatife karşı parasal yükümlüğü bulunması halinde tapu iptali ve tescil isteyemeyeceği, gibi değerini de isteyemeyeceğinin; parasal yükümlülüğü bulunmadığının anlaşılması halinde ise dava konusu bağımsız bölümün davacı ortağa tahsisinin davalı kooperatiften tapu iptali ve tescil istemi yönünden davacı ortağa şahsi hak bahşettiği, ancak davalı kooperatifin iflasıyla artık tapu iptali ve tescil isteminin İİK’nın 198. maddesi uyarınca para alacağına dönüştüğü, terditli tazminat/kayıt kabul isteminde bulunabileceğinin gözetilmesi gerekir.
-Yeri gelmişken davalı iflas idaresi vekilince muhtelif dilekçelerde dile getirilen Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 03.11.2011 tarih ve….. sayılı kararındaki, “1163 sayılı Kanun’un 98. maddesi uyarınca bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde Türk Ticaret Kanunundaki anonim şirketlere ait hükümler uygulanır. Anonim şirket ortağı ödediği sermaye miktarı için şirketten alacaklı olmaz. Zira, ortakların payları için ödediği paylar ortaklığın sermayesini oluşturur. Sermaye payı ise ortaklığa verilmiş bir borç olmadığından ortaklığın iflası halinde ortaklar kural olarak iflas alacaklısı olamazlar. Diğer bir anlatımla, ortaklar ödedikleri sermaye borcunu iflas masasına alacak olarak kaydettiremezler. Ancak, pay cetveline göre paylaşım yapıldıktan sonra ve İİK.nun 196. maddesi uyarınca faiz ödemelerinden sonra masada para kalması halinde pay sahiplerine ödeme yapılması mümkündür.” gerekçesine de değinmek gerekmiştir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesince bu karar dışında aynı yönde 29.03.2012 tarih ve …. sayılı karar dışında verilmiş karar bulunmamaktadır.

Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 12.02.2013 tarih ve…… sayılı kararlarında belirtildiği üzere; 6102 sayılı TTK’nın 480/3. maddesinde, “Pay sahipleri sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemezler; tasfiye payına müteallik hakları mahfuzdur.” hükmüne yer verilmiştir. Bu nedenle, anonim şirket ortağı ödediği sermaye miktarı için şirketten alacaklı olmaz. Zira, ortakların payları için yapılan ödemeler ortaklığın sermayesini oluşturur. Sermaye payı ise ortaklığa verilmiş bir borç olmadığından ortaklığın iflası halinde ortaklar kural olarak iflas alacaklısı olamazlar. Diğer bir anlatımla, ortaklar ödedikleri sermaye borcunu iflas masasına alacak olarak kaydettiremezler. Ancak, pay cetveline göre paylaşım yapıldıktan sonra ve İİK’nın 196. maddesi uyarınca faiz ödemelerinden sonra masada para kalması halinde pay sahiplerine ödeme yapılması mümkündür.
Ancak davacı kooperatif ortağının terditli taşınmazın bedelinin tahsili istemi, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi yollamasıyla, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 379. ve 480/3. maddeleri kapsamında bir alacak olmayıp, iflas masasına kaydı mümkün alacaklardandır.Anonim şirketlerde sermayenin korunmasını amaçlayan ve ancak hisse senetlerinin bazı istisnalar dışında şirketçe satın alınmasını yasaklayan, hisse senetlerinin başkasına devri suretiyle el değişikliğine imkan veren yapısı ve özelliği ile kooperatiflerin yapısı ve amacı aynı değildir. Anonim şirketlerde, hisse senetlerin, maliki olan ortakların kendi arasında veya dışarıdan birine devri mümkün ise de, çıkma mümkün olmayıp, sermaye payının ödenmemesi nedeniyle TTK’nın 482. maddesi uyarınca çıkarılma imkân dahilindedir. TTK’nın 379, 383, 384, 39 ve 389. maddelerinde şirketin, kendi hisse senetlerinin maliki olmasının mümkün olmadığı ve bunun istisnaları açıklanmıştır. Diğer anlatımla, ortakların hisse bedelini geri istemeleri mümkün olmadığı gibi, anonim şirketlerin de kendi hisse senetlerini geri alabilmeleri de mümkün değildir. Kooperatiflerden açık kapı ilkesi uyarınca istifa ve ihraç mümkün olup, çıkma payından kooperatif sorumlu olduğu gibi, üyenin konut karşılığı tazminat isteminden ve fazla ödemelerin istirdatı isteminden de sorumludur. Bu konuda yasa ve anasözleşmede bir boşluk bulunmamaktadır. Boşluk bulunmadığına göre, TTK’nın anonim şirketler ile ilgili düzenlemelerinin kıyasen uygulanmasına ihtiyaç da bulunmamaktadır. İflas halinde kooperatifin bu borca ilişkin sorumluluğu kaldıran bir hukuki düzenlemeye Kooperatifler Kanunu’nda ve anasözleşmede yer verilmiş değildir.
-Davalı kooperatifçe davacı aleyhine açılan Mahkemenin …. sayılı davasında, davanın dayanağı olan icra takibinde 2016 sonu itibariyle belirlenen borç tutarı talep edilmiş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda değişik alternatiflere göre hesaplama yapılmış, davacının davalı kooperatife itiraza konu miktarda borçlu olmadığı, fazla ödemesinin bulunduğu belirlenmiştir. İş bu davada alınan bilirkişi raporunda ise, peşin bedelli ortak olan davacının genel yönetim, alt yapı ve çevre giderlerinden sorumlu olduğu, 27.11.2018 tarih ve …. sayılı kararı gereği borçlu olmadığı anlaşılmakla birlikte, karardan sonra gerçekleşmiş çevre gideri, altyapı bedeli ve genel yönetim giderinin kendisinden talep edilerek Kooperatifler Kanununun 23. maddesindeki eşitlik ilkesine uygun işlem yapılması gerektiği tespit ve görüşü isabetli olarak belirtilmiştir.
Bu durumda İlk derece Mahkemesince 28.05.2017 tarihli genel kurulda görüşülen 2011, 2012, 2013, 2014, 2015 ve 2016 yıllarına ilişkin bilanço ve gelir gider cetvelleri davalı kooperatiften veya ana sözleşmenin 41. maddesi uyarınca …. Bakanlığı İl Müdürlüğünden istenerek, istenen tutar içindeki çevre gideri, alt yapı bedeli ve genel yönetim giderinden peşin bedelli ortak olduğu anlaşılan davacının sorumlu olduğu tutarın tespiti, iptal edilen genel kurul kararları ve davanın çıkma payı alacağının tahsili davası olmadığı gözetilerek dava tarihi itibariyle davacının davalı kooperatife borçlu olup olmadığının tespiti yönünde ek bilirkişi raporu alınması, dava tarihi itibariyle davalı kooperatife borçlu olduğunun tespiti halinde tapu iptali ve tescil isteyemeyeceği gibi taşınmazın bedelini de isteyemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi; borçlu olmadığının tespiti halinde ise İİK’nın 198. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil isteyemeyeceği ancak terditli tazminat istemi yönünden kayıt ve kabul isteminde bulunabileceği değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Buna göre Dairemizce, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK’nın 353/(1)-a.6. maddesi uyarınca, Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.06.2021 tarih ve …… sayılı KARARININ KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
3-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin İlk derece Mahkemesi tarafından esas hükümle birlikte değerlendirilmesine,
4-Karar tebliği, harç iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
06.10.2021 tarihinde, HMK’nın 353/(1)-a ve 362/(1)-g. maddeleri KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 07.10.2021

Başkan … Üye … Üye … Katip …