Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1511 – 2023/1756
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
ESAS NO : 2021/1511
KARAR NO : 2023/1756
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 14.04.2021
ESAS-KARAR NUMARASI : 2018/926E., 2021/294K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
Birleşen Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/128 Esas 2019/778 Karar Sayılı Dosyası
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : I
VEKİLİ :
Asıl davada davalı birleşen davada davacı …Anonim Şirketi vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı …A.Ş.arasında 17/01/2011 tarihinde İnşaat ve Proje Yönetim Hizmetleri Sözleşmesi imzalandığını, müvekkili firmanın bu sözleşme kapsamında davalı tarafa danışmanlık hizmete verildiğini ve bu kapsamdaki tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, imzalanan sözleşme gereğince verilen hizmet karşılığında davalı tarafa almış olduğu hizmet nedeni ile müvekkili tarafından 17/11/2011 tarihinden başlayarak aylık faturalar düzenlendiğini ve davalı şirkete gönderildiğini, davalı şirketin 26/11/2016 tarihine kadar ödemelerini yapmış ise de 26/11/2016 tarihinden bu yana ödemesi gereken fatura bedellerini ödemediğini, ödemelerin yapılması için şirket Yönetim Kurulu Başkanı ve Başkan Yardımcısı ile defalarca yapılan sözlü görüşmeler ve yazışmalar sonuç vermeyince müvekkili şirket tarafından davalı şirkete mevcut borcun ödenmesi için Ankara 30. Noterliğinin 03/10/2018 tarih ve … yevmiyeli ihtarnamesinin gönderildiğini, ihtarname ile sözleşmenin fesih edilmiş olduğunu ve fesih şartları gereğince sözleşmenin 9.1.maddesinde ifade edildiği üzere doğmuş tüm borçlara ek bir aylık fatura bedeli de eklenerek alacak talep edildiğini, davalı firmanın borcu ödemediğini ve bunun üzerine davalı hakkında Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2018/12017 esas sayılı dava dosyasında icra takibine geçildiğini, davalının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak borca itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına ve davacı yararına icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davanın tarafının müvekkili olmadığını, davanın faturaların muhatabı olan … şirketine karşı açılması gerektiğini, müvekkilinin husumeti bulunmadığını ve davanın husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, dava konusu faturaların dayanağı olan sözleşmenin bir danışmanlık sözleşmesi olduğunu, danışmanlık hizmeti alınan işin geçici kabulünün 10/02/2016 tarihinde yapıldığını, bu tarihten itibaren sözleşmede kararlaştırılan ifa edilecek bir edimin kalmadığını, davacı tarafın bu tarihten sonra sözleşmenin devam ettiğine yönelik itirazlarını tahkime götürmesi gerektiğinin sözleşme hükmü gereği açık olduğunu, müvekkili şirketin davacı şirket tarafından gönderilen ihtarnameye karşı Ankara 35. Noterliği kanalıyla 08.10.2018 tarih ve … yevmiye ile cevap verildiğini ve muhatabının kendilerinin olamayacağının belirtildiğini, dava konusu edilen faturalardan da anlaşılacağı üzere muhatabın …, …, … adresinde faaliyet gösteren … olduğunu, taleplerin bahsi geçen sözleşme hükümlerine uygun olmadığını, taleplerine konu faturaların dayanağı sözleşmenin 12.2 maddesinde yer alan ihtilaf çözüm sürecine uyulmadan ve yine sözleşmenin 8.1 maddesindeki süre dolmadan yapılmış olduğunu, ihtarname tarihi itibariyle ödeme talep edemeyeceklerinin ihtar edildiğini, daha sonra davacı şirketin Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2018/12017 esas sayılı dosyasından bu defa ihtarnamede talep ettiği miktardan farklı bir asıl alacak üzerinden müvekkili şirket aleyhine icra takibine geçtiğini, takibe konu faturaların muhatabının … olduğunu, takibe konu faturaların dayanağı sözleşmenin 12.2 maddesinde yer alan ihtilaf çözüm sürecine uyulmadan ve yine sözleşmenin 8.1 maddesindeki süre dolmadan yapılması nedeniyle davacı şirketin ödeme talep edemeyeceğini, sözleşmeye konu işin geçici kabulünün 10/02/2016 tarihinde, kesin kabul işlemlerinin ise 07/02/2018 tarihinde yapıldığını, takip konusu faturaların sözleşmeye göre yaptıkları hangi hizmetin karşılığı olduğunun belli olmadığını, açık faturanın tek başına alacağın varlığını ortaya koymayacağını, faturalarda yapılan hizmetin gösterilmediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/128 esas sayılı dava dosyasında davacı vekili ; davalı … Ltd. Şti. ile …, …, … adresinde faaliyet gösteren …’ın yükleniminde bulunan “… Boru Hattı Projesi’nin İnşaatı” işi ile ilgili İnşaat ve Proje Yönetim Hizmetlerine dair 17.01.2011 tarihli Sözleşme imzalandığını, davalının ticari teklifinde de açıkça yer aldığı üzere verilen hizmetin tamamının, saha çalışması aşamasına ait olduğunu, hizmet verilen “… Boru Hattı Projesi’nin İnşaatı” işinin geçici kabulünün 10.02.2016 tarihinde yapıldığını, tesisin işletmeye alındığını, dolayısıyla davalı şirketin 10.02.2016 tarihinden sonra sözleşmeye konu yapabileceği bir iş kalmadığı halde; sanki hizmet vermeye devam etmiş gibi sözleşmeyi esas alarak aylık faturalar kesmeye devam ettiğini ve kendisine hak etmediği halde bir kısım ödemeler yapıldığını, geçici kabul tarihinden sonrası için davalı şirkete yapılmış ödemelerin toplamının 168.515,84 USD olduğunu, bu tutarın 71.350 USD 2016 yılında yapıldığı için 2 yıllık zamanaşımına uğradığını, bu sebeple 2018 yılında davalı tarafa yapılmış ödemelerden elde ettiği haksız zenginleşmeyi talep ettiklerini belirterek, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 97.165,84 USD’ nin, dava tarihinden itibaren hesaplanacak devlet bankalarının USD’na 1 yıl vadeli mevduat hesabına uyguladıkları en yüksek faiz oranında faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Ankara 11.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/128 esas sayılı dava dosyasında davalı vekili; davacı tarafın, müvekkilinden hiçbir alacağı bulunmadığını, 10.02.2016 tarihinden sonra sözleşmeye konu işlerin hiçbirinin yapılmadığı yönündeki iddianın gerçeği yansıtmadığını, 26.02.2012 tarihinde imzalanan Zeyilname ile “işin süresi maddesi” çıkartıldığını ve hizmet süresinin süresiz olarak belirlendiğini, 27.09.2018 tarihine kadar gerekli hizmetin sunulmaya devam edildiğini, faturalara konu alacakları için Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/926 E. Sayılı dosyasında itirazın iptali davasının derdest olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “Dava, taraflar arasında tanzim edilen danışmanlık hizmet sözleşmesine istinaden verilen hizmet bedelinin kısmen ödenmediği iddiasıyla yapılan takibe vaki itirazının iptali, karşı davada ise taraflar arasında tanzim edilen inşaat ve proje yönetim hizmetleri sözleşmesi uyarınca davalının davacıya sunduğu hizmetlerin bitiminden sonra fatura kestiği ve karşı-davacıdan fazladan tahsilat yaptığı iddiasıyla fazla ödenen bedelin iadesi konularına ilişkindir.
Ankara 26.İcra Müdürülüğünün 2018/12017 esas sayılı dosyası evraklarının yapılan incelemede; alacaklı … Uluslararası Proje İnşat ve Yönetim Hizm.Ltd.Şti.tarafından borçlu …A.Ş.aleyhine 420.327,22 USD fatura ve işlemiş faizden kaynaklanan alacak için icra takibi yapıldığı, borçlunun borca ve ferilerine itiraz üzerine takibin durduğu, davacının bir yıllık yasal süre içerisinde itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmıştır.
Taraf delilleri toplandıktan sonra resen seçilen uzman bilirkişi heyetine dosya tevdi edilerek rapor aldırılmış bilirkişi heyeti 15/06/2020 tarihli raporunda özetle; taraflar arasında 19/01/2011 tarihli inşaat ve proje yönetim hizmetleri sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmenin … Boru hattı projesi kapsamında olduğunu, sözleşmeye göre …’de devam etmekte olan … Boru hattı projesinin inşaat işi için inşaat ve proje yönetim hizmetlerinin davacı tarafından üstlenildiğini, yine taraflar arasında 26/02/2012 tarihinde zeyilname düzenlendiğini, sözleşmenin bir tarafının …A.Ş.’nin …’deki şirketi diğer tarafın ise davacı … şirketi olduğunu, 19/01/2011 tarihli sözleşme maddelerinin revize edildiğini ve ek madde 6.1 maddesinin silinerek zeyilname öncesi 14 ay olan iş süresi silinerek zeyilname ile süresiz yapıldığını, Ankara 56. Noterliğinin 17 Şubat 2010 tarihli … yevmiye nolu vekaletnamesi ile şirket yönetim kurulu üyesi olan …’e Birleşik Arap Emirlikleri sınırları dahilinde …A.Ş.’nin bir şubesini açmak ve kurmak için yetki verildiğini, 23/02/2010 tarihli ticari lisansa göre …. İsimli bir şirketin Birleşik Arap Emirliklerinde çeşitli inşaat projeleri yapmak için lisanslandırıldığını, kanuni formu ise yabancı şube-Türkiye olarak belirtildiğini, davacı ve davalılar arasında elektronik posta yazışmalarında Birleşik Arap Emirliklerindeki … şirketi ile ilgili yazışmalar yapıldığını, çeşitli otel rezervasyonları yapıldığını, davalı …A.Ş.’nin davacı …’ye ABU Dhabi’den alacağına istinaden açıklaması ile değişik tarihlerde banka havalesi ile para gönderildiğini, davacı tarafından faturalara istinaden taraflar arasında tanzim edilen inşaat ve proje yönetim hizmetleri sözleşmesi kapsamında davalı aleyhine icra takibi yapıldığını davalının itirazı üzerine takibin durduğunu beyan etmişlerdir.
Raporda devamla; davacı şirketin ticari defteri üzerinde yapılan incelemede 2011 yılı ticari defterlerinden yevmiye ve defteri kebirin kapanış tasdikleri olmadığından kanuni şartları taşımadığını, 2012,2013,2014,2015,2016,2017 ve 2018 yıllarına ait ticari defterlerin süresinde açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığını ve kanuni şartları taşıdıklarını, dava konusu takibe konu alacağa dayanak teşkil eden 22 adet faturanın tamamının davacının ticari defterlerinde kayıtlı olup defter kayıtlarına göre davalıdan bakiye 384.534,16 USD alacaklı göründüğünü, davalı-karşı davacı Aydıner şirketinin ticari defterlerinden 2011 yılına ait olanları kapanış kaydı yapılmadığından kanuni şartları taşımadığını, 2012 ila 2018 yıllarına ait olanların ise kanuni şartları taşıdıklarını, davaya konu ABU Dhabi işi ile ilgili olan işlemlerin ticari defterleri nezdinde açtıkları … kodlu şube hesabıyla takip edildiğini, davacı şirketle olan faaliyetlere ilişkin olarak çeşitli tarihlerde davacının hesabına çeşitli meblağlarda paralar aktarıldığını, bu ödeme hareketlerinden davalının davacı ile olan işlemleri davacının davalı adına tanzim ettiği faturaların tamamını ABU Dhabi’de faaliyet gösteren … şubesi nezdinde kayıt altına alındığını, diğer ödemelerin buradan yapıldığını davalı şirketin yurt dışı şubesinde tutulan kayıtlardan elde edilen 05/02/2019 tarihli hesap dökümüne göre 2017 yıl sonunda davalının davacıya olan borç toplamının 321.350 USD olduğunu, söz konusu bakiyenin davacının ticari defterlerinde tespit edilen alacak bakiyesiyle mutabık olduğunu, davacının davalı adına tanzim ettiği faturalardan 31/12/2017 tarihine kadar olanların tamamının davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu 2018 yılında sadece davalının davacıya olan 97.165 USD ödemelerinin kayıtlı olduğunu, davacının davalı adına tanzim ettiği 2018 yılı faturalarının kayıtlı olmadığını, davalı … şirketinin karşı davasında 97.165 USD ödemenin fazla ve yersiz ödendiğinden geri talep ettiğinin anlaşıldığını, davacı tarafından dosyaya sunulan 25/01/2016 tarihli davacı … tarafından imzalanan …-… kaşesi ile kaşelenmiş yıllık denetimi gerçekleştirilmiş hesap bilgileri ile imzalanmış mutabakat mektubu ile 31/12/2015 günü 61.300 USD borç bakiyesinin karşılıklı teyit edildiğini, 31/12/2017 tarihinde 321.350 USD borç bakiyesinin karşılıklı olarak teyit edildiğini, 26/06/2018 tarihli mutabakat metninde 357.000 USD borç bakiyesinin bulunduğunu, davacının 2018 yılına ait kendi şirketine ait muavin hesap dökümünde davalıdan toplam 366.684,16 USD alacaklı göründüğünü, davacının kendi ticari defter ve kayıtlarına göre 384.834,14 USD alacaklı göründüğünü belirtmişlerdir.
Raporda devamla; dava konusu sözleşmenin davacı ile davalı şirket arasında akdedildiğini, davalı …şirketinin sözleşmenin tarafı olup bundan dolayı sorumlu olduğunu, kök sözleşmenin 14 ay için yapılmış olup zeyilname ile belirsiz süreli olarak uzatıldığını, sonraki yıllarda aylık ödemeler şeklinde ödemelerin yapıldığını, dolayısıyla sözleşmede açıkça tariflenen danışmanlık hizmetinin verilmesinin devam edildiğini, geçici kabul işleminin 10/02/2016 tarihine kadar yapıldığını, bu tarihe kadarki bedellerin davacı tarafından talep edilebileceğini, ancak bu tarihten sonra da düşük yoğunluklu olarak teknik danışmanlık hizmetlerinin verildiğini, bu konuda hangi hizmetlerin ne kadar verildiğinin uzman bilirkişi marifetiyle tespitinin yapılmasının gerektiğini, davacı ile davalı arasında 2016, 2017 ve 2018 tarihlerinde alacak borç konusunda karşılıklı teyitleşmeyi gösteren belgeler mevcut olup bunların içeriğinin geçerli bir borç ikrarı sayılıp yapılmayacağı konusundaki takdir yetkisinin mahkemeye ait olduğunu, davacının dosyaya sunduğu kendisine ait 2018 yılı muavin hesap dökümüne göre davalıdan toplamda 366.684,16 USD alacaklı olduğunu, davacının davalı adına tanzim ettiği tüm faturaların davalı şirkete ait şubeye teslim edildiği anlaşıldığından buna göre yapılan hesaplamada bakiye alacağının 384.834,16 USD olduğunu belirtmişlerdir.
Ayrık görüş bildiren mali müşavir davacının davalının ABU Dhabi’deki şubesi için tanzim ettiği tüm faturaların bu şubeye teslim edildiğini ve davalıdan ticari defter ve belgelere göre 384.534,16 USD alacaklı olduğunu belirtmiştir.
Tarafların itirazı üzerine oluşturulan yeni bilirkişi heyetinden rapor aldırılmış bilirkişi heyeti 25/02/2021 tarihli raporunda özetle; taraflar arasında … Boru Hattı projesi kapsamında 19/01/2011 tarihli inşaat ve proje yönetim hizmetleri sözleşmesi imzalandığını, 26/02/2012 tarihinde zeyilname imzalanmış olduğunu, zeyilnamede süre maddesinin bulunmadığını, davalı … şirketinin dava konusu boru hattı projesinin yapımı için Birleşik Arap Emirliklerinde …. isimli şirket kurduğunu, bunun davalı şirketin şubesi olduğunu, davacının ticari defterlerinin incelenmesinde kanuni şartları taşıdığının görüldüğünü, takibe konu 22 adet faturanın davacının ticari defterlerine kayıtlı olup buna göre davalıdan 384.834,16 USD alacaklı olduğunu, davalının 2012-2018 yıllarına ait ticari defterlerinin kanuni şartları taşıdığını, ABU Dhabi işi ile ilgili olarak şube hesabından davacı şirket ile olan faaliyetlerine ilişkin olarak çeşitli tarihlerde davacı şirkete para transferi yapıldığını, 2017 yılı sonunda davacının davalıya olan borç bakiyesinin 321.350 USD olduğunu, davacının davalı adına tanzim ettiği faturalardan 31.12.2017 tarihine kadar olanların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, 2018 yılında sadece davalının davacıya olan 97.165 USD ödemenin kayıtlı olup davacının davalı adına tanzim ettiği 2018 yılı faturalarının davalı defterlerinde kayıtlı olmadığını belirtmişlerdir.
Raporda devamla; taraflar arasında 25/01/2016, 24/01/2018, 28/06/2018 tarihli mutabakat mektuplarının bulunduğunu, netice olarak dava konusu işe ait sözleşmenin davacı ile davalı arasında akdedildiğini, sözleşmeye göre ilk planda sürenin 14 ay olarak belirlendiğini, zeyilnamede ise sürenin silindiğini ve sözleşmenin diğer şartlarının devam ettiğini, geçici kabul tarihinin 10/02/2016 olup bu tarihten sonra taraflar arasındaki yazışmalar ve imzalanmış olan 25/01/2016, 31/12/2017, 24/01/2018, 28/06/2018 tarihli alacak borç konusundaki karşılıklı teyitleşmeyi gösteren mutabakat belgelerinin bu süreçte davacının sözleşme ve zeyilname hükümleri doğrultusunda hizmet vermeye devam ettiğinin açık bir göstergesinin olduğunun düşünüldüğünü, takibe dayanak 22 adet faturanın toplam tutarının 392.700 USD olup söz konusu faturalardan 26/12/2016 tarihli fatura tutarından 9.984,16 USD talep edildiğinden buna göre icra takibinde talep edilen asıl alacak tutarının 384.834,16 USD olduğunu, geçici kabulün yapılmasından sonra taraflar arasında yapılan e-posta yazışmaları, kesin hak ediş süreci davalının davacıya yaptığı itirazı kayıtsız ödemeler ve 2017,2018 yıllarında taraflar arasında düzenlenmiş olan mutabakat belgelerinden davacının geçici kabul sonrası dönemde de sözleşme konusu iş ile iştigal halinde bulunduğu kanaatine varıldığını, önceki bilirkişi raporunda belirtilen geçici kabul sonrasında davalı işverene teknik danışmanlık desteğinin düşük yoğunluklu olarak devam ettiğine yönelik tespite katılmadıklarını, bu nedenle davacının kendi muavin hesap dökümünde belirtilen 366.684,16 USD davalıdan alacaklı olduğunu, davacının davalı adına tanzim ederek davalının şubesine teslim ettiği faturalara göre ise 384.834,16 USD alacaklı bulunduğunu, davalının herhangi bir fazla ödemesi bulunmadığından ödenen fatura bedellerinin iadesi talebinin dayanağının olmadığı ve alacak talebinde bulunamayacağını belirtmişlerdir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; taraflar arasında tanzim edilen inşaat danışmanlık hizmet sözleşmesi ve ekleri kapsamında davacı tarafından davalıya verilen danışmanlık hizmet bedellerinin kısmen ödenmediği iddiasıyla faturaya dayalı olarak davacı tarafından davalı aleyhine icra takibi yapıldığı, itiraz üzerine takibin durduğu davacının süresi içerisinde derdest itirazın iptali davasını açtığı, davalının da birleşen dosyada sözleşme kapsamında yaptığı fazla ödemenin bulunduğu iddiasıyla fazla ödemenin tahsili talebiyle dava açtığı ve derdest dosyamız ile birleştiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında tanzim edilen sözleşme, zeyilname, ticari defter ve kayıtlar, mutabakat metinleri, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; davalı şirketin yapımını üstlendiği ABU Dhabi’deki inşaatın danışmanlık hizmetlerinin yürütülmesi için taraflar arasında sözleşme tanzim edildiği, buna göre davacıya dava konusu işle ilgili danışmanlık hizmetleri verdiği, sözleşmeye göre sürenin 14 ay olduğu ancak taraflar arasında tanzim edilen zeyilname ile sözleşmenin süresiz hale getirildiği, davacının sözleşme kapsamında danışmanlık hizmetlerini verdiği, verdiği hizmetlere karşılık tazmin edilen faturaların davalı tarafa teslim edildiği, bu şekilde davacının sözleşme kapsamında belirlenen işleri tam ve süresinde yaptığını ispatladığı, faturaları teslim alarak defterlerine kaydeden davalının süresinde itirazi kayıtta bulunmadığı gibi eksik ve ayıp itiraz ve iddiasında da bulunmadığı, bu durumda davalının ödeme iddiasını ispatlaması gerektiği, gerek mutabakat metinlerinde, gerek tarafların ticari defter kayıtlarına göre takibe konu faturalardan dolayı ödemelerin yapılmadığı, bu durumda davacının ticari defter kayıtlarında belirttiği 366.684,16 USD alacaklı olduğu anlaşıldığından bu miktar yönünden davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davacı takip tarihine kadar işlemiş faiz talep etmiş ise de taraflar arasında belirlenmiş kesin bir vade bulunmadığı ve davacının takipten önce davalıyı temerrüte düşürdüğü ispatlanamadığından takip tarihinden itibaren temerrüt başlayacağından takip tarihine kadar hesaplanan faizin talep edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Ayrıca fatura toplamları 384.834,16 USD ise de davacının kendi defterlerinde davalıdan alacaklı olduğu toplam miktar 366.684,16 USD olduğundan bunun esas alınması gerekmiştir.
Davalı haksız olarak takibe itiraz edip davacının zamanında alacağına ulaşmasına engel olduğundan İİK 67/2 maddesi uyarınca alacağın %20’si oranında hesaplanan icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacı alacaklının kötüniyeti ispatlanamadığından davalının koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Birleşen dosya yönünden ise davalı dava konusu sözleşme kapsamında davacının verdiği hizmete karşılık olarak tanzim ettiği faturaları ihtirazi kayıtsız olarak teslim aldığı, süresinde yapılmış itiraz veya iade bulunmadığı, hizmetin ayıplı ve kusurlu olduğuna dair herhangi bir itiraz veya ihbarda bulunmadığı, yapılan hizmet karşılığı fazla ödemenin bulunmadığı anlaşıldığından subut bulmayan birleşen davanın reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran- Asıl davada davalı birleşen davada davacı …Anonim Şirketi vekili istinaf dilekçesinde özetle: takibe konu faturaların muhatabının sözleşmenin 10. maddesine göre Abu Dhabi’de faaliyet gösteren … olduğunu, icra takibinin muhatabının da … olmasına rağmen, icra takibinin …A.Ş. gösterilmek suretiyle yapıldığını, icra takibinin sözleşmenin 12.2 maddesine uyulmadan ve 8.1 maddesindeki süre dolmadan yapıldığını, 03.10.2018 tarihli ihtarnamedeki sürelere de uyulmadığını, mahkemece bu yöne ilişkin itirazlarının değerlendirilmediğini, geçici kabulden sonra davacı birleşen davada davalı … Hizmetleri Ltd. Şti. ‘nin verdiği hizmetin ne olduğu, hizmet verilip verilmediği ile ilgili iki rapor arasında çelişki olduğunu, dava konusu faturaların geçici kabul tarihinden sonraya ait olup, bu tarihten sonra verilen hizmetin içeriği ve varlığı ile ilgili raporlar arasında açık çelişki, uyumsuzluk olduğunu, mahkemenin bu hususu görmezden geldiğini, fahiş usuli bir hata olduğunu, Yargıtay’ın içtihatlarında çelişkiyi giderecek yeni bir rapor alınması gerektiğinin vurgulandığını,
Esasa ilişkin olarak ise; müvekkili … İnş. A.Ş.’nin iade talebinde ve ödememe definde bulunmakta haklı olduğunu, …’nin geçici kabulden sonra tanzim ettiği ve hasar için 17.850 USD olan faturaların “gerçekleşmemiş – sona ermiş” bir sebebe dayanması ve bu sebeple de haklı sebep olmaksızın …’in zenginleşmesine sebep olmasının dikkate alınmadığını, birleşen davaların TBK’nun (md 77-82) “sebepsiz zenginleşmeden doğan borç ilişkilerinden ” başlığındaki hükümlerine uygun olduğunu, müvekkilinin yapılan ödemeleri bu kapsamda geri isteme hakkının olduğunu, müvekkilinin TBK’nun 82.maddesi gereğince ifadan kaçınmasının mümkün olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtilen defter kayıtları, teyit belgesi, bir kısım faturaların ödenmiş olmasının ve ödemeyle ilgili beyanlarının borç ikrarı olarak sayılmasının mümkün olmadığını, geçici kabulden sonra aylık 17.850 USD tutarlı faturaların, yapılmamış bir hizmeti yapılmış sayarak temin edilmiş faturalar olduğunu, taraflar arasındaki ihtilafı çözecek hükümlerin ek-1 olarak gösterilen … – … doküman numaralı belgede yazılı olduğunu, davacı firmanın bu belgeyi mahkemenin bilgisinden kaçırdığını, belge incelendiğinde bu yapılacak hizmetlerin tamamının inşaat sahasındaki işlerle ilgili olduğunun çok açık görüldüğünü, inşaat sahasını ilgilendirmeyen hiçbir hizmetin sözleşmelerin konusu olmadığını,
Geçici kabulden sonra aylık 17.850 USD’lik faturaların sözleşmelere aykırı olduğunu, …’in hangi hizmetleri yapacağının 2.1’de, …’in görevlerinin de 3.1’de doküman numarası Ek-1 …-…’ olan belgede gösterildiğini, 17.850 USD tutarlı faturaların karşılığı yapılması öngörülen hizmetlerin “inşaat sahası” ile tahdit edildiğini, ana sözleşmenin 4.4 maddesinin de bu durumu teyit ettiğini, ilave bir hizmet verilecekse ayrıca yapılacak hizmet, yapımı süresi ve ücret konusunda tarafların anlaşması gerektiğini, geçici kabulden önce saha çalışmasıyla ilgili verilen hiçbir hizmetin geçici kabulden sonra verilemeyeceğini, hükme esas alınan ikinci bilirkişi raporunda, “taraflar arasında akdedilen sözleşme doğrultusunda danışmanlık hizmeti kapsamında, düzenli raporlamalar yapılması, yönetici özetlerinin sunulması, maliyet ve finansman akış raporlarının ve personele ait çeşitli raporların hazırlanarak sunulması hizmetlerinin, geçici kabul ile kesin kabul süreci sırasında da yapılması gereken işlerden olduğu açıktır.” şeklinde belirterek, dosyadaki mevcut belgelerdeki ifadeleri tahrif ettiklerini, geçici kabulden sonra saha çalışması kalmadığına göre bilirkişilerin belirttiği işlerin hiçbiri geçici kabulden sonra yapılacak işlerden olmadığını,
Davacı tarafından, icra takibine konu edilen fatura konusu işin yapıldığına dair hiçbir delil sunulamadığını, faturanın hiçbir zaman tek başına borç doğuran bir özellik taşımadığını, uyuşmazlık halinde malın teslim edildiğini işin yapıldığını faturayı düzenleyenin ispat etmesi gerektiğini, davacı tarafın dayandığı mesaj içerik dökümlerinin hizmetin verildiğini ispata yarayacak nitelikte olmadığını, e- maillere bakıldığında tümünün 2018 yılına ait olduğunu, işin geçici kabulünün 10.02.2016’da yapıldığını yani iki yıl e- mail olarak dahi hiçbir hizmet verilmediğini, usulüne uygun tutulan müvekkili şirket defterlerinde davacının alacağına rastlanmadığını, mutabakat mektubunun altındaki imzanın müvekkili şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilere ait olmadığını, iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğini,
Geçici kabulden sonra …’in verdiğini iddia ettiği bazı hizmetlerin ilave hizmet sayılabileceğini, bu hizmetlerin bedelinin nasıl tespit edileceğinin, nasıl ödeneceğinin 4.4’te belirtildiğini, ilave işlerin aylık 17.850 SD ile değerlendirilecek işlerin dışında olduğunu, bilirkişilerin ilave hizmet için bile üzerinde durulması gereken ciddi bir hizmet gösteremediğini, geçici kabul sonrası tanzim edilmiş faturalara karşı ödeme yapılması ve … yetkililerinin ödemeyle ilgili beyanlarının sözleşmenin sözlü olarak değiştirildiği anlamını taşımadığını,
Zeyilname hükümleri ile ilgili bilirkişi ifadelerinin gerçek olmadığına ilişkin itirazlarının dinlenmediğini, müvekkilinin bilirkişi kurulunun bu eylemleri sonucu beş milyon TL’ye yakın maddi zarara uğradığını, zeyilname Ek madde 4.7’de davacının vereceği personel hizmetlerine ilişkin ücretlerin belirlendiğini, ayrıca ücreti belirlenmeyen hizmet olmadığını, bilirkişilerin, zeyilname ile değiştirilmeyen işverenin ilave hizmetler istemesine ilişkin ana sözleşme hükümlerini görmezden geldiğini, bu hizmetlerin nasıl tespit edileceğinin 4.4 ‘te belirtildiğini, mahkemenin ek rapor dahi almadan karar verdiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde dava değerini 2.567.610,85 TL olarak göstererek dava açtığını, yani talebini TL’ye çevirdiğini, döviz cinsinden hüküm kurulmasının yanlış olduğunu bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Asıl dava, danışmanlık hizmet sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine itirazın iptali, birleşen dava ise hizmet sözleşmesine dayalı istirdat istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre asıl davada davalı, birleşen davada davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK m. 353/1,b,1 gereğince; Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/926E., 2021/294K. sayılı dava dosyasında verdiği 14/04/2021 tarihli kararına yönelik asıl davada davalı, birleşen davada davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 133.008,42 TL’den peşin olarak yatırılan 33.252,10 TL’nin düşümü ile kalan 99.756,32 TL’nin asıl davada davalı, birleşen davada davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine,
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına,
08.11.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 08.11.2023
Başkan Üye Üye Katip