Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2021/1500 E. 2022/293 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ ….
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
…..
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 27/05/2021
ESAS-KARAR NUMARASI :…….
Davacı ve davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
Davacı vekili müvekkilinin uzun yıllar davalı şirketin avukatlığını yaptığını, davalının iflası üzerine iflas idaresine yaptığı alacak kayıt başvurusunun reddedildiğini, gerek ücret sözleşmeleri gerek asgari ücret tarifeleri ve gerek Avukatlık Kanunu’nun 166’ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca alacağının rüçhanlı olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.476.959,-TL avukatlık ücreti alacağının sıra cetveline rüçhanlı alacak olarak kaydına karar verilmesini talep ve dava etmiş;
Daha sonra Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/495 E sayılı dosyası yönünden yaptığı talebini ıslah yolu ile 189.582,23 TL arttırarak 303.532,23 TL’ye çıkartmıştır.
Davalı iflas idaresi vekili iflas sıra cetveline müracaat yolları hakkında açıklamalar yapmış, hakdüşürücü süre itirazında ve zamanaşımı def’inde bulunmuş,
Davacının başvurusuna bir kısım belgeleri eklemediğini, bu eksikliği sıra cetvelinin ilanına kadar da tamamlamadığını, davacının vekillik üstlendiği birçok davanın halen derdest olduğunu ve davacının vekilliğinin yasa gereği son bulduğunu, vekalet ücretinin üst sınırdan hesaplanmasının fahiş olduğunu,
Davacının dava açmadan önce arabuluculuk dava şartını yerine getirmediğini belirterek arabuluculuk süreci hakkında bilgi vermiş ve davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince “…Davacının talebinin dayanağını oluşturan dava dosyaları ve Avukatlık Ücret Sözleşmeleri’ne göre davacının mahkemece indirme oranı uygulandıktan sonra Ankara 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2005/443 Esas sayılı dosyasında talep edebileceği miktarın 812.312,48-TL, Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/225 Esas sayılı dosyasında 79.576,52-TL, Ankara 8.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/495 Esas sayılı dosyasında 182.119,34-TL, 48 adet dosyadan dolayı 82.494,00-TL olarak belirlendiği ve toplamda davacının 1.156.502,34-TL alacaklı olduğu rapor edilmiş ise de söz konusu raporda Ankara 8.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/495 Esas sayılı dosyası için talebi aşarak fazla hesaplama yapıldığı, zira davacının iflas masasına başvururken söz konusu dosya yönünden talebini Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre yaptığı, dava dilekçesinde de bu durumu tekrarladığı, bundan dolayı bilirkişi raporundan sonra bu talebini ıslah etmiş ise de kayıt kabul davalarında ıslahın ancak iflas masasının red kararının tebliğinden itibaren 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde yapılabileceği, söz konusu hak düşürücü süre geçtikten sonra ıslahın mümkün olmaması nedeni ile mahkememizce davacının söz konusu ıslahına itibar edilmediği, davacının AAÜT’ye göre talebi doğrultusunda Ankara 8.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/495 Esas sayılı dosyasında talep edebileceği miktarın 95.003,38-TL olduğu, bu durumun 15/08/2021 tarihli raporda tespit edildiği, söz konusu tespit edilen bedele %40 oranında indirim oranı uygulandığında davacının talep edebileceği miktarın söz konusu dosya yönünden 57.002,03-TL olduğu, mahkememizce bu bedelin söz konusu dosya yönünden kabul edildiği, bu kabul çerçevesinde davacının davalıdan davaya konu dosyalardan dolayı talep edebileceği miktarın toplamda 1.031.385,03-TL olduğu, yine davacı söz konusu alacağının rüçhanlı olarak 3.sıraya kaydedilmesini talep etmiş ise de bilindiği gibi 2004 Sayılı İİK.nun 206.maddesine göre özel kanunlarda imtiyazlı olduğu belirlenen alacakların sıra cetvelinde 3.sıraya yazılabileceği, 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’nun 166.maddesinde ise, taraflarca kararlaştırılan veya hakimce belirlenen avukatlık ücretinden dolayı kendi çalışması sonucu müvekkilini muhafaza ettiği veya kazandırdığı mallar ve davadaki diğer taraftan ilam gereğince tahsil edilecek para yahut alınacak mallar üzerinde rüçhan hakkının bulunduğu, somut olayda maddede belirtilen şekilde davacı avukatın iflas masasına kazandırdığı bir miktarın bulunmadığı gibi bu durumunda davacı tarafından ileri sürülmediği, bundan dolayı mevcut alacağın 4.sıraya yazılmasının gerektiği anlaşılmış ve davanın kısmen kabulü ile 1.031.385,03-TL’nin 4.sırada iflas masasına…” kaydına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde:
– Ankara 8. ASHM 2015/495 E sayılı dosya için 113.950,-TL avukatlık ücreti talep edildiğini, ilk bilirkişi raporunda 95.003,28 TL, ek bilirkişi raporunda ise 303.532,23 TL avukatlık ücretine hak kazanıldığının saptandığını; aradaki fark için davayı ıslah ettiklerini; ilk derece mahkemesinin kayıt kabul davasında on beş günlük süre geçtikten sonra ıslahın mümkün olmaması nedeniyle ıslah taleplerini reddettiğini ve 95.003,28 TL alacağın masaya kaydına hükmedildiğini;
Islah talebi reddedilmiş olsa bile raporda saptanan 303.532,23 TL’nin dava dilekçesindeki talepten fazla olması nedeniyle 113.950,-TL’ye hükmedilmesi gerektiğini,
– 15.09.2005 günlü avukatlık ücret sözleşmesi ile üstlenilen işler için bilirkişi tarafından ek raporda hesaplanan avukatlık ücretinin 1.015.390,59 TL olduğunu, bu sözleşme ile üstlenilen davaların müvekkili tarafından 2005 yılından 2017 yılına kadar 12 yıl süre ile takip edildiğini ve son olarak Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 22.05.2017 günlü karar düzeltme isteminin reddi kararı ile ilk derece mahkemesi kararının kesinleştiğini, bu nedenle vekalet ücretinden hakkaniyet indirimi yapılamayacağını, oysa ilk derece mahkemesince bilirkişi raporunda gösterilen oran dikkate alınarak %20 indirimle 812.312,48 TL’nin masaya kaydına karar verildiğini, gerçek tutarın 1.015.390,59 TL olduğunu,
– 07.05.2012 günlü avukatlık ücret sözleşmesine göre takip edilen dava dosyasında raporu hükme esas alınan bilirkişinin Yasaya, Tarifeye ve ücret sözleşmesine aykırı olarak dava değeri üzerinden değil, halen derdest olan dava dosyasına sunulmuş bulunan bilirkişi raporunda belirlenen alacak miktarı üzerinden ücret hesapladığını, bu rapora yapılan itirazın İcra ve İflas Kanunu’nun 194’üncü maddesi uyarınca davanın ikinci alacaklılar toplanmasından on gün sonrasına ertelenmesi nedeniyle işleme konulmadığını; o davada yargılama sonunda hükmolunacak tutarı bilmek mümkün olamayacağından dava değeri üzerinden hesaplama yapılıp hakkaniyet indirimi uygulamasına gidilmesi gerektiğini,
Davalının iflasından altı yıldan fazla bir süre önce açılarak takip edilen davanın değerinin 3.654.417,79 TL olduğunu ve ücret sözleşmesine göre bunun %25’inin 913.604,-TL’ye tekabül ettiğini, indirimin bu miktar üzerinden yapılması gerektiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı iflas idaresi vekili istinaf dilekçesinde:
– İflas sürecini özetlemiş, iflas sıra cetveline karşı başvuru yolları hakkında bilgi vermiş,
– Hak kaybı olmaması için yapıldığı belirtilerek, hak düşürücü süre ve zamanaşımı nedeniyle davanın reddedilmemesinin doğru olmadığını bildirmiş,
– İflas idaresinin red kararını aynen aktarmış, bu kararın yerinde olduğunu belirterek davanın reddine, aksi takdirde davanın açılmasına iflas idaresinin sebebiyet vermemiş olması nedeniyle ve kabul anlamına gelmemek üzere yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu,
– Davacının vekillik üstlendiği birçok davanın halen derdest olduğunu, davacının vekilliğinin Yasa gereği son bulduğunu, bu nedenle davacının vekalet ücretinin üst sınırdan hesaplanmasının hatalı olduğunu, talebin kabul edilmeyecek kadar yüksek ve uygulanan indirimlerin düşük olduğunu,
– Avukatlık ücretinin İcra ve İflas Kanunu’nun 206, 207 ve 232’nci maddeleri uyarınca imtiyazlı olmadığını, alacağın kayıt talebinin reddiyle birlikte dördüncü sırada yer verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğunu, ancak davacı tarafın ıslah dilekçesi de göz önünde bulundurularak, davanın reddine karar verilmesi gerekirken bu talebin red açısından ve oranlama yapılan yargılama giderleri açısından göz önünde bulundurulmamasının hukuka aykırı olduğunu,
– Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi uyarınca arabuluculuk dava şartının sağlanmaması nedeniyle davanın usulden reddinin gerektiğini ileri sürerek ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NEDEN VE GEREKÇE
I- Davacı istinaf sebepleri yönünden:
Avukatlık Kanunu’nun 164’üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre avukatlık ücreti dava değerinin yüzde yirmi beşini aşmamak üzere sözleşme ile belirlenebilir. Aynı maddenin dördüncü fıkrasına göre avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki dava değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir.
Somut olayda taraflar yaptıkları sözleşme ile yasal düzenlemeye uygun biçimde vekalet ücreti belirlemiştir. Davacının bu sözleşmeyi muvazaalı biçimde ve fazla bir bedel üzerinden yaptığı ya da bu sözleşme gereği hiçbir işlem yapmadığı da iddia ve ispat edilmiş değildir. Davacı avukatın 2005 yılından bu yana sunduğu hizmetin mevcudiyetinde tereddüt bulunmamaktadır.
Avukatlık Kanunu’nun 174’üncü maddesi istifa ve azil halinde ücrete ilişkin hak ve sorumluluğu düzenlemektedir. Oysa iflas ile vekalet ilişkisi kural olarak her iki tarafın da bir kastı ya da kusuru ile değil yasal gereklilik nedeniyle sona ermektedir (TBK m.513/1). Bu nedenle vekalet ilişkisinin iflas sebebiyle sona ermesi halinde ne istifa gibi vekilin ücret alacağının bulunmadığını ne de azil gibi müvekkilin bütün vekalet ücretinden sorumlu olacağını söylemeye olanak bulunmaktadır. Böyle bir durumda vekilin sarf ettiği emek ve mesai gözetilerek dava değeri üzerinden (AvK m.164) makul ve hakkaniyete uygun bir indirim yapılması suretiyle ücretin belirlenmesi gerekir.
Somut olayda Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/495 E sayılı dosyası için 113.950,-TL avukatlık ücreti talep edilmiş ve alınan ek raporda bu dosyadan hak edilen tutarın 303.532,23 TL olduğu anlaşılmış bulunmakla, bu tutarın masaya kaydına karar vermek gerekmiştir.
15.09.2005 günlü avukatlık ücret sözleşmesi ile üstlenilen iş için hesaplanan avukatlık ücreti 1.015.390,59 TL’dir. Bu sözleşmeye konu dava sonunda verilen karar kesinleştiğinden artık burada vekil avukatlık ücretinin tamamını hak kazanmıştır. Bu alacak kaleminde indirim yapılması doğru olmayıp, bu tutarın masaya kaydı gerekir.
Nihayet 07.05.2012 günlü avukatlık ücret sözleşmesine göre takip edilen dava dosyasında hak edilen vekalet ücretinin hesaplanmasında dava değeri üzerinden değil, yasaya aykırı olarak bilirkişi raporunda gösterilen tutardan hesaplama yapılması da doğru görülmemiştir. Bu davanın değeri 3.654.417,79 TL olup %25 üzerinden hesaplanan vekalet ücret tutarı 913.604,-TL’dir. Dava henüz sonuçlanmadan ve iflas nedeniyle her iki yanın bir kusuru olmaksızın vekalet ilişkisi iflasla sona erdiği için bu tutardan %20 oranında indirim yapılması makul bulunmuş, hesaplanan 730.883,-TL’nin masaya kaydına karar vermek gerekmiştir.
Davacının masaya kaydı gereken toplam alacağı 1.860.223,59 TL olarak hesaplanmıştır.
II- Davalı iflas idaresi vekilinin istinaf nedenlerine gelince:
Davalı iflas idaresi vekilinin istinaf dilekçesinin büyük bir kısmında ilk derece mahkemesi kararının hukuka (usul ve yasaya) aykırılığına ilişkin bir sebep ve gerekçe ileri sürülmemiştir (HMK m.342/1-e).
Diğer taraftan zamanaşımı ve hak düşürücü sürelere ilişkin def’i ve itirazlar da, buna ilişkin belgelerin tamamının iflas idaresi elinde bulunduğu gözetildiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 29’uncu maddesine uygun bulunmamıştır.
Davacının alacağının varlığını ve miktarını ispatlamak için dayandığı deliller dava dosyaları olup, iddianın ispatlanamadığı söylenemez.
Son olarak arabuluculuk dava şartı konusundaki istinaf sebebi hakkında şunlar söylenmelidir:
Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi zorunlu arabuluculuk dava şartını “…konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri…” ile sınırlı tutmuştur.
Somut olayda dava bir alacak ya da tazminat davası olmayıp masaya kayıt davasıdır. Kayıt kabul davası bir para alacağının tahsili amacını gütmez; bu dava ile o alacağın o iflas tasfiyesinden pay alıp almayacağı, eğer alacaksa hangi miktar üzerinden garameye gireceği hususları belirlenir.
Nitekim doktrinde de sıra cetveline itiraz davasının iflas idaresi tarafından düzenlenen sıra cetveline karşı tanınmış bir kanun yolu olduğu ve yalnızca sıra cetvelinin düzeltilmesi amacını taşıdığı; bu dava ile alacaklının, iflas idaresinin bir alacağı kabulü veya reddi, miktarı ve sırası ile sınırlı bir aynî hakkın mevcudiyeti ve mahiyeti hakkında vermiş olduğu kararın doğru olmadığını ileri sürerek, iflas alacaklılarından birinin maddî hukuka uygun bir şekilde garameye dâhil edilip edilmemesini talep ettiği kabul edilmektedir. Bu dava ile güdülen amaç alacak hakkında kesin hüküm oluşturacak bir karar verilmesi olmayıp, sadece ortak borçlunun (müflisin) aktiflerinin paraya çevrilmesi sonucu elde edilen paranın dağıtımında alacaklının hangi ölçüde dikkate alınacağıdır. Davanın kabul edilmesi belirli bir para alacağının tahsilini değil sadece sıra cetvelinin düzeltilmesi sonucunu doğurur (bkz., Hunkeler/Sprecher: Kurzkommentar, 2. Bası, Basel 2014, m.250, kn.1).
Açıklanan bütün bu nedenlerle davalı iflas idaresi vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin reddi gerekmiştir (HMK m.353/1-b.1).
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Yukarıda 2 sayılı bentte açıklanan nedenlerle davalı iflas idaresi vekilinin Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/439 E., 2021/324 K sayılı dava dosyasında verdiği 27/05/2021 tarihli kararına yönelik İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2- Yukarıda 1 sayılı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1,b,2 gereğince, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/439E., 2021/324K. sayılı dava dosyasında verdiği 27/05/2021 tarihli KARARINI DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE.
Buna göre:
“Davanın kısmen kabulü ile;
….. T.C. kimlik numaralı davacı ……. olan 1.860.223,59 TL alacağının 4. sırada Ankara İflas (21. İcra) Dairesinin 2018/42 İflas sayılı dosyasındaki iflas masasına kaydına,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-İşbu sıra cetveline itiraz davası maktu harca tabi olduğundan alınması gereken 80,70 TL maktu harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre davanın kabul edilen kısmı yönünden hesaplanan 5.100,-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre davanın red edilen kısmı yönünden hesaplanan 4.080,-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 7.710,95 TL (dava açılış masrafı, tebligat gideri ve posta gideri ile bilirkişi ücreti olmak üzere) yargılama giderinin kabul ve red oranına göre hesap edilen 5.397,67 TL ile davacı tarafından yatırılan 54,40 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avansından artan kısmın HMK’nun 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesini müteakip yatırana iadesine,”
3-Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 59,30-TL harcın düşümü ile kalan 21,40-TL harcın davalıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına; Davacı taraftan peşin alınan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve istek halinde iadesine.
4-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına.
5- HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
23/02/2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,
HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 23/02/2022

…..