Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2021/1410 E. 2023/309 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1410 – 2023/309
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2021/1410
KARAR NO : 2023/309

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 19.04.2021
ESAS-KARAR NUMARASI : 2019/395 E., 2021/424 K.
DAVACI :
VEKİLİ :

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde/duruşmalı yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
İstemci vekili müvekkilinin ortağı bulunduğu…. Şti.’nin ortağı ve şirket borçlarına müteselsil borçlu ve kefil olduğunu ileri sürerek konkordato hükümlerinden yararlanmak istediğini bildirmiştir.
İlk derece mahkemesince “…davacı borçlunun … Bankası ile konkordato projesinde öngörülenin dışında farklı vadelendirme ve faiz işletilmesini içerir protokol adı ile vadelendirme anlaşmaları imzaladığı görülmüştür. Sözü edilen alacaklılar arasında protokollerle ayrıcalıklar ve farklılıklar yaratılmış, ancak bunların giderilmesi için ek öneriler getirilmemiştir. Söz gelimi bir alacaklıya daha kısa, diğerine daha uzun taksit süreleri tanınmış fakat uzun süreli taksit önerilen alacaklının zamana göre faiz, enflasyon, tahsil edilememe gibi risklerinin giderilmesi için bir ek önlem gösterilmemiştir.
Tüm bunlar dikkate alındığında davacı ile aralarında tek tek anlaşma belgesi düzenleyen alacaklılar yönünden yapılan incelemede alacaklıların konkordato projesinde ön görülen 1 yıllık ödemesiz dönemi beklemeden borç ödenmesine başlanacağı, yine kararlaştırılan vadelendirme dönemi içinde faiz işlemeye devam edeceği görülmekte olup, bu anlaşma ve vadelendirmeler ilgili alacaklının lehine, diğer alacaklıların ise aleyhinedir ve bu nedenle de alacaklılar arasındaki eşitlik ilkesini bozacak niteliktedir. Davacının sunmuş olduğu konkordato ön projesindeki takvime uygun hareket etmeden bir kısım alacaklılar ile protokoller imzalayarak alacaklılar arasındaki eşitlik ilkesi ve her alacaklıya garameten yahut eşit taksit sayısı ile ödeme yapılması kuralına aykırı hareket ettiği ortadadır. Yukarıda sözü edilen bazı alacaklılarla yapılandırmaların mahkememizin denetiminde gerçekleştiği söylenemez. Zira mahkeme konkordato komiserini atamakla onun hukuka uygun biçimde davranacağı konusunda bir öngörüden hareket eder. Komiserin, borçlunun açıkça hukuka aykırı işlemlerine göz yumması ya da destek olması mahkememizin bunları tasvip ettiği anlamında yorumlanamaz. İcra ve İflas Kanunu’nun 308/d maddesindeki düzenlemenin sadece tenzilat konkordatoları için uygulanacağına dair ne yasalarda ne de öğretide bir görüş bulunmamaktadır. Kaldı ki faizsiz bütün konkordatolar yıllık faiz oranı kadar tenzilat içermektedir. Süreç içinde komiserin onayıyla yapılan sözleşmelerin konkordato hükmünün dışında kaldığında tereddüt bulunmamaktadır (İİK m.308/c, f.IV). Ancak bu sözleşmeler yeni finansal kaynak bulunması ya da uygun bir maliyet/kâr oranı ile kaynak yaratarak borçların ödenmesini sağlayacak sözleşmelerdir. Oysa eldeki davada sözleşmenin tarafları zaten davacı borçludan alacaklıdır yani bunlar arasında bir sözleşme vardır. “Protokol” adı altında düzenlenen metinler aslında yeni sözleşmeler değil, mevcut sözleşmelerin “ödeme/ifa” kısımlarını yeni şartlara bağlayan tadillerdir. Bu tadillerin komiserin onayıyla yapılmış yeni sözleşme olduğu ve konkordato hükmü dışında kalacakları da kabul edilemez.
Konkordato talep eden davacının yukarıda açık açık ve ayrıntılı şekilde belirtildiği üzere evet oyu veren kimi alacaklılarla projeden hariç protokol ve benzeri şekilde belgelerle çeşitli anlaşmalar yaptığı bu yöndeki dosya içerisinde bulunan anlaşmaların alacaklılar arasındaki eşitlik ilkesini ihlali niteliğinde olduğu konkordato talep edenin konkordato projesini tasdik ettirmek için kötü niyetli olarak hareket ettiği kanaatine varılmıştır. Yine İİK’nun 305. maddesini son cümlesinin uygulanmasını talep etmiş ise, “….mahkeme konkordato projesini yetersiz bulursa kendiliğinden veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmenin yapılmasını isteyebilir” şeklindeki talep konusu bu düzenlemesinin uygulanabilmesi için konkordato talep edenin temel ilke olan iyi niyetli olması, konkordato projesinin alacaklar tarafından onaylanmış ve İİK’nun 305. maddesindeki tüm koşulların sağlanmış olması gerekir. İş bu davada da yukarıda açıklandığı üzere alacaklıların önemli bir kısmı ile davacının ayrı ayrı ödeme ve vadelendirme anlaşması yapmasının alacaklılar arasındaki eşitlik ilkesini ihlali niteliğinde olduğu konkordato talep edenin konkordato projesini tasdik ettirmek için kötü niyetli olarak hareket ettiğinden bu hükmün uygulanamayacağı açıktır. Bu nedenle davacının konkordato talep ve davasının reddine…” karar verilmiştir.
İstemci vekili istinaf dilekçesinde:
– Konkordato tasdik koşullarının oluştuğunu,
-Alacakların miktarının, alacaklıların faaliyet şekli ve politikasının, kendi iç işleyişi ve ödeme takvimi vs. hususlarının farklı olduğu ve bu sebeple her bir alacaklının mutlak eşit konumda olmadığını, ancak nispi eşitliğe uygun proje hazırlandığını,
– Müvekkilinin dürüst ve ödeme konusunda gayretli olduğunu,
– Protokollerin komiserin nezaretinde yapıldığını ve komiserin bunları onayladığını; mahkemenin ve alacaklıların protokollere itirazının olmadığını,
-Protokol imzalanan bir kısım alacaklılara karşı müvekkilinin asıl borçlu konumunda bulunmadığını; borcun kefaletten kaynaklandığını ve kefalet borçlarının borca batıklığın saptanmasında dikkate alınmayacağı hususunun göz ardı edildiğini,
-Kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ve eksik inceleme ile verildiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve tasdik talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359’uncu maddesinin 3 numaralı fıkrası uyarınca dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olayın saptanmasında ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 düzenlemesi gereğince istemci vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM
1-HMK m. 353/1-b.1 gereğince; Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/395 E., 2021/424 K. sayılı dosyada verdiği 19.04.2021 tarihli kararına yönelik davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL’den peşin olarak alınan 59,30 TL’nin düşümü ile kalan 120,60 TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
22.02.2023 tarihinde dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda İİK m. 308/a gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Gerekçeli Karar Yazım Tarihi : 22.02.2023

Başkan Üye Üye Katip