Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2021/1363 E. 2021/1253 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ

T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I


DAVACI ….
DAVA : İstirdat
DAVA TARİHİ : 12.06.2014
KARAR TARİHİ : 21.09.2021

Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan açık yargılaması sonunda, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkili ile davalı şirket arasında 13.05.2008 tarihli Bağlantı Anlaşması ve 25.04.2012 tarihli Sistem Kullanım Anlaşması imzalandığını, davalı tarafından müvekkiline Sistem Kullanım Anlaşmasının “Cezai Şartlar” başlıklı maddesinde ve İletim Sistemi Sistem Kullanım ve Sistem İşletim Tarifelerini Hesaplama Yöntem Bildiriminde “İletim sistemine doğrudan bağlı tüketiciler ve dağıtım lisansına sahip tüzel kişilerin iletim sisteminin her bir ölçüm noktasında çekecekleri endüktif reaktif enerjinin/verecekleri kapasitif reaktif enerjinin aktif enerjiye oranının ilgili mevzuata uygun olmaması” şeklinde tanımlanan ihlâlle ilgili Ekim 2010-Aralık 2012 dönemleri için hesaplanan 27 adet ceza faturası gönderildiğini, itiraz edilmesine rağmen faturaların tekrar gönderilmesi üzerine müvekkilinin faturaların toplam tutarı olan 247,641,37 TL’yi ihtirazı kayıtla ödemek zorunda kaldığını, … anlaşmasında uyarı koşulu bulunduğunu, davalı tarafından her hangi bir ihlâl bildiriminde bulunulmadığını, faturalara esas ölçümlerin Yöntem Bildirimine aykırı olarak okunduğunu, yasal süresinde fatura düzenlenmediğini, hesaplamanın hatalı olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 247.641,37 TL’nin ödeme tarihi olan 14.06.2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davanın İdari Yargı yerinde görülmesi gerektiğini, dava konusu alacağın zaman aşımına uğradığını, taraflar arasında 09.07.2009 tarihinde Sistem Kullanım Anlaşması imzalanarak 01.08.2009 tarihinde yürürlüğe girdiğini, daha sonra bu anlaşmanın muhtelif tarihlerde revize edildiğini, dava konusu Aralık 2009-Aralık2012 dönemleri için düzenlenen sistem kullanım ceza faturalarının mevzuata uygun olduğunu, Ekim 2010-Nisan 2012 dönemlerine ilişkin ceza faturaları yönünden uygulanması gereken sistem kullanım anlaşmalarının “Cezai Şartlar” başlıklı 10. maddesindeki bazı ihlâllerin gerçekleştiği anda sona eren ihlâl niteliğinde olduğunu, Mayıs 2012-Aralık 2012 dönemlerine ilişkin uygulanması gereken Sistem Kullanım Anlaşmasında uyarı yükümlülüğü bulunmadığını, ancak Bağlantı Anlaşmasının 16. maddesinde yer alan uyarı yükümlülüğünün Sistem Kullanım Anlaşmasının ”Cezai Şartlar” başlıklı maddesinde yer alan belirli ihlâl hallerinde geçerli olduğunu, TBK’nın 146. maddesindeki on yıllık zaman aşımı süresi dikkate alınarak söz konusu ceza faturalarının düzenlendiğini, ayrıca müvekkilleri temerrüde düşürülmediğinden faizin başlangıç tarihine de itiraz ettiklerini savunarak, davanın öncelikle usulden, aksi halde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince, taraflar arasındaki Sistem Kullanım Anlaşmalarının 10. maddesi ile Bağlantı Anlaşmasının 16. maddesi uyarınca davalı …’ın ihlâl durumunda makul bir süre vererek uyarıda bulunması gerektiği, ceza bedellerinin taraflar arasındaki anlaşmalara uygun olarak düzenlenmemiş olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 247.641,37 TL’nin 14.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 10.02.2020 tarih ve …. sayılı kararıyla; davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının reddiyle, sözleşmeden doğan bir hukuki ilişkinin bulunduğu hallerde tarafların sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir talepte bulunamayacakları, nedensiz zenginleşmede TBK’nın 117/2. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olmaması halinde haksız iktisap tarihinden itibaren temerrüt faizi istenebilir ise de somut olayda sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanan alacağın tahsili kapsamında talep edilen bedele borçlunun bir ihtar ile temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren faiz istenebileceği, mahkemece, davacı vekilince davadan önce davalının TBK’nın 117. maddesi hükmüne uygun olarak miktar ve ödeme talebi içeren bir ihtarname ile temerrüde düşürüldüğünün iddia edilmediği ve ihtarname sunulmadığı gözetilerek kabulüne karar verilen alacağa dava tarihinden itibaren temerrüt faizi yürütülmesi gerekirken, ödeme tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle, davalının istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK’nın 353/(1)-b.2 maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararını düzelterek, “Davanın kabulü ile, 247.641,37 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” dair yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
Dairemiz kararına karşı davalı vekilince temyiz yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 30.06.2021 tarih ve …. sayılı kararıyla; davalı vekilinin diğer temyiz itirazları incelenmeksizin, “02/12/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/11/2020 tarihli 7257 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasına (ç) bendinden sonra gelmek üzere (d) bendi eklenmiş, buna göre ‘İletim sisteminin normal işletme koşulları içerisinde işletilmesi ile işletme güvenliği ve bütünlüğü üzerinde risk oluşturan durumlara ilişkin olarak bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerinin takibini yapmak, ihlal durumu tespit edilen tüzel kişilere sistem kullanım anlaşmasında düzenlenen ceza-i şartları ve diğer yaptırımları uygulamak’ …’ın görev ve yükümlülükleri arasında gösterildikten sonra 6446 sayılı Kanun’a Ek madde 3 ile ‘8 inci maddenin ikinci fıkrasının (d) bendinin uygulamasından kaynaklanan uyuşmazlıklar idari yargıda görülür.’ hükmü eklenmiş, 46. madde ile de Kanun’un yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği düzenlenmiştir.
Bu bağlamda, 7257 sayılı Kanun ile bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerine ilişkin ceza-i şartlara ilişkin uyuşmazlıkların idari yargı yolunda görüleceği hükme bağlandığından yargı yoluna ilişkin bu değişikliğin usul hükmü niteliğinde olduğu, derhal ve kesinleşmemiş tüm uyuşmazlıkları da kapsar şekilde uygulanması gerektiği anlaşıldığından 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan ‘yargı yolunun caiz olmaması’ nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması uygun görülmüştür.” gerekçesiyle Dairemiz kararının davalı yararına ve re’sen bozulmasına karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasındaki sistem kullanım anlaşmaları uyarınca davalı tarafından düzenlenen ve davacı tarafça ödenen ceza faturaları bedellerinin istirdatı istemine ilişkindir.
Dairemiz kararının Yargıtay 15. Hukuk Dairesince bozulmasına karar verilmesi üzerine HMK’nın 373/3. maddesi uyarınca duruşma açılmış, taraflar duruşmaya davet edilmişler, usul ve yasaya uygun olan Yargıtay bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir.
Dairemiz kararından sonra, 02.12.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan, 7257 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasına (ç) bendinden sonra gelmek üzere (d) bendi eklenmiş, buna göre “İletim sisteminin normal işletme koşulları içerisinde işletilmesi ile işletme güvenliği ve bütünlüğü üzerinde risk oluşturan durumlara ilişkin olarak bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerinin takibini yapmak, ihlal durumu tespit edilen tüzel kişilere sistem kullanım anlaşmasında düzenlenen ceza-i şartları ve diğer yaptırımları uygulamak” …’ın görev ve yükümlülükleri arasında gösterildikten sonra 6446 sayılı Kanun’a eklenen Ek madde 3 ile “8 inci maddenin ikinci fıkrasının (d) bendinin uygulamasından kaynaklanan uyuşmazlıklar idari yargıda görülür.”‘ hükmü eklenmiş, 46. madde ile de Kanun’un yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği düzenlenmiştir.
Buna göre, yargılama aşamasında 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nda, 7257 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle sistem kullanım ihlâlleri ile ilgili davalı tarafça uygulanan ceza ve yaptırımlarla ilgili uyuşmazlıklar İdari Yargı’nın görevi kapsamına alındığından, HMK’nın 114/(1)-b maddesindeki yargı yolunun caiz olması dava şartı ortadan kalktığından aynı kanunun 115/(2). maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş; dava tarihi itibariyle yargı yolunun caiz olduğu ve yargı yolunun değişmesinde davacının herhangi bir kusuru bulunmadığı gözetilerek davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmemiş, davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacıdan tahsiline karar verilmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK’nın 114/(1)-b ve 115/(2) maddeleri uyarınca davanın USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL. harcın peşin alınan 4.229,10 TL.’den düşümü ile kalan 4.169,80 TL.’nin istek halinde davacıya iadesine,
3-Dava tarihinde yargı yolu caiz olduğundan davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4–Davalı tarafından yapılan 31,50 TL tebligat, 18,50 TL. posta gideri olmak üzere toplam 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekili Av. ……. yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 21.09.2021

Başkan … Üye … Üye … Katip …