Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2021/1241 E. 2021/1267 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ

(E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 19.02.2020
ESAS-KARAR NUMARASI : …..
Davacı …Ş. Ve Davalı …Ş. vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, HMK m. 352 gereğince, yapılan ön inceleme sonucu, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Asıl dava; … sigortası ile sigortalı inşaatta meydana gelen zararın sigortacıdan tazmini, birleşen Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesine ait dava, … sigortası ile sigortalı inşaatta meydana gelen zararın sigortacıdan tazmini, birleşen Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesine ait dava, kanalizasyon ve yağmur suyu inşaatına verilen zararın, zarar sorumlularından tazminine yöneliktir.
1-Dosyanın tetkikinde; asıl davada davacı ve birleşen davada davalı olan …ye gerekçeli kararın tebliğinin Tebligat Kanunun 35. maddesine göre yapıldığı, ticaret sicil kaydındaki davalı şirket adresinde yer alan kapı numarası ile tebligatta yazılı kapı numarasının uyumlu olmaması nedeniyle, …’nün internet adresinden yapılan sorgulamada, şirketin TTK geçici 7. maddesi uyarınca 13.10.2015 tarihinde ticaret sicilinden terkin olunduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın dava şartlarını düzenleyen 114/(1)-d maddesindeki taraf ehliyeti, davada taraf olabilme, usulî hukuki ilişkinin süjesi olabilme ehliyetidir. Taraf ehliyetine sahip olan kişi, davada davacı veya davalı olabilecektir. Bu nedenle, taraf ehliyeti usûli bir kavramdır. Taraf ehliyetine sahip olabilmek için medeni hukuktaki hak ehliyetine sahip olmak gerekir. HMK’nın 50. maddesine göre, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, taraf ehliyetine de sahiptir. Buna göre tüm insanlar, hak ehliyetine ve dolayısıyla taraf ehliyetine sahiptir.
Aynı hükümde düzenlenen dava ehliyeti, fiil ehliyetinin medeni usûl hukukunda büründüğü şeklidir. Fiil ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptir. Dava ehliyeti ise, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. (HMK md. 51) Fiil ehliyetine sahip olan kişi, dava ehliyetine de sahiptir ve davayı yürütebilir, usûl işlemlerini yapabilir. Reşit olan ve temyiz kudretine sahip olan kişiler fiil ehliyetine sahiptir.
Aynı Kanun’un 114/(1)-e maddesindeki dava takip yetkisi, davada taraf olan kişinin o davayı kendi adına yürütebilme ve talep sonucu hakkında kendi adına hüküm alabilme yetkisidir (HMK md. 53). Sözü edilen kurum, şeklî taraf kuramının kabulünün sonucu olarak ortaya çıkmış ve sözü edilen kuramı tamamlamak amacıyla geliştirilmiştir. Davayı takip yetkisi, maddi hukuktaki tasarruf yetkisinin usul hukundaki karşılığını oluşturur. Ayrıca, bu kavram, davada taraf olmadığı hâlde kanun gereği taraf gibi davranmakla görevli kılınmış olanların hukukî konumlarının açıklanmasında başvurulan bir kavram konumundadır. Kural olarak taraf ehliyeti ve dava ehliyeti bulunan kişinin dava takip yetkisi vardır. Ancak bazı istisnai durumlarda davada taraf olarak gösterilen kişinin taraf ve dava ehliyeti olmasına rağmen dava takip yetkisi olmayabilir. Örn: Hakkında iflas kararı verilen kişinin taraf olduğu hukuki davalarda da istisnai durumlar dışında davayı takip yetkisi iflas idaresine aittir.
Taraf sıfatı (husumet) ise, maddi hukuka göre belirlenen, bir subjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir subjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavramdır. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve dava takip yetkisi davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Davacı tarafta yer alan taraf için aktif taraf sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, “sıfat” yerine “husumet” terimi de kullanılmaktadır. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa, dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece re’sen gözönünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet sıfatının) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet sıfatı yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davalı veya davacı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi davalı veya davacı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’i de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur.
Asıl davanın davacısı, birleşen Ankara 6.Ticaret Mahkemesi’nin……. Sayılı dosyasının davalısı …yargılama sırasında TTK’nun geçici 7. maddesi uyarınca Ticaret Sicilden 13.10.2015 tarihinde terkin edilmiştir. … ile birlikte tüzel kişilik sona ereceğinden, davalı ….A.Ş’nin taraf ehliyeti sona ermiştir. Mahkemece birleşen davanın davacısı ……. ihyası için süre verilmesi ve ihyanın sonucuna göre yargılamaya devam edilmesi gereklidir.
Bu durumda Dairemizce; asıl ve birleşen davalarda HMK’nın 353/(1)-a.4. maddesi uyarınca, esası incelenmeden İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Kararın kaldırılması nedenine göre asıl ve birleşen davalarda davacı ve davalı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığı değerlendirilmiştir.
HÜKÜM :
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, HMK’nın 353/(1)-a.4. maddesi uyarınca, esası incelenmeden Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin19.02.2020 tarih ve ….. sayılı KARARININ KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davalarda davacı ve davalı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
2-Karar kesinleştiğinde ve istek halinde peşin alınan istinaf karar harcının iadesine.
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
22.09.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GER. KARAR YAZIM TARİHİ : 22.09.2021

Başkan … Üye … Üye … Katip …