Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2021/1212 E. 2021/1053 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ …..
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
U S U L D E N R E D D İ)
…..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 11.06.2021 tarihli ara karar.
ESAS-KARAR NUMARASI : ……
Konkordato isteyen vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Konkordato isteyen vekili 09.06.2021 tarihli dilekçesinde; mahkemece müvekkili şirket hakkında geçici mühlet koruyucu tedbir kararları verildiğini, müvekkilinin konkordato projelerinin gerçekleştirilmesi için her türlü tedbirin hukuken alındığını ancak fiili uygulamada sorunlar yaşandığını, müvekkili hakkında tedbir kararı verildikten hemen sonra karşılaşılan en önemli sorunlardan birinin müvekkilinin banka hesapları üzerine bankaların blokaj uygulamaları, rehin, takas ve hapis haklarını kullanmaları olduğunu, bankaların şartlara aykırı bir şekilde hesaplar üzerine takas işlemini uygulamaya başladığını, bankaların takas hakkını mühlet içinde kullanabilmesi için hem TBK 139’daki hem de İİK 294/4 maddesindeki koşulların birlikte gerçekleşmesinin gerektiğini, ancak söz konusu şartların hiçbirinin … takas işleminde söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin kredi taksitlerini düzenli ödediğini, henüz ödenmemiş bir taksitin bulunmadığını, yine müvekkili şirketin hesabının kat edilmediğini, müvekkili şirket hakkında verilen geçici mühlet kararından önce bankalara doğan borcunun da bulunmadığını, ancak buna rağmen …’nca hesaplarda takas işlemi uygulanarak müvekkili şirketin paralarına henüz doğmamış bir borç için el konulduğunu, gerek müvekkilinin ticari faaliyetlerinin kesintisiz devam edebilmesi, gerekse konkordato projesinin gerçekleştirilebilmesi için müvekkili yönünden hayati önem arz eden banka hesaplarının korunması gerektiğini, her ne kadar tedbir kararı verildikten sonra herhangi bir haciz işlemi yapılması yasaklanmış olsa da, bankalarca tek taraflı olarak müvekkilinin hesaplarına takas, rehin ve hapis hakları ile blokaj uygulamaları yapılarak acil ve zorunlu ödemelerin yapılamamasına, işçilerin maaşlarının ödenememesine sebebiyet verildiğini ve bu tür uygulamaların konkordato projesinin gerçekleştirmesini zorlaştırdığını, müvekkilinin işbu dilekçe ile talep ettiği tedbirin dava dilekçesi ile de talep edildiğini, ancak mahkemece bu talebin reddedildiğini belirterek, müvekkili hakkında verilen konkordato geçici mühlet tarihinden itibaren müvekkilinin bankalarda mevcut hesaplarındaki paraların üzerine bankalarca tek taraflı olarak blokaj, takas, mahsup, rehin ve hapis haklarının uygulanmasının yasaklanmasına karar verilmesini istemiştir.
İlk derece Mahkemesince istinafa konu 11.06.2021 tarihli ara kararıyla; Somut olayda, mahkemenin 02.06.2021 tarih ve ….. esas sayılı ara kararı ile konkordato talep eden şirket yönünden 3 ay süreyle geçici mühlet verildiği, geçici mühlet kararının sonuçlarının İİK.’nun 288. maddesi gereğince kesin mühletin sonuçlarını doğuracağı, İİK’nun 294. maddesine göre alacaklılar bakımından, İİK’nun 295 maddesine göre rehinli alacaklılar bakımından, İİK.’nun 296. maddesi gereğince sözleşmeler bakımından, İİK’nun 297. maddesi gereğince borçlu bakımından sonuç doğurmasına hükmedildiği, İİK’nun 294/4. maddesi gereğince, talep eden şirketin banka hesaplarına mevduatın bulunduğu banka tarafından konulan bloke kaydının bankanın alacaklarına yönelik olmakla İİK’nun 200 ve 201. maddelerine tabi olduğu, blokelerin kaldırılması talebine yönelik olarak İİK’nun 200 ve 201. maddeleri gereğince değerlendirme yapılabilmesi için mahkemece tek taraflı tedbir kararı verilmesinin mümkün olmadığı, bloke koyan bankanın taraf olduğu müstakil bir dava ile bankanın da delilleri toplanarak hüküm tesis edilmesi gerektiği, bu suretle İİK 201. maddesi kapsamında takasa itiraz davası çerçevesinde talep edilmesi gereken istek mahkemece işbu dosya altında değerlendirilmeyeceği gibi rehin ve hapis haklarının sözleşmeye ve tedbire aykırı olarak kullanıldığı iddiası var ise ayrı bir dava konusu olması gerektiği belirtilerek, konkordato isteyen vekilinin 09.06.2021 tarihli dilekçesindeki isteminin reddine karar verilmiştir.
Konkordato isteyen vekili istinaf dilekçesinde; öncelikle mahkemenin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararının kesin nitelikte olmadığını, HMK’nın 391/3. maddesinde ihtiyati tedbir talebinin reddi halinde kanun yoluna başvurulabileceğinin düzenlendiğini, İİK’nın 287. maddesinin “Geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamaz.” şeklinde olup işbu hükmün borçlunun mal varlığının muhafazası amacıyla mahkemece konulan tedbir kararlarına ilişkin olduğunu, oysa somut olay bakımından borçlunun mallarının muhafazası için yapmış oldukları tedbir başvurusunun reddi halinde istinaf başvurusunun yapılabileceğinin müstekar kararlarla sabit olduğunu belirterek, istem dilekçesindeki iddialarını tekrarlamış; mahkemenin gerekçesinde bloke koyan bankaya karşı müvekkilinin borcu olmadığı yönünde müstakil dava açmaya zorlanmasının konkordato kurumunun ruhuna ve diğer alacaklıların menfaatlerine aykırı olacağını belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve talepleri doğrultusunda müvekkili şirketin banka hesapları üzerine bankalarca tek taraflı olarak blokaj, takas, mahsup, rehin ve hapis haklarının uygulanmasının yasaklanmasına karar verilmesini istemiştir.
HMK’nun, “İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar” başlıklı 341/(1). maddesi, “İlk Derece Mahkemelerinde verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.” hükmünü,
İİK’nun 7101 Sayılı Yasa ile değişik “Geçici mühlet” başlıklı 287. maddesinin birinci ve altıncı fıkraları, ” Konkordato talebi üzerine mahkeme, 286. maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhâl geçici mühlet kararı verir ve 297. maddenin ikinci fıkrasındaki hâller de dahil olmak üzere, borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alır.
…Geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamaz.” hükmünü içermektedir.
Pozitif hukukta aynı konuyu düzenleyen birden fazla yasal düzenlemenin bulunması durumunda, hangi düzenlemenin uygulanacağı konusunda özel yasa-genel yasa ölçütü esas alındığında özel yasa hükmünün; önceki yasa-sonraki yasa ölçütü bakımından değerlendirme yapıldığında ise sonraki yasa hükmünün uygulanması gerektiği genel hukuk ilkelerindendir.
Buna göre, 6100 sayılı HMK’nun 12.01.2011 tarihinde kabul edildiği ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girdiği; 2004 sayılı İİK’nin 287. maddesinin uygulanması gereken hükmünü değiştiren 7101 sayılı Yasanın ise 28.02.2018 tarihinde kabul edilerek 15.03.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği, buna göre 2004 sayılı İİK’nin 287. maddesinin altıncı fıkrasının sonraki bir düzenleme olduğu açıktır. Ayrıca 6100 sayılı HMK, hukuk davalarındaki yargılama usulünü düzenlemesi bakımından genel bir kanun iken, 7101 sayılı Yasa ile değişik 2004 sayılı İİK’nin 287. maddesinin altıncı fıkrası usule ilişkin özel bir düzenlemedir.
Bu durumda, HMK’nin 341. maddesinin (1) numaralı fıkrasının lafzı ile bağlı kalınıp buna göre yorum yapılarak, sonraki değişikliği yok saymak suretiyle adi konkordato talebi sırasında tedbire yönelik istemlerin reddine ilişkin kararlarda istinaf kanun yolunun açık olduğu sonucuna ulaşmak hukuken mümkün değildir.
Gerek özel yasa-genel yasa ilişkisi, gerekse önceki yasa-sonraki yasa ilişkisi ve gerekse kanun koyucunun amacı birlikte değerlendirilerek, konkordato istemlerinin süratle sonuçlandırılması gereği nazara alındığında, İlk Derece Mahkemesince verilen, konkordato istemi sırasındaki ihtiyati tedbirlere yönelik istemlerin reddine ilişkin kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması yasal olarak mümkün bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle, konkordato isteyen vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar vermek gerekmiştir.

KARAR :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-6100 sayılı HMK’nun 352/(1)-b ve 2004 sayılı İİK’nun 287/son madde hükümleri gereğince, konkordato isteyen vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN USULDEN REDDİNE.
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince, peşin alınan istinaf harcının konkordato isteyene iadesine,
3-Konkordato isteyen tarafından yapılan istinaf posta giderlerinin üzerinde bırakılmasına, avansın kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine,
4-HMK’nın 359/(3) maddesi gereğince, karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına, 30.06.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucu KESİN olmak üzere OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GER. KARAR YAZIM TARİHİ : 01.07.2021