Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2021/1171 E. 2021/1442 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ ….
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
…..

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 14.12.2020
ESAS-KARAR NUMARASI : ……
Konkordato talep eden vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Konkordato talep eden vekili; müvekkilinin … …. Şti’nin %100 hissedarı ve tek ortağı olduğunu, müvekkilinin 2014 yılında … ….kurduğunu, müvekkilinin hissedarı olduğu … firması ile … firmasının ödemelerini ayarlayamaması ve likidite sıkıntısından kaynaklı olarak ödeme güçsüzlüğüne düşmeleri nedeniyle mahkemeden konkordato talebinde bulunduklarını, bu iki şirketin hisselerinin tamamının müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin bu iki şirketin kısa ve uzun vadeli kredi borçlarına müteselsil kefil olduğunu, asıl borçlu şirketlerin geçici mühlet almaları nedeniyle müteselsil kefil olan müvekkili hakkında yapılacak takipler neticesinde şirketlerin hisselerine hacizler konulabileceği ve bu hacizli şirket hisselerinin satışıyla asıl borçlu şirketlerin konkordato mühletlerinin anlamsız hale geleceğini, müvekkilinin 33.445.686,11-TL özvarlıkları olduğunu, müvekkilinin %100 hissedar olduğu şirketlerden dolayı 8.350.000,00-TL temettü gelirleri elde etmeyi hedeflediğini, müvekkilinin … firmasından 648.847,74-TL alacağının olduğunu, şirketlerin müdürü olduğu için 800.000,00-TL huzur hakkı (ücret) geliri elde edeceğini, bunları borçlarının ödemesinde kullanacağını ve borçlarını tasfiye edileceğini, ne asıl borçlu şirketlerin ne de müvekkilinin borca batık olmadığını, müvekkilinin konkordato teklifinin vade konkordatosu olduğunu, tenzilat konkordatosu olmadığını, müvekkilinin tüm uzun, kısa ve finansal kiralamadan kaynaklanan borçlarının yarısını geçici ve kesin mühlet içerisinde kapatmayı, bakiyesini ise uzun vadeye yayarak konkordatonun tasdikinden sonraki yıldan başlamak üzere 36 eşit taksitte ödemeyi taahhüt ettiğini belirterek, İİK’nun 285 ve devamı maddeleri uyarınca İİK’nun 286. maddesinde belirtilen belgelerin eksiksiz sunulduğunun mahkemece tespiti halinde tensiben 3 aylık geçici mühlet kararı verilmesi, geçici konkordato komiseri tayin edilmesi, davacının olağan faaliyetine devam edebilmesi, hem malvarlığının hem de alacaklıların korunması, alacaklılar arasında eşitsizlik yaratılmaması ve yine konkordato projesinde bahsedilen hususların, konkordatonun başarıya ulaşabilmesi için İİK’nun 287, 286, 297 ve HMK’nun 389 ve devamı maddeleri gereğince icra takipleri, şirketin malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirlerin alınmasına, takip işlemlerinin yasaklanmasına ve evvelce başlamış takiplerin durdurulmasına, ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kararlarının uygulanmasının yasaklanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “Talep, İİK’nun 285. ve devamı maddeleri uyarınca adi konkordato istemine ilişkindir.
Mahkememize açılan …… Esas sayılı dava ile açılan ilk başvuru dosyası sonunda 18/02/2019 tarihinde …….Karar sayılı karar ile mahkememizce davacının konkordato talebinin reddine karar verilmiş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin……. Karar sayılı ilamı ile “Konkordato isteyen vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile: İİK m. 293/2 uyarınca Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ……sayılı dava dosyasında verdiği 18/02/2019 tarihli kararın kaldırılmasına, konkordato isteminde bulunan …’ye 02.05.2019 tarihinden itibaren 1 yıl süre ile kesin mühlet verilmesine, komiserin görevlendirilmesi de dahil olmak üzere müteakip işlemlerin yürütülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine” karar verilmiş ve dava dosyası mahkememize iade edilmiştir. Bu aşamadan sonra dava dosya mahkememizin işbu esas sırasına kaydı yapılmıştır.
14/04/2020 tarihli müteferrik karar ile komiser talebinin kabulü davadaki kesin mühlet süresinin 02/05/2020 tarihinde bitmesine rağmen Covit-19 salgını nedeniyle kesin mühlet süresinin 4 ay süre ile uzatılmasına dair karar verilmiştir. Konkordato komiseri tarafından 20/08/2020 tarihinde alacaklılar toplantısı yapılmıştır.
Konkordato komiseri tarafından düzenlenen 31/08/2020 tarihli gerekçeli raporunda özetle, 20/08/2020 tarihinde alacaklılar toplantısının yapıldığını, adi alacaklı sayısının 14 ve alacak tutarının 21.577.455,06-TL olduğu, alacaklılar toplantısı ve iltihak süresi içinde İİK’nun 302/a maddesi kapsamında alacaklı sayısı ve alacak tutarı yönünden 1/2 oranına ulaşıldığını, İİK m.308/h bendi kapsamında projenin onaylanması için gereken tutarın 4.518.954,54-TLx(2/3)=3.012.636,36-TL olması gerektiği, toplantıya katılanlardan … … … A.Ş. Ticari Şubesi’nin banka rehinli alacağı için evet oyu kullandığını, evet oyu kullanıldığı için alacak miktarı yönünden kanunda belirtilen çoğunluğun sağlandığı, İİK’nun 308/h maddesinde yer alan “…borçlunun tekliflerinin alacak miktarı itibariyle üçte ikiyi aşan çoğunlukla kabul edilmesi halinde, borçlu ile anlaşamayan rehinli alacaklı, konkordato talep tarihinden itibaren taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan temerrüt öncesi faiz oranı uygulanmak suretiyle diğer rehinli alacaklılarla yapılan anlaşmalardan en uzun vadelisine tabi olur” düzenlemesi gereği projeyi kabul eden çoğunluğun 2/3 oranını geçtiğinin tespit edildiğini, davacı borçlu … tarafından teklif edilen projenin (1 yıl ödemesiz 36 ay süre ile ödenmesi hususunun) mevcut kaynakları ile finanse edilebileceği, kefaletten dolayı borçlu … … … ve … Ticaret Ltd Şti ‘nin mahkememizde bulunan …..Esas sayılı dosyasında mevcut raporun VIII bölümünde bahsedilen konkordato teklif ettiği kaynakların borcun ödenmesinde %146,52 oranında alacaklarını ödeyebileceği, iflas halinde %89,79 oranında ödeyebileceği, dolayısıyla alacaklıların konkordato ile eline geçecek bedellerin daha lehine olacağının hesaplandığını, diğer borçlu … İnşaat Taah Tic Ltd. Şti.’nin mahkememizce görülen….. Esas sayılı dosyasında, konkordatonun onanmış olduğunu, komiserin onayı ile akdedilmiş herhangi bir borcu bulunmadığını, davacının komiserlik onayı ile akdedilmiş borçlarının bulunmadığını, böylece projenin kabul oyu ve rakamına ulaşıldığı, davacının konkordato projesi kapsamında kalan tüm borçlarının konkordato projesinin İİK’nun 305 ve 306. maddeleri uyarınca tasdikine karar verilmesi gerektiği” bildirilmiştir.
Gerekçeli rapor ekindeki belgelerin incelenmesinde, hem adi hem de rehinli alacaklı olan … … A.Ş. vekilinin iltihak süresi içinde 27/08/2020 tarihli dilekçesinde “Bankamız borçlusu … ve … firmaları ile ekte sunulan ödeme ve ödeme tadil belgeleri kapsamında bankamız ile anlaşılmış olup işbu ödeme planına uyulduğu taktirde yapılan mutabakatı kabul ediyoruz. … ve… açısından ise bankamıza şahsi borçları olmayıp müşterek ve müteselsil kefil olarak sorumlu bulunmaktadırlar. Yukarıda belirtilen ödeme tablosuna uyulduğu taktirde konkordato projesine onayımız bulunmaktadır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
05/10/2020 tarihli celsede dosyanın konkordato komiserine tevdine, gerekçeli raporda rehinsiz alacaklar, şahsi alacaklar 8.219.025,83-TL, … Şirketinin kefaleti nedeni ile ve … Şirketinin kefaleti nedeni ile alacaklar toplamı 13.816.889,67-TL yaptığı, raporun 6. sayfasının 5 numaralı bendinde yazılı … … A.Ş. alacağı olarak bildirilen 1.392.000,00-TL adi alacak olarak eklendiğinde 15.208.889,63-TL olduğu, ancak raporda adi alacaklar toplamı 21.577.455,00-TL olduğu, adi alacaklılar toplamında çelişki olduğu görülmekle bu konuda şahsi ve kefaletten doğan tüm alacaklar aynı tabloda gösterilerek alacaklar toplamının açıklanması, döviz alacağı için 31/12/2019 tarihindeki döviz kurunun alındığı, bu tarihin nereden tespit edildiğinin anlaşılamadığından bunun açıklanması, döviz alacaklarının geçici mühlet tarihindeki kura göre TL’ye çevrilmesi hususunda ek rapor düzenlenmesinin istenilmesine karar verilmiştir.
Konkordato komiseri tarafından düzenlenen 07/10/2020 tarihli raporda, “Rehinli borçlar toplamı 7.968.954,54-TL olduğu, …. olan 3.450.000,00-TL rehinli borcu, rehinli borçlar listesinde bulunmasından dolayı ve borçlu …’nin üçüncü şahıs tarafı olmasına rağmen; rehinsiz borçlar listesine alınmamış olup, adi alacak sıfatında sayılsa bile her halükarda konkordatonun onaylanmasına engel teşkil etmediği” bildirilmiştir.
09/11/2020 tarihli duruşmada mahkememizce 05/10/2020 tarihli celse ara kararında istenilen hususların yerine getirilmediği ve sunulan ek raporun denetime açık olmadığı anlaşılmakla dosyanın konkordato komiserine tekrar tevdine, tüm adi alacakların kefaletten kaynaklanan veya kaynaklanmayan şeklinde ayrım yapılmaksızın tek ve aynı tablo halinde gösterilerek Vakıfbank yönünden 3 ayrı alacaklı, … … A.Ş. yönünden 2 ayrı alacaklı olarak kabulün yanlış olması ve davacı vekilinin 20/10/2020 tarihli dilekçesindeki … … A.Ş.’nin rehin açığı alacağının bulunduğuna dair kabulü değerlendirilmek ve incelenmek suretiyle dikkate alınarak toplam adi alacaklı sayısının tespiti, davacı vekilinin 20/10/2020 tarihli dilekçesinde toplam adi alacak miktarının kendi aleyhine olacak şekilde 29.666.148,10-TL olarak kabulü ile önceki ek rapordaki toplam adi alacak tutarının 21.667.193,56-TL şeklindeki çelişkinin farklılığının sebebi olan Vakıfbank, … … ve … … yönünden incelenip değerlendirilmek suretiyle toplam adi alacak tutarının net şekilde belirlenmesi, … … yönünden borç olarak kabul edilen miktar ile 05/03/2020 ve 27/04/2020 tarihlerinde davacının imzaladığı sözleşmelerdeki borç miktarının neden farklı olduğu, tarafların önceki ek rapora karşı itirazlarının incelenip değerlendirilmesi, döviz alacaklarının geçici mühlet tarihindeki satışı kuruna göre TL’na çevrilmesi hususlarında ek rapor düzenlenmesinin istenilmesine karar verilmiştir.
Konkordato Komiseri tarafından verilen 18/11/2020 tarihli raporda; “……. kefaletinden kaynaklanan alacaklılar olduğunu, alacaklı toplantısında 10 alacaklıdan 3 tanesinin “Evet” 5 tanesinin “Hayır” oyu kullandığını, konkordato toplantısında “Evet” oyu kullanan 3 alacaklının alacak tutarı toplamının 22.948.176,13-TL olduğu, İİK’nun 302/b maddesi gereği, alacaklı çoğunluğu 1/4 (gerçekleşen oran %77), İİK’nun 302/a maddesi gereği alacak tutarı çoğunluğu 2/3 (gerçekleşen oranı %77) tutarın sağlandığının tespit edildiği, 31/08/2020 tarihli raporda 21.577.455,06-TL ve yine asıl raporda belirtilen 7.968.954,54-TL olmak üzere toplam 29.546.409,60-TL olarak hesaplandığını, ancak … … A.Ş. ile yapılan sözleşmede … … … ….. borcu 1.173.937,80-TL iken faizi ile birlikte 27/04/2020 tarihli borç kabul ödeme ve tadil sözleşmesinde 1.446.791,05-TL olduğunu, ……. borcunun 4.842.000,00-TL iken faizi ile birlikte 27/04/2020 tarihli borç kabul ödeme ve tadil sözleşmesinde toplam ödeme tutarının 5.163.583,84-TL olduğu ve yekün borcun 6.610.376,89-TL olduğu, gerekçeli raporda belirtilen konkordatoya esas alınan … … A.Ş. için tutarın 6.015.937,80-TL olduğu, … … A.Ş. ile yapılan sözleşmeden kaynaklanan (6.015.937,80-TL – 6.610.374,89-TL) = 594.437,09-TL faiz farkı olup bu bedel hesaplamaya dahil edilse dahi (29.666.148,10 + 594.437,09) = 30.260.577,19-TL olduğu, her iki maddeye göre evet verenlerin oranının %77,80 olduğu, diğer yandan Vakıfbank ve … yönünden herhangi bir maddi hata tespit edilememiş olup kanuni oranın üzerinde olduğu, mahkememizin 09/11/2020 tarihli celsesinde 31/08/2020 tarihli raporda döviz alacağı için 31/12/2019 tarihinin esas alındığı, ancak bu tarihin nereden tespit edildiğinin anlaşılamadığından bunun açıklamasına ve döviz alacaklarının geçici mühlet tarihindeki kura göre hesaplama yapılmasına karar verildiğini, bu kapsamda hazırlanan 07/10/2020 tarihli ek raporda; 31/08/2020 tarihli raporda belirtilen 31/12/2019 tarihinin sehven yazıldığı, yapılan hesaplamaların davacı müvekkilinin geçici mühlet tarihi olan 21/11/2018 tarihi esas alınarak yapıldığının tespit edildiğini, döviz alacağı için geçici mühlet tarihindeki kur hesabının esas alındığı” bildirilmiştir.
Konkordato talebinde bulunan yönünden, konkordatonun tasdiki şartlarının oluşup oluşmadığı, davacının böyle bir talepte bulunup bulunamayacağı, konkordato talep edenin iyi niyetli olup olmadığı, alacaklılar toplantısında iltihak süresi içinde verilen kabul oylarının İİK’nun 302. maddesinde öngörülen çoğunluğa sahip olup olmadığı uyuşmazlık konusudur.
Konkordato talebi, sadece zaman kazanmaya yönelik bir talep olmayıp, sürekli ve kalıcı bir iyileşme olasılığını konkordato projesi yardımıyla inanılır kılmalıdır. Bu sebeple ön proje sadece dilek ve temenniler içeren soyut bir belge olarak anlaşılmamalı, mahkeme tarafından kesin mühlet verilebilmesi için ön projenin nasıl başarılı olacağı açıklanmalıdır.
İİK’nun 302. maddesinde “Komiser alacaklılar toplantısına başkanlık eder ve borçlunun durumu hakkında bir rapor verir.
Borçlu gerekli açıklamaları yapmak üzere toplantıda hazır bulunmaya mecburdur.
Konkordato projesi;
a) Kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya
b) Kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini,
aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılır.
Oylamada sadece konkordato projesinden etkilenen alacaklılar oy kullanabilir. 206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacakların alacaklıları ve borçlunun eşi ve çocuğu ile kendisinin ve evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi eşinin anası, babası ve kardeşi alacak ve alacaklı çoğunluğunun hesabında dikkate alınmaz.
Rehinle temin edilmiş olan alacaklar, 298 inci madde uyarınca takdir edilen kıymet sonucunda teminatsız kaldıkları kısım için hesaba katılırlar.
Çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tabi alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına mahkeme karar verir. Şu kadar ki bu iddialar hakkında ileride mahkemece verilecek hükümler saklıdır.
Konkordato projesinin müzakereleri sonucunda oluşturulan konkordato tutanağı, kabul ve ret oylarını içerecek şekilde derhal imza olunur. Toplantının bitimini takip eden yedi gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur.
Komiser, iltihak süresinin bitmesinden itibaren en geç yedi gün içinde konkordatoya ilişkin bütün belgeleri, konkordato projesinin kabul edilip edilmediğine ve tasdikinin uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporunu mahkemeye tevdi eder.” hükmü yer almaktadır.
İİK’nun 305. maddesinde “302 nci madde uyarınca yapılan toplantıda ve iltihak süresi içinde verilen oylarla kabul edilen konkordato projesinin tasdiki aşağıdaki şartların gerçekleşmesine bağlıdır:
a)Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme halinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflas yoluyla tasfiye halinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının anlaşılması.
b)Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması (bu kapsamda mahkeme, borçlunun beklenen haklarının dikkate alınıp alınmayacağını ve alınacaksa ne oranda dikkate alınacağını da takdir eder).
c)Konkordato projesinin 302 nci maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunması.
d)206 ncı maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması (302 nci maddenin altıncı fıkrası kıyasen uygulanır).
e)Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması.
Mahkeme konkordato projesini yetersiz bulursa kendiliğinden veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmenin yapılmasını isteyebilir.” hükmü yer almaktadır.
Konkordato talebi, sadece zaman kazanmaya yönelik bir talep olmayıp, sürekli ve kalıcı bir iyileşme olasılığını konkordato projesi yardımıyla inanılır kılmalıdır. Bu sebeple ön proje sadece dilek ve temenniler içeren soyut bir belge olarak anlaşılmamalı, mahkeme tarafından kesin mühlet verilebilmesi için ön projenin nasıl başarılı olacağı açıklanmalıdır.
Borçlu tarafından alacaklılarından birine konkordato projesinde öngörülenden fazla olarak yapılan vaatler hükümsüzdür (İİK’nun 308/d maddesi). Bu hükmün konuluş nedeni, konkordatoda tüm alacaklılara eşit davranılması ve borçlunun mallarından alacaklarının eşit olarak tahsil edebilmelerinin teminat altına almaktır. Kanun genel olarak borçlunun tüm vaatlerini hükümsüz olarak değerlendirmektedir. Örneğin borçlunun alacaklılarından birisine diğerlerine nazaran daha önce veya daha fazla ödeme yapmayı vaat ettiği taahhütler hükümsüz sayılacaktır. Konkordato ile kabul edilen dışında veya öncesinde yapılan her türlü vaat hükümsüz sayılmaktadır. Konkordato mühleti içinde sadece konkordato komiserinin izniyle yapılan sözleşmeler konkordatodaki alacaklılardan bağımsız olarak alacaklarını vadesinde ve tam olarak talep edebilme imkânına sahiptir. (Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez – Prof. Dr. Güray Erdönmez, … Barolar Birliği Dergisi, yıl 2018, sayı 105, sf. 145)
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …..Karar sayılı 09/09/2020 tarihli kararında;”…Konkordatonun tasdiki için aranan şartlar İcra ve İflas Kanunu’nun 305’inci maddesinde gösterilmiştir. Düzenlemeye göre tasdik için oylamanın lehte sonuçlanmış olması yanında teklif edilen tutarın, borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması, teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması, 206 ncı maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının (alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe) yeterli teminata bağlanmış olması ve gösterilen giderlerin ödenmesi de gerekir. Tasdik için aranan koşulların dışında mahkemenin Yasa’nın öngördüğü birtakım ilkeleri de gözetmesi gerekir. Bunlardan ilki borçlu tarafından alacaklılardan birine konkordato projesinde öngörülenden fazla olarak yapılan vaatlerin hükümsüz olduğuna ilişkin kuraldır (İİK m.308/d). Bu düzenleme “alacaklılar arası eşitlik ilkesi”nin dayanağı olarak kabul edilmektedir. Bu ilkenin mevcudiyeti öğretide de tartışmasız kabul görmektedir (Postacıoğlu, İ. E.: Konkordato, İstanbul 1965, s.11; Kuru, s.3818; Üstündağ, S.: İflas Hukuku (İflas, Konkordato, İptal Davaları), 8.b., İstanbul 2009. s.261; Budak, A.C.: Öztek Konkordato Şerhi, Ankara 2018, m.308/d, n.2; Pekcanıtez, H./Erdönmez, G.: 7101 sayılı Kanun Çerçevesinde Konkordato, İstanbul 2018, s.159; Altay, S./Eskiocak, A.: Konkordato ve Yeniden Yapılandırma Hukuku, 5.b., İstanbul 2019, s.15, n.21; Akdeniz, M./Kayıhan, Ş.: Konkordato Hukuku El Kitabı, İstanbul 2019, s.21)…. “
Alacaklılar arası eşitlik ilkesi, alacakların tenzili bakımından: Alacaklılar arası eşitlik ilkesine göre kural olarak hiçbir alacaklı diğerinin zararına olarak öncelik ya da ayrıcalık elde edemez. Borçlu açısından bakıldığında ayrıcalık sağlama yasağı hem proje aşamasında hem de konkordatonun tasdikinden sonraki süreçte söz konusudur. Bu yolla oylamanın manipüle edilmesi suretiyle nisabın sağlanmasının önüne geçilmeye çalışılmıştır. Nitekim yasa koyucu gerek eşitlik ilkesinin korunması gerek diğer tasdik şartlarının sağlanması bağlamında mahkemeye, yetersiz gördüğü konkordato projesinin düzeltilmesini isteme yetkisini de vermiştir. Mahkemenin gözeteceği ikinci ilke konkordatonun kötü niyetle sakatlanmamış olması halidir. Her ne kadar bu ilke İcra ve İflas Kanunu’nun “konkordatonun tamamen feshi” başlıklı 308/f maddesinde düzenlenmiş ise de bu sadece kötüniyetin tasdikten sonra anlaşılması haline münhasır gibi değerlendirilmemelidir, elbette bu mutlak bir sonuçtur fakat mahkeme henüz tasdik aşamasında kötüniyeti fark ettiğinde konkordatoyu tasdikten kaçınmalıdır…” hususu belirtilmiştir.
Rehinli alacaklılarla müzakere ve borçların yapılandırılması» konusundaki İİK. m.308/h‘deki düzenleme yeni bir düzenlemedir. Ne İsviçre İcra ve İflâs Kanununda ve ne de eski konkordato hükümleri içinde bu yönde bir düzenleme bulunmamaktadır…..Bu düzenleme ile, borçluya her rehinli alacaklı ile ayrı ayrı anlaşma yapabilmesine imkân tanınmaktadır. “Alacaklılar arasındaki eşitlik” konkordatonun önemli bir ilkesi iken, bu husus burada gözardı edilmiştir. Rehinli alacaklılarla, tabiri caizse, konkordato içinde konkordato‘ yapılmaktadır. ….. Karar sayılı 09/09/2020 tarihli kararında;”…Alacaklılar arası eşitlik ilkesine göre kural olarak hiçbir alacaklı diğerinin zararına olarak öncelik ya da ayrıcalık elde edemez. Borçlu açısından bakıldığında ayrıcalık sağlama yasağı hem proje aşamasında hem de konkordatonun tasdikinden sonraki süreçte söz konusudur. Bu yolla oylamanın manipüle edilmesi suretiyle nisabın sağlanmasının önüne geçilmeye çalışılmıştır. Nitekim yasa koyucu gerek eşitlik ilkesinin korunması gerek diğer tasdik şartlarının sağlanması bağlamında mahkemeye, yetersiz gördüğü konkordato projesinin düzeltilmesini isteme yetkisini de vermiştir. Mahkemenin gözeteceği ikinci ilke, konkordatonun kötü niyetle sakatlanmamış olması halidir. Her ne kadar bu ilke İİK’nın “Konkordatonun tamamen feshi” başlıklı 308/f maddesinde düzenlenmiş ise de bu sadece kötüniyetin tasdikten sonra anlaşılması haline münhasır gibi değerlendirilmemelidir, elbette bu mutlak bir sonuçtur fakat mahkeme henüz tasdik aşamasında kötüniyeti fark ettiğinde konkordatoyu tasdikten kaçınmalıdır…” hususu belirtilmiştir.
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi’nin….. Karar sayılı 05/12/2018 tarihli kararında;”…Mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle vade konkordatosu talep eden davacının dava dilekçesinde ve konkordato ön projesinde konkordatoya tabi alacakları ödemeyi vaadettiği vade ve oranları belirtmesine rağmen konkordato ön projesinde öngörülmediği halde ön projedeki takvime aykırı ve konkordato ön projesini ihlali niteliğinde şekilde alacaklılar arasındaki eşitlik ilkesini ihlal edecek şekilde bir kısım alacaklıları ile konkordato kapsamındaki alacaklar yönünden borç yapılandırma protokolü imzalaması ve bu protokoller uyarınca ödemelere başlaması hususu ile birlikte bir kısım alacaklıların da davanın reddine yönelik talepleri nazara alınarak konkordatonun bu hali ile başarıya ulaşma şansının bulunmadığından bahisle geçici mühlet kararı kaldırılarak, davacının konkordato talebinin reddine karar verilmesinde İİK 288. madde gereğince geçici mühletin, kesin mühletin sonuçlarını doğuracağı ve kesin mühlet içerisinde de ancak komiser onayı ile projeye uygun işlem yapılabileceği hususları ile ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı tarafın istinaf nedenlerinin tümünün reddine karar vermek gerekmiştir…” hususu belirtilmiştir.
Belirtilen yasal düzenlemeler, açıklamalar ve yukarıda yer verilen emsal kararlar doğrultusunda somut olayı değerlendirmek gerekecektir.
Yukarıda yer alan istinaf kararlarında da belirtildiği üzere alacaklılar arası eşitlik ilkesine göre kural olarak hiçbir alacaklı diğerinin zararına olarak öncelik ya da ayrıcalık elde edemez. Borçlu açısından bakıldığında ayrıcalık sağlama yasağı hem proje aşamasında hem de konkordatonun tasdikinden sonraki süreçte söz konusudur. Bu yolla oylamanın manipüle edilmesi suretiyle nisabın sağlanmasının önüne geçilmeye çalışılmıştır. Konkordato taleplerinde uygulamada sıklıkla görüldüğü üzere alacaklılar toplantısı neticesinde İİK’nun 302/3. maddesinde yer olan oy nisaplarını sağlayamayan konkordato talep eden gerçek ve tüzel kişiler 7 günlük iltihak süresi içerisinde red oyu verenlerle konkordato projesinden daha lehe olacak şekilde anlaşma ve protokoller yaparak bu alacaklıların projeye evet oyu vermesini istemektedir. Konkordato talep eden borçlu ilgili alacaklıların iltihak süresindeki evet oyları ile birlikte projesini tasdik ettirmeye çalışmaktadır. Her ne kadar İİK’nun 308/d. maddesi uyarınca bu şekilde yapılan anlaşmalar geçersiz ise de konkordato talep eden borçlunun bu şekilde işlemlerinin mahkemece resen gözetilmesi ve bu hususun konkordato talep edenin iyi niyetli olup olmadığı konusunda değerlendirmesinde dikkate alınması gerekmektedir. Yukarıda da açıkça ifade edildiği üzere konkordato talep eden İİK’nun 308/h. maddesi uyarınca rehinli alacaklılarla ayrı ayrı anlaşma yapabilir ancak adi alacaklılarla bu şekilde ayrı ayrı anlaşma yapabilmesinin yasal dayanağı bulunmamaktadır. Konkordato talep edenin adi alacaklılarla ayrı ayrı anlaşma yapması halinde herkes için geçerli olan ve alacaklılar arasındaki eşitlik ilkesi gereğince mahkemece hükmedilen konkordato projesinin herhangi bir işlevi kalmayacak ve birtakım alacaklılar aleyhine bir durum oluşacaktır. Aslında bu şekilde yapılan proje dışı anlaşmalarda ilgili anlaşmayı imzalayan alacaklılar projeye değil kendi özel anlaşmalarına evet oyu vermektedir.
Konkordato talep eden …’nin evet oyu veren alacaklı … … A.Ş. ile hem adi alacaklar hem de rehinli alacakların tamamı yönünden projeden hariç protokol ve benzeri şekilde belgelerle çeşitli anlaşmalar yaptığı bu yöndeki dosya içerisinde bulunan anlaşmaların alacaklılar arasındaki eşitlik ilkesini ihlali niteliğinde olduğu konkordato talep edenin konkordato projesini tasdik ettirmek için kötü niyetli olarak hareket ettiği kanaatine varılmıştır. Yine … … A.Ş.’nin iltihak süresi içinde verdiği evet oyu şartlıdır. Gerekçeli rapor ekindeki belgelerin incelenmesinde hem adi hem de rehinli alacaklı olan … … A.Ş. vekilinin iltihak süresi içinde 27/08/2020 tarihli dilekçesinde “Bankamız borçlusu … ve … firmaları ile ekte sunulan ödeme ve ödeme tadil belgeleri kapsamında bankamız ile anlaşılmış olup işbu ödeme planına uyulduğu taktirde yapılan mutabakatı kabul ediyoruz. … ve… açısından ise bankamıza şahsi borçları olmayıp müşterek ve müteselsil kefil olarak sorumlu bulunmaktadırlar. Yukarıda belirtilen ödeme tablosuna uyulduğu taktirde konkordato projesine onayımız bulunmaktadır.” şeklinde beyanda bulunduğu, asıl borçlu … ve … firmaları ile yapılan ödeme planına uyulması şartı ile davacı …’nin konkordato projesine evet oyu kullandıklarının açıkça bildirildiği, bu durumda şartlı evet oyunun geçerli olmayacağı ve İİK’nun 302/b maddesi gereği yapılacak nisap hesabında dikkate alınamayacağı, bu durumda nisabın sağlanamadığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili İİK’nun 305. maddesini son cümlesinin uygulanmasını talep etmiş ise, “….mahkeme konkordato projesini yetersiz bulursa kendiliğinden veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmenin yapılmasını isteyebilir” şeklindeki talep konusu bu düzenlemesinin uygulanabilmesi için konkordato talep edenin temel ilke olan iyi niyetli olması, konkordato projesinin alacaklar tarafından onaylanmış ve İİK’nun 305. maddesindeki tüm koşulların sağlanmış olması gerekir. İş bu davada da yukarıda açıklandığı üzere tüm alacaklılar tarafından gereken nisapta projeye evet oyu verilmediğinden davacı vekilinin talebine konu bu hükmün uygulanamayacağı açıktır. Konkordato tasdik talebi reddedilen borçlunun iflasa tabi kişilerden olması ve hakkında doğrudan doğruya iflas sebeplerinden birisinin bulunması halinde mahkeme başka bir şart aramaksızın re’sen iflasa karar vermelidir. Davacı …’nin tacir olmadığı bu nedenle de iflas tabi kişilerden olmadığı anlaşılmakla iflas konusunda herhangi bir karar verilmemiştir. Bu nedenlerlle davacının konkordato talep ve davasının reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-konkordato talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle: müvekkilinin konkordatonun tasdikine ilişkin tüm yasal şartların oluştuğunu, yerel mahkemenin temel gerekçesi olan alacaklılar arasında eşitlik ilkesine aykırı hareket edildiği iddiasının maddi vakıalara ve gerçeğe aykırı olduğunu, davacının hiçbir alacaklı ile protokol ya da sözleşme imzalamadığını, yapıldığı iddia edilen protokollerin müvekkilinin ortağı olduğu …… Ltd. Şti. ve ….. Ltd. Şti. tarafından imzalandığını, banka alacakları rehinli alacak olması nedeniyle İİK 308/h maddesi gereğince protokol yapılmasına engel bir durum bulunmadığını, karardaki temel yanlışın … ve … şirketleri bakımından rehinli alacaklar için İİK 308/h maddesine göre yapılan protokollerin derdest dosya için bizzat müvekkili tarafından yapılmış gibi değerlendirme yapıldığını, …… Ltd. Şti. ve ….. Ltd. Şti.’nin konkordato projesinin tasdik edildiğini, Kayseri BAM 6. HD. tarafından istinaf taleplerinin ret edildiğini, söz konusu protokollerin müvekkilinin kendi konkordatosu bakımından yapılmış gibi gösterilmesinin maddi gerçeğe uymadığını, müvekkilinin kendi konkordatosu için yapılmış komiser tarafından dosyaya sunulan proje dışında hiçbir protokolün bulunmadığını, mahkemece peşinen yapılmayan sözleşme bakımından kötüniyetli sayılan müvekkilinin, İİK 305/son fıkrasına göre taleplerinin de kabul edilmediğini, eşitlik ilkesine aykırı hareket edilmediğini, İİK’da tasdik şartları içerisinde 308/d maddesinin bulunmadığını, tasdikten sonraki aşamayı düzenlediğini, mahkemece asıl borçlu şirketler bakımından imzalanan protokollerin müvekkilinin mevcut projesinden daha kısa vade içerip içermediğinin araştırılması gerektiğini, bunun yapılmadığını, komiser raporlarının yok sayıldığını, bilirkişi incelemesi bile yaptırılmayıp peşin kabul ile reddedildiğini, dosya kapsamında müvekkilinin kötüniyetli olduğuna, dürüstlük ilkesine aykırı davrandığına dair somut bir delilin olmadığını, … … … ile yapılan protokolün tasdik talebi kabul edilen asıl borçlu şirketlerin dosyası ile ilgili olduğunu, mahkemece konkordato talep edenin asıl borçlu olmayıp kefaletten kaynaklanan borcu olduğunun göz ardı edildiğini, protokole esas borçlar, kefaletten kaynaklı olan ve konkordato tasdiki borcu batıklık vs. diğer hususlarında dikkate alınmayan borçlar olduğunu, müvekkilinin davanın başından beri her türlü sorumluğunu usule ve hukuka uygun olarak yerine getirdiğini, konkordatonun tasdiki şartlarının sağlandığını, talebin maddi vakıaya uygun olmayan gerekçelerle reddedildiğini, davacının salt proje kapsamı dışında protokol imzalanmasından dolayı kötüniyetli kabul edilemeyeceğini, aksine iyiniyetli olduğunu bildirerek, projenin tasdikine karar verilmesini aksi kanaat hasıl olursa İİK 305/son gereğince projenin düzeltilmesi konusunda gerekli düzenlemelerin yapılmasını, mahkemece verilen tüm tedbirlerin aynen devamına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, İİK’nun 285. ve devamı maddeleri uyarınca konkordatonun tasdiki istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre konkordato talep eden vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK m. 353/1,b,1 gereğince Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. sayılı dava dosyasında verdiği 14/12/2020 tarihli kararına yönelik konkordato talep eden vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken harç peşin olarak yatırıldığından tekrar harç alınmasına yer olmadığına,
3-Konkordato talep eden tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
13.10.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, İİK’nin 293 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının göndermesi ile uygulanması gereken 164 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 13.10.2021