Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2021/1088 E. 2021/1590 K. 02.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ …
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

…..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
….

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 26/03/2021
ESAS-KARAR NUMARASI :….
Alacaklılar vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin duruşmalı olarak yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İstemci şirket vekili müvekkili şirketin ahşap işleri ile iştigal ettiğini, şirketin tek ortaklı olup sermayesinin 2016 itibariyle 750.000,-TL olduğunu; konkordato kapsamında bir şirket anayasası hazırlanarak kurumsal yapıya kavuşulacağını, çeşitli alanlarda organizasyona ve yapılandırmaya gidileceğini bildirerek konkordato mühleti verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince “…konkordatoya tabi borç miktarının 10.805.256,28 TL olduğu, alacaklı sayısının 118 olduğu, 5.781.496,80 TL toplam alacağa sahip 81 alacaklının olumlu oy kullandığı, 5.223.901,60 TL toplam alacağa sahip 39 alacaklının olumsuz oy kullandığı, bu suretle İİK’unun 302/3. maddesinde aranan çoğunlukla konkordato projesinin kabul edilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Komiserler kurulunun ve bilirkişi kurulunun raporlarına göre davacı şirketin iflas durumunda alacaklıların elde edebileceği miktarın teklif edilen meblağdan daha az olacağı ve bu şekilde İİK 305/1-a maddesinde ön görülen adi konkordatoda teklif edilen tutarın borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması şartının gerçekleştiği tespit edilmiştir.
Bilirkişi kurulunun raporuna göre; şirketin toplam tenzilata göre ödemesi gereken borç miktarının 9.709.895,41 TL olduğu ve borç ödemesinde kullanılacak kaynak miktarının 10.238.412,20 TL olduğu, %32 tenzilatın uygulanması gerektiği, bu şekilde İİK’ nın 305/1-b maddesinde yer alan teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması şartının gerçekleştiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle konkordatonun tasdikine ve “…davacı … …. konkordatosunun tasdikine, konkordatoya tabi borçların %32 tenzilatla tasdik tarihinden sonra 1 yıl ödemesiz dönemden sonra başlamak üzere 48 ayda eşit taksitler halinde ÖDENMESİNE…” karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ
1. … Başkanlığı vekili istinaf dilekçesinde:
– Borçlunun iyiniyetli olmadığını, projenin uygulanabilir olmadığını ve gerçek verileri yansıtmadığını,
– İİK m.285’teki yasal koşulun gerçekleşmediğini,
– İİK m.286’da gösterilen belgeler sunulmadan geçici mühlet verildiğini,
– Alacaklarının nasıl güvence altına alınacağının belirtilmediğini,
– Alacaklarının komiser raporunda gösterilmediğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve konkordato tasdik talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
2. … … Tic ve San. Ltd. Şti vekili istinaf dilekçesinde:
– Alacaklarının tahsili için giriştikleri icra takibinin durdurulması talebi karşısında mahkemeye gönderdikleri müdahale dilekçesi konusunda bir karar verilmediğini, alacak talepleri konusunda bir değerlendirme yapılmadığını,
– Dosyada taraflarına herhangi bir çağrı ya da bildirim yapılmadığını,
– Projenin makul ve uygulanabilir olmadığını, kabul edilen tenzilatın çok fazla olduğunu; borçlunun kaynaklarına uygun olmadığını, gelecek beş yıl içinde yeni bir küresel kriz yaşanmayacağına … verilemeyeceğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve konkordato tasdik talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
3. … … … San ve Tic. AŞ vekili istinaf dilekçesinde:
– İki yıl süren mühlet aşamasına beş yıl süren bir proje eklendiğini,
– Konkordatonun alacaklıları koruma amacından sapıldığını,
– Konkordato şartlarının oluşmadığını, tasdik edilen proje çerçevesinde ele geçecek paranın iflas halinde ele geçecek paradan az olduğunu,
– Tutarların zaman içindeki değerine ilişkin hesaplamanın yapılmadığını,
– İstemci şirket %30-40 kârlılıkla çalıştığını, pandemiye rağmen yıllık cironun 10.000.000,-TL olduğunu beyan etmişken, %32 tenzilatın ülke şartları bakımından çok ağır olduğunu, alacaklılar bakımından haksızlık teşkil edeceğini;
– Alacaklıların da borçları bulunduğunu ve bunları ödeyebilmelerinin ancak alacaklarını tahsil etmek suretiyle mümkün olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve konkordato tasdik talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
4. T. … Bankası AŞ vekili istinaf dilekçesinde:
– Alacaklarını konkordato komiserlerine bildirdiklerini ve bu tutar üzerinden oy kullanmak istediklerini bildirmelerine rağmen bu konuda bir karar verilmediğini,
– Belirlenen tutarın banka alacağının çok altında olduğunu ve bunu kabul etmelerinin mümkün olmadığını, bu konuda mahkemeden karar istenmesine rağmen karar verilmediğini,
– Projenin makul ve uygulanabilir olmadığını, %32 tenzilatın fazla olduğunu,
– Kullandırılan kredinin ….. kredisi olduğunu, Hazine kefaletinin bulunduğunu; belirtilen rakamın kabul edilmemesi veya borcun ödenmemesi halinde Hazine’nin zarara uğrayacağını,
– Tasdik koşullarının oluşmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve konkordato tasdik talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
5. T. … Bankası AŞ vekili istinaf dilekçesinde:
– Alacaklarının nisaba eksik alındığını, bu konudaki talepleri hakkında karar verilmediğini,
– Bu şekilde belirlenen tutara itiraz ettiklerini,
– Projenin makul ve uygulanabilir olmadığını, %32 tenzilatın neye göre ve nasıl uygulandığının, bu tenzilatın hangi hak ve yetki ile yapıldığının tartışmalı olduğunu ve kabul edilemeyeceğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve konkordato tasdik talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
6. TC … Bankası AŞ vekili istinaf dilekçesinde:
– Alacaklarını konkordato komiserlerine bildirdiklerini ve bu tutar üzerinden oy kullanmak istediklerini bildirmelerine rağmen bu konuda bir karar verilmediğini,
– Belirlenen tutarın banka alacağının çok altında olduğunu ve bunu kabul etmelerinin mümkün olmadığını, bu konuda mahkemeden karar istenmesine rağmen karar verilmediğini,
– Projenin makul ve uygulanabilir olmadığını, %32 tenzilatın fazla olduğunu,
– ….. plakalı aracın müvekkili banka lehine rehinli olduğunu ancak hesaplamalarda şirketin mülkiyetinde imiş gibi dikkate alındığını,
– Kullandırılan kredinin KGF kredisi olduğunu, Hazine kefaletinin bulunduğunu; belirtilen rakamın kabul edilmemesi veya borcun ödenmemesi halinde Hazine’nin zarara uğrayacağını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve konkordato tasdik talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
7. T. … Bankası AŞ vekili istinaf dilekçesinde:
– Alacaklarını konkordato komiserlerine bildirdiklerini ve bu tutar üzerinden oy kullanmak istediklerini bildirmelerine rağmen bu konuda bir karar verilmediğini,
– Projenin makul ve uygulanabilir olmadığını, %32 tenzilatın fazla olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve konkordato tasdik talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
8. … ve … Bankası AŞ vekili istinaf dilekçesinde:
– Konkordatonun tasdiki için İcra ve İflas Kanunu’nun 285 ve izleyen maddelerindeki şartların bulunmadığını, gösterilen belgeler sunulmaksızın geçici mühlet verildiğini,
– Alacakların eksik hesaplandığını ve nisabın da buna göre oluşturulduğunu,
– Projenin alacaklıları zarara uğratacak nitelikte olduğunu, bunun konkordatonun özüne aykırı olduğunu,
– Tasdikin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve konkordato tasdik talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.

HUKUKİ NEDEN VE GEREKÇE
I- İstinaf hakkı bulunmayan alacaklılara yönelik olarak:
Konkordatonun tasdiki kararları ancak toplantıda olumsuz oy kullanan ve tasdik duruşmasına kadar itirazlarını bildiren alacaklılar tarafından istinaf edilebilir (İİK m.308/a). Konkordatoya itiraz kurumu İcra ve İflas Kanunu’nun 304’üncü maddesinin birinci fıkrasında düzenlenmiş ve duruşma tarihinin gösterildiği ilanda alacaklıların duruşmadan en az üç gün öncesine kadar yazılı olarak itiraz etmek suretiyle duruşmada hazır bulunabilecekleri hususunun ayrıca gösterileceği düzenlenmiştir. Bu şekilde itiraz etmeyen alacaklıların duruşmaya katılma hakkı bulunmadığı gibi karara karşı yasa yollarına başvurma hakkı da bulunmamaktadır.
Öğretide “itiraz eden alacaklı” kavramı ile “konkordatoya kaydedilmiş olsun ya da olmasın konkordatonun tasdiki talebinin incelendiği duruşmaya gelerek konkordatonun tasdiki talebinin reddine karşı itirazlarını dile getiren alacaklı”nın kast edildiği ve özellikle konkordatoya red oyu kullansalar bile duruşmaya gelmemiş olan alacaklıların tasdik kararına karşı yasa yoluna gitme yetkilerinin bulunmadığı konusunda fikir birliği vardır (bkz. Postacıoğlu , İ. E.: Konkordato, Ankara 1965, s.93, n.64; Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2.b., Ankara 2013, s.1502; Tanrıver, S./Deynekli, A.: Konkordatonun Tasdiki, Ankara 1996, s.158; Altay, S./Eskiocak, A.: Konkordato ve Yeniden Yapılandırma Hukuku, 5.b., İstanbul 2019, s.354, n.354; Buruloğlu, E./Reyna, Y.: Konkordato Hukuku ve Tatbikat, İstanbul 1968, s.74).
Nitekim Yargıtay da İcra ve İflas Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 04.09.1932 tarihinden bu yana aynı yönde karar vermektedir (Yargıtay 11. HD. 09.10.1989/6449-5145; Yargıtay 19. HD. 03.10.1995/7350-7821).
İstinaf yasa yoluna başvuran … … Tic ve San. Ltd. Şti ile … … … San ve Tic. AŞ vekilleri bu gereklilikleri yerine getirmediğinden adı geçenlerin İcra ve İflas Kanunu’nun 308/a maddesi uyarınca istinaf hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle adı geçenlerin istinaf dilekçelerinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352/1-ç düzenlemesi uyarınca reddi gerekmiştir.
II- Konkordatoya tâbi bulunmayan … Başkanlığına yönelik olarak:
İcra ve İflas Kanunu’nun “konkordatonun hükümleri” başlıklı 308/c maddesinin ikinci fıkrasında bağlayıcı hale gelen konkordatonun, konkordato başvurusundan önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburi olduğu, aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise 6183 sayılı Kanun kapsamındaki kamu alacakları hakkında bu maddenin ikinci fıkrası hükmünün uygulanmayacağı açıkça gösterilmiştir.
… Başkanlığının prim ve idari para cezası alacakları kamu alacağı niteliğinde olduğundan konkordato adı geçen kuruluş için bağlayıcı değildir. Bir diğer ifade ile … Başkanlığının sözü edilen alacakları borçlu tarafından vadesinde ve tam olarak ödenecektir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında … Başkanlığının ilk derece mahkemesinde konkordatonun tasdikine ilişkin olarak verdiği kararı istinaf etmekte hukuki yararı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle … Başkanlığı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352/1-ç düzenlemesi uyarınca hukuki yarar yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmelidir.
III- Geçici mühlet kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğu yönündeki istinaf istemlerine yönelik olarak:
Alacaklı … ve … Bankası AŞ vekili yasada sayılan belgelerin usulünce ve tam olarak sunulmamasına rağmen borçlulara mühlet verilmesinin hukuka aykırı olduğu yönünde bir istinaf sebebi ileri sürmüştür.
İcra ve İflas Kanunu’nun 287’nci maddesinin son fıkrası uyarınca geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamayacağı gibi aynı Kanun’un 293’üncü maddesinin birinci fıkrasına göre de kesin mühlet talebinin kabulüne ilişkin kararlara karşı yasayoluna başvurulamaz.
Bu iki düzenleme yasayollarını sadece bu kararların verildiği tarihte değil yargılama sonunda verilen nihai karar aşamasında da kapatmıştır.
Açıklanan nedenlerle … ve … Bankası AŞ vekilinin istinaf dilekçesinin bu yöne ilişkin kısımlarının reddine karar vermek gerekmiştir (HMK m.346/1).
IV- İtiraza uğrayan alacağın nisaba dahil edilmesi istemlerine ilişkin olarak
İcra ve İflas Kanunu’nun 300’üncü maddesi uyarınca konkordato komiseri yazdırılan alacaklara karşı borçlunun beyanını alır. Borçlunun itiraz ettiği alacaklar çekişmeli hale gelir. Bu durumda alacaklının yapması gereken şey, alacağının itirazlı kısmının ne şekilde nisaba dahil edileceği hususunda mahkemeden karar almaktır (İİK m.302/VI). Nitekim somut olayda mahkemece bu yönde verilen bir kısım kararlar dosyaya yansımıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, mahkemenin bu konuda verdiği kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediği için çekişmeli alacakların ayrıca dava konusu edilmesine imkân sağlanmıştır (İİK m.308/b). Tutar farklarının özellikle oylama tamamlandıktan sonra tartışma konusu edilerek nisaba etkisinin değerlendirilmesine de olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle çekişmeli hale gelmiş alacakların istinaf sebebi yapılmasına ve bu tutarların bölge adliye mahkemesince belirlenmesine yasal olanak bulunmamaktadır. ….. Bankası AŞ vekillerinin bu yöne ilişkin istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.
V- ……ı AŞ vekillerinin diğer istinaf sebeplerinin incelenmesine gelince:
İcra ve İflas Kanunu’nun 285’inci maddesine göre konkordato, borçlarını vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflâstan kurtulmak için talep edebileceği kolektif bir tasfiye biçimidir.
Konkordatonun temel amacı borçların ödenmesidir. 7101 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle bu amaçtan sapılmamakla birlikte borçlunun işletmesinin iyileşmesi de bir işlev olarak konkordatoya yüklenmiştir. Ancak bu işlev alacaklıların alacaklarının çeşitli yollarla yok edilmesi suretiyle borçlunun borçlarından kurtulması ve buna ek olarak işletmesini kalkındırması maksadıyla kullanılamaz. Borçlu alacaklılarına mümkün olan en yüksek tatmini sağlamak zorundadır.
Nitekim 7101 sayılı Yasa’nın 285’inci maddeye ilişkin gerekçesinde bir ilke olarak borca batık olmayan borçlunun tenzilat isteyemeyeceği hususuna değinilmiş ve fakat bu ilke Yasa metnine alınmamakla birlikte öğretinin değerlendirmesine bırakılmıştır.
Esasen kısa vadeli borçların ödenememesi ya da ödenememesi tehlikesi konkordatoya başvuru için yeterli olmakla birlikte varlıkları borçlarının kat be kat üstünde olan borçlular için konkordatoya müracaat kabul edilemeyeceği yerleşik Yargıtay uygulaması halindedir (Yargıtay İİD. 01.10.1964 gün ve 1964/12958; bkz. Altay, S./Eskiocak, A.: Konkordato ve Yeniden Yapılandırma Hukuku, 5.b., İstanbul 2019, s.670).
Bu kısa açıklamalar çerçevesinde ve gerekçenin bağlayıcı olmadığı da düşünüldüğünde borca batık olmayan borçlunun tenzilat istemi üzerinde kısaca durulmalıdır. Varlıkları borçlarını ödemeye yeten fakat varlıklarını paraya çevirmesinin zaman alacağı anlaşılan bir borçlu, gerekçede ifade edildiği gibi, borçlarını makul bir vadeye yayarak tam olarak ödemelidir (Öztek, S.: Öztek Konkordato Hukuku Şerhi, Adalet yay. Ankara 2019, m.285, n.31). Ancak alacaklıların da onayı ile borçlunun tenzilat istemesi kabul edilebilmelidir. Bu sefer de borçlu istediği tenzilata oranla kısa bir vade önermeli, yapacağı indirimden doğan alacaklı zararını bu şekilde telafi etmelidir. Sonuç olarak borca batık olmayan bir borçlunun hem tenzilat istemesi hem de ödemeleri -faiz vermeksizin- uzun vadeye yayması (gerekçede ve öğretide ifade edildiği gibi) kabul edilemez (Karakaş, C.F.: “Borca Batık Olmayan Borçlunun Konkordato İstemi ve Seçenekli Konkordato Projesi”, MİHDER, 2020/3, C.XVI, S.47, s.789 vd.). .
Bu noktada faiz konusuna da değinmek gerekir. İcra ve İflas Kanunu’nun 294’üncü maddesinin üçüncü fıkrasına göre tasdik edilen konkordato projesi aksine hüküm içermediği takdirde kesin mühlet tarihinden itibaren rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesi durur. Aynı Yasa’nın 288’inci maddesinin birinci fıkrasında geçici mühletin, kesin mühletin sonuçlarını doğuracağı ifade edilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, enflasyonist ortamlarda konkordatoda faiz ödenmemesi faiz oranı kadar tenzilat anlamına gelmektedir.
Somut olaya dönüldüğünde istem sahibi şirketin borca batık olmadığı, bir diğer ifade ile bütün borçlarını tam olarak ödedikten sonra dahi bir miktar varlığını muhafaza edeceği tartışmasızdır. Buna rağmen borçlu hem yüzde otuz iki oranında tenzilat önermiş hem faiz ödemeyeceğini belirtmiş ve hem de ödemeleri bir yıllık ödemesiz süre sonundan başlamak üzere 48 aylık döneme yaymıştır.
Bu yöne ilişkin istinaf nedenlerinin incelenmesi amacıyla duruşma yapılmasına ve bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir. Alınan raporda geçici mühletin verildiği 07.02.2019 günü 1.000,-TL birim alacağın, %32’lik tenzilatla rapor tarihindeki değerinin 680,-TL’ye düştüğü, faiz önerilmediği için ortaya çıkan kaybın da toplamda %52,49 olduğu; bir diğer ifade ile aynı alacağın (reel) 475,10 TL haline geldiği ifade edilmiştir. Rapor tarihinden sonraki enflasyon ve faiz verileri net olmamakla birlikte bu dönem için Orta Vadeli Program’ın Onaylanması Hakkındaki Cumhurbaşkanı Kararı’nda (RG 05.09.2021, 31589 mük.) gösterilen yıl sonu tahminleri dikkate alınarak ödemesiz süre ve 48 aylık vadede oluşacak kayıp da hesaplanmıştır. Buna göre tenzilat sonrası 680,-TL olan 1.000,-TL alacak için aylık 14,17 TL ödeme yapılacağından hareketle ve paranın zaman değeri dikkate alınarak konkordato takviminin tamamlanması tarihinde alacaklının eline sadece 379,02 TL geçeceği hesaplanmıştır.
Rapora göre -özetle- alacağı 1.000,-TL olan alacaklı tenzilat, ödemesiz süre, vade ve enflasyon riski üzerinden sadece 379,02 TL alacaktır. Bu durum da aslında borçlardan yüzde otuz iki değil, yaklaşık yüzde altmış üç oranında tenzilat yapıldığı ve alacaklıların bu miktarda kayba uğratıldığı anlamına gelmektedir.
Elbette borçlunun projesinde yüzde altmış üç tenzilat önermesi mümkündü. Zira 7101 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle “asgari yüzde elli ödeme koşulu” kaldırılmış, bunun altındaki tenzilatların da proje kapsamında sunulmasına izin verilmiştir. Ancak bu durumda özellikle borçlunun ve komiserlerin alacaklıları bu yönde bilgilendirmesi ve oylamanın buna göre yapılması gerekirdi. Alacaklıların yüzde otuz iki tenzilata verdikleri kabul oylarının, onlara yüzde altmış üç kayıp yaşatacak olması konusunda aydınlatılmadıkları anlaşılmaktadır.
Bu noktada bilirkişi raporuna yönelik itirazlara da kısaca değinilmelidir.
Her şeyden önce istinaf dilekçeleri ya da istemleri reddedilen alacaklılarla, kararı hiç istinaf etmemiş alacaklıların itirazları dikkate alınmamıştır. Alacaklı T. … Bankası AŞ vekili aleyhe olan hususlara itiraz ettiğini bildirmiş, raporda neyin aleyhine olduğunu göstermemiştir.
Borçlunun itirazları ise birkaç noktada toplanmaktadır.
Dairemizce yapılan hesaplamanın “aşkın zarar” hesaplaması niteliğinde olduğu ve buna ilişkin yargılamanın ve ispat faaliyetinin kendine özgü hükümler çerçevesinde yapılması gerektiği yönündeki itiraz hakkında şu açıklamalar yapılmalıdır: İlke olarak aşkın zarar, faizle karşılanamayan zararları ifade eder (TBK m.122). Oysa Dairemizce yapılan hesaplama bizatihi faiz verilmemesi ile oluşan zarardır. Yapılan hesaplama aşkın zarara yönelik olmayıp sadece paranın değerinin korunması ve güncellenmesi amacını gütmektedir. Yasa’da eskalasyon yapılmasını emreden bir hususun bulunmadığı yönündeki itiraz yerinde değildir. Bu zaten eşyanın tabiatından ve konkordato kurumunun bünyesinden kaynaklanmaktadır. Amaç alacakları eritip yok etmek değil, ödemek olmalıdır.
Makul güvence raporu ancak sunulan ilk (ön) proje içindir. Proje unsurlarındaki en küçük bir değişiklik güvenceyi ortadan kaldırır. Makul güvence borçluyu değil alacaklıları korumak, onlar için sunulabilecek azami tatminin varlığının, bir diğer ifade ile teklifin menfaatler ve fedakârlıklar bakımından alacaklı ve borçlu bakımından kabul edilebilir en uygun ve müşterek (optimum) teklif olduğunun saptandığını göstermek için verilir.
48 aylık süreçte alacakların ödenmesine yönelik itiraz hakkında da şu açıklamalar yapılmalıdır. Borçlar hukukunun temel ilkelerinden biri “edime uygun ifa” kuralıdır. 1.000,-TL birim alacağın enflasyon riskinden arındırılmış hali ile yüzde otuz iki tenzil edilerek ve kalan 680,-TL esas alınarak bir yıllık ödeme süresinin sonundan itibaren 48 aylık taksitle (ayda 14,17 TL olarak) ödenmesi hiçbir alacaklıyı tatmin etmediği gibi borçluya da borcu edimini amacına uygun biçimde ifa ettiğini söyleme hakkı vermez. Elbette konkordato bunun istisnasıdır fakat bu şekilde önerilen konkordatonun oylanması sırasında alacaklıların yanıltılmaması ve oylamanın manipüle edilmemesi gerekir. Bu durumda şöyle bir karşılaştırma yapılabilir. Borçlu her birine 1.000,-TL borçlu olduğu iki alacaklısından birine geçici mühleti aldığından bir gün önce borcunun tamamını ödemiş, diğerine ödememiştir. Parayı alan alacaklı bunu toplam konkordato süreci (mühletler ve ödeme takvimi) boyunca -somut olayda yaklaşık yedi yıl- faizde değerlendirdiğinde elde edeceği gelir (yıllık %20 faiz oranı ile ve borçlu lehine olarak bileşik faiz düşünülmeden) 2.400,-TL olacak iken konkordatoya tâbi alacaklı sadece 379,02 TL tahsil edecektir. Bu itibarla her bir taksit için alacaklının bu tutarı değerlendirebileceğine ve bundan yarar sağlayacağına yönelik itiraz doğru görülmemiştir.
İflas halinde alacaklıların eline geçecek tutar da bir itiraz nedeni olarak ileri sürülmüştür. Tasfiye değeri elbette işletmenin devamlılığı esasına göre düzenlenecek bilançoya göre daha düşük olacaktır. Zira her işletmeyi ayakta tutan ve maddi olmayan, paraya çevrilemeyen varlık unsurları vardır. Her ne kadar cebri icra satışlarının muhammen bedelin %50’si oranında yapıldığı peşin hükmünden hareketle hesaplamalar bu şekilde yapılsa da iflasın kârlı bir durum olmadığı tartışmasızdır. Ne var ki Dairemizce yaptırılan hesaplamalar, konkordatonun iflastan daha kötü sonuç yaratacağı noktasında değil, aslında borçlunun alacaklıları tatmin bağlamında çok daha iyi tekliflerle mahkeme önüne gelebileceğini göstermek noktasındadır.
Borçlu borca batık değildir ve bütün borçları belirli bir süre içinde tam olarak ödeme gücüne sahiptir. Oysa borçlu bir tenzilat önermesi yanında toplam beş yıllık ödeme sürecinde faiz de vermeyerek borçlarını, bu ikisinin toplamı kadar indirmektedir. Borca batık olmayan borçlu makul bir tenzilatla borçlarını derhal ya da 2-3 ay içinde ödemeyi önerebilir ya da vade istiyorsa oluşan enflasyon riskini makul bir faizle giderebilir. Oysa eldeki dosyada alacaklıları koruyacak hiçbir öneri sunulmamıştır. Bu haliyle alacaklılar yeterince aydınlatılmamış ve oylama bu şekilde sonuçlanmıştır.
22.02.2021 günlü rapora göre şirketin varlıkları 15.790.915,-TL, borçları ise 15.499.501,03 TL’dir. Bir zorunluluk olmamakla birlikte şirketin kurtulmasının alacaklıların omuzlarına yüklendiği bir süreçte, ortakları da azami fedakârlıkta bulunması beklenir. Bu bağlamda ortaklar 165.820,81 TL’lik alacaklarından vazgeçtiklerine dair bir beyanda bulunmamıştır. Şirketin konkordato takvimini kapsayan beş buçuk yıllık dönemde proforma nakit girişi beklentisinin 36.548.197,76 TL olduğu bundan 1.500.000,-TL civarında kâr beklendiği belirtilmiştir.
Gelinen noktada konkordatonun istemci şirket tarafından borçların ödenmesi ve işletmeye hayatiyet kazandırılmasından öte bir finansal enstrüman olarak kullandığı izlenimi uyanmıştır. Açıklanan nedenlerle alacaklıların ağır bir zarara uğratıldığı, işletmenin ise bundan fedakârlığın ötesinde avantaj sağladığı bir konkordatoyu tasdik etmek, kurumun amacına uygun bulunmamış ve tasdik talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Şirket borca batık olmadığından iflasın açılması cihetine gidilmemiştir.
Uyarıya rağmen tasdik duruşmasına gelmeyen (İİK m.304/I), Dairemizin tensip kararında alacaklıların zarar etmediğini ve tam tersine her 100,-TL alacak için 130,-TL ödeme yapılacağını bildirerek alacaklıları ve Dairemizi yanıltan; kayyım olarak atanmasına rağmen mahkemeye bilgi vermeksizin ve istifa etmeksizin Kuşadası’na gidip yerleşen komiser ve sonrasında kayyım … hakkında Bilirkişilik Bölge Kuruluna bildirimde bulunmak gerektiği anlaşılmıştır.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-İstinaf hakkı bulunmayan … … Tic ve San. Ltd. Şti ile … … … San ve Tic. AŞ vekillerinin istinaf dilekçelerinin reddine,
… Başkanlığı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine,
III-… ve … Bankası AŞ vekilinin istinaf dilekçesinin geçici mühlet verilmesine ilişkin kısımlarının reddine,
IV-T. … Bankası AŞ, T. … Bankası AŞ, TC … Bankası AŞ, … ve … Bankası AŞ ve T. … Bankası AŞ vekillerinin çekişmeli hale gelmiş alacaklara ilişkin istinaf başvurularının esastan reddine,
V-Alacaklılar T. … Bankası AŞ, T. … Bankası AŞ, TC. … Bankası AŞ, … ve … Bankası AŞ ve T. … Bankası AŞ vekillerinin diğer istinaf başvurusunun kabulü ile Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26.03.2021 gün ve…. K sayılı kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,
Buna göre;
“1-Konkordato isteyen … …….konkordato tasdik talebinin reddine,
2-İİK 306 son maddesi uyarınca hüküm fıkrasının İİK 288 maddesi uyarınca ilanına ve ilgili yerlere BİLDİRİLMESİNE,
3-Konkordato isteyen tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Alınması gerekli 59,30 TL harçtan talep sırasında peşin olarak alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 14,90 TL’nin konkordato isteyenen alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
5-Alacaklılar T. … Bankası AŞ, T. … Bankası AŞ, TC. … Bankası AŞ, … ve … Bankası AŞ ve T. … Bankası AŞ tarafından yatırılan 162,10’ar TL. istinaf yoluna başvurma harçlarının konkordato isteyenden alınarak ayrı ayrı adı geçen alacaklılara verilmesine,”

VI- … …… peşin alınan istinaf karar harcının iadesine,
… Başkanlığı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, diğer alacaklılar T. … Bankası, TC … Bankası, … ve … Bankası, T. … Bankası ve T. … Bankası AŞ’den alınan istinaf karar harçlarının istek haline iadesine,
VII-Kayyım … hakkında Bilirkişilik Bölge Kuruluna suç duyurusunda bulunulmasına,
02/11/2021 tarihinde duruşmalı yapılan inceleme sonucunda, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı,
İİK’nin 293 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının göndermesi ile uygulanması gereken 164 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 02/11/2021
……