Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2021/1082 E. 2021/1799 K. 30.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

… TÜ R K M İ L L E … İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
…..

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 18.09.2020
ESAS-KARAR NUMARASI : …..
Alacaklılar …. … … …., … …., …, …… …. vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin duruşmalı yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Konkordato isteyen vekili 28.01.2019 tarihli dilekçesinde; müvekkili şirketin inşaat sektöründe havalandırma, ısıtma, soğutma, yangın sistemleri gibi genellikle üstyapı projelerinde üstlenici ve taşeron olarak faaliyetlerine devam ettiğini, öncelikle imalat girdilerinin fiyatlarının dövize endeksli olmasından dolayı maliyetlerin artması, bankaların kredi oranlarının yükselmesi ve kredi verme işlemlerini zorlaştırılmış olması nedeniyle şirketin finansman maliyetlerinin beklenmedik şekilde yükseldiğini, mevcut durumu ile borçları için yeni finansal kaynaklar temin edememesi sebebiyle zor durumda bulunduğunu, şirketin 31.12.2019 tarihli kaydi bilançosunda borca batık olmadığını, rayiç değer bilançosunda da şirketin borca batık olduğunun görüldüğünü, işlerinin devam etmesini güvence altına almak ve şirket varlıklarının yanı sıra şirket paydaşlarının çıkarlarını korumak amacıyla şirket ortağının çabalarının yeterli kalmaması ve imkânlarının daralması sebebiyle konkordato talep etme zorunluluğu doğduğunu, ilk üç ay ödemesiz toplam 21 ay vade olmak üzere toplam 24 ay vade ile borçların ödenmesinin öngörüldüğünü, tenzilat taleplerinin bulunmadığını ileri sürerek, konkordato tasdik taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince;
30.01.2019 tarihinde istemci şirkete 3 ay konkordato geçici mühleti verildiği, 29.04.2019 tarihinde 1 yıllık konkordato kesin mühleti verildiği, 29.04.2020 tarihinde sona erecek olan kesin mühletin 7226 sayılı kanunun geçici 1 maddesi gereğince 24.07.2020 tarihine kadar uzadığının tespit edildiği,
Komiserler kurulu tarafından konkordato tasdikine ilişkin 01.07.2020 tarihli nihai rapor sunulmuş olmakla 03.07.2020 tarihli ara kararla İİK 304/2 maddesi gereğince kesin mühletin bitim tarihinden itibaren 2 ay uzatılmasına karar verildiği,
İİK 302/4 maddesine göre konkordato projesi için oy kullanabilecek alacaklıların alacak miktarlarının toplam 11.531.085,64 TL, alacaklı sayısının 106 olduğu, alacaklılar toplantısında ve iltihak süresi içerisinde alacaklı sayısına göre %78,30 ve alacak miktarına göre %56,069 oranında çoğunlukla konkordato projesinin kabul edildiği, buna göre İİK 302/3 maddesinde aranan çoğunlukla konkordato projesinin kabul edilmiş olduğunun anlaşıldığı,
Komiserler kurulunu raporuna göre İİK 305/1-a maddesinde öngörülen adi konkordatoda teklif edilen tutarın borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması şartının gerçekleştiğinin tespit edildiği,
Yine, İİK’nın 305/1-b maddesinde yer alan teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması şartının gerçekleştiğinin anlaşıldığı,
İstemci şirketin İİK 206. maddesinin 1. sırası kapsamında borcunun bulunmadığı ve mühlet içerisinde komiserin izniyle akdedilen toplam 306.589,25 TL tutarındaki alacak yönünden alacaklılar tarafından teminattan feragat edildiği, İİK 305/1-d maddesindeki şartın da gerçekleştiğinin tespit edildiği,
Konkordato isteyen tarafından konkordato tasdik harcının mahkeme veznesine depo edilerek İİK 305/1-e maddesindeki şartın yerine getirildiğinin anlaşıldığı,
Mahkeme ilamına, kesinleşmiş takibe, kambiyo senedine veya kayıtsız şartsız borç ikrarı içeren senede dayalı çekişmeli alacakların bulunmaması nedeniyle İİK 308/b maddesi gereğince depo kararı verilmesine yer olmadığı,
Gerekçesiyle,
İstemci şirketin konkordatosunun tasdiki ile konkordatoya tâbi alacakların tasdik tarihinden itibaren 6 ay ödemesiz dönemden sonra 42 ay eşit taksitler halinde ödenmesine, komiserler kurulunun görevine son verilerek İİK 306/2 maddesi uyarınca tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevli olarak kayyım atanmasına,
İİK 308/b maddesi gereğince depo kararı verilmesine yer olmadığına,
Karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Alacaklı …. … … … vekili istinaf dilekçesinde; borçlu tarafından bildirdikleri alacaklarının tamamının reddedildiğini, gerekli belgeleri sunmalarına rağmen komiserler kurulunca müvekkili banka alacağının olmadığı kanaati ile alacak kaydı oluşmadığını belirttiklerini, borçlu firmanın müvekkili bankadan kullandığı kredi sebebiyle ödemeler düşüldükten sonra dahi hala açık kredi riskinin bulunduğunu, bilirkişi incelemesi yaptırılarak alacaklılar kuruluna bildirmiş oldukları 335.366,42 TL üzerinden konkordatoya ve oylamaya katılmalarına karar verilmesi taleplerinin mahkemece kabul edilmediğini, istemci firmanın kullanmış olduğu kredilerin teminatında yer alan müvekkili bankaya ipotekli olan taşınmaz ile ilgili olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan takibe itiraz edilmediğini, ancak firmanın konkordato davası devam ettiğinden satılamadığını, bu taşınmazın değerinin icra takibinde 250.000,00 TL olarak belirtildiğini, mahkemece yapılan değerlendirmede ise 450.000,00 TL olarak belirlendiğini, ek rapor alınması talepleri ve itirazlarının değerlendirilmediğini, istemci firmanın grup firması olan … … Ltd. Şti.’den olan alacağının tahsil edilebilir durumda olduğunu, rapor tarihi itibari ile şirket ortaklarına 1.187.967,13 TL borç olduğu belirtilmiş olup ortakların alacaklarından vazgeçmesi durumunda ortaklara yapılacak ödemeler diğer alacaklılara aktarılarak firmanın kısa vadeli borç tutarının azaltılabileceğini, firmanın mal varlıkları satılıp nakde çevrilerek rehinli alacaklılara olan borçları ödenebilecek ve kısa vadeli borçları büyük ölçüde kapatılabilecek durumda olduğunu, şirketin mali durumunun tamamen bozulmadığı görüldüğünden, firma ortaklarının sermaye takviyesi, alacaklar ile uzlaşarak yeniden yapılandırma yapılması ve kısa vadeli borçlarının uzun vadeye yayılması ile firmanın bu süreçten rahatlıkla kurtulabileceğinin düşünüldüğünü, bu çerçevede istemcinin Mahkemeye başvurarak borçlarını vadesinde ödeyemeyeceğini iddia etmesi ve konkordato talep etmesinin gerçekleri yansıtmadığını, konkordato projesinin uygulanılabilir nitelikte olmadığını, konkordatonun başarılı olamayacağı açık olduğundan istemcinin samimi ve iyi niyetli olmadığını, konkordato kapsamında verilen sürelerden yararlanarak, icra takiplerinden kurtulma amacı güttüğünü belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve konkordatonun reddine karar verilmesini istemiştir.
Alacaklı … …. vekili istinaf dilekçesinde; komiserler kuruluna bildirilen müvekkili Banka alacağının bir kısmının kabul edildiğini, reddedilen alacak rakamının neye göre belirlendiği hususunda açıklık olmadığını, borçluların defterleri ile Banka kayıtlarının uzman bilirkişilerce incelenmesi gerektiği noktalarındaki itirazlarının değerlendirilmediğini, borçlu firmanın tek taraflı bildirdiği alacak rakamı üzerinden konkordatonun tasdik edildiğini, ayrıca istemci firmanın konkordato projesinin uygulanabilir nitelikte olmadığını, borca batıklık oranının yüksek olması nedeniyle ticari faaliyetini yürüterek ilave finansal kaynak yaratmadan mevcut borçlarının üstesinden gelmesinin mümkün olmadığını, konkordato isteminde samimi ve iyiniyetli olmadığını, konkordato kapsamında verilen sürelerden yararlanarak, icra takiplerinden kurtulma amacı güttüğünü, konkordato kapsamında yapılacak ödemelerde finansal kaynağın nasıl sağlanacağının belirsiz olduğunu, konkordatonun başarıya ulaşma şansı bulunmadığını, öte yandan gayrinakdi alacakların da mutlaka konkordato projesinde gösterilmesi gerektiğini belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve konkordatonun reddine karar verilmesini istemiştir.
Alacaklı … vekili istinaf dilekçesinde; geçici ve kesin mühlet sürelerinde müvekkili alacağına faiz işletilmediğini, en azından geçici mühlet döneminde faiz işletilmesi gerektiğini belirterek, müvekkili alacağına hem geçici, hem de kesin mühlet süresinde faiz işletilmesine karar verilmesini istemiştir.
Alacaklı Türk … … …. vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili alacağının bir kısmının istemci firmanın beyanı esas alınarak reddedildiğini, projenin uygulanabilirliği, konkordato ilan eden borçlu firmanın reel mali durumu, projenin alacaklıların menfaatlerine uygun olup olmadığı konularında mahkemece yeterli bir inceleme ve araştırma yapılmadığını, öte yandan proje ile öngörülen vadenin çok fazla uzun olduğunu, borçlu firmayı korumak adına alacaklılarının büyük ölçüde mahfına sebep olunduğunu, tasdik kararına dayanak nihai raporda ciddi hesaplama hataları bulunduğunu, şirket borçlarının eksik ve hatalı hesaplanmış olmasının ön projeyi kabul edenlerin çoğunlukta olduğu hususunu da şüpheli duruma getirdiğini, konkordato talebinin İİK’nun 286, 287 ve ilgili diğer maddelerinde yer alan yasal düzenlemelere uygun bulunmadığını, konkordato projesinin başarıya ulaşmasının mümkün gözükmediğini, Mahkemece itiraza uğrayan alacaklar yönünden depo kararı verilmemiş olmasının da alacaklıların haklarını zedeleyen bir karar olduğunu, geçici mühlet, geçici mühletin uzatılması, kesin mühlet ve konkordatonun tasdikine ilişkin tüm kararların usul ve yasaya aykırı olduğunu, konkordato projesine kabul oyu veren ticari alacaklıların gerçekte olduğundan yüksek olarak kayıt altına alındığını, istemci şirketin bilanço kayıtları ile bilirkişinin tespit ettiği borç tutarlarının birbirinden farklı olduğunu, istemci şirketin şu anki faaliyeti ile borçlarını ödemesinin olanaksız olduğunu, her ay bir yılda elde edemediği tutardan fazla ödemeyi gerçekleştiremeyeceğinin anlaşıldığını belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Alacaklı … Başkanlığı vekili istinaf dilekçesinde; iş bu dava için İİK’nın 285 ve devamı maddelerinde düzenlenen konkordato mühleti verilmesi için aranan şartların oluşmadığını, konkordato talep eden firma tarafından İİK’nın 286. maddesindeki belgelerin eksiksiz sunulması gerektiğini, konkordato isteyen şirketin iyiniyetli olmadığını, konkordato kapsamında verilen mehilden yararlanarak alacaklıların alacağına kavuşmasını sürüncemede bırakıp aleyhine açılan/açılacak takiplerden ve borçların büyük bir kısmından kurtulmayı amaçladığının ortada olduğunu, borca batık olduğunu, nakit akışının sağlanıp sağlanmayacağının belli olmadığını, borçlunun hangi kaynaklardan ödeme yapacağının belli olmadığını, konkordatonun başarıya ulaşma şansı bulunmadığını, konkordatoya tâbi alacakların tasdik tarihinden itibaren 6 ay ödemesiz dönemden sonra 42 ay eşit taksitte ödenmesinin alacaklıların zararına olduğunun açık olduğunu belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve konkordato talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
Alacaklılar … …. ve Tic. …. ve … … …. vekilleri istinaf dilekçesinde; müvekkillerinden … …. ve Tic. ….’nin alacağının bir kısmının nisaba dahil edilmediğini, bildirimlerine konu alacağın kredi risk sigortası kapsamında sigortalı olduğunu, alacağın bir kısmına ilişkin hasar ödemesinin … … …. tarafından gerçekleştirildiğini, bu nedenle TTK’nın 1472. maddesi uyarınca ödenen tutar bakımından diğer alacaklı şirketin alacak haklarına kısmen ve ödeme tarihinden itibaren işleyecek fer’ileriyle birlikte yasal halef olduğunu, kalan alacak kesimi için ise … …. ve Tic. ….’nin taraf sıfatının devam ettiğini, borçlu şirketin alacaklıları zarara uğratma kastıyla hareket ettiğini, İlk derece Mahkemesince İİK. 292/c hükmündeki “Borçlu, 297 nci maddeye aykırı davranır veya komiserin talimatlarına uymazsa ya da borçlunun alacaklıları zarara uğratma amacıyla hareket ettiği anlaşılıyorsa.” borçlunun iflasına karar verileceği şeklindeki düzenlemenin dikkate alınmadığını, projede öngörülen ödemesiz dönemin alacaklıların alacağına daha geç kavuşmalarını sağlayarak zarara uğratılması anlamına geldiğini, bu projenin alacaklılar arasında eşitlik ilkesini gözetmediğini, özellikle alacağı ve faiz alacağı yüksek olan alacaklıların mağdur edildiğini, projenin samimi ve gerçekleştirilebilir olmaktan uzak olduğunu, borçlunun hangi kaynaklardan ödeme yapacağının açıkça belirtilmediğini, konkordatonun başarıya ulaşma şansı olmadığını, yasanın öngördüğü alacaklı ve alacak çoğunluğunun kabul oyu sağlanamamasına rağmen, tasdik yönünde hatalı karar verildiğini belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve konkordato isteminin reddine, İİK 292/c hükmü gereğince borçlunun iflasına karar verilmesini istemiştir.
Alacaklı …. … … …. vekili istinaf dilekçesinde; konkordatonun tasdiki için İİK’nın 305. maddesinde öngörülen yasal koşulların oluşmadığını, konkordato ile teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olup olmadığı hususunun incelenmediğini, konkordato projesinin ciddi ve inandırıcı olmadığını, projede gösterilen kaynakların doğup doğmayacağı belirsiz alacaklara dayandırıldığını, konkordato komiserlerince dosyaya sunulan raporda borçlunun konkordato projesine konu ödeme teklifinin öngördüğü kaynaklar ile orantılı olmadığının açıkça ifade edildiğini, konkordato projesinin tasdiki için yasanın öngördüğü alacaklı ve alacak çoğunluğunun kabul oyu sağlanamamasına rağmen tasdik yönünde hatalı karar verildiğini, proje ile öngörülen ödemesiz dönem ve uzun vadenin hayatın olağan akışına aykırılık teşkil edecek ve alacaklıların zararına neden olacak şekilde kararın kesinleşmesinden itibaren başlatılmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, İİK m. 294/3. gereğince kesin mühlet tarihine kadar faiz işletilmesi yasal olarak mümkün olduğuna göre tüm alacaklılar yönünden kesin mühlet tarihli alacağın esas alınması gerektiğini, geçici mühlet itibariyle alacakların değerlendirmeye alınmasının usul ve hukuka aykırı olduğunu, borçlu firmanın konkordato talebinin İİK’nun 286, 287 ve ilgili diğer maddelerinde yer alan yasal düzenlemelere uygun bulunmadığını, mahkemece itiraza uğrayan alacaklar yönünden depo kararı verilmemiş olmasının da alacaklıların haklarını zedelediğini belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve konkordato projesinin tasdiki talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
Alacaklı …. İş … …. vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemenin konkordato talep eden firmanın projesinin kabulüyle konkordatonun tasdikine dair kararının müvekkili Banka alacağını geciktirerek mağdur olmalarına neden olacağını, konkordato projesinin uygulanabilir olmadığını belirterek, İlk derece Mahkemesi kararı kaldırılarak konkordato talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
I-Alacaklı …. … … …. vekilinin geçici ve kesin mühlet verilmesine yönelik istinaf itirazları yönünden;
İstinaf sebebi olarak ileri sürülen ilk husus kanunun aradığı belgeler ve diğer şartlar bulunmaksızın borçluya geçici mühlet ve kesin mühlet verilmesinin hukuka aykırı olduğudur.
İİK’nın 287/son maddesi uyarınca geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamayacağı gibi aynı Kanun’un 293/1. maddesine göre de kesin mühlet talebinin kabulüne ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamaz.
Bu iki düzenleme kanunyollarını sadece bu kararların verildiği tarihte değil yargılama sonunda verilen nihai karar aşamasında da kapatmıştır.
Açıklanan nedenlerle alacaklı …. … … …. vekilinin istinaf dilekçesinin bu yöne ilişkin kısımlarının reddine karar vermek gerekmiştir (HMK m. 346/(1), 352/(1)-b).
II-Alacaklılar … …., …. … … …., …. İş … …. ve … vekillerinin istinaf başvurusu yönünden;
İİK’nın “Kanun yolları” başlıklı 308/a maddesi, “(Ek: 28/2/2018-7101/37 md.) Konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilânından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabilir…” hükmünü içermektedir.
Buna göre, konkordatonun tasdiki kararları ancak toplantıda olumsuz oy kullanan ve tasdik duruşmasına kadar itirazlarını bildiren alacaklılar tarafından istinaf edilebilir (İİK m.308/a). Konkordatoya itiraz kurumu İİK’nın 304. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenmiş ve duruşma tarihinin gösterildiği ilanda alacaklıların duruşmadan en az üç gün öncesine kadar yazılı olarak itiraz etmek suretiyle duruşmada hazır bulunabilecekleri hususunun ayrıca gösterileceği düzenlenmiştir. Bu şekilde itiraz etmeyen alacaklıların duruşmaya katılma hakkı bulunmadığı gibi karara karşı yasa yollarına başvurma hakkı da bulunmamaktadır.
Öğretide “itiraz eden alacaklı” kavramı ile “konkordatoya kaydedilmiş olsun ya da olmasın konkordatonun tasdiki talebinin incelendiği duruşmaya gelerek konkordatonun tasdiki talebinin reddine karşı itirazlarını dile getiren alacaklı”nın kast edildiği ve özellikle konkordatoya red oyu kullansalar bile duruşmaya gelmemiş olan alacaklıların tasdik kararına karşı yasa yoluna gitme yetkilerinin bulunmadığı konusunda fikir birliği vardır (bkz. Postacıoğlu , İ. E.: Konkordato, Ankara 1965, s.93, n.64; Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2.b., Ankara 2013, s.1502; Tanrıver, S./Deynekli, A.: Konkordatonun Tasdiki, Ankara 1996, s.158; Altay, S./Eskiocak, A.: Konkordato ve Yeniden Yapılandırma Hukuku, 5.b., İstanbul 2019, s.354, n.354; Buruloğlu, E./Reyna, Y.: Konkordato Hukuku ve Tatbikat, İstanbul 1968, s.74).

Nitekim Yargıtay da İcra ve İflas Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 04.09.1932 tarihinden bu yana aynı yönde karar vermektedir (Yargıtay 11. HD. 09.10.1989/6449-5145; Yargıtay 19. HD. 03.10.1995/7350-7821).
Alacaklılar … …., …. … … …., …. İş … ….’nin duruşma aşamasında itirazları bulunmadığı ve alacaklı … tarafından alacaklılar toplantısında kabul oyu verildiği anlaşıldığından, İlk derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurma hakları bulunmadığının kabulü gerekir.
Bu nedenlerle, HMK’nın 346/(1) ve 352/(1)-b maddeleri uyarınca, alacaklılar … …., …. … … …., …. İş … …. ve … vekillerinin istinaf dilekçelerinin reddine karar vermek gerekmiştir.

III-Alacaklı … … … vekilinin istinaf başvusu yönünden;
Alacaklı … … … vekilince istinaf aşamasında sunulan 09.08.2021 tarihli dilekçede; istemci şirketin müvekkili bankaya olan borcunun 3. şahıs … tarafından yapılan ödeme sonucunda tahsil ve tasfiye edildiği bildirilmiştir.
Adı geçen alacaklı tarafından alacağı tahsil edilmiş olmakla konkordatodan etkilenmeyeceğinden istinaf yoluna başvurmakta hukuki yararı kalmamıştır.
Bu nedenlerle, HMK’nın 353/(1)-ç maddesi uyarınca, alacaklı … … …. vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar vermek gerekmiştir.

IV-Alacaklı … Başkanlığı vekilinin istinaf başvurusu yönünden;
İcra ve İflas Kanunu’nun “Konkordatonun hükümleri” başlıklı 308/c maddesinin ikinci fıkrasında bağlayıcı hale gelen konkordatonun, konkordato başvurusundan önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburi olduğu, aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise 6183 sayılı Kanun kapsamındaki kamu alacakları hakkında bu maddenin ikinci fıkrası hükmünün uygulanmayacağı açıkça gösterilmiştir.
… Başkanlığının prim ve idari para cezası alacakları kamu alacağı niteliğinde olduğundan konkordato adı geçen kuruluş için bağlayıcı değildir. Bir diğer ifade ile … Başkanlığının sözü edilen alacakları borçlu tarafından vadesinde ve tam olarak ödenecektir.
Adı geçen alacaklı vekilince Dairemize sunulan 26.08.2021 tarihli dilekçede de müvekkili Kurumun adi alacaklılar grubunda yer almadığı, bu nedenle projenin kendilerine olumlu yansımasının bulunmadığı bildirilmiştir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında … Başkanlığının, İlk derece Mahkemesinde konkordatonun tasdikine ilişkin olarak verdiği kararı istinaf etmekte hukuki yararı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, HMK’nın 352/(1)-ç maddesi uyarınca, … Başkanlığı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
V-Alacaklı …. … … …. vekilinin diğer, alacaklılar … …. ve Tic. …., … … …. vekillerinin tüm istinaf itirazları yönünden;
a)-Dairemizce öncelikle İİK m. 304/1 ikinci cümlede yazılı süre bakımından değerlendirme yapılması gerekmiştir.
26.03.2020 tarih ve 31080 sayılı … …’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7226 Sayılı Yasa’nın Geçici 1. maddesi:
”1)Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla;
a) Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden,
b) 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile takip hukukuna ilişkin diğer kanunlarda belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim veya icra ve iflas daireleri tarafından tayin edilen süreler; nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere tüm icra ve iflas takipleri, taraf ve takip işlemleri, yeni icra ve iflas takip taleplerinin alınması, ihtiyati haciz kararlarının icra ve infazına ilişkin işlemler 22/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden itibaren 30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durur. Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır. Salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanı durma süresini altı ayı geçmemek üzere bir kez uzatabilir ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltabilir. Bu kararlar Resmî …’de yayımlanır.
(2) Aşağıdaki süreler bu maddenin kapsamı dışındadır:
a) Suç ve ceza, kabahat ve idari yaptırım ile disiplin hapsi ve tazyik hapsi için kanunlarda düzenlenen zamanaşımı süreleri.
b) 5271 sayılı Kanunda düzenlenen koruma tedbirlerine ilişkin süreler.
c) 6100 sayılı Kanunda düzenlenen ihtiyati tedbiri tamamlayan işlemlere ilişkin süreler.
(3) 2004 sayılı Kanun ile takip hukukuna ilişkin diğer kanunlar kapsamında;
a) İcra ve iflas daireleri tarafından mal veya haklara ilişkin olarak ilan edilmiş olan satış gününün durma süresi içinde kalması halinde, bu mal veya haklar için durma süresinden sonra yeni bir talep aranmaksızın icra ve iflas dairelerince satış günü verilir. Bu durumda satış ilanı sadece elektronik ortamda yapılır ve ilan için ücret alınmaz,
b) Durma süresi içinde rızaen yapılan ödemeler kabul edilir ve taraflardan biri, diğer tarafın lehine olan işlemlerin yapılmasını talep edebilir,
c) Konkordato mühletinin alacaklı ve borçlu bakımından sonuçları, durma süresince devam eder,
ç) İcra ve iflas hizmetlerinin aksamaması için gerekli olan diğer tedbirler alınır.
(4) Durma süresince duruşmaların ve müzakerelerin ertelenmesi de dâhil olmak üzere alınması gereken diğer tüm tedbirler ile buna ilişkin usul ve esasları;
a) Yargıtay ve Danıştay bakımından ilgili Başkanlar Kurulu,
b) İlk derece adli ve idari yargı mercileri ile bölge adliye ve bölge idare mahkemeleri bakımından Hâkimler ve Savcılar Kurulu,
c) Adalet hizmetleri bakımından Adalet Bakanlığı, belirler.” hükmünü içermektedir.
Buna göre, Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla maddede belirtilen sürelerin 13.03.2020 (bu tarih dahil) tarihinden 30.04.2020 (bu tarih dahil) tarihine kadar duracağı hüküm altına alınmış; daha sonra, bu durma süresinin, 30.04.2020 tarih ve 3114 sayılı … …’de yayımlanarak yürürlüğe giren Cumhurbaşkanı Kararının 1. maddesi ile 01.05.2020 (bu tarih dahil) tarihinden 15.06.2020 (bu tarih dahil) tarihine kadar uzatılmasına karar verilmiştir.
Yasanın Geçici-1. maddesinin 2. fıkrasında, durma süresinin istisnalarına yer verildiği, ancak konkordato mühlet ve sürelerini durma süresi kapsamı dışında bırakan bir istisnaya yer verilmediği anlaşılmaktadır. Madde gerekçesinde yazılı “Konkordato kurumuna ilişkin mühlet ve sürelerin, 2004 sayılı Kanunda düzenlenmesi sebebiyle durma süresinin kapsamında olacağı konusunda tereddüt bulunmamaktadır.” açıklaması da mühlet ve sürelerin durma süresi kapsamına dahil olduğunu göstermektedir.
“…Durma süresinin düzenlendiği 7226 sayılı Kanunun Geçici-1 maddesinin 2. fıkrasında durma süresinin istisnalarına yer verildiği ve bu istisnalar arasında konkordato kurumundaki mühlet ve süreleri durma sürelerinin kapsamı dışında bırakan bir istisna getirilmediği görülmektedir. Hükmün gerekçesinde ise şu açıklamaya yer verildiği görülmektedir; “Konkordato kurumuna ilişkin mühlet ve sürelerin, 2004 sayılı Kanunda düzenlenmesi sebebiyle durma süresinin kapsamında olacağı konusunda tereddüt bulunmamaktadır.” Bu noktada sorunun cevabı açısından hükümden ziyade gerekçe önem kazanmakta ve konkordato kurumundaki mühlet ve sürelerin de durma süreleri kapsamına dahil olduğunun açık bir şekilde belirtildiği görülmektedir. Gerekçede yer verilen “Konkordato kurumuna ilişkin mühlet ve sürelerin ibaresi ise, hukukumuzda konkordato kurumunun düzenleme altına alındığı 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun 12 inci babında ve yardımcı mevzuatta yer verilen mühlet süreleri dahil her türlü sürenin, mezkûr durma sürelerinin kapsamına girdiğini göstermektedir.” (Durna, Ümit Erkan: Covid-19 salgın hastalığı nedeniyle yargıda duran sürelerin konkordato kurumundaki mühlet ve süreler açısından değerlendirilmesi,14.05.2020)
(https://blog.lexpera.com.tr/covid-19-salgin-hastaligi-nedeniyle-yargida-duran-surelerin-konkordato-kurumundaki-muhlet-ve-sureler-acisindan-degerlendirilmesi)
Diğer yandan, istisnalarda belirtilen “Konkordato mühletinin alacaklı ve borçlu bakımından sonuçları, durma süresince devam eder” hükmünün, konkordato mühletinin alacaklı bakımından sonuçlarını düzenleyen 294 üncü madde (rehinli alacaklılara ilişkin sonuçlarının 295 inci madde), borçlu bakımından sonuçlarını düzenleyen 297 inci maddeler ile ilgili ve bu hükümlere yönelik olduğu değerlendirilmiştir.
Somut olayda, 28.01.2019 tarihinde istemde bulunulduğu, mahkemece 29.04.2019 tarihinde 1 yıl süreyle kesin mühlet verildiği, 03.07.2020 tarihli ara kararla İİK 304/2 maddesi gereğince kesin mühletin bitim tarihinden itibaren 2 ay uzatılmasına karar verildiği,
bilahare 18.09.2020 tarihinde de tasdik kararının verildiği anlaşılmıştır.
Buna göre İİK m. 304/1 ikinci cümlede yazılı “Mahkeme, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her hâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorundadır.” hükmüne uygun sürede karar verildiği değerlendirilmiştir.
b)-İİK’nın 300. maddesi uyarınca konkordato komiseri, yazdırılan alacaklara karşı borçlunun beyanını alır. Borçlunun itiraz ettiği alacaklar çekişmeli hale gelir. Kanun çekişmeli alacaklara iki sonuç bağlamıştır. İlk olarak çekişmeli alacakların nisaba ne şekilde katılacağına mahkeme karar verir (İİK m.302/VI). Nitekim somut olayda bu hususta yapılan başvurular mahkemece değerlendirilmiştir. Mahkemenin bu konuda verdiği kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. İkinci olarak çekişmeli alacaklar ayrıca dava konusu edilebilirler (İİK m.308/b).
Açıklanan nedenlerle çekişmeli hale gelmiş alacakların istinaf sebebi yapılmasına ve bu tutarların bölge adliye mahkemesince belirlenmesine yasal olanak bulunmamaktadır.
Çekişmeli alacakların depo ettirilmesi hususu tamamen ilk derece mahkemesinin takdirinde olup bu takdirin istinaf incelemesine konu edilmesi mümkün görülmemiştir.
Bu açıklamalara ve dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre, HMK.’nın 356/(2). maddesi uyarınca, alacaklılar …. … … …., … …. ve Tic. …., … … …. vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer hususlara ilişkin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
VI-İstem, konkordatonun tasdikine ilişkindir.
Dairemizce komiserler kurulu raporlarındaki bazı hususların finansal raporlama tekniğine uygun olup olmadığının belirlenmesi ve bazı alacak tutarları ile ilgili farklılıkların açıklanması, ayrıca İİK’nın 285 ve 302. maddelerinde gösterilen hususların mali ilkeler çerçevesinde değerlendirilmesi için bilirkişi raporu alınması gerektiği düşünülmüş ve HMK’nın 356. maddesi uyarınca duruşma açılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi tarafından sunulan 11.03.2021 tarihli raporda; 28.12.2020 tarihli tensip zabtı ile sorulan hususlar cevaplandırılmış, özet olarak; ortakların süreçte zımni irade beyanları olduğu kabul edilerek rayiç değer bilançosunun tanziminde “Ortaklara Borçlar”ın dikkate alınmamasının doğru olduğu ancak “Personele Borçlar”ın dikkate alınması gerektiği, komiserler kurulu raporunda banka borçları ile ilgili verilerin uyumlu olduğu, konkordato talep eden şirketin rayiç değer bilançosu bilgilerine göre Kaldıraç Oranının (Varlıklar/Borçlar) 0,48 olduğu, adi alacaklılar yönünden projenin olumlu bulunduğu, projedeki ödeme taahhüdünün komiserler kurulu raporu ve revize proje kapsamında yer verilen nakit akışlarının sağlanması ve işletmenin sürekliliği ile olanaklı olabileceği, nihai rapora esas rayiç değer bilançosunun oluşturulmasında… dikkate alınmamış olmasının Varlık/Borç oranında önemli ölçüde değişiklik oluşturduğu, finansal tabloların oluşumu ile bağlantılı olarak bunun dışında bir olumsuzluğa rastlanmamış olduğu tespit ve görüşü bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunda tensip tutanağının 3 no’lu bendindeki “Hukuki niteleme Dairemize ait olmak üzere konkordatoya başvuru ve tasdik şartları bağlamında İcra ve İflas Kanunu’nun 285 ve 305’nci maddelerinde gösterilen hususların ‘mali ilkeler çerçevesinde’ değerlendirilmesi,” hususunun açık, ayrıntılı şekilde cevaplandırılmamış olduğu görülerek bu konularda ek rapor istenmiş; bilirkişinin29.06.2021 tarihli ek raporunda ise şirketin iflası halinde adi alacaklıların kavuşması muhtemel oranın %38,25 seviyesinde bulunduğu, borçlunun iflası halinde alacaklıların daha fazla miktarda alacaklarına kavuşacakları yönünde bir kanaatin oluşmadığı görüşü bildirilmiştir.
Bilirkişi tarafından sunulan rapor ve ek raporda, sorulmasına rağmen İİK’nın 305. maddesindeki tasdik koşullarından “Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması” koşulunun değerlendirilmemiş olduğu görülerek bilirkişi duruşmaya davet edilerek dinlenmiştir.
Bilirkişi … 02.11.2021 tarihli duruşmadaki imzalı beyanında; “11.03.2021 tarihli raporumun 1. sayfasında ‘ortaklara borçların ortakların süreçte zımni irade beyanlarının olduğu kabul edilerek’ diye dikkate alınmaması gerektiğini belirtmiştim, bu ifademi şöyle açıklıyorum; gerek Yargıtay kararlarında gerekse doktrinde genellikle şirket ortaklarının şirketten olan alacaklarını talep etmedikleri genel kabul görmüştür, ben de bu doğrultuda raporumu hazırladım. raporumun 4. sayfasında şirketin varlıklar borçlar toplamı ile varlıkların borçları karşılama oranını belirtmiştim, borçlu konkordato talep eden şirketin gerek asıl proje ve gerekse revize projede öngörü şeklinde hazırlanmıştır, şirketin varlıkları borçları karşılama oranı raporda belirttiğim gibi 0.48’dir. Şayet borçlu şirketin nakit girişi olması halinde projenin gerçekleşme ihtimali vardır, aksi takdirde gerçekleşme ihtimali yoktur, devamla zaten raporumun 5. sayfasının sonuç ve kanaat kısmının son bölümlerinde bu hususlarına vurgu yapmıştım, daha önceki raporlarda yıllara yaygın inşaat maliyetleri ve hakedişleri muhasabe ilkelerine uygun olmayacak biçimde varlık ve borç kalemleri arasına alınmıştır, ortaklar alacaklarından feragat etmeseler dahi kaynak girişinin düzenli biçimde gerçekleşmesi halinde konkordato takvimi çerçevesinde borçların ödenmesi mümkündür.” şeklinde açıklama yapmıştır.
İlk derece Mahkemesine Komiserler Kurulu tarafından sunulan nihai raporda 17.03.2020 tarihli rayiç değer bilançosuna göre istemci şirketin aktif varlıkları toplamının 18.358.589,50 TL., borçları toplamının 22.024.506,15 TL., borca batıklık tutarının -3.689.911,26 TL., borca batıklık oranının %83,4 olduğu tespit ve görüşü bildirilmiştir. Dairemizce alınan bilirkişi raporunda ise; “Ortaklara Borçların” ortakların süreçte zımni irade beyanları olduğu kabul edilerek dikkate alınmamasının doğru olduğu ancak “Personele Borçlar”ın dikkate alınmamasının hatalı olduğu, … ile Yıllara Yaygın İnşaat Hakedişlerinin dikkate alınmış olmasının doğru olmadığı görüşü bildirilerek istemci şirketin varlıkları toplamının 8.607.570,65 TL., borçlar toplamının 17.970.917,21 TL., özvarlığının -9.363.346,56, varlıkların borçları karşılama oranının %48 olduğu hesaplanmıştır.
Rayiç değer bilançosunda paraya çevrildiğinde nakde dönüşebilen kalemlerin yer alması gerektiğinden, komiserler kurulunca düzenlenen raporda ihtimale dayalı ……… kalemlerine istemci şirketin rayiç değer bilançosunda yer verilmesi doğru olmamıştır. Buna göre istemci şirketin aktiflerinin borçlarını karşılama oranı %48 olmaktadır. İstemci şirketin ortakları tarafından, gelinen aşamada dahi, 1.187.967,13 TL. alacakları ile ilgili feragate ilişkin yazılı ya da sözlü beyan sunulmamıştır. Bu borçların eklenmesi durumunda istemci şirketin aktiflerinin borçlarını karşılama oranı daha da düşecektir.
Son kayyım raporlarında, istemci şirketin bazı banka borçlarını ve cari borçlarını ödemediği de tespit edilmiştir.
Bu durumda Dairemizce, duruşmada dinlenen bilirkişinin hem %83,4 oranında hem de %48 oranında kaynak girişinin düzenli biçimde gerçekleşmesi halinde istemci şirketçe konkordato takvimi çerçevesinde borçların ödenmesinin mümkün olduğu görüşünün çelişkili olduğu, istemci şirketin İİK’nın 305/1-b bendindeki “Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması” şartının gerçekleşmediği değerlendirilmiş, alacaklılar …. … … …., … …. ve Tic. …., … … …. vekillerinin istinaf başvurularının kabulüyle, HMK.’nın 356/(2). maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına ve istemci şirketin konkordato isteminin reddi ile iflasına dair yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
I-Yukarıda (I) nolu bentte açıklanan nedenlerle; HMK’nın 346/(1) ve 352/(1)-b maddeleri uyarınca, alacaklı …. … … …. vekilinin istinaf dilekçesinin geçici ve kesin mühlet verilmesine ilişkin kısımlarının reddine,
II-Yukarıda (II) nolu bentte açıklanan nedenlerle, HMK’nın 346/(1) ve 352/(1)-b maddeleri uyarınca, alacaklılar … …., …. … … …., …. İş … …. ve … vekillerinin istinaf dilekçelerinin reddine,
III-Yukarıda (III) nolu bentte açıklanan nedenlerle alacaklı … … …. vekilinin, (IV) nolu bentte açıklanan nedenlerle alacaklı … Başkanlığı vekilinin istinaf başvurularının, HMK’nın 353/(1)-ç maddesi uyarınca, usulden reddine,
IV-Yukarıda (V) nolu bentte açıklanan nedenlerle, HMK.’nın 356/(2). maddesi uyarınca, alacaklılar …. … … …., … …. ve Tic. …., … … …. vekillerinin diğer hususlara ilişkin İSTİNAF BAŞVURULARININ ESASTAN REDDİNE,
V-Yukarıda (VI) nolu bentte açıklanan nedenlerle, alacaklılar …. … …….. vekillerinin istinaf başvurularının kabulüyle, HMK.’nın 356/(2). maddesi uyarınca, Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18.09.2020 tarih ve……. sayılı hükmünün KALDIRILMASINA VE YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
Buna göre,
“1-İstemcinin konkordato tasdik isteminin REDDİNE, Ankara Ticaret Sicil Memurluğunda ….. Ticaret Sicil No ile kayıtlı …’nin İİK’nın 308. maddesi uyarınca İFLASINA, iflasın 30.11.2021 tarihinde saat 10:26 itibariyle açılmasına,
2-İflas kararının derhal İflas Müdürlüğüne bildirilmesine,
3-Kararın İİK’nın 308. maddesi yollamasıyla 288 maddesi uyarınca ilân edilerek ilgili yerlere bildirilmesine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL.’den peşin alınan 44,40 TL.’nin düşümü ile kalan 14,90 TL’nin istemci şirketten alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
5-İstemci tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerine bırakılmasına,
6-Alacaklılar …. … … …., … …. ve Tic. …., … … …. tarafından yatırılan 1.800,00’er (1.800,00×3=5.400,00) TL. bilirkişi ücretinin istemci şirketten alınarak ayrı ayrı adı geçen alacaklılara verilmesine,
7-İstemci ve istinaf yoluna başvuran alacaklılar tarafından yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden alınarak yatıranlara iadesine,”

VI-Alacaklılar … …., …. … … …., …. İş … …. ve … tarafından yatırılan istinaf harçlarının; alacaklılar … … …., …. … … …., … …. ve Tic. …. ve … … …. tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
VII-Dairemizin 28.12.2020 tarihli tensip tutanağı doğrultusunda alacaklılar … …., …. … … …. ve … … …. tarafından ayrı ayrı yatırılan 600,00’er TL gider avansının ayrı ayrı yatıranlara iadesine,
VIII-Alacaklılar …. … … …., … …. ve Tic. …., … … ….’den ayrı ayrı 1.200,00’er (1.200,00×3=3.600,00) TL. alınarak alacaklı …. İş … ….’ne verilmesine,
IX-Alacaklılar …. … … …., … …. ve Tic. …., … … …. tarafından Dairemizin 28.12.2020 tarihli tensip tutanağı doğrultusunda ayrı ayrı yatırılan 600,00’er (600,00×3=1.800,00) TL’nin …. İş … ….’ne verilmesine,
X-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin Dairemize yerine getirilmesine,
30.11.2021 tarihinde, İİK’nın 308/a maddesi uyarınca, konkordato talep eden vekili Av. …, alacaklı …….. yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren on gün içinde Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 30.11.2021