Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2020/97 E. 2023/1992 K. 13.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/97 – 2023/1992
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2020/97
KARAR NO : 2023/1992
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 16.10.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2018/67 E., 2019/753 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

Taraf vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili, davalı borçlu şirket aleyhine Ankara 5. İcra Müdürlüğü’nün 2017/22294 esas nolu dosyası icra takibi başlatıldığını, borçlu şirketin 12.12.2017 tarihinde asıl alacağı ve tüm fer’ilere itiraz ettiğini, asıl alacağa itiraz etmiş olsa bile icra takibine geçildikten 1 hafta sonra, 11.12.2017 tarihinde müvekkili şirketin banka hesabına 118.702,57-TL yatırarak kısmi ödemede bulunduğunu, takip konusu borcun muacceliyet kesbettiği gibi sözleşmeye de herhangi bir aykırılık olmadığını, ayrıca icra konusu talep edilen alacağın likit bir alacak olduğunu, takibe yapılan itirazın kötüneyitli olduğunu beyan ederek takibe giren 170.952,90-TL’den asıl alacağa karşılık ödenmiş olan 103.761,56-TL düşüldüğünde kalan 67.191,34-TL yönünden takibe yapılan itirazın iptali ile asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirket ile davalı arasında müvekkili şirketin işletmesindeki çeşitli adreslerde görev yapmak üzere özel güvenlik hizmeti işine dair yüklenicilik sözleşmesi imza ve ifa edildiğini, taraflar arasında, ilk sözleşmeden sonraki dönemi kapsayacak şekilde ve sadece sözleşme döneminde hüküm doğuracak nitelikte, 13.07.2015 düzenleme tarihli ve 14.07.2015’den itibaren geçerli olan ikinci bir sözleşme imzalanarak yeni dönemi bu sözleşme hükümlerine istinaden sürdürdüğünü, söz konusu sözleşmenin sonuna gelindiğinde sözleşme ve devamında davacının kestiği hakediş faturalarının ödeme aşamasında, taraflar arasındaki sözleşmeden doğan evrak bildirimi süreci devam ederken, zaten ödenmesi konusunda özünde bir ihtilaf olmayan fatura bedellerinin, bu hususta uyarı vb herhangi bir talep sunulmadan davacı tarafından icra takibine konu edildiğini, müvekkili şirketin ilgili icra dosyasının ödeme emri kendisine tebliğ edilmeden, yani icra takibini öğrenmeden önce şifahi görüşmeler ve elden bir kısım belgenin kendisine iletilmesi sonucu, faturalara konu bedelin büyük kısmının davacı hesabına yatırıldığını, davacı tarafın söz konusu belgeleri tam iletmediğini, şirkete en son 11.12.2017 tarihinde 118.702,57-TL’lik bir ödeme yapıldığını, taraflar arasındaki yıllara sari ticari ilişkiye ve sözleşmeye uygun olmayacak nitelikte, kötü niyetli icra takibine itiraz edilmesinin gerektiğini, sözleşme hükümlerinin açık olup ilgili belgelerin teslimine dair ispat yükünün davacı yanın üzerinde olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince “…Taraflar arasında düzenlenen 13.7.2015 tarihli Koruma ve Güvenlik Hizmeti sözleşmesi ile Ek Protokol ve ilgili tüm belgeler celp edilmiş, uzman bilirkişiden rapor alınmış, dayanak faturaların taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, bakiye 50.000,00 TL alacağın varlığının her iki yan defterlerinden anlaşıldığı görülmüştür. Davalı tarafça takip tarihi itibarı ile alacağın muaccel olmadığı , davacının 4.12.2017 tarihinde eksik belgeleri sunduğu ve evraklar incelenerek makul süre geçmeden 5.12.2017 tarihinde takibin yapıldığı ileri sürülmüş ise de; takip tarihinden önce 14.11.2017 tarihi itibarı ile borcun defterlerde kaydının olduğu, ödeme emri 12.12. 2017 tarihinde tebliğ edildiği,aynı gün itiraz dilekçesinin verildiği, ancak 11.12.2017 tarihinde ödeme emri tebliğinden önce borcun büyük bir kısmının ödendiği görülmüş, sözleşme 9.7 maddesi uyarınca davacının işçilerle ilgili belgeleri aylık hak ediş ve ve ilk hak ediş dosyası ile birlikte verme yükümlülüğünün olduğu, takip tarihi itibarı ile bir kısım evrakın yeni verildiği kabul edilse dahi ödemenin büyük kısmının ödeme emri tebliğinden önce yapılmış olması karşısında belgelerin eksik verildiği iddiasının kabul edilemeyeceği gibi, ödeme yapıldığı gün itibarı ile belgeler verilmiş olmasına rağmen itiraz edilmiş olduğu gözetilerek takip tarihi itibarı ile borcun sabit olması nedeniyle davanın kısmen kabulüne, Ankara 5. İcra Müd.’nün 2017/22294 sayılı dosyasında 50.000 TL’ye yönelik itirazın iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak likit ve muayyen oldoğundan asıl alacağın %20’si 10.000 TL inkâr tazminatının davalıdan tahsiline…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Davalı şirketin icra takibine geçildikten 1 hafta sonra 11.12.2017 tarihinde müvekkili şirketin banka hesabına 118.702,57-TL yatırarak kısmi ödemede bulunduğunu, ödeme emrinde kısmi ödemelerin öncelikle faiz, icra masraf ve giderlerine mahsup edileceği belirtildiğinden haricen ödenen 118.702,57-TL’den, % 2,27 haricen tahsil harcı olan 2.694,55-TL ile ödenen miktarın icra vekalet ücreti olan 12.246,21-TL mahsup edildiğinde asıl alacağa karşılık 103.761,56-TL’nin ödenmiş olacağını, takibe giren 170.952,90-TL’den asıl alacağa karşılık ödenmiş olan 103.761,56-TL düşüldüğünde kalan 67.191,34-TL yönünden takibe yapılan itirazın iptali gerekirken yerel mahkemenin 50.000,00-TL yönünden yapılan itirazın iptaline karar vermesinin yasa ve usule aykırı olduğunu;
Bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde sadece tarafların ticari defter ve kayıtlarında görünen borç alacak ilişkisinin tespit edildiğini, davanın bir itirazın iptali olduğunu, davalı şirketin icra takibine geçildikten sonra kısmi ödeme yaptığını, bu meblağ yönünden tahsil harcının davalı şirkete ait bir borç olduğu, yine bu meblağ yönünden icra vekalet ücreti alacağı doğduğu, bu borcun da davalı şirkete ait olduğu, yine icra takibine kadar işlemiş faiz borcundan da davalı şirketin sorumlu olduğu hususlarında bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığını, öncesinde icra takibi olduğu için davalı şirketin takibe kadar işlemiş faiz, tahsil harcı ve icra vekalet ücretinden sorumlu olduğunu, bu kalemlerin de kısmi ödenen meblağdan mahsup edilmek suretiyle borcun üzerine eklenmesi gerektiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Taraflar arasındaki sözleşmenin 9. maddesinde, yükleniciye SGK işe giriş bildirgelerini, imzalı maaş ödeme bordro ve dekontlarını, SGK aylık prim bildirgeleri ile prim ödeme makbuzlarını, imzalı yıllık izin formlarını ve kayıt defterlerini teslim zorunluluğu getirildiğini, zaten tarafların 5 yıla yakın çalışma süresinde, hakediş ödeme sürecini bu şekilde yürüttüklerini, yani ortada dava edecek temerrüt bulunmadığını, bu belgeleri ilettiği ve temerrüdün doğduğunu ispat yükümlüğü davacı üzerinde olmasına rağmen bu hususun tahkikat aşamasında incelenmediğini, oysa davacı tarafın söz konusu belgeleri tam iletmediğini, belgeleri parça parça tamamlamaya çabalarken o esnada müvekkili şirkete kötü niyetli olarak icra takibi yaptığını;
112 sayfalık ve halihazırda eksikliği olan klasörün şirkete 04.12.2017 tarihinde getirildiği ve icra takibinin ise 05.12.2017 tarihinde açıldığı hususlarının gerek davacının beyan ve delilleriyle gerekse sistem kayıtlarına dair dosyaya müzekkere cevabı ile giren belgelerle sabit olduğunu, ancak söz konusu incelemenin bilirkişi tarafından hiç bir suretle yapılmadığını;
Taraflar arasında daha önce herhangi bir ödeme sorunu yaşanmamış ve iş ilişkisi uzlaşma ile sonlandırılmışken müvekkili şirketin Ankara’nın tek doğal gaz dağıtım kurumu olarak büyüklüğü ve ticari itibarı ortadayken, davalı yanın henüz evrak iletim aşamsında icra takibine geçmesinin açık şekilde kötü niyet göstergesi olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, özel güvenlik hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre taraf vekillerinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurularının esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/67 E., 2019/753 K. sayılı dava dosyasında verdiği 16.10.2019 tarihli kararına yönelik taraf vekillerinin İSTİNAF BAŞVURULARININ AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 44,40-TL harcın düşümü ile kalan 225,45-TL harcın davacıdan; alınması gereken 3.415,50-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 853,88-TL harcın düşümü ile kalan 2.561,62-TL harcın davalıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davacı ve davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
13.12.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 14.12.2023
Başkan Üye Üye Katip