Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2020/813 E. 2021/1725 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ ….
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

….

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 05.09.2019
ESAS-KARAR NUMARASI …..

Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili Tüketici Mahkemesine sunduğu 03.12.2018 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin dükkanı için davalı sigorta şirketi ile 12.12.2014-12.12.2015 tarihlerinin kapsayan … Sigorta Sözleşmesi akdettiğini, dükkanında 10-11.04.2015 tarihinde hırsızlık olması üzerine davalı sigorta şirketine başvurduğunu, davalı tarafından 04.05.2015 tarihli yazı ile “meydana gelen hadisenin Hırsızlık Sigortası Genel Şartları A.1.1. maddesi gereği kırma, delme, yıkma, devirme ve zorlamayla girilerek gerçekleşmemiş olması sebebiyle teminat dışı olduğu ve herhangi bir ödeme yapılamayacağı” bildirilerek başvurusunun reddedildiğini, zarar bedelinin tahsili için Ankara 11. İcra Müdürlüğü’nün….. E. sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, davalının itirazı üzerine icra takibinin durduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptaline, asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davaya konu hasarın 11.04.2015 tarihinde meydana geldiğinin iddia edildiğini, hırsızlık tarihi ile dava tarihi arasında 3 yılı aşkın zaman geçtiğini, Hırsızlık Sigortası Genel Şartlarının “C.10 zamanaşımı” başlıklı maddesinde iş bu sigorta sözleşmesinden doğan bütün taleplerin iki yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunun düzenlendiğini, icra takibine itiraz ettikten sonra davacı tarafça itirazın iptali davasının bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, ayrıca talep edilen tazminatın teminat dışı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte poliçede sigortalı mahalde kepenk, parmaklık, alarm sistemi, özel güvenlik ya da gece bekçisi koşullarından en az birisinin bulunması kaydı ile hırsızlık teminatının geçerli olacağının belirtildiğini, eksper tarafından yapılan incelemeler neticesinde düzenlenen ekspertiz raporunda hırsızlık olayının vuku bulduğu iş yerinde poliçede aranan aşağıdaki şartın mevcut olmadığının tespit edildiğini, yine kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı tarafça talep edilen miktar fahiş olup gerçek zararı yansıtmadığını, ayrıca alacak likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden icra inkâr tazminatı talebinin de dayanağı bulunmadığını savunarak, davanın zaman aşımı, hak düşürücü süre, usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
Davanın açıldığı Tüketici Mahkemesince, taraflar arasında “… Sigorta Poliçesi” imzalandığı, bu durumda taraflar arasındaki sigorta sözleşmesinin tüketici ilişkisinden kaynaklanmadığı, TTK’da düzenlenen sigorta hukukuna ilişkin uyuşmazlıkların Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca mutlak ticari dava kabul edildiği gerekçesiyle, görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Dosyanın gönderildiği İlk derece Mahkemesince; sigorta sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat talepleri sigorta ettiren ile sigortacının tarafı olduğu sözleşmeye dayanmakta olup, bu davaların 6762 s. TTK’nın 1268. maddesi gereğince 2 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu. (6102 s. TTK md.1420), bu düzenlemenin İşyeri/Hırsızlık Sigortası Genel Şartlarının C.10. maddesinde de açıkça ve aynen yer aldığı (bkz. Yargıtay 17. HD.’nin 2013/3867 esas ve 2014/42 karar sayılı 13.01.2014 tarihli ilamı) 6762 s. TTK’nın 1292 ve 1299. maddeleri (6102 s. TTK md 1446 ve 1427) hükmü uyarınca zamanaşımı süresinin başlangıcının alacağın muaccel olduğu gün, yani sigortalının rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği günden itibaren başlayan 5 günlük ihbar tarihinin son günü olduğu, somut olayda, zamanaşımının dava dilekçesine göre 11.04.2015 tarihinde başlayacağı, TBK md. 153.’de düzenlenen zamanaşımının durması sebeplerinin oluşmadığı, aynı Kanunun md. 154/2 gereği yapılan icra takibi sebebiyle zamaşımının kesilmesi sebebinin oluştuğu, davaya konu Ankara 11. İcra Müdürlüğünün ….. sayılı icra takibi 03.07.2015 tarihinde başlatılmış, zamanaşımının yeniden işlemeye başlayacağı bu tarih ve Ankara 13. Tüketici Mahkemesinde ikame edilen iş bu dava tarihi olan 03.12.2018 tarihi dikkate alındığında yukarıda belirtilen zamanaşımı süresinin dolduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar ederek, müvekkilince olayın öğrenildiği tarihten itibaren yasal ihbar süresi içerisinde davalı sigorta şirketine başvurulduğunu ve davalı sigorta şirketi tarafından 04.05.2015 tarihli cevabi yazı ile herhangi bir ödeme yapılmayacağının bildirildiğini, yine 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, icra takibinin açılması ile de zamanaşımı süresinin kesildiğini, icra dosyasında davalı tarafın itiraz dilekçesi tebliğ edilmediğinden yasal bir yıllık dava açma süresinin başlamadığını, icra takibinin yapıldığı tarihte TBK 154/2 maddesi gereği zamanaşımı kesildiğinden mahkemenin zamanaşımının yeniden işlemeye başlayacağı yönündeki gerekçesinin esaslı hata içerdiğini belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasındaki işyeri sigorta poliçesine dayalı olarak hasar bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca, davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL. istinaf karar harcının peşin yatırılan 93,41 TL.’den düşümü ile kalan 34,11 TL.’nin istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden alınarak iadesine.
4-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
17.11.2021 tarihinde, HMK’nın 362/(1)-a. maddesi uyarınca (Ek madde 1 uyarınca yeniden değerleme oranına göre belirlenen 78.630,00 TL. kesinlik sınırının altında kaldığından) KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 18.11.2021
….