Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2020/695 E. 2022/2118 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

ESAS NO : 2020/695
KARAR NO : 2022/2118

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 30/05/2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2019/210E., 2019/542K.
DAVACI : … –
VEKİLİ :
DAVALI : … – …

Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, müvekkili bankaya haciz ihbarnameleri gönderildiğini, müvekkilinin borcunun bulunmadığını ileri sürerek, davacının borçlu olmadığının tespiti, Ankara 18. İcra Müdürlüğünün 2019/1459 esas sayılı dosyasından gönderilen ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin iptalini ve %40 kötüniyet tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı yana tebligat yapılmadan, 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Kanunun 20. Maddesi gereğince davanın arabuluculuğa tabi olması nedeniyle, davacı vekiline, arabulucuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneği sunmak üzere ara kararın tebliğinden itibaren bir haftalık kesin süre verilmiş, ara karar 14/02/2019 tarihinde davacı vekiline tebliğ edilmiştir.
Davacı vekili 03/05/2019 tarihinde sunduğu dilekçe ile davanın arabulucuya tabi olmaması nedeniyle ara karardan dönülmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “… 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Kanunun 20. Maddesi ile 6102 sayılı TTK’ ya 5/A maddesi olarak eklenen madde hükmü gereğince TTK’ nın 4. Maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2 maddesi gereğince davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, davacı tarafça arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmediği, davanın alacağın bulunmadığına ilişkin olması nedeniyle arabulucuya başvurulmasının dava şartı olduğu, davacı vekili tarafından bir haftalık kesin süre içerisinde, arabulucuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın sunulmadığı, bu şeklide 6102 sayılı TTK’nun 5/a meddisinde düzenlenen dava şartının yerine gelmediği anlaşılmakla 6325 sayılı kanunun 18/A -2 maddesi gereğince davanın usulden reddine…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Davanın, …Şirketi borçları için Ankara 18. İcra Dairesi 2019/1459 Esas sayılı dosyasından gönderilen haciz ihbarnamelerinin iptaline ilişkin olduğunu, davalı ile müvekkili banka arasında herhangi bir ticari ilişki, alacak veya kredi ilişkisi bulunmadığını, icra dairesince gönderilen 1. ve 2. haciz ihbarnamelerine süresi içerisinde cevap verilmesine rağmen yine de 89/3 haciz ihbarnamesi gönderildiğini ve müvekkili bankanın borçlu sayılma riskini doğduğunu, bu nedenle de itiraz haklarını kullandıklarını, ayrıca üçüncü kişi tarafından açılan menfi tespit davalarında arabuluculuk şartının aranmadığını, bu davanın ticari davalardan, konusunun bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin bir dava olmadığını beyan ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, İİK’nın 89. Maddesi kapsamında menfi tespit istemine ilişkindir.
1-6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra “Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” hükmü ile nispi ticari davaya ilişkin de düzenleme yapılmış olup, buna göre tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.
İİK’nın 89/3. maddesinin, üçüncü cümlesi, “..İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur…” hükmünü içermektedir. Bu hükümde belirtilen mahkemenin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte İİK’nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 12.04.2016 tarih ve 3568 E., 6425 K. ve 17.12.2015 tarih ve 7065 E., 17162 K., sayılı ilamları da bu yöndedir.
Somut olayda, taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi uyuşmazlık davalı alacaklı tarafından başlatılan icra takibinde, borçluya borçlu olduğu gerekçesiyle çıkarılan haciz ihbarnamelerine itiraz edilmemesi nedeniyle yedinde sayılan borçtan dolayı borçlu olmadığının tespiti istenmektedir.
01.10.2011 tarihinden sonra açılan menfi tespit davaları için görevli mahkeme, HMK’nın 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesidir. (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, sh:476)
6100 sayılı HMK’nın 1. maddesindeki göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğu hükmü ile HMK’nın 353/(1)-a.3. maddesinin mahkemenin görevli olmamasının mutlak kararın kaldırılması nedeni olduğuna ilişkin hükmü karşısında, görev hususu somut olayda olduğu gibi, açıkça istinaf istemine konu edilmese dahi istinaf mahkemesince re’sen gözetilmelidir.
Bu durumda İlk derece Mahkemesince, İİK’nın 89/3. maddesine dayalı olarak açılan davada, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, HMK’nın 114/(1)-c ve 115/(2). maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Buna göre dairemizce, HMK’nın 353/(1)-a.3. , 355 maddeleri uyarınca, HMK’nin 114(1).c ve 115/2. maddeleri uyarınca görev yönünden usulden red kararı verilmesi ve HMK’nin 20. maddesinde belirtilen görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine yapılacak işlemlerin yerine getirilmesi için esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davacı tarafından tedbir isteminde bulunulmuş, icra dairesine yazı yazılması talep edilmiş olup;
İİK 89/3 maddesinde özel olarak düzenlenen menfi tespit davası açıldığına dair belge bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim edildiği takdirde cebri icra işlemleri , yasal düzenleme gereği duracağından mahkemece bu hususta ayrıca karar verilmesine gerek bulunmamaktadır.
Bu açıklamalara göre, davacının tedbir istemi ve yazı yazılmasına ilişkin talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığı anlaşılmıştır.
3-Kararın kaldırılması nedenine göre davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle; HMK m. 353/1,a.3 ve 355 gereğince, Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/210E., 2019/542K. sayılı dava dosyasında verdiği 30/05/2019 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE.
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle; davacı yanın talebi hakkında karar verilmesine yer oladığına,
3-Yukarıda (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
4-Peşin alınan istinaf karar harcının iadesine.
5-.Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine.
6-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
28/12/2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,
HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 28/12/2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır