Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/561 – 2023/2029
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
ESAS NO : 2020/561
KARAR NO : 2023/2029
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 16.12.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2017/291E., 2019/1182K.
DAVACILAR
VEKİLİ :
DAVALI :
Davacılar vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; küçük …’ın diğer müvekkillerinin müşterek çocuğu olduğunu, davalı sigorta şirketi ile dava dışı doktor …’in Tıbbi Kötü Uygulamaya ilişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi tanzim ettiklerini, müvekkili …’ı hamilelik sürecinin en önemli ayı olan 12. haftasında takip ve muayene eden dava dışı doktorun özen ve aydınlatma yükümlülüğüne aykırı davrandığını, bu nedenle down sendromunun hamilelikte teşhis edilmediğini ve küçük …’ın down sendromlu olarak doğduğunu ileri sürerek, doktorun mesleki faaliyeti nedeniyle verdiği zararlara bağlı olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 1.000,00-TL maddi tazminatın, fiilin gerçekleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, down sendromlu … için 75.000,00-TL, anne … için 75.000,00-TL, ve baba … için 75.000,00-TL olmak üzere toplam 225.000,00-TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı annenin gebelik takibinin sigortalı hekim tarafından yapılmadığını, sigortalı hekimin davacı anneyi yalnız bir kez kanama şikayeti ile 08.11.2009 tarihinde düşük tehdidi nedeniyle servise yatırıldığında vizite sırasında görüp muayenesini yaptığını, ikili tarama testi istediğini, davacı annenin bir daha sigortalı hekime gelmediğini, tekrar muayene olmadığı gibi sonuçlarını da hekime göstermediğini, hekimin tek muayene ile down sendromu teşhisi yapamayacağını, davacı annenin tedavi ve teşhis işlemelerinin düzenli ve sağlıklı ilerliyebilmesi için üzerine düşeni yapmadığını, sigortalı hekimin bir kusurunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince; “Dava; davalı sigorta şirketi nezdinde Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan doktorun, gerekli özen ve aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmediği iddiasına dayalı uğranılan maddi ve manevi zararın tahsili istemine ilişkindir.
Tüm deliller toplanmış, bilirkişi raporları alınmıştır.
04/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı annenin gebelik takibine gitmediği, davacı annenin 08/11/2019 tarihinde düşük tedavisini yapan dava dışı doktorun kusuru bulunmadığı bildirilmiştir.
04/05/2018 tarihli bilirkişi raporu hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmadığından dosyanın Tıbbi Genetik ve Perinatoloji uzmanlarından oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor tanzimi istenilmiş, bilirkişi olarak seçilen Prof Dr. … ayrı olarak tanzim ettiği 14/04/2019 tarihli raporunda özetle; dosya kayıtlarından anlaşıldığı kadarıyla, daha önce normal bir doğumu olan …’ın, 19 yaşında ikinci gebelik takipleri sırasında Zekai Tahir Burak Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sadece bir defa başvuru yaptığı, hastanın vajinal kanama şikayetiyle 08.11.2009 tarihinde hastaneye başvurduğu ve “düşük tehdidi” tanısıyla hastaya yatış verildiği, hastanın yatışı sırasında yapılan muayenesinde vajinal kanaması olduğu izlendiği ve yapılan ultrasonografide 12 hafta ile uyumlu gebelik izlendiği ve laboratuvar tetkikleri istendiği, hastanın yatış epikrizin de “İkili test” istendiğinin yazıldığı ancak sonucunun dosyada görülmediği, hastanın poliklinik takibine ilişkin başka hiçbir belge görülemediği, hastanın 08.05.2010 tarihinde miadında sancılı gebe tanısıyla doğumhaneye yatışının yapıldığı saat 12.40’da 2960 gr tek canlı erkek bebek doğumunun gerçekleştirildiği, hastanın doğumhane kabulünde yapılan “Anamnez ve Fizik Muayene Formu”nda ikili test, üçlü test, ayrıntılı ultrasonografi ve oral glukoz tolerans test sonuçlarının olmadığının not edildiği, doğum sonrası bebekte down sendromu şüphesi oluştuğu ve genetik konsültasyonu istendiği, yapılan testler sonucunda down sendromu tanısı koyulduğunun anlaşıldığı, hastanın hastaneye sadece 2 defa başvuruda bulunduğu, ilkinde düşük tehdidi ile acil yatışı yapıldığı, ikincisinin ise doğum amaçlı olduğu, hastanın antenatal bakım amaçlı poliklinik başvurusunun mevcut olmadığı, dosyadan anlaşıldığı kadarı ile hastaya prenatal tarama amaçlı “kombine test” istendiği, prenatal tarama ve tanı uygulamalarının iç içe geçmiş ardışık uygulamalar olduğu, prenatal tarama ile riskli olan hastalara, prenatal tam amaçlı amniyosentez gibi testler uygulandığı, hastanın sadece bir kere (acil başvuru) görüldüğü ve daha sonra takiplere gelmeyerek hizmet zincirinin kırılmasına neden olduğu, hastanın zorla hastaneye getirilmesinin mümkün olmadığı, hastanın başka bir yerde gebelik takiplerini yaptırmak isteyebileceği, böyle bir durumda ihmal, artniyet veya kötü tıbbi uygulamadan bahedilmeyeceği, sonuçtan hastane ve hekimlerin sorumlu tutulamayacağı bildirilmiş,
Bilirkişiler Prof. Dr. … ve Prof Dr. . … birlikte hazırladıkları 12/06/2019 tarihli raporlarında özetle; down sendromu riskinin anne yaşının ilerlemesi ile orantılı olarak arttığı, 35 yaş ve üzeri yaşı gebelikliğin down sendromu için yüksek riskli gebelik olduğu, davacı …’ın yaşının ise 19 olduğu ve henüz ileri anne yaşı nedeni ile ortaya çıkması düşünülen riski taşımadığı, ilgili gebelik davacı annenin ikinci gebeliği olup, bir sağlıklı çocuğu bulunduğu, ve daha önceki gebeliğinde down sendromunun düşünülmesi için bir ön veri bulunmadığı, down sendromu takibi yönünden gebeliğin ilk 3 ayında yapılması gereken ikili testin (kombine test) uygun gebelik haftasında (12. Haftada) istendiği ancak ilgili testin yaptırıldığına dair bir kayıt dosyada bulunmadığı, davacı …’ın down sendromu doğum öncesi tanısı için izlem gerektiren haftalarda bir kez dışında hastaneye başvurusu olmadığı, düşük riski ile yapılan bu tek seferlik başvuruda uygun takibin yapıldığı, muayene ve test sonuçları hakkında kayıt tutulduğu, olası bir risk için ikili testin istendiği, bulguların down sendromu yönünde herhangi bir risk düşündürmediği için gebelik açısından bebeklerde düşük riski taşıyan CVS ve Amniyosentez yöntemlerinin hastaya önerilmesinin bu tek seferlik başvuruda düşünülmediği bildirilmiştir.
İddia, savunma toplanan deliller, hüküm kurmaya elverişli son alınan bilirkişi raporları(14/04/2019 taranma ve 12/06/2019 tarihli bilirkişi raporları) ve tüm dosya kapsamına göre; davacı taraf davalı sigorta şirketi nezdinde Tıbbi Kötü Uygulamaya ilişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan dava dışı doktor …’in özen ve aydınlatma yükümlülüğüne aykırı davranması nedeniyle davacı …’nin hamileliği sırasında down sendromunun teşhis edilmediğini ve küçük …’ın Down sendromlu olarak doğduğunu ileri sürerek işbu davayı açmışsa da SGK’dan temin edilen Medula sistemi kayıtlarından da anlaşılacağı üzere sigortalı doktorun davacı …’nin gebelik sürecini takip eden doktor olmadığı, davacı …’nin 08/11/2009 tarihinde sigortalı doktorun çalıştığı hastaneye acil başvurusu üzerine düşük tehdidi ile hastaneye yatırılarak sigortalı doktor tarafından izlendiği, diğer tetkiklerin yanı sıra gebelik haftası ile uyumlu olarak ikili test istendiği, 09/11/2009 tarihinde şifa ile taburcu edildiği, taburcu edilirken düzenlenen epikriz raporunda ikili test için kan alındığı ve sonucunun 3 gün sonra gebe polikliniğinde alınacağına dair not düşüldüğü, ancak davacı annenin 3 gün sonra gebelik polikliniğine geldiğine ve ikili test sonucuna dair bir bilgi ve belge bulunmadığı, davacı annenin yaşı 19 olduğu ve önceki doğumunda sağlıklı bebek dünyaya getirdiği, dolayısyla ilk bakışta down sendromunu düşündürecek bir bulgu bulunmadığı, düşük tehdidi ile hastaneye gelen davacı anneye müdahele eden sigortalı hekimin ikili test sonucunu görmeden bebeğin down sendromlu olduğu teşhisini koyamayacağı, davacı annenin de ikili test sonuçlarını gebe polikliniğinden almadığı, acil başvuru üzerine sadece bir kere davacı anneye müdahele eden sigortalı doktordan davacı annenin ikili test sonuçlarını alıp almadığını takip etmesinin beklenemeyeceği, davacı annenin rutin gebelik takiplerini yaptırmadığı, bu nedenlerle sigortalı doktorun özen ve aydınlatma yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve kötü tıbbi uygulamasından bahsedilmeyeceği anlaşıldığından davanın reddine …” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle: Dava dışı doktor …’in kadın doğum uzmanı ve perinatolog olduğunu, davacı annenin bir seferlik bile olsa riskli gebelik bölümünde düşük tehdidi ile yatış yapmışken gebeliğin 11. haftasında fetüsün ensesinin kalınlığından down sendromu teşhisi yapılabileceğini, ikili test için kan numunesi alındığına dair bir kanıt olmadığını, mahkemenin gerekli incelemeleri yapmadan karar verdiğini, kararın hakkaniyete aykırı olduğunu, uzman görüşlerinin dikkate alınmadığını bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, “tıbbi kötü uygulamaya ilişkin zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi” kapsamında tazminat istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davacılar vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK m. 353/1,b,1 gereğince; Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/291E., 2019/1182K. sayılı dava dosyasında verdiği 16/12/2019 tarihli kararına yönelik davacılar vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Harçlar Kanunu gereğince yatırılması gereken 269,85 TL’den peşin olarak yatırılan 54,40 TL’nin düşümü ile kalan 215,45 TL’nin davacılardan alınarak Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
20/12/2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 20.12.2023
Başkan Üye Üye Katip