Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2020/486 E. 2022/295 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 19.12.2019
ESAS-KARAR NUMARASI :….
Davacılar vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili, müvekkilinin kooperatif tasfiye kurulu başkanı olarak yapmış olduğu resmi harcamalar sonucu olarak davalı kooperatiften defter ve kayıtlar uyarınca 18.868,70-TL alacaklı olduğunu, kooperatifin yapmış olduğu genel kurul sonucu toplam 11.250,00-TL aidat toplanmasına ve 3 taksit halinde ödenmesine karar verildiğini, ödenmesi gereken aidatın mahsubu ile bakiye 7.618,70-TL alacağının bulunduğunu, yapılan yazışmalara rağmen kooperatifin bu bedeli ödemediğini, bu nedenle Ankara l. İcra Müdürlüğü’nün 2018/7915 sayılı dosyası ile davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından 03.07.2018 tarihinde kooperatife ait yasal muhasebe defterleri, kayıt evrak ve diğer belgelerin yeni yönetime devredilmediği için söz konusu kişinin gerçekte alacaklı olup olmadığı, varsa ne miktar alacaklı olduğunun bilinmemesi nedeni ile itiraz etmiş olduğunu, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, kooperatifin muhasebesinin incelenmesi mümkün iken defterlerin devredilmediğinden bahisle yapılan itirazın kötü niyetli olduğunu beyan ederek itirazın iptaline, alacağın faiz ve ferileri ile birlikte tahsiline, %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının kooperatif eski yönetim kurulu başkanı olup, kooperatife ait yasal muhasebe defter, kayıt ve evrak ile diğer belgelerin davacı ve eski yönetim kurulu uhdesinde olduğunu, bu belgelerin iadesinin yasal bir zorunluluk olmasına rağmen gerek e-mail, sözlü uyarı, gerekse ihtarnameler çekmek suretiyle talepte bulunulmuş ise de olumlu bir sonucun alınamadığını, iade edilen belgelerden söz konusu alacağın varlığının tespit edilememesi nedeni ile itiraz edildiğini, bu hususta Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na şikayette bulunulduğunu, nereye yapıldığı belli olmayan bir alacağın tahsiline çalışıldığını, kooperatifin 17.03.2018 tarihinde yapılan genel kurul toplantısının 5 ve 6 nolu kararları doğrultusunda yönetimin 2016-2017 yıllarına ait bilançoların, gelir gider hesaplarının ayrı ayrı incelenmesi için hesap tetkik komisyonu kurulmasına, bu incelemeden sonra bu yıllara ait yönetim ve denetim kurulunun ibrasının oylanmasına geçileceğinin karar altına alındığını beyan ederek belgesiz ödeme yapılamayacağından ve iddia edenin iddiasını kanıtlamak zorunda olduğundan haksız davanın reddine karar verilmesini, %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece Mahkemesi’nce “…Mahkememizce aldırılan 21.11.2019 tarihli bilirkişi raporunda; davacı yanın bir dönem kooperatif başkanlığı yapmış olduğu dönemde kooperatif adına harcama yaptığı iddiasına ilişkin olarak incelenen kooperatif kayıtlarında somut bir veriye rastlanılmadığı, davacının harcamalarına ilişkin her hangi bir belgenin kayıtlarda bulunmadığı, davacı tarafından da böyle bir belgenin ibraz edilmemiş olduğu, yönetim kurulu toplantısında davacının harcamalarına ilişkin bütçe oluşturulması konusunun genel kurulda görüşüleceği yolunda karar alındığı, ancak kararın alındığı yılda dâhil olmak üzere 2018 yılına kadar genel kurul toplantısı yapılmadığı, yönetim kurulu kararından sonra yapılan ilk genel kurul toplantısı gündeminde ise bu konuya ilişkin bir gündemin bulunmadığı tespit edilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davalının defterinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenen ve usul ve yasaya uygun denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporuna göre davalı kayıtlarından davacının alacağına ilişkin bir kayda rastlanmadığı, davacının da alacağını ispata elverişli başkaca bir belge sunmamış olduğu bu itibarla davacının davasını ispat edemediği, taraflar arasındaki ilişkiye göre davacının takibinde kötü niyetli olduğu tespit ve ispat da edilemediği anlaşıldığından davanın ve kötüniyet tazminatı isteminin reddine…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Mahkemece 21.11.2019 tarihli bilirkişi raporundaki tespitlere dayanarak davanın reddine karar verildiğini, bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verildiğini, ancak bilirkişinin davalının ibraz etmiş olduğu belgeler üzerinden yapmış olduğu incelemeyi, mahkemenin defter ve kayıtları dosya içine alıp hiç görmeden yeterli gördüğünü, hukuk hakiminin bilirkişi raporunda yazan tespitlerle bağlı olmadığını, vakıalar ve belgelerin doğruluğunu bizzat incelemek zorunda olduğunu, 09.12.2019 tarihli bilirkişi raporuna itirazları hiç değerlendirilmeden, sanki mahkemenin defter ve kayıtları incelemiş gibi gerekçe tesis ettiğini, kararın bu yönü ile eksik ve hatalı olduğunu, gerekçeli karara dayanak teşkil eden raporun çelişkiler ve hukuki hatalarla dolu olduğunu, kooperatif adına harcama yapmakla kooperatife borç vermek arasında muhasebe tekniği açısından bir fark olmadığını, kooperatif adına harcama yapılırsa borç hanesine işlenmiş olacağını, bunda anlaşılmayacak bir şey olmadığını beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, davacı eski kooperatif yöneticisinin kooperatif adına yapmış olduğu harcamaların, ortaklık aidatından mahsubu ile bakiyenin tahsili için yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davacılar vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/236 E., 2019/1118 K. sayılı dava dosyasında verdiği 19.12.2019 tarihli kararına yönelik davacılar vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 54,40-TL harcın düşümü ile kalan 26,30-TL harcın davacılardan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
23.02.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 24.02.2022

….