Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2020/424 E. 2021/424 K. 16.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)
ESAS NO : 2020/424
KARAR NO : 2021/424

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 09/10/2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2
Davacı ve davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; davalı şirket tarafından dava dışı borçlu……..Ltd.Şti aleyhine icra takibi başlatıldığını, takibin kesinleştiğini, dosya alacağına ilişkin davalı alacaklı tarafından müvekkili firmaya İİK nın 89/1 md kapsamında haciz ihbarı gönderildiğini, takip eden tarihlerde iki ve üçüncü haciz ihbarnameleri gönderildiğini, 12/09/2017 tarihinde davalı tarafından davacı şirketin menkul ve araçları üzerine haciz konulduğu öğrenince olaydan haberdar olduklarını, davacı ile takip borçlusu ….Ltd. Şti arasında hiçbir ticari ilişki olmadığını ileri sürerek, müvekkili firmanın borçlu………….Ltd. Şti’ne borçlu olmadığının tespiti ve haciz baskısı altında yapılan 30.000,00 TL’nin istirdadına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; öncelikle İİK’nın 89/3 m gereği, 15 günlük yasal sürede açılmadığını, haciz ihbarnamelerinin TK 13. maddesinde belirtildiği şekilde çalışanına tebliğ edildiğini, tebligatın usulüne uygun olduğunu, ayrıca borçlu …….. Şti ile ticari ilişkisinin olmadığı yolundaki iddiaların doğru olmadığını, takip borçlusuna borçlu olmadığının davacı yanın ispat etmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ’nce, davacının, icra takip borçlusu …….Ltd.Şti’ne ve davalı alacaklıya borçlu olmadığının tespitine, ödediği bedelin istirdadına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: İstirdadına karar verilen 30.000,00 TL’nin 16.10.2017 tarihinden itibaren faizi ile tahsili gerektiğini, ilk derece mahkemesi kararının sadece bu hususta hatalı olduğunu beyan ederek, kararın bu yönüyle kaldırılmasını talep etmiştir.
İstinaf yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Borçlu aleyhine dava açılmadığını, davalının kötüniyetli olmadığını, ticari defterlerin incelenmediğini, ispat yükünün davacıda olmasına rağmen mahkemece bu hususun gözardı edildiğini, “davacı defterlerinde borçlu adına kayıt bulunmadığı” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasının delillerin değerlendirilmesinde hata olduğunu, davacının talebinin“borçlu olmadığının tesbiti” ile sınırlı olduğunu, dava dilekçesinde istirdat isteminin olmadığını, halböyleyken talep aşılmak suretiyle istirdat hükmünün kurulmasının usul hükümlerine aykırı olduğunu beyan ederek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, İİK 89/3. maddesi kapsamında menfi tespit istemine ilişkindir.
1-6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra “Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” hükmü ile nispi ticari davaya ilişkin de düzenleme yapılmış olup, buna göre tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.
İİK’nın 89/3. maddesinin, üçüncü cümlesi, “..İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur…” hükmünü içermektedir. Bu hükümde belirtilen mahkemenin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte İİK’nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 12.04.2016 tarih ve 3568 E., 6425 K. ve 17.12.2015 tarih ve 7065 E., 17162 K., sayılı ilamları da bu yöndedir.
Somut olayda, taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi uyuşmazlık davalı alacaklı tarafından başlatılan icra takibi kapsamında çıkarılan haciz ihbarnamelerine itiraz edilmemesi nedeniyle davacının yedinde sayılan borçtan dolayı borçlu olup olmadığına ilişkindir.
01.10.2011 tarihinden sonra açılan menfi tespit davaları için görevli mahkeme, HMK’nın 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesidir (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, sh:476). 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesindeki göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğu hükmü ile HMK’nın 353/(1)-a.3 maddesinin mahkemenin görevli olmamasının mutlak kararın kaldırılması nedeni olduğuna ilişkin hükmü karşısında, görev hususu somut olayda olduğu gibi, açıkça istinaf istemine konu edilmese dahi istinaf mahkemesince re’sen gözetilmelidir.
Bu durumda İlk derece Mahkemesince, İİK’nın 89/3. maddesine dayalı olarak açılan davada, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek HMK’nın 114/(1)-c ve 115/(2). maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/(1)-a.3. maddesi uyarınca esası incelenmeden kararın kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
2-Kararın kaldırılması nedenine göre taraf vekillerinin istinaf itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1,a.3 gereğince, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce ……E., …………K. sayılı dava dosyasında verilen 09/10/2019 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
3-Peşin alınan istinaf harçlarının iadesine,
4-Davacı ve davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine,
5-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
16/03/2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,
HMK m. 353/1,a ve 362/1,c,g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır