Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2020/40 E. 2023/1808 K. 15.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/40 – 2023/1808
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2020/40
KARAR NO : 2023/1808

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 19.09.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2014/1282E., 2019/633K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçelerinde, Müvekkili şirket ile dava dışı sigortalı … A.Ş. arasında 26.09.2012 – 26.09.2013 vadelerini kapsayan 15120173 Nolu Makine Kırılması Sigorta Sözleşmesi akdedildiğini, bu poliçe ile sigortalı şirketin Hayrat Trabzon’da bulunan Hidroelektrik Santral ünitelerine makine kırılması teminatı ile bu teminata bağlı kar kaybı teminatı verildiğini, sigortalı tesisin 2. ünitesinde 15.03.2013 tarihinde meydana gelen patlama sonucunda jeneratörde hasar meydana geldiğini, hasarın giderilmesi için sigortalı şirket tarafından tekliflerin toplandığı ve en elverişli teklifi veren davalı taraf ile hasarlı jeneratörün tamiri hususunda anlaşıldığını, davalı tarafın söz konusu hasarı 45 gün içerisinde gidermeyi taahhüt ettiğini, hasar tarihinden itibaren 114 günde işe başlama tarihinden itibaren 108 günde tamamlanmış olduğunu, müvekkili şirketin tanzim etmiş olduğu poliçede kâr kaybı teminatı için 21 günlük muafiyet süresi söz konusu olup davalı tarafın taahhüdüne göre 45-21 = 24 günlük gelir üzerinden ödeme yapılacakken, gecikme nedeni ile 114-21=93 günlük gelir miktarı üzerinden hasar hesaplaması yapıldığını, buna göre hesaplanan 298.423.00-TL kâr kaybı hasarının sigortalı … hesabına 01.11.2013 tarihinde ödendiği, bu ödeme ile müvekkili şirketin TTK 1472. maddesi gereği sigortalısının kanuni halefi durumuna geldiğini, sigortalı … A.Ş.nin de 01.11.2013 tarihli İbraname ile tüm rücu ve dava haklarını müvekkili şirkete devir ve temlik ettiğini, davalı taraf her ne kadar cevabi yazısında hasar onarımının uzamasını ilave onarımlar çıkmasına dayandırmış ise de bu onarımlann üretim hatasından kaynaklandığının eksper raporu ile belirlendiğini, söz konusu makinenin üreticisinin de davalı şirket olup üretim tarihinden itibaren 24 aylık garanti süresinin söz konusu olduğunu, hasar tarihi itibarı ile garanti süresi dolmamış olup davalı tarafın kendi kusuruna dayalı olarak sorumluluktan kurtulamayacağını, sigortalı şirket ile davalı şirket arasındaki onarım akdinin TBK 470. maddesinde tanımlanan eser sözleşmesi mahiyetinde olup, eser sahibinin sözleşmeden dönme hakkına sahip olduğu gibi sözleşmeden dönmeyerek masrafları talep etme ve genel hükümlere göre tazminat talebinde bulunma hakkının söz konusu olduğu, eser sahibi konumundaki sigortalı şirketin sözleşmeden dönmediğini, ancak zamanında yapılmayan onarım için davalı şirketten tazminat talebinde bulunacağını ihtar ettiğini, müvekkili şirketin sigortacı sıfatı ile ve temlik alan sıfatı ile iş bu haklara halef olduğunu, davalı tarafın 45 günlük taahhüt süresinin üzerindeki 69 günlük kâr kaybı hasarından sorumlu bulunduğu, bu miktarın da yaklaşık olarak 210.000.-TL’yi bulduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 20.000,00 TL rücuen tazminat alacağının, ödeme tarihi olan 01.11.2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 05/12/2017 tarihli dilekçesi ile; fazlaya ilişkin tüm haklarının saklı tutularak talep edilen rücuen tazminat alacağını 298.423,00 TL’ye arttırmıştır.
Davalı vekili; Davacı tarafından dava dilekçesinde bahsedilen sigorta sözleşmesinin davacı … Sigorta Şirketi ile Sigortalı … A.Ş. arasında gerçekleştiğini, bu nedenle anılan sigorta sözleşmesi kapsamında oluşan hak ve yükümlülüklerden sözleşmeye taraf olamayan müvekkili kurumun sorumlu tutulamayacağını, TTK 1472 /I maddesinde; “(1) Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.” hükmüne amir olduğu, madde lafzına bakıldığında, sigortacının rücu hakkının sigortalıya karşı zarardan dolayı sorumlu olanlara yönelik olduğunu, ancak müvekkili kurumun her ne kadar arızanın giderilmesi için 45 günlük bir süre öngörmüşse de bu teklifin sistemin içi açılmadan, arızanın boyutu tam olarak bilinmeden tahmini olarak verildiğini, daha sonra sistemin açılmasıyla arızanın geniş boyutlu olduğu ve verilen süre içerisinde tamiratının imkânsız olduğunun anlaşıldığını, yani müvekkili kurumun tamirat için tahmini verdiği sürenin ardından tamirat koşullarının değiştiğini, mücbir sebepler doğduğu, bu durumda müvekkili kurumun kusursuzluğuyla birlikte tamirat süresinin uzamasının zorunluluk arz ettiğini, 22.06.2013 tarihli müvekkili kurum yetkililerince hazırlanan tutanakta da açıkça görüleceği üzere, eski ve yeni sistem arasında farklılık olduğu ve tamiratın buna göre yapılacağının belirtildiğini, bu durumun, müvekkili kurumdan kaynaklanmayıp tamiratın kapsamının daha sonra genişleyerek daha uzun bir zaman aldığını gösterdiğini, tamirat süresinin uzamasında müvekkili kurumun hiçbir kusuru bulunmadığını, tamamen makinanın açılmasıyla fazladan tamiratı gerektiren sorunların ortaya çıktığı ve sürenin uzadığını, bu nedenle müvekkili kuruma rücu edilmesinin düşünülemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “…Somut olayda; davacı şirket ile dava dışı … A.Ş arasında 26/09/2012-2609/2013 vadaelerini kapsayan makina kırılması sigorta sözleşmesi akdedildiği, bu poliçe ile sigortalı şirketin Hayrat Trabzonda bulunan Hidroelektrik santral ünitelerine makina kırılması teminatı ve bu teminata bağlı kar kaybı teminatı verildiği, dava dışı sigortalının tesisinde ikinci ünitesinde 15/03/2013 tarihinde meydana gelen patlamada jeneratörde hasar meydana geldiği, hasarın giderilmesi için davacı ile davalı arasında anlaşma yapıldığı, davalı tarafın söz konusu hasarı 45 gün içerisinde gidermeyi taahhüt ettiği, fakat davalı tarafın 45 günlük sürede arızayı gideremediği, 108 günde tamirin gerçekleştiği, onarım için teklif veren davalının teklif yazısının muhatabı ikna edecek türden kesin bir dil içerdiği, kaldı ki davalının üretici firma olup cihazı iyi bildiği nazara alındığında garanti ettiği sürede onarımı gerçekleştirememesi nedeniyle gecikme süresince meydana gelen kar kaybından sorumlu olacağı, davacı ile dava dışı sigortalısı arasında düzenlenen poliçede kar kaybı teminatı için 21 günlük muafiyet süresinin belirlendiği, davacı sigorta şirketi tarafından onarım süresindeki 114 günlük gecikme nedeniyle 114- 21=93 günlük gelir miktarı üzerinden 298.423,00 TL kâr kaybı tutarı dava dışı … A.Ş. hesabına 01.11.2013 tarihinde ödendiği, 114 günlük süre 15.03.2013 ile 06.07.2013 tarihleri arasındaki dönemi kapsamakta olduğu, davacı sigorta şirketi ile “dava dışı … A.Ş. arasında imzalanan sigorta poliçesi hükümleri doğrultusunda 114 günlük durma süresinden sadece 21 günlük muafiyet düşülerek hesaplanan gelir kaybının dava dışı … A.Ş.’ye ödenmesi gerekeceği, ancak davacı sigorta şirketinin ödediği gelir kaybı tazminatının tamamını davalı şirketten talep etmesi mümkün olmadığı, davalı şirket 45 günlük taahhüt süresi içerinde tamiratı tamamladığı takdirde, sigorta poliçesi hükümleri gereği davacı şirketin … A.Ş.’ye ödeyeceği tazminat 45-21 = 24 gün üzerinden hesaplanacağı, ancak davalı şirket, işi zamanında bitirdiği için davacı taraf ödediği tazminatı davalı şirketten talep edemeyeceği, diğer bir ifadeyle davalı şirket, … A.Ş.’nin uğradığı gelir kaybından sebep olduğu gecikme süresi kadar sorumlu olacağı, davalı şirket tarafından dava dışı sigortalı şirkete, hasarın 45 gün içerisinde giderilmesi yönünde 18.03.2013 tarihli teklifi sunduğu, dava dışı sigortalı şirketin bu teklifi kabul ettiği ve bu durumu 21.03.2013 tarihli yazı ile davalı şirkete bildirdiği, aynı gün davalı şirket tarafından arızanın giderilmesi çalışmalarına başlandığı, dolayısıyla, davalının 45 günlük taahhüt süresi 21.03.2013 tarihinde başlayacak olup, davalı şirketin sebep olduğu gecikme süresinin, 21.03.2013 – 06.07.2013 dönemindeki 108 günden 45 günlük tamir süresinin düşülmesiyle hesaplanması gerektiği, bu sürenin 63 gün olduğu, buna göre hesaplama yapılan 14/06/2019 tarihli ek bilirkişi raporuna göre, davacının talep edebileceği tutarın 202.157,55 TL olduğu, ve bu miktarı ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan talep edebileceği anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne… ” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: yaşanan üretim kaybının sorumluluğunun müvekkili idarede olmadığını, sorumluluğun hasarı tam olarak tespit etmeden teklif alan ve ek işleri yaptıran davacı şirkete ve dava dışı … A.Ş’ye ait olduğunu, jeneratörün hasarlı bölümlerinin tamir edilmesi işleminin yanı sıra ek olarak teklif dışı işlemlerle tirübinde mekanik iyileştirmeler yapıldığını, bu durumun iş sahibi davacı şirkete de yazılı olarak bildirildiğini, müvekkili idarenin teklifinde sunmuş olduğu 45 günlük tamir süresinin yalnızca jeneratör tamiri için gerekli olan süreyi kapsadığını, bu süre içinde jeneratörün revizyonuna karar verildiğini ve revizyon için gerekli parçaların imal edilmeye başlandığını, üretim kaybından kaynaklanan zararın müvekkili idareden talep edilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporlarının gerekli özen ve tarafsızlıkla hazırlanmadığını, mahkemenin kararında bu raporlara dayanılmasının hukuka aykırı olduğunu, Hayrat ilçesi ile Cuniş HES ‘in yükseklik ve mesafe olarak aralarında farklılıklar bulunduğunu, bu değişkenlerin yağış miktarı ölçümünü etkilediğini, bilirkişilerin önem taşıyan bu noktaları dikkate almadığını, gerekli özen ve tarafsızlığı göstermediklerini, davacı lehine olacak şekilde yüksek bedelden hesaplama yaptıklarını bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, “Makine Kırılması Sigorta Poliçesi” kapsamında rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- HMK m. 353/1,b,1 gereğince; Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1282E., 2019/633K. sayılı dava dosyasında verdiği 19.09.2019 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 13.809,18 TL’den peşin olarak yatırılan 3.481,40 TL’nin düşümü ile kalan 10.327,78 TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
16.11.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 16.11.2023

Başkan Üye Üye Katip