Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2020/301 E. 2023/2033 K. 20.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/301 – 2023/2033
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)
ESAS NO : 2020/301
KARAR NO : 2023/2033
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 22.10.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2018/452E., 2019/890K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

Davacı vekili ile davalı şirket yetkilisi tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından müvekkili ve davalılar …. Ltd Şti aleyhine Kütahya İş Mahkemesi’nin 2012/321 E sayılı dosyası ile açılan rücuan tazminat davasına ilişkin olarak Kütahya 1. İş Mahkemesi’nin 22.12.2014 tarih ve 2012/321 E., 2014/1369 K., sayılı kararı ile davalı firmanın işçisi olan dava dışı …’ın geçirmiş olduğu iş kazası sebebiyle kazazedeye bağlanan PSDG’nin müvekkili teşekkül ile birlikte davalılar … …. Ltd Şti ve …’den müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verildiği ve kararın Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 2016/11434 E., 2016/12911 K. sayılı kararı ile düzeltilerek onandığını, Kütahya İş Mahkemesinin kesinleşen kararının Sosyal Güvenlik Kurumu vekili tarafından Kütahya 4. İcra Müdürlüğü’nün 2017/1758 sayılı icra dosyası ile takibe konulduğunu, müvekkili idarece icra dosyasına 12.04.2017 tarihinde 21.559,22 TL ödeme yapıldığını, Kütahya İş Mahkemesi kararında alacağın müvekkili idareden ve diğer davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verildiği ve ödemeye esas olan işçinin diğer davalıların işçisi olarak çalışmış olduğu ve yapılan sözleşmede de bu şirketlerin davalıların çalıştırdığı bütün işçilerin ücret ve her türlü alacaklarından kendilerinin sorumlu olacağı hükmü yazılı olduğunu ileri sürerek, 21.559,22 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket cevap dilekçesinde; şirketin …’a ekli ibraname ile 16.01.2018 tarihinde kıdem ve ihbar tazminatını ödediği ve ibraneme ile ödenen belgenin asıl işveren … … yetkililerine teslim edildiğini, kuruma herhangi bir borcu olmadığından dolayı kesin teminat mektubunu asıl işveren … yetkililerince teslim edildiğini, zamanaşımı bulunduğunu, yetkili mahkemenin Ortaca Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, davacı asıl işverenin işçilerin tüm alacağından tek başına sorumlu olduğunu, müvekkili şirketin denetim, yönetim hakkı olmadığını, yapılan sözleşme ve teknik şartname incelendiğinde şirketin bağımsız olarak hizmet alım işini yürütmediğini, hizmet alım işinin İdari Şartnamenin 25. maddesinde teklif fiyata dahil olan giderler kaleminde kıdem tazminatı, ihbar tazminatı veya diğer tazminatlar için herhangi bir kalem belirtilmediğini, şirketin işverenlik sıfatı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince “…Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller değerlendirildiğinde, davanın davacı ile davalı arasında akdedilen hizmet alım sözleşmeleri ve eki teknik şartnameler dikkate alınarak Kütahya İş Mahkemesinin kesinleşen kararının Kütahya 4. İcra Müd. 2017/1758 sayılı icra dosyası ile takibe konulduğu ve davacı idare tarafından icra dosyasına 12.04.2017 tarihinde 21.559,22 TL ödeme yapıldığı iddiası ile bu bedelin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili talebine ilişkin olduğu, Kütahya İş Mahkemesinin 22.12.2014 tarih, Esas no 2012/321, Karar no, 2014/1369 sayılı kararında davacı …, davalı … … A.Ş,, … Tur. Tic. Ltd. Şti. olduğu, dava dilekçesiyle kurum sigortalılardan …’ın …’ın asıl işveren, diğer davalının ise alt işveren olduğu, 25.11.2017 tarihli olay tarihinde sigortalı kazazedenin yaralanması ile oluşan kaza neticesinde %14.1 oranında malul kaldığı, 10.10.2008’den geçerli olmak üzere davacıya 23.11.2011 tarihli tahsis ve onay tarihli 17.968,20 TL’lik PSD bağlandığını, Çalışma Bakanlığı İş Müfettişi raporunda sigortalıya %10, …’a %50, alt işverene %40 kusur verildiği belirtilerek, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 10.000,00 TL PSD’nin gelir bağlama ve onay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istenilmiş, Mahkemece aldırılan kusur bilirkişi raporunda davacının %20 oranında, davalının %30 oranında, dava dışı alt işverenin %50 oranında kusurlu bulunduğu saptandığı, iş güvenliği mevzuatı ile olayın oluş şekline uygun olarak hazırlanan kusur raporuna itibar edilerek aldırılan hesap raporunda hesaplanan miktardan bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin düşürüldüğü, 11.880,37 TL maddi tazminat alacağının bulunduğunun bildirildiği, Mahkemece alınan kusur raporunda ise toplamda işverenlerin %80 oranında, işçinin ise %20 oranında kusurlu olduğu noktasında aynı doğrultuda olduğu, davacının kusur oranında teftiş raporu ile Mahkemece alınan rapor arasında farklılık olduğu, ancak kusur raporuna davacının kusuru fazla çıkmasına rağmen itiraz edilmediği, sorumlular arasındaki kusur dağılımının ise rucüyu ilgilendirdiği belirtilerek, davanın kısmen kabulü ile 10.000,00 TL’lik PSD’den kaynaklı kurum zararının 23.11.2011 tarihli gelir bağlama onay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiği, kararın Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 25.10.2016 tarih ve esas no. 2016/11434, karar no. 2016/12911 sayılı ilamı ile vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasına karar verildiği anlaşılmış, dosyaya sunulan bilirkişi raporunda, Kütahya İş Mahkemesinin 2012/321 sayılı dosya ilamında görüleceği üzere dava dışı işçiye bağlanacak peşin sermaye değeri 17.968.20 TL olup davalı … ve … Tur Ltd. Şti.’nin %80 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek 17.968,20 x %80= 1 davalı … ve … Tur Ltd. Şirketinin %80 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek 17.968,20 x %80= 14.374,56 TL olarak davalıların müşterek ve müteselsil sorumluluğuna hükmedildiği, anılan mahkeme kararında sigortalının %20 oranında kusurlu olduğu, davalı asıl işverenin %30, alt işverenin ise %50 oranında kusurlu olduğu belirlendiği, bu durumda asıl işverene de kusur belirlendiğinden alt işverene belirlenen %50 kusur nısbetinde davalıya rücu mümkün olacağı, bağlanan peşin sermaye değeri 17.968,20 TL olup bunun %50 kusur nisbetinde davalıya yöneltilmesi gerektiğinden, 8.984,10 TL davalıya yüklenecek PSD’ dir. Bu bedel takibe konulmuş olsa ulaşacağı meblağ hesaplandığında: 8.984,10 TL PSDG 1.500,00 TL vekalet ücreti, 19,94 TL 03.04.2017- 12.04.2017 arası işlemiş faiz, 1.170,75 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 11.674,69 TL olup, 532,20 TL %4,55 tahsil harcı, 1.050,72 TL 3/4 vekalet ücreti, 75,40 TL masraf olmak üzere toplam 13.333,01 TL olarak hesaplandığı, sonuç olarak davacı kurumun dava dışı işçi için SGK kurumuna ödemiş olduğu meblağın davalının kusuru oranında rücu imkanı olduğu ve yapılan hesaplamada davacının davalıdan 13.333,01 TL talep edebileceğini belirten raporun sunulduğu görülmüş, kararda davalıların müşterek ve müteselsilen sorumluluğuna hükmedildiği, asıl işverene de kusur belirlendiği, alt işverene %50 kusuru oranında rücu edilmesi gerektiği anlaşılmış, taraflar arasında yapılan 12/10/2006 tarihli sözleşmede yukarıda belirtilen 12.5 madde ile 22.10 madde hükümleri de değerlendirilmiş, meydana gelen iş kazasından yüklenici sorumlu olmakla birlikte meydana gelen kazada kusur oranı belirlenmiş ise kusur oranı nazara alınarak davalı yükleniciye düşecek miktarın belirlenmesi gerektiği anlaşılmakla, Kütahya İş Mahkemesi’nin 2012/321 esas sayılı dosyasında rücuen alacak davası sonucu dava dışı … isimli kazazede davalının işçisine bağlanan PSDG’nin davacı ve davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiği ve davacı aleyhine yapılan takip üzerine ödemiş olduğu bedelin rücu talebi ile açılan bu davada davanın kısmen kabulüne…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: yerel mahkeme kararına dayanak teşkil eden bilirkişi raporunda rücu taleplerinin iş dosyasındaki kusur oranına göre tespit ve değerlendirilmesinin kabulünün mümkün olmadığını, iş kazası sonucu SGK tarafından işçiye ödenen PSDG’nin tahsili istemiyle açılan iş mahkemesi dosyasına taraflarınca ödenen meblağın tümünden davalının sorumlu olduğunu, davanın tam kabulünün gerektiğini bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran-davalı istinaf dilekçesinde özetle: meydana gelen kazada kusurlarının olmadığını, işçilerin asıl işveren davacı …’ın işçileri olduğunu, davanın süresinde açılmadığını bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
I-Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmasına göre, davalının istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf sebeplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
II-Dava, üçüncü kişiye ödenen tazminatın taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi gereğince rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, Kütahya İş Mahkemesi kararı gereğince alt işveren davalının %50 oranında kusurlu olduğu belirlendiğinden, bağlanan peşin sermeye değerinin %50 kusur nispetinde davalıya rücu edilmesi mümkün olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
12.10.2006 tarihli Sözleşmenin 22/10 maddesinde, “Yüklenici personelin işe başlamasını müteakip, işletmenin Emniyet ve Kaza Önleme Talimatlarına harfiyen uyacaktır.Yüklenici elemanlarının sebep olacağı her türlü kazadan doğacak zarar ve İşletmenin uğrayacağı bütün hasar ve ziyan ile bunlardan doğacak mali, hukuki, idari ve cezai sorumluluk yükleniciye ait olacaktır. Bu amaçla yüklenici, her türlü kaza önleyici tedbirleri almaya işletmenin iş emniyeti kurallarına uymaya, yetkili personelin ikaz ve tavsiyelerine riayet etmeye mecburdur. İş kazası sonucunda, yaralanma, iş göremezlik veya ölüm olduğu takdirde, her türlü sorumluluk ve tazminat yükleniciye aittir.” hükmü yer almıştır.
Sözleşme eki Teknik Şartnamenin 6.15. Maddesinde “Yüklenici; hizmetlerini yerine getirirken İş Kanunu, işçi sağlığı ve güvenliği tüzüğü vb. mevzuat hükümlerine göre gereken her türlü iş ve işlemi yapıp, her türlü emniyet tedbirlerini almak zorundadır.”
Aynı sözleşmenin 18. maddesinde ise ” İşin, sözleşme ve eklerinde tespit edilen standartlara uygun yürütülüp yürütülmediği … tarafından görevlendirilen Kontrol Teşkilatı aracılığıyla denetlenir.” hükmünü içermekte olup bu kapsamda yüklenicinin iş sahibinden tamamen bağımsız iş yürütmediği, iş sahibi davacının kontrol ve sorumluluğunun devam ettiği görülmektedir.
Sözleşme ve Teknik Şartname hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, dış ilişkide davacının adam çalıştıranın sorumluluğu hükümleri çerçevesinde ölen işçinin mirasçılarına karşı sorumlu tutulmuş olsa da iç ilişkide, sözleşme hükümleri çerçevesinde alt işveren olan yükleniciye rücu edebilir. Yüklenici tarafından şartname hükümleri gereğince yetkisi ve sorumluğu dışındaki hususlarda davacının sağlaması gereken iş güvenliği tedbirlerinin alınmasının iş sahibinden talep ettiği ve davacının bu tedbirleri almadığı savunulmamıştır. İşçinin uğrayacağı iş kazasından kaynaklı sorumluluk ve tazminat yükleniciye ait olacaktır. Bu nedenle taraflar arasındaki sözleşmeye dayanarak, ödemenin tamamının rücuen tahsilini isteyebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı olarak, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 02.12.2013 tarih, 2013/5572 E., 2013/7618 K., sayılı ilamı emsal niteliktedir.)
Dairemizce, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararını düzelterek davanın kabulüne dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Yukarıda (I) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının istinaf sebeplerinin reddine,
2-Yukarıda (II) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK m. 353/1,b,2 gereğince, Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/452E., 2019/890K. sayılı dava dosyasında verdiği 22/10/2019 tarihli KARARINI DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE.
Buna göre:
“a)Davanın Kabulüne,
21.559,22 TL alacağın ödeme tarihi olan 12.04.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
b)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.472,71 TL’den peşin olarak yatırılan 368,18 TL’nin düşümü ile kalan 1.104,53 TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
c)Davacı tarafından yapılan 165,40 TL posta ve tebligat gideri, 650,00 TL bilirkişi ücreti, 404,08 TL peşin ve başvurma harcı, istinaf aşamasında yatırılan 121,30 TL. başvuru harcı olmak üzere toplam 1.340,78 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 17.900,-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e)Artan gider avanslarının istek halinde ve karar kesinleşince taraflara iadesine,”
3-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.472,71 TL istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 227,66 TL.’nin düşümü ile kalan 1.245,05 TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, avansın kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
5-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
20.12.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 20.12.2023

Başkan Üye Üye Katip