Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2020/1976 E. 2021/972 K. 22.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA:
Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23.03.2017 T.,… K. sayılı kararının davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine verilen Dairemizin 18.04.2019 T.,… K. sayılı kararının Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 17.11.2020 T., … K. sayılı kararıyla bozulması üzerine HMK m. 373/3 uyarınca duruşma açılmasına karar verildi, dosya incelendi:
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili asıl davada, davalı kooperatifin üyesi olduğunu, 12.11.2006 tarihinde yapılan kura çekiminde kooperatif tarafından yapılan ….bulunan A 1 villa tipi konutun adına isabet ettiğini, davalı kooperatif tarafından çok katlı ve villa şeklinde yapılan konutların 2007 yılında tahsis edilen üyelere teslim edildiğini, hatta bir kısmının iskan belgelerini dahi aldıklarını, buna karşın davalı kooperatifin kendisine ait villa tipi konutu teslim etmediğini ileri sürerek dava tarihi itibariyle halen teslim edilmemiş olan konutun getireceği kira şeklindeki kazanç kaybının şimdilik 1.000,00-TL’sinin konutun teslim edilmesi gereken 31.05.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davacı vekili birleşen davada, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, 12.11.2006 tarihinde yapılan kura çekimi ile müvekkiline … A 1 villa tipi konutun isabet ettiğini, diğer kooperatif üyelerine konutlarının teslim edilmesine rağmen müvekkiline konutunun teslim edilmediğini, bu nedenle kira kaybına uğradığını, teslimin yapılması gereken tarih olan 01.06.2009 tarihinden itibaren doğan kira kaybı alacağının tahsili için Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. sayılı dava dosyası ile açılan davanın derdest olduğunu, davanın açıldığı 10.10.2014 tarihinden bu zamana kadar doğan kira alacağının tahsili için bu davanın açıldığını ve her iki dava arasında bu nedenle hukuki ve fiili irtibat bulunduğunu savunarak açılan davanın Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin belirtilen dava dosyası ile birleştirilerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak 100,00-TL’nin 01.06.2009 tarihinden, temerrüt tarihinden itibaren her ay için ticari faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 25.01.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini asıl davada 114.653,00-TL’ye; birleşen davada ise 39.162,00-TL’ye yükselterek bu miktarların 01.06.2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili asıl davada, müvekkil kooperatifin villa tipi konutlar inşa ettiğini ve eşitlik ilkesine riayet ederek konutları peyderpey tahsis ve teslim ettiklerini, ancak yüklenici firmanın sözleşmeyi feshetmesi nedeniyle, içinde davacıya tahsis edilen konutun da yer aldığı bir kısım konutların teslim edilemediğini, teslimde oluşan gecikmenin kendilerinden kaynaklanmadığını, bu nedenle geç teslimden sorumlu tutulamayacakları gibi tahsis işleminin genel kurul kararı ile yapıldığını, biten konutların teslim edileceği hakkındaki genel kurul kararına davacının itiraz etmediğini, bu nedenle eşitlikten söz edilerek kira alacağı talep edemeyeceğini, tahsise ilişkin genel kurul kararının davacıya bir hak vermeyeceği eşitlik ilkesi gereği davacının ancak kendi denkleri ile kendisini karşılaştırabileceğini, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi kararının henüz kesinleşmediğini, kaldı ki bu konuda müvekkili kooperatifin temerrüde düşmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş; birleşen davanın da reddini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesi’nce “…Dava, savunma, tarafların sunduğu belgeler ve kooperatif kayıtları ile bu kayıtların incelenmesine dayalı bilirkişi raporu ve özellikle davacı tarafça sunulan emsal kararların incelenmesiyle; emsal gösterilen Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.02.2014 gün ve …sayılı kararında davanın ve savunmanın eldeki dava ile aynı nitelikte olduğu, bu kararda da değinildiği gibi Kooperatif tarafından davacıya gönderilen yazıda tüm dairelerin 31.07.2009 tarihinde teslim edileceğinin öngörüldüğü, bir kısım villa nitelikli bağımsız bölümün iskan ruhsatları da alınmak suretiyle 01.06.2009 tarihinde teslim edildiği, davacıya ait villa nitelikli bağımsız bölümün bitirilmediği ve davacıya teslim edilmediği, bu şekilde kooperatif üyeleri arasında Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesinde öngörülen eşitlik ilkesinin zedelendiği, davalı kooperatifin bu ilkenin zedelenmesini önlemeye yönelik, tedbir almadığı davacının konutuna kavuşamaması nedeniyle katlandığı kazanç kaybı şeklindeki zararını telafi etmeye yönelik herhangi bir işlem ve eylem yapmadığı, dava tarihine kadar durumun bu şekilde devam ettiği, davacının kira kaybı şeklindeki zararını istemekte haklı olduğu anlaşıldığı…” gerekçesiyle “…1- Asıl davada 01.06.2009 tarihinden dava tarihi olan 10.10.2014 tarihine kadar hesap edilen 114.653,00 TL kira alacağı ile bu kira alacağına dava tarihine kadar işlemiş olan 70.092,50 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 184.745,50 TL nin birleşen dosyadaki dava tarihi olan 24/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı kooperatiften alınarak davacıya verilmesine; 2- Birleşen 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin ….. esasına kayıtlı dava dosyasında, dava tarihi olan 10.10.2014 tarihinden birleşen davanın açıldığı 24.03.2016 tarihine kadar hesap edilen 39.162,00 TL kira alacağı ile bu alacağa birleşen dava tarihine kadar hesap edilen 2.539,01 TL faiz olmak üzere toplam 41.701,01 TL nin dava tarihi olan 24.03.2016 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı kooperatiften alınarak davacıya verilmesine…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
1-Mahkemece bilirkişi raporunda belirtildiği ve hükmün gerekçesinde de vurgulandığı üzere dava tarihi itibari ile 8.039,68-TL aidat borç kaydı bulunan, bu haliyle parasal yükümlülük edimlerini yerine getirmemiş üyenin kooperatif aleyhine açtığı davanın bu gerekçe ile usulden reddinin gerektiğini;
2-Davacının henüz mülkiyeti kendisine intikal etmemiş bir taşınmaza dayanarak tazminat talep koşulları oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddi yerine kabulünün isabetsiz olduğunu, kura çekiminin mülkiyeti geçirmediğini;
3-Mahkemece taraflarınca delil olarak dayanılan ve yerinde inceleme yetkisi verilen kooperatif kayıtları tetkik edilmeden ve bilirkişi raporlarına somut ve hukuki dayanağa haiz itirazları karşılanmadan eksik inceleme ve hukuki değerlendirmede hata ile hüküm tesisinin isabetsiz olduğunu, keza kooperatif konusunda uzman olmayan bilirkişi raporunun dayanak tutulmasında hukuka uyarlılığın olmadığını;
4-Mahkemece emsal olarak alınan kararın başka bir üyeye ait olduğunu, o dosyada bu davadaki savunmaların neredeyse tamamına dayanılmamış olduğunu, o davadaki üye ile davacının aynı nitelikte üye olmadıklarını;
5-İddia edilen zarar ile kooperatif arasında illiyet bağı olmadığını, kooperatifin yüklenici ile yaptığı sözleşmedeki teslim tarihine dayalı olarak davacının talepte bulunamayacağını, tamamlanmış konutların üyelere teslimin genel kurul kararı gereği olduğunu, üyeler arasında eşitsizlik bulunmadığını, kooperatifin yüklenici olmadığını, hiç bir üyeye konut teslim tarihi konusunda taahhütte bulunmasının mümkün olmadığını, kooperatifin yüklenici ile akdettiği sözleşme ve protokollerde yer alan teslim tarihi hususunda herhangi bir üyeye bilgi vermesinin, beyan aktarımı olup kesinlikle bir taahhüt olmadığını, diğer taraftan gecikme olması durumunda üye ile kooperatif arasında kira kaybı istenebileceğine dair de bir anlaşma olmadığını, tamamlanmış konutların üyelere tesliminin genel kurul kararı ile getirilmiş bir düzenleme olduğunu, bu kapsamda çok katlı bloklardak….villanın tesliminin yapıldığını ancak davacının üyeliğinin Parseldeki henüz tamamlanmamış villa tipi konuta münhasır olup o parselde bulunan hiçbir villa tipi konutun üyeye tesliminin yapılmadığını, kaldı ki davacı tarafça bahsedilen genel kurul kararına karşı herhangi bir dava da açılmadığını, davacının talebinin hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğunun gözden ırak tutularak hukuki değerlendirmede hata ile hüküm tesis edildiğini;
6-En aksi kabule göre de üyeliği 16.01.2013 tarihinde başlayan davacı için bu tarihten öncesine ait tazminat tayininin, keza hükme gerekçe yapılan yüklenici ile kooperatif arasındaki sözleşmedeki teslim tarihinin haziran 2009 yerine 24.11.2011 olarak genel kurul kararı ile belirlendiği gözden ırak tutularak fazla tazminata hükmedilmesinin isabetsiz olduğunu, hükmün gerekçesinin hatalı ve dosya kapsamına uygun olmadığını, mahkemece, zamanaşımı itirazları hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden karar verildiğini, kabul şekline göre dahi temerrüdün dava tarihinden önce hasıl olmadığını, bu haliyle dava tarihinden önceki sürece ilişkin zaten işlemiş faiz talep edilmeyeceğini, dava dilekçesinde talep edilen miktar için dava tarihinden, ıslah dilekçesi ile talep edilen miktar için ıslah tarihinden itibaren faiz talep edilebileceğinin gözden ırak tutulduğunu, bu yönde usulüne göre harcı yatırılmış ve talep edilmiş bulunmadığı halde tüm kira alacağı tutarının dava tarihine kadar işlemiş faizinin mahkemece talebin aşılarak müddeabih haline getirilmek sureti ile hüküm tesis edildiğini, taleple bağlılık ilkesine dahi uyulmadığını belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, aksi düşünce halinde hüküm fıkrasının itirazlar doğrultusunda düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
B.A.M 23. HUKUK DAİRESİ KARARI :
Dairemizce, 18.04.2019 tarihinde, “…davacının kooperatif ortağı olduğu, 12.11.2006 tarihinde yapılan kura çekiminde … bulunan A 1 villa tipi konutun isabet ettiği sabittir. Diğer yandan, kooperatifin yüklenici vasıtasıyla yaptırdığı konut inşaatlarının birden fazla parseli kapsadığı, bir kısım ortaklara çok katlı bloklarda daire tipinde, bir kısım ortaklara da villa tipinde konut verileceği, bu kapsamda çok katlı bloklardak… 14 adet villanın ortaklara tesliminin yapıldığı taraflar arasında uyuşmazlık konusu da değildir. Ancak yerinde inceleme yapan inşaat mühendisi tarafından ibraz edilen 15.02.2016 tarihli bilirkişi raporunda, davacıya tahsis edilen villanın da bulunduğu….parseldeki hiçbir villanın bitmediği, parselin çevre düzenlemesinin yapılmadığı, villaların bulunduğu yere stabilize yol ile gidilebildiği, villaların tamamının kaba inşaat halinde, çatıları tamamlanmış ve kaba sıvalarının yapıldığı, inşaat halinde olduğu; diğer taraftaki çok katlı blokların ve 14 adet villanın (kastedilenin… parsel olduğu anlaşılmaktadır) teslim edildiği bildirilmiştir.
Kooperatifin, bütün ortaklarına teslim konusunda herhangi bir taahhüdü ve kararı bulunmamaktadır. Mahkemece emsal olarak gösterilen Ankara 3. ATM’nin….. sayılı davasında verilen kararda, teslimi yapılan ve yapılmayan parseller ve taşınmazların durumu, buna göre nispi eşitliğin değerlendirmesi yapılmamıştır. Söz konusu karara dayanak olarak gösterilen ve davalı tarafça davacıya gönderildiği belirtilen, eldeki davanın davacısına da gönderilmiş bulunan birtakım yazılar, kooperatif yönetim kurulu tarafından yüklenici vasıtası ile yaptırılan binaların yapım sürecinde, üyelerin bilgilendirilmesi amacını taşımakta olup herhangi bir taahhüt içerdiğinin kabulü mümkün değildir. Kaldı ki böyle bir konuda yönetim kurulunun karar alıp ortaklara bildirmesi de olanaksızdır.
Buna göre davacı ile aynı konumda bulunan üyelerin konutlarının teslim edilmediği anlaşıldığından davaların reddine karar verilmesi gerekirken anılan şekilde karar verilmiş olması doğru olmamıştır.” gerekçesi ile HMK m. 353/1,b,2 uyarınca kararı düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesine ve asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, verilen kararın niteliğine göre davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
İLERİ SÜRÜLEN TEMYİZ SEBEPLERİ :
Temyiz yasa yoluna başvuran davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle:
Davalı kooperatifin diğer kooperatif üyelerine teslim etmiş olduğu 14 adet villa ile müvekkiline de teslim edilmeyen villanın da içinde bulunduğu diğer teslim edilmeyen villaların aynı kuraya konulduğunu, kura çekimi sonucunda kooperatif ortaklarına dağıtıldığını, konut teslim borcunun parselden parsele farklılık göstermediğini, davacı yönünden eşitlik ilkesi gereğince diğer üyelerle birlikte daire teslim edilmemesine katlanmasını zorunlu kılacak ya da bu nedenle tazmin talebine engel oluşturacak bir durumun somut olayda söz konusu olmadığını, istinaf mahkemesince Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmiş olan ve yerel mahkemece emsal gösterilen kararın nispi eşitlik ilkesinin değerlendirmesinin yapılmadığı gerekçesiyle yerinde görülmediğini ve bu nedenle dikkate alınmadığını, davalı kooperatifin bir yapı kooperatifi olduğunu, haliyle yapı teslimini taahhüdünün kooperatifin varoluş amacından doğduğunu, bir kooperatifin konut teslimine ilişkin kesin bir süre veremeyeceğini, yüklenici olmadığı iddiasının yapı kooperatiflerinin kuruluş mantıkları ile bağdaşmadığını, böyle bir yorumun kabulü halinde hiçbir kooperatifin üyelerine karşı yükümlülüklerini yerine getirmeyeceği sonucunu doğuracağını beyan ederek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
YARGITAY 23. HUKUK DAİRESİ KARARI :
Yargıtay 23. H.D., 17.11.2020 T… sayılı kararı ile “…Bölge Adliye Mahkemesi kararında da belirtildiği gibi davacıya kur’ada isabet eden villanın yer aldığı …Parselde hiçbir villanın bitirilmediği, … adet villanın ise ortaklara tesliminin yapıldığı uyuşmazlık dışıdır.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nce kooperatifin teslim tarihi konusunda bir taahhüdünün bulunmadığı, davacıya genel kurul kararlarına dayanmadan gönderilen yazıların bağlayıcı olmadığı, aynı durumda olan ortaklar arasında nisbi eşitliğin sağlandığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi’nin eşitliğe ilişkin tesbitleri dışındaki tesbitlerinde isabet bulunmaktadır. Ancak kooperatifin tüm ortaklarına eşit davranması Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesinin bir gereğidir. Kooperatif tarafından yapılacak inşaatların farklı parsellerde bulunması bu eşitliğin bozulmasına gerekçe olamaz, nisbi eşitliğin de somut olayda uygulanması mümkün değildir.
Hal böyle olunca aynı parselde olmasa bile davalı kooperatifin aynı statüdeki üyeleri arasında aynı kur’a da çekilen villaların bazı ortaklara teslim edildiği sabit olduğuna göre Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin nisbi eşitlik ilkesi gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar vermesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvuran asıl ve birleşen davada davalı vekilinin diğer istinaf sebeplerinin incelenerek sonucuna göre bir hüküm kurulması için kararın bozulmasına…” karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Asıl ve birleşen dava, kooperatif ortağına tahsis edilen konutun teslim edilmemesi nedeni ile uğranılan gelir kaybının tazmini istemine ilişkindir.
Hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamı uyarınca davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesi gerekmiş, bu amaçla kooperatifler konusunda uzman bir bilirkişinin de katılımı ile beyan ve itirazların karşılanabilmesi açısından bilirkişi heyetinden rapor aldırılmıştır.
Davacı vekilinin, bilirkişinin raporunda, dosyada 31.05.2015 tarihli genel kurul ve diğer kararlara atıf yapmasının “yeni delil ortaya konulması, davalı tarafça dayanılmayan bir savunmaya dayanıldığı” yolundaki itirazı, taraflarca gerek genel kurul toplantı tutanaklarına delil olarak dayanılmış olması gerekse varlığı ve içeriği konusunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmaması nedeni ile yerinde görülmemiş, aynı nedenlerle bilirkişinin reddi istemi de HMK m. 272/4 uyarınca reddedilmiştir.
Bozma ilamına uyulduğundan davalı kooperatifin aynı statüdeki üyeleri arasında aynı kurada çekilen villaların bazı ortaklara teslim edildiği, ortağın aidat borcu bulunmasının kira kaybı tazminatı istenmesine engel olmadığı, aynı konumda bulunan bir kısım üyenin konutunun tamamlanıp teslim edilmesi halinde, eşitlik ilkesi uyarınca konutu teslim edilmeyen üyenin teslim tarihine kadar kira bedeli isteyebileceği, davacının kooperatif ortaklığını eşinden tüm hak ve borçları ile birlikte devraldığı, buna göre, önceki dönem için de kira kaybı tazminatı isteyebileceği kabul edilmiştir.
Diğer yandan, Yargıtay 23. H.D.’nin 17.02.2015 T… K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, tapu iptali ve tescile, üyelik tespitine, tahsis hakkına dayalı davalarda olduğu üzere üyelik sıfatının devamına ve üyeliğe sıkı sıkıya bağlı talepler ile ilgili olan, diğer anlatımla üyenin parasal yükümlülükleri ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlıklarda üyelik devam ettiği sürece zamanaşımı süresi işlemez. Somut olayda da talep, üyenin parasal yükümlülükleri ile ilgili olmayıp, tahsis hakkına dayalıdır. Dolayısıyla tahsis hakkına dayalı olarak talepte bulunulduğundan zaman aşımının işlemesi mümkün değildir.
Davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
Ancak, bilirkişi raporunda da belirtildiği şekilde davalı kooperatifin eşitsizliğin giderilmesi konusunda 31.05.2015 tarihli genel kurula kadar herhangi bir karar almadığı, bu genel kurulda bu doğrultuda kararlar alındığı, alınan kararların iptal edildiğine ilişkin herhangi bir iddia ve ispatın mevcut olmadığı, sonraki genel kurullarda da konutu teslim edilen/edilmeyen ortaklar için farklı aidat miktarları belirlendiği dikkate alındığında, davacının 31.05.2015 tarihli genel kurul tarihine kadar kira bedeli talep edebileceği, emsalde villanın teslim tarihi olarak 31.07.2009 tarihinin kabul edildiği anlaşılarak bu tarihten itibaren kira bedeli istenebileceği belirlenmiştir. Yapılan hesaplamaya göre:
Asıl davada 31.07.2009 tarihinden dava tarihi olan 10.10.2014 tarihine kadarki dönem için 111.653,00-TL tazminat istenebileceği; birleşen davada ise ilk dava tarihi olan 10.10.2014’den 31.05.2015 tarihine kadar olan dönem için 16.867,00 TL tazminat talep edebileceği anlaşılmakla dava ve birleşen davanın bu miktarlar üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiş; talep de gözetilerek kira kaybı tazminatı için her ayın tahakkuk tarihlerinden itibaren yasal faiz istenebileceği değerlendirilmiş; ilk kararda müddeabihe dahil olmadığı halde dahilmiş gibi talep aşılarak işlemiş faiz miktarına hükmedilmiş olması nedeni ile davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf itirazlarının kabulü gerekmekle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-A-Asıl davada:
Davanın kısmen kabulü ile;
1.500,00-TL’nin 31.08.2009 tarihinden itibaren,
1.500,00-TL’nin 30.09.2009 tarihinden itibaren,
1.500,00-TL’nin 31.10.2009 tarihinden itibaren,
1.500,00-TL’nin 30.11.2009 tarihinden itibaren,
1.500,00-TL’nin 31.12.2009 tarihinden itibaren,
1.500,00-TL’nin 31.01.2010 tarihinden itibaren,
1.500,00-TL’nin 28.02.2010 tarihinden itibaren,
1.500,00-TL’nin 31.03.2010 tarihinden itibaren,
1.500,00-TL’nin 30.04.2010 tarihinden itibaren,
1.500,00-TL’nin 31.05.2010 tarihinden itibaren,

1.650,00-TL’nin 30.06.2010 tarihinden itibaren,
1.650,00-TL’nin 31.07.2010 tarihinden itibaren,
1.650,00-TL’nin 31.08.2010 tarihinden itibaren,
1.650,00-TL’nin 30.09.2010 tarihinden itibaren,
1.650,00-TL’nin 31.10.2010 tarihinden itibaren,
1.650,00-TL’nin 30.11.2010 tarihinden itibaren,
1.650,00-TL’nin 31.12.2010 tarihinden itibaren,
1.650,00-TL’nin 31.01.2011 tarihinden itibaren,
1.650,00-TL’nin 28.02.2011 tarihinden itibaren,
1.650,00-TL’nin 31.03.2011 tarihinden itibaren,
1.650,00-TL’nin 30.04.2011tarihinden itibaren,
1.650,00-TL’nin 31.05.2011 tarihinden itibaren,

1.750,00-TL’nin 30.06.2011 tarihinden itibaren,
1.750,00-TL’nin 31.07.2011 tarihinden itibaren,
1.750,00-TL’nin 31.08.2011tarihinden itibaren,
1.750,00-TL’nin 30.09.2011 tarihinden itibaren,
1.750,00-TL’nin 31.10.2011 tarihinden itibaren,
1.750,00-TL’nin 30.11.2011 tarihinden itibaren,
1.750,00-TL’nin 31.12.2011 tarihinden itibaren,
1.750,00-TL’nin 31.01.2012 tarihinden itibaren,
1.750,00-TL’nin 29.02.2012 tarihinden itibaren,
1.750,00-TL’nin 31.03.2012 tarihinden itibaren,
1.750,00-TL’nin 30.04.2012 tarihinden itibaren,
1.750,00-TL’nin 31.05.2012 tarihinden itibaren,

1.840,00-TL’nin 30.06.2012 tarihinden itibaren,
1.840,00-TL’nin 31.07.2012 tarihinden itibaren,
1.840,00-TL’nin 31.08.2012 tarihinden itibaren,
1.840,00-TL’nin 30.09.2012 tarihinden itibaren,
1.840,00-TL’nin 31.10.2012 tarihinden itibaren,
1.840,00-TL’nin 30.11.2012 tarihinden itibaren,
1.840,00-TL’nin 31.12.2012 tarihinden itibaren,
1.840,00-TL’nin 31.01.2013 tarihinden itibaren,
1.840,00-TL’nin 28.02.2013 tarihinden itibaren,
1.840,00-TL’nin 31.03.2013 tarihinden itibaren,
1.840,00-TL’nin 30.04.2013tarihinden itibaren,
1.840,00-TL’nin 31.05.2013 tarihinden itibaren,

2.020,00-TL’nin 30.06.2013 tarihinden itibaren,
2.020,00-TL’nin 31.07.2013 tarihinden itibaren,
2.020,00-TL’nin 31.08.2013 tarihinden itibaren,
2.020,00-TL’nin 30.09.2013 tarihinden itibaren,
2.020,00-TL’nin 31.10.2013 tarihinden itibaren,
2.020,00-TL’nin 30.11.2013 tarihinden itibaren,
2.020,00-TL’nin 31.12.2013 tarihinden itibaren,
2.020,00-TL’nin 31.01.2014 tarihinden itibaren,
2.020,00-TL’nin 28.02.2014 tarihinden itibaren,
2.020,00-TL’nin 31.03.2014 tarihinden itibaren,
2.020,00-TL’nin 30.04.2014 tarihinden itibaren,
2.020,00-TL’nin 31.05.2014 tarihinden itibaren,

2.200,00-TL’nin 30.06.2014 tarihinden itibaren,
2.200,00-TL’nin 31.07.2014 tarihinden itibaren,
2.200,00-TL’nin 31.08.2014 tarihinden itibaren,
2.200,00-TL’nin 30.09.2014 tarihinden itibaren,
733,00-TL’nin 10.10.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine. Fazlaya ilişkin istemin reddine.
Karar ve ilam harcı:
Alınması gereken 7.627,00-TL harçtan peşin ve ıslahla alınan 1.922,00-TL harcın düşümü ile kalan 5.705,00-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına.
Yargılama giderleri ve gider avansı:
Davacı tarafça sarf edilen 25,20-TL başvurma harcı, 25,20-TL peşin harç, 1.922,58-TL ıslah harcı toplamı 1.972,40-TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine.
Davacının sarf ettiği toplam 2.926,80-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 2.840,00-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak davacıya iadesine.
Davalının sarf ettiği 1.920,00-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 384,00-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak davalıya iadesine.
Vekalet ücreti:
A.A.Ü.T. uyarınca 14.557,04-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine.
A.A.Ü.T. uyarınca 3.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine.

B-Birleşen davada:
Davanın kısmen kabulü ile;
2.200,00-TL’nin 31.10.2014 tarihinden itibaren,
2.200,00-TL’nin 30.11.2014 tarihinden itibaren,
2.200,00-TL’nin 31.12.2014 tarihinden itibaren,
2.200,00-TL’nin 31.01.2015 tarihinden itibaren,
2.200,00-TL’nin 28.02.2015 tarihinden itibaren,
2.200,00-TL’nin 31.03.2015 tarihinden itibaren,
2.200,00-TL’nin 30.04.2015 tarihinden itibaren,
1.467,00-TL’nin 31.05.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine.
Fazlaya ilişkin istemin reddine.
Karar ve ilam harcı:
Alınması gereken 1.152,18-TL harçtan peşin ve ıslahla alınan 687,02-TL harcın düşümü ile kalan 466,00-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına.
Yargılama giderleri ve gider avansı:
Davacı tarafça sarf edilen 29,20-TL başvurma harcı, 29,20-TL peşin harç ve 687,00-TL ıslah harcı toplamı toplamı 754,40-TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine.
Davacının sarf ettiği 5,00-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 3,00-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak davacıya iadesine.
Vekalet ücreti:
A.A.Ü.T. uyarınca 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine.
A.A.Ü.T. uyarınca 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine.

II-Peşin alınan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve istek halinde iadesine.
III-A.A.Ü.T. uyarınca 4.080,00-TL istinaf duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine.
IV-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
22.06.2021 tarihinde, duruşmalı yapılan inceleme sonucunda, taraf vekillerinin yüzüne karşı, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.