Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2020/1809 E. 2022/1086 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I


İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/02/2020
ESAS-KARAR NUMARASI : …

Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 30.09.2016 tarihinde danışmanlık-müşavirlik işlerini konu alan hizmet sözleşmesi imzalandığını, sözleşme uyarınca müvekkilinin davalıya banka ve finans kuruluşları ile ilgili işlemlerde danışmanlık hizmeti vermeyi üstlendiğini, sözleşme uyarınca aylık ücretin KDV dahil 2.500,00 TL olarak belirlendiğini, müvekkilinin üzerine düşen tüm edimleri eksiksiz yerine getirmesine rağmen davalının 2016 Aralık-2017 Nisan dönemine ilişkin (5) aylık hizmet bedelini ödemediğini, bu nedenle davalı hakkında takibe geçildiğini ancak davalının takibe haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yetkili icra dairesi ile mahkemenin Elazığ Mahkemeleri ve İcra Daireleri olduğunu, bu nedenle davanın esasa girilmeden reddi gerektiğini, ayrıca davacının müvekkili ile çalışmaya başladıktan sonra müvekkilinin kullandığı kredilerde hiçbir iyileşme olmadığını, davacının sözleşme ile yüklendiği edimlerini gereği gibi yerine getirmediğini, davacının düzenlendiği faturaların süresi içinde iade edildiğini, davanın ve takibin haksız olduğunu savunarak davanın reddi ile %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu “Madde 67 – (Değişik madde: 18/02/1965 – 538/37 md.)
(Değişik fıkra: 17/07/2003 – 4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.” hükümlerini haizdir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.05.2019 tarih ve 2017/19-823 Esas, 2019/553 E. Sayılı kararında ” faturayı alan kişi 8 gün içinde faturaya itiraz etmezse, faturanın dayandığı temel borç ilişkisinin bulunmadığının faturayı alan kişi tarafından ispat edilmesi gerekir. Ancak, faturayı alan kişi, öngörülen süre içinde faturaya ve bununla birlikte temel borç ilişkisine de itiraz ederse, genel hükümler çerçevesinde ispat yükü faturayı düzenleyen tacire ait olacaktır.
Dosyadaki fatura ve belgeler incelenmiş, davalının davacıdan danışmanlık hizmeti aldığı halde sözleşmeyi usulüne uygun fesh etmemesi nedeniyle sözleşme sonuna kadar borcunun bulunduğu, borcunu ödediğine dair herhangi bir belgeyi dosyaya sunmadığı anlaşılmıştır. Dosya bilirkişi marifetiyle incelettirilmiş olup, bilirkişi tarafından da davacının alacaklı olduğu teyit edilmiştir. 12.09.2019 havale tarihli … imzalı bilirkişi raporu olayı aydınlatacak açık ve ayrıntıda bulunduğundan hükme esas alınmıştır.
Ayrıca dava konusu alacağın likit olması, takibe kötüniyetli olarak itiraz edilmiş olması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.” denilmekle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: davacının yetki itirazını bertaraf etmeden davayı açtığını, yerel mahkemece yetki itirazının hatalı değerlendirildiğini, müvekkilinin dava ve takip konusu faturayı iade ettiğini, mahkemece usul ve yasaya aykırı rapora göre davanın kabul edildiğini, mahkemece son celsede mazeret dilekçesini reddedip karar verildiğini, davacı şirketin edimlerini yerine getirmediğini, görevini yapmadığını, mahkemece davanın kabulü ile aleyhlerine %20 tazminata karar verilmesinin doğru olmadığını ve kararın kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
UYUŞMAZLIK :
Uyuşmazlık; taraflar arasında akdedilen hizmet alım sözleşmesi nedeniyle davacı yüklenicinin davalı hakkında faturaya dayalı olarak giriştiği takip nedeniyle davacının davalı işverenden alacaklı olup olmadığı, edimlerini tam olarak yerine getirip getirmediği ve alacağın miktarı hususlarında toplanmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasında akdedilen hizmet sözleşmesi uyarınca davacı yüklenici tarafından davalı işveren aleyhine girişilen takibe davalının itirazının iptali istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/637E., 2020/90K. sayılı dava dosyasında verdiği 13/02/2020 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 853,88 TL istinaf harcından peşin alınan 213,45 TL’nın mahsubu ile bakiye 640,43 TL’nın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine,
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
29/06/2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 29/06/2022

…..