Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2020/1803 E. 2022/133 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 26.06.2018
ESAS-KARAR NUMARASI : ….

Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkilinin 18.02.2008 tarihinde davalı kooperatifin ortaklığından ayrıldığını, çıkma payı alacağının ödenmemesi üzerine Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/416 E. sayılı dosyası ile alacak davası açıldığını ve şimdilik 10.000,00 TL’nin davalı kooperatiften tahsiline karar verildiğini, bu kararın Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2014/4560 E., 2015/280 K. sayılı kararı ile onandığını, akabinde müvekkilinin anılan dosyada belirlenen 93.200,00 TL’lik alacağının ıslah konusu edilmeyen 83.200,00 TL’sinin 06.05.2009 tarihinden itibaren işlemiş yasal faizi ile birlikte tahsili için davalı kooperatif aleyhine Sincan 7. İcra Müdürlüğü’nün 2014/12583 E. sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalının itirazı üzerine icra takibinin durduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptali ile %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili kooperatiften herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığını, Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/416 E. sayılı dosyasının kesinleşmediğini, davacı tarafın müvekkili kooperatife üyeliği ve sözde aidat ödemelerinin muvazaalı olduğunu, istifa tarihine kadar aidat ödemesi yapmadığını, müvekkili kooperatifin 21.04.2007 tarihli genel kurul toplantısında ibra edilmeksizin azledilen eski yönetim kurulu üyelerinin önce …. Kanunu’na tamamen aykırı bir şekilde kooperatif inşasını hissedarlarının kendi hısım ve akrabalarının oluşturduğu … A.Ş ünvanlı yüklenici firmaya hileli olarak ihale ettiklerini, daha sonra yine kendi hısım ve akrabalarından oluşan, aralarında davacının da bulunduğu fiktif üyeler kaydettiklerini, yüklenici şirkete yüklü ve usulsüz ödemeler yaptıklarını, bu şekilde gerçekte kooperatif aidatı ödemeyen ancak ödeme yapmış gibi gösterilmeye çalışılan fiktif üyelerin finansmanı da gerçekleştirilerek kooperatif nezdinde hak sahibi olmalarına çalışıldığını, kooperatif eski yönetimi ile yüklenici firma hissedarlarının Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/120 Esas sayılı dosyasında “.. …. dolayı yargılandıklarını, kooperatif eski yönetimi ve yüklenici firma aleyhine Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/11 E. sayılı alacak davasının da açıldığını, davacının da aralarında bulunduğu fiktif üyelerin aidat ödemelerini senet olarak kooperatife teslim etmiş gibi gösterildiklerini, bu sözde senetlerin kooperatif yönetimi tarafından yüklenici firmaya sözde iş karşılığı verildiğini, üyelerden alınacak olan aidat bedellerinin senet alınarak tahsil edilmesine ilişkin herhangi bir genel kurul kararı bulunmadığını, sözkonusu senetlerin tamamının kooperatif eski yönetimi ve yüklenici firma … A.Ş arasında danışıklı olarak işlem gördüğünü ve hiçbir şekilde sözkonusu üyelerden tahsil edilmediğini, eski yönetimin azledilmesi ve akabinde 03.02.2008 tarihli genel kurulda eski yöneticiler ve yüklenici firma hakkında yasal işlem başlatılmasına karar verilmesi üzerine davacı tarafın da içerisinde yer aldığı fiktif üyelerin organize bir şekilde hareket ederek istifa yolunu seçtiklerini, bu şekilde kooperatifi zor durumda bırakmayı amaçladıklarını, daha sonra aynı vekil aracılığı müvekkili kooperatif aleyhine alacak davaları açtıklarını, Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen davada davacının üyeliğinin gerçek bir üyelik olup olmadığı hususunun incelenmediğini savunarak, davanın öncelikle zamanaşımından; aksi takdirde esastan reddine, haksız ve kötüniyetli davacı aleyhine %20 tazminata karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “Davacı tarafından Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde çıkma payı alacağının tahsiline yönelik olarak kısmi dava açılmış olup; 2012/416 E. sayılı dosya kapsamında 10.000,00 TL’nin tahsiline yönelik olarak davanın kabulüne dair verilen karar 21/09/2017 tarihinde kesinleşmiştir. Verilen kararda, davacının 93.200,00 TL aidat ödemesinin bulunduğu, genel giderin düşülmesi sonucunda bakiye 89.866,70 TL alacağının kaldığı, davacı alacağının 06/05/2009 tarihinde muaccel olduğu tespit edilmiş, ancak talebe uyun olarak sadece 10.000,00 TL’nin hüküm altına alındığı görülmüştür.
Davacı alacaklının, bakiye çıkma payı alacağı nedeniyle Sincan (Ankara Batı) 7. İcra Dairesinin 2014/12583 esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlattığı, 83.200,00 TL asıl alacak, 37.273,60 TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 120.473,60 TL alacakla ilgili ödeme emrinin davalı borçluya 06/05/2014 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun süresi içerisinde ve 08/05/2014 tarihli dilekçeyle yaptığı itiraz üzerine aynı tarihte takibin durdurulmasına karar verildiği, eldeki davanın bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde 07/04/2015 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacının Noterden keşide ettiği 18/02/2008 tarihli ihtarname ile davalı kooperatif üyeliğinden istifa ettiği ve ortaklığının sona erdiği sabittir. Kesinleşen Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi nin 2012/416 E. sayılı dosyası kapsamında davacının ödemiş olduğu aidat miktarı ve alacağın muaccel olduğu tarih ile genel gider miktarı tespit edildiğinden mahkememizce, kesinleşen bu hususlara göre değerlendirme yapılmıştır. Davacının toplam ödemesi 93.200,00 TL olup, genel giderin düşülmesi sonucunda bakiye 89.866,70 TL alacağının kaldığı, bu miktarın 10.000,00 TL’nin Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi nin 2012/416 E. sayılı dosyası ile hüküm altına alındığı nazara alındığında bakiye 79.866,70 TL çıkma payı alacağı bulunduğu açıktır. Alacağın muaccel olduğu 06/05/2009 tarihinden takip tarihine kadar olan birikmiş faiz hesabı bilirkişi aracılığıyla yaptırılmış, 18/05/2018 tarihli raporda birikmiş faiz alacağının 35.880,94 TL olduğu belirtilmiştir. Her ne kadar davacı tarafça, ödenen aidat miktarının genel giderin mahsup edilmemiş halinden 10.000,00 TL’nin düşümü ile bakiye miktar üzerinden talepte bulunulmuş ise de, yerleşik uygulamaya göre genel giderin aidattan mahsubu şart olduğundan…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının 79.866,70 TL asıl alacak ve 35.880,94 TL işlemiş faiz yönünden iptali ile takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacağın %20’si oranında icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; cevap dilekçesindeki savunmalarını tekrar ederek, İlk derece Mahkemesince yargılama boyunca savunmalarının hiçbirini dikkate alınmayarak sadece davacı tarafın açmış olduğu ilk davanın sonucunun beklendiğini, yargılama içerisindeki davalı taraf olarak varlıklarının anlamsız hale getirildiğini, HMK 27. maddede düzenlenen “Hukuki dinlenilme hakkı”nın ihlal edildiğini, Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde seri olarak görülen davalarda, bire bir aynı şekilde davacı taraf konumunda olan ve ödemelerini senetle yapan kişilerin davalarının reddedildiğini, emsal davaların gerekçesinin aynı davacı gibi, sözde ödemelerini senet ile yapan kişilerin senet karşılıklarının olmaması olduğunu, bu durumun senetler hakkında ilgili banka kayıtlarının araştırılması sonucunda ortaya çıktığını, yerel mahkemenin delilleri arasında belirttikleri “…” teklif etme haklarını dahi kullandırmadığını, zamanaşımı itirazları konusunda yerel mahkemenin davanın açılma zamanına göre hatalı bir değerlendirme yaptığını, icra takibine itirazlarının “itiraz sebepleri araştırılmadan” neden ve nasıl haksız bulunduğunun cevabının gerekçeli kararda yer almadığını, dolayısı ile davacı taraf lehine hükmedilen icra inkâr tazminatının yasal dayanaktan yoksun olduğunu, mahkemece ileri sürdükleri hiçbir hususun dikkate alınmadığını belirterek, İlk derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, çıkma payı alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-HMK’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca, davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun “esastan” reddine dair Dairemiz kararı, Harçlar Kanunu Genel Tebliği eki (1) sayılı Tarifenin A-III-1-e uyarınca işin esası ile ilgili olduğundan alınması gereken 7.906,72 TL istinaf karar harcından peşin alınan (35,90+1.940,78=) 1.976,68 TL.’nin düşümü ile kalan 5.930,04 TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yatırılan istinaf avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden alınarak iadesine,
4-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
02.02.2022 tarihinde, HMK’nın 361/(1). maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere oybirliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 03.02.2022