Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2020/1705 E. 2021/948 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 01.10.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : …

Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, taraflar arasında 02.10.2013 tarihinde “…..” işini konu alan sözleşme imzalandığını, sözleşmenin 26. maddesi uyarınca işletme döneminin ilk 14 yılı içinde yolcu başına olmak ve ABD doları cinsinden ödenmek üzere maddede belirtilen sayıda yolcu için “yolcu garanti bedelinin takip eden Mayıs ayı içinde … tarafından müvekkili şirkete ödeneceğinin” kararlaştırıldığını, Ankara…’nın 29.12.2016 tarihinde hizmete açıldığını ve müvekkilinin sözleşmede belirlenen garanti yolcu bedeline hak kazanma sürecinin bu suretle başladığını, müvekkilinin alacağı için 30.10.2017 tarihinde KDV hariç 3.103,615 USD fatura düzenlediğini, faturanın ödeme vadesinin sonraki yılın Mayıs ayı olduğu için müvekkilinin 31 Mayıs 2018 tarihinde kur farkı faturası düzenleyip davalıya gönderdiğini ancak davalının, yolcu garanti bedeli faturasının Türk parası karşılığı yazılmasının fatura bedelinin Türk Lirası cinsinden sabitlenmiş olduğu anlamına geleceği durumunun açıklanması için … Başkanlığı’na sorulduğunu ancak henüz cevap gelmediği gerekçesi ile faturayı kabul etmeyip iade ettiğini, … Başkanlığı’nın kur farkı faturası düzenlenmesinin yerinde olduğu görüşüne rağmen davalının fatura bedelini ödemediğini ileri sürerek 1.040.751,58 USD alacağının 3095 sayılı Yasa uyarınca dövize uygulanacak en yüksek faizi ile … … satış kuru üzerinden fiili ödeme tarihi itibari ile Türk Lirası cinsinden karşılığının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında 02.10.2013 tarihli sözleşme imzalandığını, Ankara YHT Garı’nın 29.12.2016 tarihinde hizmete açıldığını, davacının 30.10.2017 tarihinde fatura düzenleyip, faturanın muhasebe kayıtlarına alındığını, faturanın Türk Lirası olarak düzenlenmesi nedeni ile borç alacak ilişkisinin bu suretle kesinleştiğini, bu alacak için artık kur farkını istenemeyeceğini, sözleşmesinin 26/1. maddesi uyarınca ödemenin TL olarak yapılacağının kararlaştırıldığını, bu nedenle davacının talebinin yerinde olmadığını, faturanın düzenlendiği tarihte ödenen tutarın tespitine yönelik olarak doların esas alındığını ve o günkü kur üzerinden TL’ye çevrilerek muhasebeleştirildiğini, ödeme tarihindeki kur artışından dolayı kur farkının ödeneceğine ilişkin sözleşmede hüküm olmadığı gerekçesi ile davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesi’nce “…Somut olayda; taraflar arasındaki sözleşmenin 26’ncı maddesinde, “…yolcu başına 1,5 (bir buçuk) ABD Doları+KDV, her yıl için takip eden yılın Mayıs ayı içerisinde (…) ödenecektir.” buyruğu açık bir şekilde USD ile ödeme yapılmasına ilişkindir. Davalının aksi yönündeki savunması sözleşme hükmü ile uyumlu görülmemiştir. Ankara YHT Garı 29.10.2016 tarihinde hizmete açılmış ve ilk yıl 30.10.2017 tarihinde sona ermiştir. Sözleşmenin 26’ncı maddesine göre bu tarih itibariyle USD cinsinden tutar belirlenip sonraki yıl mayıs ayı içinde ödenmelidir. Dava konusu döneme ait toplam yolcu sayısı 2.207.230 kişidir. 2.000.000 yolcu için 1,50 USD hesabıyla 3.000.000,00 USD ve 207.230 yolcu için 0,50 USD hesabıyla 103.615,00 USD olmak üzere (3.000.000 USD+103.615,00 USD=) 3.103.615,00 USD alacak bulunduğu konusunda çekişme yoktur. Davacının, 3.103.615 USD tutarında 30/10/2017 tarih ve …. sayılı (TL) cinsinde fatura düzenlemesi sözleşme hükmünü (TL) olarak değiştirdiğini göstermez. Bu yöne ilişkin savunma yerinde görülmemiştir. Sözleşme hükmü taraflar yönünden normatif bir alan meydana getirir ve onları bağlar. Sözleşme taraflar için yasa gücündedir. O hâlde sözleşmenin 26’ncı maddesine göre yolcu başına 1,5 USD’nin sonraki yıl mayıs ayında ödenmesi gerekir. Aşan kısım için ise yolcu başına 0,5 USD sonraki yıl mayıs ayında ödenmelidir. Bu tutarlar toplamının 3.103.615,00 USD olduğu konusunda itiraz yoktur. Davalı tarafından yapılan ödemeler dava dilekçesinin 5’inci sayfasında yazılıdır. Davacı, (TL) ödemeleri ait olduğu tarihten bir gün önceki USD döviz satış kuru üzerinden (davalı yönünden daha lehe olan) çevirmiş ve 2.062.863,42 USD bulmuştur. Sonuç itibariyle sözleşmenin 26’ncı maddesine göre davacının talepte haklı olduğu tutar (3.103.615,00 USD-2.062.863,42 USD=) 1.040.751,58 USD olarak belirlenmiştir. Hesaplama ayrı bir bilirkişi incelemesini gerektirmemektedir. Bu nedenle, davanın KABULÜNE…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Taraflar arasındaki sözleşme uyarınca davacının 30.10.2017 tarihlerinde fatura düzenlediğini ve faturanın Mayıs 2018 tarihinde ödenmek üzere muhasebeleştirildiğini ve faturanın TL olarak düzenlendiği için kesinleştiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin Türk Lirası cinsinden ödemeli sözleşme olduğunu, sözleşmede döviz kurunun taraflarca belirlenmemiş olması halinde düzenlenecek satış faturasında yer alan bedelin T.C. … … döviz alış kuru üzerinden TL’ye çevrilerek kayıtlara geçirilmesinin öngörüldüğünü, Türk Lirası’na çevrilmesinde kullanılacak kurun fatura tarihindeki T.C. … … döviz alış kuru olması gerektiğini, faturanın hem davacı hemde davalı tarafından TL’ye çevrilerek kayıtlara alındığını, ödeme tarihindeki kur farkının ödeneceğine ilişkin hüküm bulunmadığını, davacıya bir borçlarının olmadığını savunarak mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR :
Uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca davacının sözleşmenin 26/1. Maddesi uyarınca düzenlediği kur farkı faturasının yerinde olup olmadığı, davacının bu nedenle davalıdan alacağı olup olmadığı ve miktarına ilişkindir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, davacı tarafından taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca düzenlenen kur farkı faturası bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. K. sayılı dava dosyasında verdiği 01.10.2019 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 370.241,98-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 92.560,50-TL harcın düşümü ile kalan 277.681,48-TL harcın davalıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
16.06.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.