Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2020/146 E. 2023/1850 K. 15.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2020/146
KARAR NO : 2023/1850

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 24.09.2018
ESAS-KARAR NUMARASI : 2015/633 E., 2018/697 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili, taraflar arasında, davalının … parsel numarasında bulunan 2.600 metrekare arsasının halihazır harita alımı, jeolojik etüt raporunun hazırlanması, 1/1.000 uygulama planının hazırlanarak onay kurumundan onaylanmasının takibi, parselasyon planının hazırlanması, onay kurumundan onaylanmasının takibi, parselasyon planının ilgili kurumlarca onanmasından sonra planın araziye aplikasyonunun yapılarak tapuya tescilinden sonra imarlı arsa tapularının teslim edilmesi hususunda sözleşme imzalandığını, davacının sözleşme kapsamında üstlendiği tüm edimlerini eksiksiz yerine getirdiğini, sözleşme konusu parselin hali hazırda malikinin davalı şirket olduğunu, davalının hizmet bedelini ödememesi üzerine alacaklarının tahsili amacıyla aleyhine Ankara 12. İcra Müdürlüğü’nün 2015/20850 sayılı dosyasında başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davalının 60742 m2’lik tarlanın 6000/30371 oranında hissedarı olduğunu, taraflar arasında her iki parselde davalıya ait olan 5/6 hisse ile 6000/30371 m2’lik hisseleri 542 no.lu parsel üzerinde birleştirme işlemini yapması ve sözleşmede ayrıntıları verilen işlemleri yürütmesi hususunda anlaşmaya varıldığını, davacının anlaşma gereklerini yerine getirmediğini, davacının icra takibine konu ettiği sözleşmenin taraflar arasındaki gerçek ve nihai sözleşme olmadığını, taraflar arasındaki gerçek ve nihai sözleşmenin davacı şirket yetkilisinin imzasını taşıyan her iki parsele yönelik, birleştirme taahhüdü içeren sözleşme olduğunu beyan ederek davanın reddi ile kötüniyet tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince “…İddia, savunma, toplanan deliller, kısmen benimsenen bilirkişi kurulu raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davadaki uyuşmazlığın halli için öncelikle taraflar arasındaki sözleşmenin belirlenmesi gerektiği, davacı tarafın taraflar arasındaki sözleşmenin 28/08/2010 tarihli sözleşme olduğunu iddia ettiği, davalı tarafın ise 28/05/2010 tarihli sözleşme olduğunu savunduğu, her ne kadar bilirkişi raporunda davalı tarafın sunduğu sözleşmenin dikkate alınması gerektiği bildirilmişse de davacı tarafından sunulan sözleşmenin daha sonraki tarihli olması nedeniyle bu sözleşmeye itibar edilmesi gerektiği, bu yönü ile bilirkişi raporuna itibar edilmediği, her ne kadar bilirkişi raporu davalının sunduğu sözleşeme nazara alınarak düzenlenmişse de esasen davalının sunmuş olduğu sözleşme kapsamındaki işlerin bir kısmının aynen davacı tarafın sunduğu sözleşmede de bulunması nedeniyle yeniden rapor alınmasına gerek görülmediği, dosyaya celp edilen Kazan Belediyesi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi Encümen Kararları ve diğer belgelere göre davacının taraflar arasındaki 28/08/2010 tarihli sözleşme ile üstlendiği edimlerini yerine getirmediği, sözleşmeye konu edilen taşınmazı da içeren bölgeye ilişkin imar uygulamalarının, dava dışı ….Şti. tarafından 3194 sayılı İmar Kanununun 18inci maddesine istinaden mer’i imar planları kapsamında hazırlandığı ve ilgili İdarelerince onaylanarak tapuya tescil edildiği, davacı taraf bilirkişi raporuna itirazında; anılan dava dışı şirketin sahibinin ve tek ortağının davacı şirket ortağı ile aynı kişi olduğu, davacının sözleşme kapsamında üstlendiği işleri bir an önce bitirebilmesi için davalıdan bu şirket adına vekaletname istediğini ve davalının vekaletname verdiğini ileri sürerek itirazda bulunmuşsa da anılan dava dışı şirket ile davacı şirket arasında, davacının dava konusu sözleşme ile üstlendiği edimler için anlaşma sağlandığını ispatlayamaması, anılan dava dışı şirketin , ortakları aynı olsa bile davacıdan farklı tüzel kişiliğe sahip olması ve dava dışı şirket tarafından yapılan işlemlerin bizzat davalı tarafından dava dışı şirkete verilen vekaletname suretiyle yapılması karşısında davacının rapora itirazlarının yerinde olmadığı anlaşıldığından ispatlanamayan davanın reddine, davalının kötüniyet tazminatı talebinin de; davacı icra takibi yapmakta haksız olsa da kötüniyetli kabul edilmeyeceğinden reddine…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Bilirkişi kurulunun raporlarında belirttiği ve sözleşme hükümlerine göre davalının tüm işlemlerini yapanın …. Şti. ve müvekkili şirketin sahibinin … olduğunu, edimleri ifa eden şirketin sahibi, yetkilisi ve tek ortağının davacı şirketle aynı kişi olduğunu;
Müvekkilinin bizzat davalının onay ve bilgisi ile işlemlerin seriliği ve bir an önce bitirilmesi için davalıdan bu kez, diğer şirketi olan …. Şti. adına vekaletname istediğini ve işlemleri yaptığını, yani müvekkilinin sözleşmedeki edimini diğer bir şirketi aracılığıyla ifa ettiğini, davalının bu hususu bilmediğini, bilgisi dışında yapıldığını söyleme hakkına sahip olmadığını;
Davalının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde mahkemeyi yanıltma gayretine girdiğini, sözleşmelerde asıl olanın edimin ifası olduğunu, müvekkili şirketin edimini herhangi bir alt yükleyici, 3. kişi veya diğer şirketiyle ifa etmesinin tarafların bağlı bulundukları sözleşmeyi geçersiz kılmayacağını beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, taraflar arasında akdedilen hizmet alım sözleşmesi uyarınca alacağın tahsili için yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/633 E., 2018/697 K. sayılı dava dosyasında verdiği 24.09.2018 tarihli kararına yönelik davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 54,40-TL harcın düşümü ile kalan 215,45-TL harcın davacıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
15.11.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 16.11.2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır