Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 02.07.2020
ESAS-KARAR NUMARASI : ….
Davacılar vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacılar vekili, Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17.04.2019 tarih ve….esas sayılı kararı ile …… iflasına karar verildiğini, müflis şirketin tasfiye işlemlerinin Ankara 21. İcra Dairesi’nin …… esas sayılı dosyası üzerinden yürütüldüğünü, davacı …’ın müflis şirket ile Ankara ili,…. sayılı taşınmaz üzerinde bulunan …..ilişkin olarak 03.12.2013 tarihli, adi yazılı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzaladığını ve müteakiben 26.04.2015 tarihinde eski sözleşmenin yenilenmesi suretiyle ikinci bir sözleşme akdettiğini, sözleşmeye istinaden bağımsız bölümün 30.12.2015 tarihinde teslim edilmesi gerekirken halihazırda bağımsız bölümün teslim edilmediğini, müvekkilinin sözleşmeye istinaden müflis şirkete 140.000,00-TL ödeme yaptığını, davacı …’un müflis şirket ile Ankara ili, ….. parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan….. nolu bağımsız bölüme ilişkin olarak 27.06.2015 tarihli, adi yazılı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzaladığını, sözleşmeye istinaden bağımsız bölümün 30.12.2015 tarihinde teslim edilmesi gerekirken halihazırda bağımsız bölümün teslim edilmediğini, müvekkilinin sözleşmeye istinaden müflis şirkete 623.000,00-TL ödeme yaptığını, yine davacı …’ın müflis şirket ile Ankara ili,….. sayılı taşınmaz üzerinde bulunan….. nolu bağımsız bölüme ilişkin olarak 18.11.2013 tarihli, adi yazılı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzaladığını, sözleşmeye istinaden bağımsız bölümün 30.12.2015 tarihinde teslim edilmesi gerekirken halihazırda bağımsız bölümün teslim edilmediğini, müvekkilinin sözleşmeye istinaden müflis şirkete 123.000,00-TL ödeme yaptığını, yapılan ödemelere rağmen müflis şirketin davacılara bağımsız bölümü teslim etmediğini, iflas idaresinin alacak istemini reddettiğini beyan ederek davacı … için Ankara İflas İdaresinin ret kararının kaldırılarak müflis şirketten 140.000,00-TL alacak ve bu miktarın şirkete ödenme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tespiti ile sıra cetvelinin bu şekilde düzeltilmesine, davacı … için …. İflas İdaresinin ret kararının kaldırılarak müflis şirketten 623.000,00-TL alacak ve bu miktarın şirkete ödenme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tespiti ile sıra cetvelinin bu şekilde düzeltilmesine, davacı … için Ankara İflas İdaresinin ret kararının kaldırılarak müflis şirketten 123.000,00-TL alacak ve bu miktarın şirkete ödenme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tespiti ile sıra cetvelinin bu şekilde düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi’nce “……. olarak sıra cetveline itiraz davalarında dava açma süresi, görev ve yetki İİK’nun 235. maddesinde düzenlenmiştir. İİK’nun 235. maddesinde yer alan “Sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren on beş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki Ticaret Mahkemesinde dava açmaya mecburdur.” amir düzenleme karşısında 28.05.2014 tarihine kadar açılan tüm sıra cetveli itiraz davalarında tarafların sıfatına (işçi, tüketici vb.) bakılmaksızın görevli mahkemelerin Ticaret Mahkemeleri olduğu açıktır.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-(k) maddesinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler “tüketici”; 3/1-(l) maddesinde ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemler “tüketici işlemi” olarak kabul edilmiş ve Tüketici Kanununun kapsamı esaslı şekilde genişletilmiştir. Aynı Kanunun 73/1. maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilirken; 83/2. maddesinde de “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilmiştir.
Anılı yasal düzenleme çerçevesinde İcra İflas Kanununa göre sonraki kanun ve özel kanun statüsüne haiz olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanununun 83/2. maddesinin açık hükmü karşısında diğer kanunlardaki görev kuralları (somut olayda olduğu gibi İcra İflas Kanunu 235. maddesinde yer alan) bu Kanun kapsamına giren uyuşmazlıklarda uygulanmayacağı için, 6502 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra (28.05.2014 tarihinden sonra açılan davalarda) tüketici sıfatına haiz davacılar tarafından açılan ve kökeninde bir eda davası (alacak) olan işbu sıra cetveline itiraz davasında görevli mahkeme aynı yasanın 73. maddesi uyarınca Tüketici Mahkemeleri olacaktır. Nitekim, 6502 sayılı yasanın 83/2. maddesi tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklarda diğer kanunlarda yer alan görev ve yetkiye ilişkin düzenlemelerin gözönünde bulundurulmamasını, anılı tüm uyuşmazlıklarda 73/1. maddesi uyarınca tüketici mahkemelerinin görevli olacağını emredici şekilde düzenlemiştir.
HMK’nun 114/1-c. maddesi gereğince, mahkemenin görevli olup olmadığına ilişkin dava şartının, HMK’nun 115. maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerektiği gözetilerek, mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Mahkemenin kararının aksine sıra cetveline itiraz davasının (kayıt kabul davası) bir tüketici davası olarak değerlendirilemeyeceğini, zira bu tip davaların iflas idaresinin alacak talebini reddetmesi durumunda alacağı reddedilen kişilerin icra iflas hukuku prosedürü içinde açtığı maddi hukuk davası olup bir icra iflas hukuku kurumu olduğunu, davalısının da 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3. maddesi kapsamında değerlendirilebilecek bir satıcı veya sağlayıcı da olmadığını, sıra cetveline itiraz davalarının, alacaklının alacağını ispat edip iflas masasına yazdırmak amacıyla açıldığını, dolayısıyla dava konusunun iflas idaresinin verdiği kararın takip hukuku anlamında bir alacağın varlığı ve bu alacağın ispatı olduğunu, bu anlamda iflas idaresinin alacak talebinin ret kararının gerekçesine bakıldığında, müflis şirket ticari defter ve kayıtlarına ulaşılamadığı ve bu sebeple yapılan ödemelerin ticari defter ve kayıtlardan da kontrol edilemediği gerekçesiyle alacak taleplerini reddettiğini, dava konusu uyuşmazlıkta herhangi bir tüketici işlemi veya tüketicilere yönelik bir uygulamanın değil, müflis şirketin ticari defterlerine ulaşılamaması, müvekkillerinin yaptığı karşılıksız ödemeler ve müflis şirketin sözleşmeden doğan edimini ifa etmemesinin değerlendirileceğini, Yargıtay’ın işçi alacaklarına ilişkin sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) davalarında da ısrarla iş mahkemelerinin görevli olmayacağını, İİK. m. 235’in kamu düzenine ilişkin olduğunu, dolayısıyla aksi yönde bir değerlendirme yapılamayacağını ima ederek bu davalarda Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olacağını ifade ettiğini beyan ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına kararı verilmesini talep etmiştir.
Dava, iflas sıra cetveline itiraza ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davacılar vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…. sayılı dava dosyasında verdiği 02.07.2020 tarihli kararına yönelik davacılar vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 59,30-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 54,40-TL harcın düşümü ile kalan 4,90-TL harcın davacılardan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
13.10.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya yetmiş sekiz bin altı yüz otuz (78.630,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 21.10.2021
Başkan … Üye … Üye … Katip …