Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2020/1410 E. 2021/980 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 30.12.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : …
Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili ; dava dışı … …. A.Ş .ye ait işyerinin 30/09/2014-2015 dönemi için emniyeti suistimal sigorta poliçesi ile sigortalandığını, satış yöneticisi olan davalı …’ın şirket ile bayiler arasında aracılık hizmeti verdiği sırada şirkete 679.284,88 TL tutarında zarar verdiğinin tespit edildiğini ileri sürerek, müşterek sigorta sözleşme yapıldığından, davacı şirketin müşterek sigortadan sorumluluğu % 21 oranında sınırlandırıldığından sigortalı şirkete ödenen 73.736,00 TL’nin, zarar veren davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili; müvekkilinin …… illerinde satış yöneticiliği yaptığı, müvekkilin sorumlu olduğu illerde bayiler ile … şirketi arasındaki ticareti kontrol ettiği ve hiçbir siparişin bayi onayı ve bilgisi olmadan çekilemediği, çeklerin tahsilatı veya çek senet düzenlenmesi konusunda müvekkile hiçbir şekilde yetki verilmediği, müvekkilin çalıştığı iki yıl boyunca hedef ortalaması %90-100 arasında satış hedefleri baskısı altında bırakıldığı, şirket hedefleri doğrultusunda bu baskının bayiler arasında mal alışverişleri doğurduğu, cari hesapların bayi muhasebecilerince tutulmadığından hesapların karıştığı ve … ile bayiler arasında mutabakatsızlıklar çıktığı, müvekkilinin 2 yıl boyunca bölge müdürü … sorumluluğu altına çalıştığı, Türkiye satış müdürü … ve …’nın bilgisi dışında hiçbir işlem yapılmadığı, yapılan işlerin bu kişilere atılan e- postalarla bildirildiği, …’ın sadece bayilerin cari hesaplarını baz alarak zarar tespit ettiği, ortaya çıkan zararın tamamen bayilerin hesap tutmamalarından kaynaklandığını, müvekkilin bu durumdan hiçbir kusuru bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
ilk derece mahkemesi’nce “……. raporu, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre davalının dava dışı … (sigortalı) şirketine vermiş olduğu zararı ödeyen davacı … şirketin TTK nun 1474. Maddesine göre açtığı davada, zarar miktarının davacı şirket defterlerinde kayıtlı olduğu şekilde sigorta şirketinin ödediği değil gerçekte ödemesi gereken para olan 70.700,33 TL’üzerinden dava kısmen kabul edilmiştir.
Rücu hakkı, başkasına ait borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde bir talep hakkıdır. Davacının mal varlığındaki eksilme, ödeme tarihlerinde gerçekleşmiştir.
Faiz talebi bakımından ise rücu davalarının niteliği gereği borçlunun temerrüte düşürülmesi gerekmeyip ödeme tarihinden itibaren faiz talep edilebileceğinden, 16/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizle davalıdan tahsiline…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: … tarafından müvekkiline ait hiçbir şekilde tahsilat makbuzu ve kaşe verilmediğinden müvekkilinin makbuz düzenlemesinin mümkün olmadığını, satış sürecinde şirket tarafından müvekkiline baskı yapıldığını, bu baskılar sonucunda bayiler arası mal alışverişi doğduğunu ve cari hesapların bayii muhasebecilerinde tutulmadığından dolayı hesapların karıştığını, bu durumdan müvekkilinin sorumlu tutulduğunu, davacıya ait 2015 yılı yevmiye defteri ve büyük defterin açılış ve kapanış onaylarının yasal süresi geçtikten sonra yapılmış olup, delil olarak kabul görmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı hakkındaki ceza dosyası henüz karara bağlanmadan davalının şirkete zarara verdiğine ilişkin rapor düzenlenmesinin ve bu rapora istinaden karar verilmesinin hatalı olduğunu bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, “….” kaynaklı, TTK’nın 1472. maddesine dayalı rücuen tazminat istemine ilişkindir. 06.08.2015 tarihinde açılmıştır.
Yargıtay İBK’nin 22.03.1944 tarih ve… sayılı kararı uyarınca, TTK’nin 1472. maddesine dayalı rücuen tazminat davaları, sigorta şirketince halefiyet hakkına dayalı olarak açılmış olup, sigorta poliçesinden doğmadığından, mutlak ticari dava olduğu söylenemez. Bu davalarda davacı … şirketinin halefi olduğu sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine göre, görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 29.11.2016 tarih ve …., Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 11.02.2016 tarih ve …., aynı dairenin 20.09.2016 tarih ve…, 20. Hukuk Dairesi’nin 10.02.2016 tarih ve…. sayılı ilamları da aynı yöndedir.
7036 Sayılı Kanun’un 5. maddesinde iş mahkemelerinin görevli olduğu davalar düzenlenmiş olup buna göre, hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işverenler arasındaki her türlü hukuk uyuşmazlıklarında iş mahkemeleri görevlidir.
Davalının, dava dışı sigortalı … …. ve Tic. A.Ş’ nin hizmet ilişkisi içerisinde çalışanı olduğu sabittir. Bu durumda, davaya bakmaya iş mahkemeleri görevlidir.
Hüküm mahkemeleri gibi, istinaf mahkemesi ve Yargıtay da, istinaf ve temyiz incelemesi sırasında, hükmü veren mahkemenin görevli olup olmadığını kendiliğinden gözetip incelemekle yükümlüdür. Bunun için tarafların hükmü, görevsizlik nedeniyle de istinaf veya temyiz etmiş olmalarına gerek yoktur.Çünkü, hükmü veren mahkemenin görevsiz olması mutlak bir istinaf ve temyiz sebebidir (HMK m. 353/a-3, m.371/b) (Prof. Dr……İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku.Legal Yayınevi Ağustos 2016.s.97).
6100 sayılı HMK.nin 353/1-a-3.m.de, mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması hususu da davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapılmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayıldığından aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1,a.3. gereğince, Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…. sayılı dava dosyasında verdiği 30/12/2019 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE.
2-Peşin alınan istinaf karar harcının iadesine.
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
23.06.2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.