Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2020/130 E. 2023/1758 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
(İ S T İ N A F D İ L E K Ç E S İ N İ N R E D D İ)
ESAS NO : 2020/130
KARAR NO : 2023/1758

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 03.04.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2018/311E., 2019/302K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

Taraf vekillerince, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında gerçekleşen ve bu davaya konu ticari işten daha önce de süregelen ticari ilişkiler kapsamında “…”nin 16. Sayısına reklam verilmesi karşılığında 4.000 USD/Dolar tutarlı (+720 Dolarlık KDV ücreti de mevcut) ticari ilişki kurulduğunu, anılan derginin 16. Sayısında davalı şirketin reklamının yapılarak ilgili derginin bir örneğinin dosyaya ibraz edildiğini, davalı tarafın 4.720 USD / Dolarlık bedeli ödemediğinden dolayı davacı tarafından icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın davacı ile aralarında ticari bir ilişki olmadığından bahisle itiraz ettiğini ileri sürerek, haksız itirazın iptali ile takibin devamına, haksız ve kötüniyetli olarak borca itiraz eden davalı şirketin alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında sözleşme ilişkisi olmadığını, davacıdan talep edilen bir hizmetin bulunmadığını bildirerek, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “Dava, faturaya dayalı olarak yapılan icra takibine dair itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafından Ankara 28. İcra Müdürlüğü’nün 2017/23154 Esas sayılı ile 28/12/2017 tarihinde 4.720 USD/Dolar üzerinden takip yapıldığı, yasal süresi içerisinde borçlu tarafından takibe itiraz edildiği, 24/01/2018 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği, davacıya söz konusu kararın 02/03/2018-10/04/2018 tarihlerinde tebliğ talep edildiği, davacı tarafından süresi içerisinde 24/04/2018 tarihide iş bu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır.

Mahkememize sunulan 10/01/2019 tarihli bilirkişi raporunda; taraflara ait 2016 ve 2017 yılları ticari defterleri incelenmiş, defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yaptırıldığı ve defterlerin usulüne uygun tutulduğunun görüldüğü, davalının davacıya 2016 ve 2017 yılında toplamda 3 adet fatura düzenlediği, 2016 yılında düzenlenen faturanın 28/11/2016 tarihli … numaralı, sponsorluk bedeli açıklaması ile 9.000 USD şeklinde olduğu, 2017 yılı faturaların ise 30/05/2017 tarihli … numaralı 4.720 USD “… Dergisi 15.sayı Reklam Bedeli” açıklamalı düzenlediği, toplamda 3 adet faturanın TL karşılıkları ile ticari defterlere kayıt yapıldığı, faturalar karşılığı ödemelerin banka kanalı ile davalının davacıya ödediği, takip tarihi itibariyle davalının davacıya borcu olmadığının tespit edildiği, %20 kötüniyet tazminatı hususunun değerlendirmesinin mahkemenin takdirinde olduğu bildirilmiştir. Mahkememizce usul ve yasaya uygun olarak hazırlanan bilirkişi raporu denetime elverişli olması nedeni ile kabul edilmiştir.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede taraflar arasında dava konusunun dayanağını oluşturan reklam hizmetinin tarafların mutabakatında olup olmadığının tespiti gerekmekte olup, söz konusu derginin 16.sayısında gerçekleştirilen reklam hizmetinden önce taraflar arasında 16/11/2016 tarihinde davacı tarafından yapılan talep ile başladığı, söz konusu talebin davalı şirket tarafından kabul edildiği ve buna dayalı olarak sponsorluk hizmeti kapsamında ödemelerin yapıldığı daha sonrasında davacı şirket tarafından davalı şirkete çeşitli tarihlerde reklam ve sponsorluk tekliflerinin yapıldığı, çeşitli tarihlerde davalı tarafından söz konusu tekliflerin reddedildiği, 23/05/2017 tarihinde davacı tarafından … Dergisinde 15.sayısında reklam verilmesi teklifinde bulunulduğu, buna karşılık davalı tarafından “…. haber konusunu şimdilik düşünmüyoruz. Katkımız da olması ve şuanda ilişkilerin normalleşmesi açısından bir frekanslık reklam verilmesi uygun görüldü.” şeklinde cevap verildiği, bunun üzerine davacı tarafından gerekli hizmetin verilerek fatura düzenlendiği karşılık bedelinin davalı tarafından ödendiği, devamında davacı tarafından 30/05/2017 tarihinde “….gelecek sayı ile ilgili olarak da bu sene için son bir defa jestinizi bekler….” 03/07/2017 tarihinde “önceki mailimde de belirttiğim gibi ilanı önümüzdeki sayıda da aynı yerden yayımlamayarak bu seneyi kapatmayı arzu ediyoruz…” şeklinde mailler gönderildiği, buna karşılık davalı tarafından 07/08/2017 tarihinde “….bir frekanslık uygun görülmüştür….” şeklinde cevap verildiği ve buna benzer şekilde davacı tarafından çeşitli maillerin gönderildiği, bedelleri ödenen hizmetlere ilişkin tarafların karşılıklı talep ve kabullerinin bulunduğu, davacı tarafından dava konusu reklama ilişkin çeşitli tarihlerde talep bulunmasına karşı davalı tarafından söz konusu talebin kabul edilmediği, reklam ilişkisinin başında yapılan yazışmalarda söz konusu kabulün tek seferlik olduğu açıkça belirtilmiş olup davacının davalının kabulü olmaksızın verdiği hizmetin bedelini davalıdan talep edemeyeceğinden davanın reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: davaya konu uyuşmazlığın derginin 16. sayfasındaki reklama ilişkin olduğunu, sözkonusu reklam için davalı şirkete 3 kez mail atıldığını fakat herhangi bir cevap verilmediğini, müvekkili tarafından gönderilen ikinci mailde davalının yayınlama veya yayınlamamaya ilişkin iradesinin sorulduğunu fakat herhangi bir cevap verilmediğini, reklam yayınlandıktan sonra davalı şirketin söz konusu reklamı istemediğini beyan ettiğini, dürüstlük ilkesinin gözetilmesi gerektiğini, ticari ilişkilerin düzenli olarak devam etmesi sebebiyle aksi belirtilmediği için davalının reklamının yayınlandığını bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran – davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin hiçbir talebi olmadığı halde reklam yayımlayan davacı şirketin kötüniyetle hareket ettiğini, müvekkili şirket lehine müddeabihin tamamının yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere uygun bir kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkemenin kötüniyet tazminatı yönünden kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
I-Davalı vekilinin istinaf itirazları yönünden;
Alacak davalarında istinaf (kesinlik) sınırı belirlenirken, yalnız alacağın aslı (asıl talep) nazara alınır: faiz, icra tazminatı (İİK m. 67, m. 69., m. 72) ve (ihtarname, delil tespiti ve yargılama giderleri gibi) giderler hesaba katılmaz. (Prof. Dr. Baki Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medenî Usul Hukuku, Ağustos 2016) Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 09.10.2018 tarih ve 451 E., 17783 K., Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 01.10.2018 tarih ve 12965 E., 20570 K., Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 07.11.2013 tarih ve 10767 E., 18588 K. sayılı ilamları da bu yöndedir.

Temyiz sistemi yönünden de mevcut bulunan, istinaf yoluna başvurulabilmesinin belirli bir miktarla sınırlandırılmasının benzeri hükmün (HUMK m.427) Anayasaya aykırılığı gerekçesiyle açılan davada Anayasa Mahkemesi; 20.01.1986 tarih ve 23/2 sayılı kararında, “..bu sınırın davaların hızlandırılması ve Yargıtay’ın iş yükünün bir ölçüde azaltılmasının amaçlandığı, bu sınırlamanın kamu yararına yönelik olduğu ve hak arama hürriyetinin de kamu yararı dikkate alınarak sınırlanabileceği…” gerekçesiyle, anılan hükmün Anayasaya aykırı olmadığına karar vermiştir.
İlk derece Mahkemesince davacının davalının kabulü olmaksızın verdiği hizmetin bedelini davalıdan talep edemeyeceği sebebiyle davanın reddine karar verilmiş olup, davalı tarafça kötüniyet tazminatı yönünden istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı aleyhine hüküm altına alınan bir tutar olmadığından karar davalı yönünden kesin niteliktedir.
Kesin olan kararlara yönelik istinaf istemleri yönünden HMK’nın 346/(1) maddesi uyarınca mahkemece bir karar verilebileceği gibi, aynı Kanun’un 352. maddesi maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi’nce de karar verilebileceğinden, HMK’nın 346/(1) ve 352/(1)-b. maddeleri uyarınca davalı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
II-Dava, hizmet sözleşmesine dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Yukarıda (I) nolu bentte açıklanan nedenlerle; HMK’nın 346/(1) ve 352/(1)-b. maddeleri uyarınca davalı vekilinin İSTİNAF DİLEKÇESİNİN REDDİNE,
2-Yukarıda (II) nolu bentte açıklanan nedenlerle; HMK m. 353/1,b,1 gereğince; Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/311E., 2019/302K. sayılı dava dosyasında verdiği 03.04.2019 tarihli kararına yönelik davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL’den peşin olarak yatırılan 44,40 TL’nin düşümü ile kalan 225,45 TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-Peşin alınan istinaf karar karar harcının davalıya iadesine,
5-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
6-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
08.11.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 08.11.2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …