Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2020/1092 E. 2021/1724 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ …..
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

…..

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 18.12.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : …..
Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkilince … ile dava dışı sigortalı …’a ait ofisin sigortalandığını, 21.11.2018 tarihinde bitişiğindeki otelin renovasyon işlerini yapan davalı şirketin duvar yenilemesi işleri sonrası bitişik duvarın izolasyonunu eksik ve kusurlu yapması nedeniyle su sızması sonucu maddi hasar meydana geldiğini, ekspertiz sonucu tespit edilen hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini, ödenen tutarın faiziyle birlikte tahsili için Ankara 17. İcra Müdürlüğünün …. sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, davalının itirazı üzerine icra takibinin durduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacı tarafça neye dayandığı belli olmayan kendisi tarafından hazırlanan rapora ve sigorta poliçesine dayalı olarak müvekkilinin borçlu olduğunun iddia edildiğini, müvekkilince gerçekleştirilen tüm inşaat faaliyetlerinin resmi kurum ve kuruluşlardan alınmış izin ve ruhsatlar kapsamında yapıldığını, müvekkilinin yapılan bu faaliyetler kapsamında hiç bir kusur ve ihmali veya zarara neden olacak işlemi bulunmadığını, iddia edilen hasarın müvekkilince gerçekleştirildiğine dair hiç bir resmi kayıt, mahkeme tespiti bulunmadığı gibi hasarın olup olmadığı, boyutu, nasıl gerçekleştirildiği, kim tarafından ne zaman gerçekleştirildiği, hasar bedelinin neye dayanılarak belirlendiği hususlarının belirtilmediğini, müvekkilinin inşai faaliyetten sonra her türlü hafriyatını da temizlediğini, bu hususta da belediye veya ilgili kurumlara yansıyan eksiği ya da kusuru bulunmadığını savunarak, davanın reddine, davacının %20 oranında icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; davacı ile dava dışı … arasında imzalanan sigorta poliçesinin 31.08.2018 başlangıç 31.08.2019 bitiş tarihli olduğu, faaliyet konusunun büro/ofis olduğu, dava dışı sigortalının söz konusu yeri sergi alanı olarak kullandığı, ticari kullanıma ilişkin bir poliçe olmadığı, dava dışı …’un tacir olmadığı, söz konusu poliçenin vasfı itibariyle davanın TTK.’nun 4-5.maddeleri uyarınca mahkemenin görevi kapsamında kalmadığı gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliği nedeniyle HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; İlk derece mahkemesince dava dışı sigortalının tacir olup olmadığı hususu kendilerine sorulmadan, araştırma yapılmaksızın ve dava dilekçesi ekindeki faturalar dikkate alınmaksızın eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesis edildiğini, dava dilekçesi ekindeki faturalarda görüleceği üzere dava dışı sigortalının bir vergi dairesine bağlı olarak ticari olarak sigortalı işyerinde faaliyet gösterdiğini, faaliyet konusunun sanat galerisi olmasının da bu hususu değiştirmediğini, ekte sunulan ….. örneğinde de görüleceği üzere dava dışı sigortalının tacir olduğunu ve … Kurumsal Sigorta Poliçesinin de dava dışı sigortalının büro/ofis olarak kullandığı işyerinin sigortalanması amacıyla düzenlendiğini, TTK madde 4 gereğince her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve TTK’da öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayıldığından işbu davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddinin hukuk ve yasaya uygun olmadığını belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılarak mahkemenin görevli olduğuna ve esas incelemeye geçilmesi için dosyanın mahkemeye iadesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, … gereğince sigortalıya ödenen hasar bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yargıtay İBK’nın 22.03.1944 tarih ve ….. sayılı kararında, “…Sigortacının, sigortacılık mutlak bir ticari muameledir diye kanuni halefiyetine istinaden açacağı rücu davası için dava ikamesi icap eder, denecek olursa, menşei, mahiyeti ve illeti aynı olan ve haksız fiil faili için tecezzisi mümkün bulunmayan bir borç için, iki ayrı kaza merciinde birden dava açılmış olabileceği kabul edilmiş olur. Bu ise kanuna ve hukuka uygun düşmez.
Bu itibarla, sigortacının, sigorta poliçesinden münbais olmayıp, kanundan aldığı selahiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği davada hukuk mahkemesine başvurulması gerekir.” denmiştir.
Buna göre, TTK’nın 1472. maddesine dayalı rücuen tazminat davaları, sigorta şirketince halefiyet hakkına dayalı olarak açılmış olup, sigorta poliçesinden doğmadığından, mutlak ticari dava olduğu söylenemez. Bu davalarda davacı sigorta şirketinin halefi olduğu sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine göre, görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 29.11.2016 tarih ve …., aynı dairenin 20.09.2016 tarih ve…… Hukuk Dairesi’nin 10.02.2016 tarih ve…. sayılı ilamları da aynı yöndedir.

Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Mezkur Yasa’nın 5/1. maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalara bakmakla görevlidir.
Buna göre İlk derece Mahkemesince, sigortalının ve davalının tacir olduğu, TTK’nın 4. maddesi uyarınca davanın nispi ticari dava olduğu, buna göre de görevli olduğu gözetilerek uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekirken, sigortalının tacir olup olmadığı ile ilgili herhangi bir araştırma yapılmaksızın, tarafların delillerinin toplanmasına ve sonrasında bilirkişi incelemesi ve tanık dinletme talepleri hususunun değerlendirilmesine karar verilmişken bir sonraki celse yazılı şekilde görevli olmadığı yolunda karar verilmesi doğru olmamıştır.

Bu durumda Dairemizce, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK.’nın 353/(1)-a.3. maddesi uyarınca, esası incelenmeden İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK.’nın 353/(1)-a.3. maddesi uyarınca, esası incelenmeden Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18.12.2019 tarih ve…… sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk derece Mahkemesince esas hükümle birlikte değerlendirilmesine,
4-Karar tebliği ve harç iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
17.11.2021 tarihinde, HMK’nın 353/(1)-a. ve 362/(1)-c maddeleri uyarınca, KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 18.11.2021
….