Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2020/1082 E. 2021/1726 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

…..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye … Mahkemesi
TARİHİ : 30.04.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : ….

Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, “…. sözleşme ile davalılara verildiğini, davalıların çalıştırdığı işçilerin yasadan ve …’den kaynaklanan alacaklarını tam olarak ödememesi nedeniyle işçiler tarafından müvekkili … aleyhine İş Mahkemesinde davalar açıldığını, müvekkilince icra dosyalarına toplam 43.125,00 TL. ödendiğini, müvekkili ile davalılar arasındaki sözleşmelere göre işçilik alacaklarından yüklenicinin sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere her bir davalıdan 100,00 TL. olmak üzere toplam 200,00 TL.’nin ödeme tarihlerinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan sorumluluk oranında tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; 12.04.2019 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 43.125,00 TL.’ye artırmıştır.
Davalılar cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince, bilirkişi tarafından hazırlanan 18.03.2019 tarihli rapora göre dava dışı işçilere yapılan ödemenin 01.04.2011 – 31.03.2013 tarihleri arasını kapsaması nedeniyle, Ankara 8. İcra Müdürlüğü dosyalarıyla yapılan ödeme tutarı olan toplam 43.125,00 TL.’ndan davalı … … … Ltd. Şti.nin sorumlu olduğu, davacının, ödeme tarihi olan 29.05.2017 tarihinden itibaren avans faizi talep etmekte haklı olduğu, diğer davalı … Ltd. Şti.’nin sözleşme tarihlerinin 01.07.2010 – 30.03.2011 arasında olduğu anlaşıldığından sorumluluğunun bulunmadığının rapor edildiği, söz konusu raporun usul ve yasaya uygun olarak hazırlanması, denetime elverişli olması nedeniyle mahkemece kabul gördüğü, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davacının davasının bilirkişi raporu ve ıslah dilekçesi doğrultusunda 45.025,00 TL’nin 29.05.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalı … …Ltd.Şti’den alınmasına (dava dilekçesinde her bir davalı yönünden ayrı ayrı 100,00-TL talep edilmiş iken ıslah dilekçesi sanki bir davalıdan 200,00-TL talep edilmiş gibi yapılmış ve bu durum mahkememizce göz önüne alınmıştır.), diğer davalı …. bilirkişi raporuna göre sorumluluğu bulunmadığından söz konusu davalı yönünden açılan davanın reddine karar vermek gerektiği belirtilerek, davanın kısmen kabulüne, 26.376,58-TL’nin 23.05.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … …… alınarak davacıya verilmesine, davalı … ve … Ltd. Şti yönünden açılan davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; öncelikle kısa kararda “43.025,00 TL.’nin 29.05.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … … alınarak davacıya verilmesine, davalı … ve … Limited Şirketi yönünden açılan davanın reddine” karar verilmesine rağmen gerekçeli kararda “26.376,58-TL’nin 23.05.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … … …alınarak davacıya verilmesine, davalı … ve … Ltd. Şti yönünden açılan davanın reddine” şeklinde hüküm kurulduğunu, kısa karar ve gerekçeli karar arasındaki bu çelişki nedeniyle kararın kaldırılmasını gerektirdiğini, yargılama sonunda kurulan hükmün hakkaniyete aykırı olduğunu, zira davalılar arasındaki sözleşmelerde yüklenici davalıların işçilik alacaklarından sorumlu olduğuna dair hüküm bulunduğunu belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve lehlerine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
1-Dava, dava dışı işçilere ödenen işçilik alacaklarının rücuen tahsili istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 297/1-c maddesinde, hükmün, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri de kapsaması gerektiği; 297/2. maddesinde ise, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu öngörülmüştür. Kararın hüküm fıkrası ile gerekçesi birbirine sıkı sıkıya bağlı olup, arasında çelişki bulunmaması gerekmektedir.
Öte yandan, tarafların tüm delilleri toplanıp, inceledikten ve son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, HMK’nın 298/3. maddesi uyarınca kararı, gerekçesi ile birlikte yazması ve hüküm sonucunu HMK’nın 294/3. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada HMK’nın 294/4. maddesi hükmüne dayanılarak zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucu tutanağa geçirilip, tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde, HMK’nın 294/3. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara uygun olarak gerekçeli kararın yazılması zorunludur. Esasen, kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan el çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak bulunmamaktadır. HMK’nın 298/2. maddesi uyarınca, gerekçeli karar tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili ya da farklı olması, yargılamanın aleniyetine, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasa’nın 141. maddesi ile HMK’nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca, anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksi düşünce ve uygulama yargının, yargıcın ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile bağdaşmaz. Kısa ve gerekçeli karar arasında farklılık ve çelişki yaratılması halinde, 10.04.1992 gün ve …..Karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme kararı çerçevesinde, mahkemece, kısa karar ile bağlı kalınmadan, yeni bir kısa ve buna uygun gerekçeli karar verilmelidir.
İlk derece Mahkemesince kısa kararda “1-Davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, 43.025,00-TL’nin 29/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … ……. davacıya verilmesine, Davalı … ve … Ltd.Şti yönünden açılan davanın reddine” şeklinde hüküm tevhim edildiği halde gerekçeli kararda, gerekçe bölümünde “45.025,00-TL’nin 29/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalı … …Ltd.Şti’den alınmasına(dava dilekçesinde her bir davalı yönünden ayrı ayrı 100,00-TL talep edilmiş iken ıslah dilekçesi sanki bir davalıdan 200,00-TL talep edilmiş gibi yapılmış ve bu durum mahkememizce göz önüne alınmıştır.), diğer davalı ……… bilirkişi raporuna göre sorumluluğu bulunmadığından söz konusu davalı yönünden açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş” şeklinde gerekçe oluşturulmuş, hüküm bölümünde de “1-Davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, 26.376,58-TL’nin 23/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …….Şti’den alınarak davacıya verilmesine, Davalı … ve … Ltd.Şti yönünden açılan davanın reddine” karar verilmiştir.
Buna göre İlk derece Mahkemesince, kabulüne karar verilen tutar ve faizin başlangıç tarihi yönünden kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı gibi hükmün gerekçe ve hüküm bölümü arasında da çelişki yaratılmıştır.
Buna göre Dairemizce, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve mahkemece, kısa karar ile bağlı kalınmadan, yeni bir kısa ve buna uygun gerekçeli karar verilmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
2-Kararın kaldırılması nedenine göre davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
HÜKÜM :
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, Ankara 1. Asliye … Mahkemesinin 30.04.2019 tarih ve … K. sayılı KARARININ KALDIRILMASINA ve dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
4-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk derece Mahkemesince esas hükümle birlikte değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği ve harç iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
17.11.2021 tarihinde, HMK’nın 362/(1)-a. maddesi uyarınca (Ek madde 1 uyarınca yeniden değerleme oranına göre belirlenen 78.630,00 TL. kesinlik sınırının altında kaldığından) KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 18.11.2021

Başkan … Üye … Üye … Katip …