Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2020/106 E. 2023/1984 K. 13.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/106 – 2023/1984
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)

ESAS NO : 2020/106
KARAR NO : 2023/1984

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 14.10.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2018/840 E., 2019/743 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, müvekkil şirketin işi devraldığı tarihten önce farklı işveren firmalarda 22.04.2009 tarihinde işe başlayan ve ihalenin müvekkili şirket tarafından kazanılması ile aynı işyerinde bu kez müvekkili şirket işçisi olarak sözleşme imzalayıp işe devam eden dava dışı … isimli işçinin 28.05.2018 tarihinde emekli olması üzerine, kıdem tazminatına hak kazanması nedeniyle davalı kurum tarafından işçinin bir önceki alt işverenler nezdinde çalışmaya başladığı 22.04.2009 tarihinden itibaren devam eden çalışmalarının tamamının esas alınarak 31.462,86-TL olarak hesap edilen kıdem tazminatının 30.207,32-TL’sinin müvekkili şirketin hak edişinden rıza ve onay alınmadan re’sen kesildiğini, oysa uygulanacak hükmün yüklenicinin sadece işçinin iş sözleşmesi devam ederken doğan ücret, fazla mesai gibi alacaklarından sorumlu olacağını, müvekkili şirketin sadece işçinin kendi yanında çalıştığı döneme isabet eden kıdem tazminatının yarısından sorumlu olacağını, dava dışı işçinin müvekkili şirkette kıdemine esas çalışma süresi toplam 513 gün olup buna göre müvekkili şirketin kıdem tazminatından sorumlu olduğu miktarın 2.915,36-TL’den ibaret olduğunu, bu nedenle davalı kurum tarafından hakedişten haksız yere 27.291,96-TL kesinti yapıldığını, müvekkili şirketin davalı kuruma karşı Ankara 13. İcra Dairesi’nin 2018/12043 E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine geçtiğini, ancak borçlu kurumun ödeme emrindeki borcun tamamına itiraz ettiğini belirterek davalı kurumun Ankara 13. İcra Dairesi’nin 2018/12043 E. sayılı dosyasındaki borca haksız ve kötüniyetli itirazının iptaline ve alacağın asgari %20’si kadar icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili tarafından …’a 31.462,85-TL hak etmiş olduğu kıdem tazminatının ödendiğini, ödenen tazminatın 27.423,19-TL’lik kısmının davacıdan kesildiğini, bir bölümünün zaten kendi çalışma dönemine isabet ettiğini, diğer kısmının çalıştığı diğer işverenlerden tahsil edildiğini, davacı Servissan Bil….Ltd. Şti.’ye kıdem tazminatından yasal kesintiler düştükten sonra kendisine ödeneceği ve ödenen tutarın hak edişinden kesileceği hususunun bildirildiğini, davacı tarafından işbu dava ile çalışanı Bayram Kaplan’a kıdem tazminatı olarak ödenen ve hakkedişinden kesilen 27.299,34-TL kesintinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112. maddesi uyarınca kendilerine iadesinin talep edildiğini, davacının 6552 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemeden sonra kendilerinin sorumlu olmayacağı şeklindeki iddiasının dayanaktan yoksun olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “…Somut olayda; Ankara 13.İcra Dairesinin 2018/12043 sayılı dosyası, SGK kayıtları, sözleşme, hizmet işleri genel şartnamesi, Ziraat Bankası mahsup fişi, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı ile davalı arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı alt işveren, davacı asıl işveren dir. Kural olarak davalı işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunundan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, davacı alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müteselsilen sorumludurlar.
Ancak, davalı idare tarafından ödenen kıdem tazminatının, dava dışı işçinin 22/04/2009 ile 28/05/2018 tarihleri arasındaki çalışmasına ilişkin olduğu, davalı Kurum ile davacı … Tic. Ltd. Şti. arasındaki sözleşmenin ise 27.12.2016 tarihinde imzalandığı, davalı kurum asıl işveren olduğu, alt işveren davacı şirkette dava dışı işçi …’ın 01.01.2017 ila 28.05.2018 tarihinde çalıştığı, Teknik Şartnamesinin 5.24. maddesi ile tek tarafa sorumluluk yüklendiğinden davacı alt işveren şirketin kendi dönemine isabet eden kıdem tazminatından sorumlu olduğu anlaşılmıştır.
Ancak rücu ilişkisine dair 21.02.2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7166 sayılı Kanun’un 11. maddesi ile 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 112. Maddesine ek fıkra ile “4734 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilere, 11/9/2014 tarihinden sonra imzalanan ihale sözleşmeleri kapsamında, kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde 11/9/2014 tarihinden sonra geçen süreye ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan kıdem tazminatı ödemeleri için sözleşmesinde kıdem tazminatı ödemesinden ötürü alt işverene rücu edileceğine dair açık bir hükme yer verilmemişse alt işverenlere rücu edilmez.” hükmü uyarınca taraflar arasındaki sözleşme 11.09.2014 tarihinden sonra imzalandığından, söz konusu sözleşme dönemi ile ilgili değerlendirmenin taraflar arasında yapılan sözleşmede kıdem tazminatı ödemelerinin alt işverene rücu edileceğine dair açık bir hüküm bulunmadığı, bu nedenle, davalı kurumun, davacı … Tic. Ltd. Şti. İle 27/l2/2016 tarihinde imzaladığı 01.01.2017 – 31.12.2019 tarihleri arası dönemi kapsayan sözleşme kapsamında çalıştırdığı dava dışı işçiye yaptığı kıdem tazminatı ödemesini, alt işveren davacı … Tic. Ltd. Şti.’ne rücu edemeyeceği, dava dışı işçi …’a davalı kurum tarafından ödenen tutardan davacı şirketin sorumlu olmadığı, davalı kurum tarafından dava dışı işçiye ödenen tutarın 30.207,32 TL’lik kısmının şirketin payına düşen pay düşüldükten sonra kalan tutar (27.291,96 TL) ve talepten fazlaya hükmedilemeyeceğinde talep nazarak davacı firmanın hakedişinden yaptığı kesinti kadar davacı şirketin davalı kurumdan alacaklı olduğu Ankara 13. İcra Müdürlüğünün 2018/12043 başlatılan ica takibine itiraz üzerine duran takibin iptaline ilişkin süresinde açılan iş bu davanın kabulüne karar vermek; dava tarihinden sonra yürürlüğe giren ancak; 7166 sayılı Kanun’un 12. maddesi ile 4857 sayılı İş Kanunu’na eklenen geçici 9. maddede kamu kurum ve kuruluşu tarafından alt işverene yönelik icra takibinde düşme kararı verileceğinin belirtildiği iş bu davada ise alt işverenin rücuuna ilişkin yapmış olduğu, dava tarihindeki koşullar nazara alınmayarak 7166 sayılı Kanun uyarınca karar vermek gerekmiş; iş bu davanın davalı kuruluşa yönelik icra takibi olmakla takibin 27.291,96-TL asıl alacak olmak üzere devamına; dava açıldığında işçiyi çalıştırdığı dönemindeki kıdeminden sorumlu olan davacıya ilişkin işçinin diğer alt işverenlerde çalıştığı dönemleri de kapsar şekilde davacının hakedişinden yapılan, itiraza dayanak kesintinin haksız olduğu anlaşılmakla icra inkar tazminatına…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Davacının işçiye ödenen tazminattan son işveren sıfatıyla sözleşmenin 4734 sayılı Kanuna tabi olmaksızın istisna kapsamında olması nedeniyle müvekkili idare ile aynı derecede müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu ve bu durumun sözleşme maddelerinde tazminat olarak zikredilmek suretiyle düzenlendiğini, taraflarının son işveren davacıdan alacağını rücuen tahsil etmesinin gerek kanuna gerekse sözleşmelere uygun olduğunu;
Dava dışı işçinin işten ayrıldığı sırada 01.01.2017-28.05.2018 tarihleri arasında davacının kendi döneminde çalıştığını, davacının son işveren olarak ödenen kıdem tazminatının tamamından sorumlu olması yanında bu dönem için de nihai sorumlu olduğunu;
İhale dökümanında isteklilerce verilecek teklif kapsamında işçilerin ihale konusu işin kıdem tazminatlarının da dahil olduğu hususunun bulunduğunu, bu durumun yüklenicinin de vermiş olduğu teklif kapsamında ve bilgisi dahilinde olduğunu;
Davacının “Hizmet İşleri Genel Şartnamesi”nin 42/a, 1/7 maddesini yanlış yorumladığını, bu maddede geçen ihtirazi kayıt, doğrudan hizmet karşılığı hakedişle ilgili olup somut olaydaki gibi hizmet dışı kalemlerle ilgili olmadığını;
Dava konusu alacağın yasalar ve sözleşmeler doğrultusunda muayyen ve belirli alacak olmayıp yargılama gerektiren bir alacak olduğunu, bu nedenle icra inkar tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu;
Taraflarınca yapılan işlemin rücu, davacının talebinin ise istirdat davası olduğunu, mahkemenin hatalı nitelendirmesi ile istirdat davasının rücu davası olarak incelenmesinin kabulünün mümkün olmadığını;
Davacının ticari faiz talebinin yersiz olduğunu, yapılan ödeme işçi alacakları ile ilgili olduğundan yasal faiz işlemesi gerektiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
1-22.02.2019 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 7166 Sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 11. maddesi ile 4857 sayılı İş Kanununun 112 nci maddesine beşinci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen altıncı fıkrası: 12. maddesi ile 4857 sayılı Kanuna eklenen geçici 9.maddesi dava tarihinde yürürlükte değildir. Esasen eklenen 6. fıkra ve geçici 9. maddenin ilk cümlesi hükmü, Anayasa Mahkemesi’nin 19.09.2019 T., 2019/42 E., 2019/73 K. sayılı kararı Anayasa’nın 10. maddesinde belirtilen eşitlik ilkesine aykırı bulunarak iptal edilmiş, iptal kararı 15.10.2019 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla eldeki davada uygulanmayacaktır.
Bu açıklamalara, dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer hususlara yönelik istinaf sebeplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, taraflar arasında akdedilen hizmet sözleşmesi kapsamında dava dışı işçiye ödenen işçilik alacaklarının tahsili için yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Hizmet alım sözleşmeleri, ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş akdinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davalı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup, bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar.(Yargıtay 23.H.D. 21.12.2021 T., 2021/1763 E., 2021/2455 K.)
Somut davada, davacı yüklenici kendi dönemi olan 513 günle sınırlı olarak sorumludur. Bu gün sayısına denk gelen kıdem tazminatı miktarı bilirkişi tarafından 5.025,92-TL olarak bildirilmiş ise de davacı tarafça dava dilekçesinde (1/2 si olarak bildirilen 2.915,36-TL yerine) kabul edilen 5.830,72-TL’nin tamamı yönünden sorumlu olduğu kabul edilmiş, bakiye kesinti yönünden bir sorumluluğunun bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla davacı hak edişinden kesilen 30.207,32-TL’den, kendi dönemine denk gelen 5.830,72-TL’nin mahsubu ile bakiye 24.376,66-TL yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken anılan şekilde karar verilmesi doğru olmamış, HMK 353/1,b,2 uyarınca kararı düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan hususlara ilişkin sair istinaf sebeplerinin reddine.
II-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/840 E., 2019/743 K. sayılı dava dosyasında verdiği 14.10.2019 tarihli KARARINI DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE.

Buna göre:

“1-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE davalının Ankara 13. İcra Müdürlüğünün 2018/12043 Esas sayılı takip dosyasında yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 24.376,66-TL asıl alacak olmak üzere devamına. Fazlaya ilişkin istemin reddine.
2-Asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
2.Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. 3, 13 maddeleri gereğince hesaplanan takdiren 3.275,04-TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
3-Davacı tarafından yapılan 149,70-TL tebligat ve posta gideri, 750,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere 899,70-TL yargılama giderinin 800,00-TL’sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, kalan masrafın davacı üzerinde bırakılmasına.
Davalı tarafça yapılan toplam 88,00-TL yargılama giderinin takdiren 10,00-TL’sinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine. Kalan masrafın davalı üzerinde bırakılmasına.
4-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde YATIRANA İADESİNE,
5-.Alınması gerekli 1.665,16-TL harçtan peşin alınan 468,32-TL harcın mahsubu ile kalan 1.196,84-TL harcın davalı taraftan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
6-Peşin alınan 468,32-TL ile 35,90-TL başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-AAÜT uyarınca 3.046,53-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine.”

III-Peşin yatırılan istinaf karar harcının istek halinde davalıya iadesine.
IV-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
13.12.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 15.12.2023

Başkan Üye Üye Katip