Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2020/1046 E. 2023/1626 K. 18.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2020/1046
KARAR NO : 2023/1626

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 22.01.2020
ESAS-KARAR NUMARASI : 2018/85 E., 2020/41 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

Taraf vekilleri tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili, davalı şirket ile akdedilen hizmet alım sözleşmesi uyarınca davalıya … Şubesi’ne ait 29.12.2014 tarihli 2282KRTM14000416 seri numaralı 540.000,00-TL bedelli kesin ve süresiz teminat mektubunun teslim edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından haksız feshedildiğini, Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/796 E., 2017/22 K. sayılı ilamında müvekkilinin sözleşme gereğince yükümlülüklerini yerine getirdiğinin belirlendiğini beyan ederek davalı ile yapılan hizmet sözleşmesi uyarınca davalıya teslim edilen kesin ve süresiz teminat mektubunun teminatsız olarak dava sonuçlanıncaya kadar paraya çevrilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, bu kabul edilmediği takdirde uygun görülecek teminat oranı doğrultusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini, kesin ve süresiz teminat mektubunun davalıdan alınarak müvekkili şirkete teslimine, davalı şirket tarafından sözleşmenin süresinden önce ve haksız feshi nedeniyle şimdilik 10.000,00-TL mahrum kalınan kar bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile davalıdan tahsiline, davalı şirket tarafından teminat mektubunun süresinde teslim edilmemesi nedeniyle 1.000,00-TL teminat mektubu komisyon bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili, 04.12.2019 tarihli ıslah dilekçesinde ise, bilirkişi raporu ile müvekkili şirketin davalıdan vaki alacaklarının tespit edildiğini, bu rapor doğrultusunda dava dilekçesi ile 10.000,00-TL olarak talep ettikleri mahrum kalınan kar bedelini 249.790,54-TL’ye çıkardıklarını bildirmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirket tarafından 2014 yılında yapılan ihaleler kapsamında özel güvenlik hizmetlerinin davacı şirkete verildiğini, işin özelliği gereği her il için ayrı ayrı hizmet alım sözleşmesi imzalandığını, taraflar arasında yapılan 01.01.2015 başlangıç tarihli sözleşmenin süresinin 2 yıl olarak belirlendiğini, ancak tarafların karşılıklı anlaşması sonucu sözleşmenin 30.04.2016 tarihinde feshedildiğini, davacının 2016 nisan ayı hizmet bedeline ilişkin faturaların tahsili için Eskişehir 5. İcra Müdürlüğü’nün 2016/103 E. sayılı dosyası ile müvekkili şirket aleyhine icra takibi yaptığını, takibe itiraz ettiklerini, ardından da itirazın iptali davası açıldığını, bu dosyanın şu an Yargıtay incelemesinde olduğunu, müvekkili şirketin söz konusu personele ilişkin yasal haklardan davacı ile birlikte müteselsilen sorumlu bulunduğunu, söz konusu personelin devir personeli olup uzun yıllar müvekkili şirkette çalıştığını, söz konusu personelin kıdemi hesaplanırken tüm çalışma sürelerinin gözönüne alınacağının belirtildiğini, davacının davayı açmakta haksız olduğunu, yine taraflar arasında yapılan sözleşmenin 11.8 maddesine göre davacının personele sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirmemesi sebebiyle teminat mektubunun iade edilmediğini, dolayısıyla 24.01.2018 tarihli tedbir kararının kaldırılması gerektiğini, tarafların karşılıklı anlaşması sonucu sözleşmenin 30.04.2016 tarihinde feshedilmesi nedeniyle mahrum kalınan kar bedelinin bulunmadığını ileri sürerek haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince “…Tüm dosya kapsamı ile taraflar arasındaki yapılan sözleşme ve özellikle son olarak alınan bilirkişi …’ın raporu gereğince davalı ile davacı arasında sözleşmeden kaynaklı mevcut davalar bulunduğu, taraflar arasında yapılan sözleşmenin 11.maddesi gereğince bu davalar nedeniyle dava konusu teminat mektubunun davacıya iadesi koşullarının oluşmadığı gibi davacının teminat mektubu komisyon bedeli alacağının da bulunmadığı, 2016 yılı asgari ücret artışının taraflar arasında yapılan sözleşmenin 17.maddesinde belirtilen mücbir sebepler başlığı altında öngörülen hüküm kapsamına girmediği, bu nedenle davalının sözleşmeyi feshinin haksız olduğu, bu haksız fesih nedeniyle davalının davacıya kar mahrumiyeti ödemesi gerektiği, bu kapsamda sözleşmenin feshinden sonra kalan süre nedeniyle davacının uğradığı kar mahrumiyetinin 249.790,54-TL olduğu anlaşıldığından, dava ve ıslah dilekçesinin kısmen kabulü ile 249.790,54-TL mahrum kalınan kar bedelinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bu bedelin 10.000,00-TL’sine dava tarihi olan 19.01.2018, bakiyesine ise ıslah tarihi olan 04.12.2019 tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine, teminat mektubunun iadesi ve komisyon bedeli alacağının ise reddine…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Müvekkili şirketin davalıya verilen hizmet kapsamında istihdam ettiği personellerin kıdem tazminatları ile ilgili sorumluluğunun 01.01.2015 ile 30.04.2016 tarihleri arasındaki dönem olup iş akitleri sona eren personellere müvekkili şirket tarafından kıdem tazminatlarının ödendiğini, diğer personellerin iş akitleri davalı şirket nezdinde devam ettiği ve kıdem tazminatı feshe bağlı bir hak olduğu için işbu personellere henüz bir ödeme yapılmadığını;
Sözleşmenin 2016 yılı Nisan ayında davalı tarafından feshedildiğini ve ilişiksizlik yazılarının da yine 2016 yılı Kasım ayında davalı şirkete tebliğ edildiğini, şu halde; hem sözleşmenin feshi tarihinden itibaren 1 yıllık süre geçtiği için hem de müvekkili şirketin iş akdi sonlanan işçilerin kıdem tazminatlarını ödediği ve yine işçilerle ilgili prim ve vergi borcu bulunmadığına ilişkin ilişiksizlik belgelerini aldığı için teminat mektubunun tümünün iadesinin gerektiğini;
Bununla birlikte; iş akitleri devam eden işçilerin mezkur dönem için kıdem tazminatı talep etme hakkı omadığını, zira kıdem tazminatı feshe bağlı haklardan olup sözkonusu 100 personelin davalı şirket nezdinde çalışmasına devam ettiğini, müvekkili şirketin, davalı şirket ile hizmet sözleşmesi feshedildiğinde davalı şirket tarafından hizmet akitleri devir alınmayan ve iş akitleri sona erip kıdem tazminatına hak kazanan 18 işçi için toplam 58.604,99-TL kıdem tazminatı ödendiğini;
Müvekkili şirket tarafından istihdam edilen işçilerin iş akitlerinin, müvekkil şirketin davalı ile imzaladığı sözleşmenin son bulduğu tarihte sona ermediğini, bilakis işçilerin davalı şirket nezdinde çalışmaya devam etmesi nedeni ile henüz tahakkuk etmiş bir tazminat borcu da olmadığını;
Davalı şirketin hangi hallerde sözleşmeyi feshedebileceğinin tereddütsüz biçimde hüküm altına alındığını, sözleşmenin hangi nedenlerle feshedilebileceğinin ayrıca ve açıkça kararlaştırılmış olmasına rağmen davalı vekilinin, sözleşmenin 6.2. maddesini sözleşmenin özüne ve ruhuna aykırı surette yorumlayarak ifa edilmeyen sözleşme bedeli için müvekkili şirketin tazminat talebi olmadığı yönündeki savunmasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Müvekkili şirketin sözleşme kapsamında yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, bu nedenle davacının müvekkili şirketten mahrum kalınan karını talep etmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olacağını, ilk derece mahkemesi tarafından 28.05.2019 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilmeksizin, taraflar arasındaki sözleşme maddelerini hiç değerlendirmeksizin hazırlanan 20.11.2019 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak karar verildiğini;
Kabul anlamına gelmemek üzere; davacının kar mahrumiyeti alacağı bulunduğu düşünülse dahi bilirkişi tarafından yapılan hesaplamanın taraflarınca kabulünün de mümkün olmadığını, davacı şirketin, müvekkili şirketten bir an için alacaklı olduğu düşünülse dahi öncelikle davacının 3. şahıslarla aynı nitelikte benzer bir sözleşmeyi yapabileceği makul bir sürenin belirlenmesinin, davacının sözleşme haksız olarak feshedilmeseydi bu makul süre içinde elde etmesi muhtemel gelirinin tespit edilmesi ve sonrasında bu geliri elde etmek için yapacağı tüm harcama ve giderlerin de mahsup edilmesi sonrasında belirlenecek miktarın sözleşmenin haksız olarak feshi nedeniyle mahrum kalınan kâr olarak hesaplanması gerektiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, taraflar arasında akdedilen hizmet sözleşmesi kapsamında verilen teminat mektubunun iadesi; teminat mektubu komisyon bedeli ve sözleşmenin feshi nedeni ile mahrum kalınan kar istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre taraf vekillerinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurularının esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/85 E., 2020/41 K. sayılı dava dosyasında verdiği 22.01.2020 tarihli kararına yönelik taraf vekillerinin İSTİNAF BAŞVURULARININ AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 54,40-TL harcın düşümü ile kalan 215,45-TL harcın davacıdan; Alınması gereken 17.063,19-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 4.270,00-TL harcın düşümü ile kalan 12.793,19 -TL harcın davalıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davacı ve davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak ilgili tarafa iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
18.10.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 19.10.2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır