Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/953 E. 2023/1234 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2019/953
KARAR NO : 2023/1234
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/12/2018
ESAS-KARAR NUMARASI : 2017/306 E.-2018/800 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
MİRASÇILAR :
DAVALI
VEKİLİ :

Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı 06.06.2017 tarihli dava dilekçesinde; üyesi bulunduğu davalı kooperatifin 2016 yılına ait olağan genel kurul toplantısının 20.05.2017 tarihinde yapıldığını,
Gündemin 9. maddesinde, “Geçmiş Yönetimlerin kooperatife vermiş olduğu zararlar konusunda Yönetim ve Denetim kurulu üyelerine dava açılması konusunun yeniden görüşülüp karara bağlanması hususu görüşülmesi sonucu geçmiş genel kurullarda dava açılması yönünde karar verilmiş ise de açılacak davaların kaybedilme riski ve maliyetlerinin yüksek olması nedeni ile dava açılmamasına karar verilmiştir.” şeklinde karar alındığını, bu maddenin oya sunulmadığını, kabul ve red oylarının belirtilmediğini, oy birliğiyle kabul edildiğinin yazıldığını, kararın 03.02.2014 tarihli Özel Teknik Rapor incelenmeden verilen bir karar olup eski yönetim ve denetim kurulu üyelerinin korunmasına yönelik olduğunu, Gündemin “Kooperatif kayıtlarına ve mahkeme kararına göre üye olmadığı tespit edilen ve satış yoluyla daire almış kişilerin üyelik kayıtlarının silinerek muhasebe kayıtlarının kapatılması, geçmiş yıllarda uygulanan ve tahakkuk ettirilen aylık %5 gecikme faizlerinin Borçlar Kanunun faize sınır getiren düzenlemesi uyarınca aylık %1,5 olarak yeniden yapılandırılması hususunun görüşülüp karara bağlanması” şeklindeki 10. maddesinde ise gündem dışına çıkılarak, “Görüşme neticesinde …, …, …’nın dairelerini kooperatif üyesi olmayan 3. şahıslardan satın aldıkları, …’nın da mahkeme kararı ile üye olmadığı tespit edildiğinden bu kişilerin üye olmadıklarının kabulüne, bu kişiler adına tahakkuk ettirilmiş aidat borçlarının silinmesine oy birliği ile karar verilmiştir. Üyemiz olan …’nın 13 ve 14 nolu dairelerin tescili için açtığı davada …’nın üyelik aidatlarını ödemesi koşulu ile davanın kabul edilmesine oybirliği ile karar verilmiştir. Ayrıca Borçlar Kanunu ilgili hükümleri faize sınır getirdiğinden Borçlar Kanunun yürürlüğe girdiği 2011 yılından itibaren gecikme faizlerinin %1.5 olarak uygulanmasına oy birliği ile karar verilmiştir.” şeklinde karar alındığını, kararın aynı şartlarla ortak olup kooperatife karşı yükümlülüklerini yerine getiren ortakların varlığı nedeniyle Kooperatifler Kanununun 23. maddesine aykırı olduğunu, bu kararın da Özel Teknik Rapor incelenmeden verildiğini.
Her iki kararın Kooperatifler Kanununun 45, 51, 53, 87. maddelerine ve iyiniyet kurallarına aykırı, doğuştan sakat, geçersiz kararlar olduğunu, bu kararların iptali bir aylık hak düşürücü süreye tabi olmayıp, her zaman istenebileceğini, bu kararların mutlak butlanla sakat olduğunu iddia eden ortağın genel kurul toplantılarında hazır bulunması ve itirazını tutanağa yazdırmasının da şart olmadığını,
İleri sürerek, 20.05.2017 tarihli genel kurulun 9. ve 10. maddelerinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiş;
03.10.2017 tarihli dilekçesi ile de; gerekçelerini ayrıntıları ile anlatarak dava dilekçesinde belirttiği dava konusu genel kurulun 9 ve 10. maddelerinin iptali ile ilgili talebinin yanında genel kurulda alınan tüm kararların iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili; Bakanlık temsilcisinin de hazır bulunduğu 20.05.2017 tarihinde yapılan 2016 yılı olağan genel kurulunda gündemde olan tüm maddelerin görüşüldüğünü, hazır olanların oylamasına sunulduğunu ve tüm gündem maddelerinin oybirliği ile kabul edildiğini, ancak sehven 9. maddenin katip üye tarafından yazımı sırasında “oybirliği” ibaresinin yazılmadığını, 10. maddede gündeme uygun olarak kooperatife üye olmayan kişiler ile ilgili kayıtların düzeltilmesine ve yine tescil davası Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/39 E. sayılı dosyasında devam eden …’nın üye olduğunun ve kendisine daire verilmesi gerektiğinden bahisle devam eden davanın kabulüne karar verildiğini, gündeme isim yazılması gerekli olmadığından bu kararın gündem dışında alınmış bir karar olmadığını, …, … ve … isimli şahısların hiç bir zaman kooperatif üyesi olmadıklarını, üçüncü kişilerden daire satın almış olan kişiler olduklarını, bu nedenle eşitlik ilkesinde bahsetmenin mümkün olmadığını, geçmiş yönetim ve denetim kurulu üyelerine karşı açılması düşünülen davanın maliyeti ve zamanaşımı nedeniyle kaybedilme ihtimali konusunda üyeler bilgilendirilerek davanın açılmaması yönünde karar alındığını, davacı toplantıya katılmadığından bu görüşmelerden haberdar olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “Nizalı genel kurulda gündemin 9. maddesinin görüşülmesi neticesinde, önceki yönetim ve denetim kurulu üyelerine yönelik olarak eylemlerinden dolayı dava açılmasına ilişkin eski kararlardan vazgeçilme yönünde karar alınmıştır. Kararda nisap açıklanmamıştır. Her ne kadar alınan kararlardaki oy sayılarının açıkça belirtilmesi gerekli olmakla birlikte,

genel kurul tutanağı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, tüm kararların oy birliği ile alındığı açıktır. Kararlara itiraz yoktur. Öte yandan, genel kurul üst organ sıfatıyla kooperatifin geleceği ile ilgili konularda karar verme yetkisine sahiptir. Genel kurul, bu karar ile kendi konusuna giren bir hususta yetkisini kullanarak, dava açma hakkından vazgeçmektedir. Dolayısıyla, alınan bu kararda; yasa, ana sözleşme hükümlerine ve iyiniyet kurallarına aykırı bir husus bulunmamıştır.
Niza konusu edilen 10 nolu gündem maddesinin görüşülmesi neticesinde oy birliği ile karar alınmıştır. Burada ortak olmadığı tespit edilen konut sahiplerinin bu durumunun tespiti ile aidat borçlarının silinmesine, …’nın ortaklık aidatlarını ödemesi koşuluyla 13 ve 14 nolu dairelerin tescili için açtığı davanın kabul edilmesine, BK’da yapılan değişiklik gereğince 2011 yılından itibaren gecikme faizinin %1,5 olarak uygulanmasına karar verilmiştir. Bilirkişi kurulunca kooperatif kayıtlarında yapılan incelemede alınan bu 10 nolu kararın kooperatif bilgileri ile uyumlu olduğu, 1163 sayılı yasanın 23. maddesine aykırılık bulunmadığı tespit edilmiştir. Gecikme faiz oranında düşürülme işlemi de, 6098 sayılı TBK’un 120/2 maddesindeki düzenlemeye uygun bir şekilde yapılmıştır.
Neticede iptali istenen 9 ve 10 nolu kararlar yönünden butlan ya da yokluk yaptırımını gerektirecek bir hal ile, yasa, ana sözleşme ve iyiniyet kaidelerine aykırılık tespit edilemediği, butlan ya da yokluk halinin olmaması karşısında davacının toplantıya katılmadığı ve neticesinde muhalif şerhinin bulunmadığı da anlaşılmakla, dava açma hakkının bulunmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı istinaf dilekçesinde; 03.09.2017 tarihli dilekçesi ile, dava konusu genel kurulda alınan kararlardan 9 ve 10. maddelerinin iptali talebi yanında aynı genel kurulda alınan 2, 3, 4, 5, 6 ve 11. maddelerinin de iptalini talep etiğini, İlk derece Mahkemesince bu talebi değerlendirilmeksizin sadece 9. ve 10. maddeleri ile ilgili hüküm kurulduğunu,
Genel kurul kararının mutlak butlanla sakat olduğunu iddia eden ortakların, genel kurul toplantılarında hazır bulunması ve itirazın tutanağa yazdırması şart olmayıp süreye bağlı olmaksızın kararların baştan beri geçersiz ve hükümsüz olduğunun tespitini isteyebileceklerini,
Yönetim kurulu faaliyet raporunun gerçeğe aykırı ifadelere ver veren, … Bakanlığının tebliğine aykırı nitelikte olduğunu, dilekçe ve itirazlarının bilirkişi kurulunca hiç değerlendirilmediğini, genel kurulca tasdik edilen bilanço kooperatifin gerçek durumunu yansıtmadığından yönetim kurulu üyelerinin bilançonun tasdikiyle ibra edilemeyeceklerini, yönetim kurulu faaliyet raporu ile denetim kurulu raporunun birbiriyle çelişkili olduğunu,
Gündemin 4, 5 ve 6 numaralı kararlarıyla adları belirtilen ortaklara ödeme yapılması için her bir ortaktan 2.000,- TL. ek ödeme yapmalarının istendiğini, 03.02.2014 tarihli Özel Teknik Raporda 15.02.1999-31.12.2011 dönemlerinde ortakların ödenmeyen aidat borçlarının 1.033.013,-TL olduğunun belirtildiğini, bu alacağın borçlu ortaklardan tahsil edilmeyerek gündemin yukarıda maddelerinde belirtilen şahıslara yapılacak ödemeler için ortaklardan ödeme talep edilmesinin eşitlik ilkesine aykırı olduğunu, genel kurul gündeminin 4, 5 ve 6. maddelerinde alınan kararlar bilanço açığını kapatmaya yönelik kararlar olmadığından(?) ağırlaştırılmış nisapla alınmadığından yoklukla malul olduğunu,
Gündemin 9. maddesindeki eski yöneticiler ve denetçiler hakkında dava açılmamasına karar verildiğini, bu kararda oylama yapılmadığını, nisap açıklanmadığını, Bakanlık Temsilcisinin
kanun ve ana sözleşme hükümlerine aykırı olarak alınan kararlara ilişkin görüşlerini
Tutanakta belirtmesi gerekirken her hangi bir görüş belirtmediğini, dava konusu genel kurula ait faaliyet raporunda “Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/643 E. sayılı dosya kooperatif tarafından takipsiz bırakılarak kapatılmıştır.” dendiğini, bu davada genel kurul kararı sunulmaması nedeniyle 28.09.2016 tarih ve 2016/521 K. sayılı kararla davanın usulden reddedildiğini, bilirkişi tarafından bu davanın takipsiz bırakılmayıp usulden reddedildiğinin ve iddialarının doğru olduğunun belirtildiğini, faaliyet raporunda bu dosya ile ilgili olarak “…bu davada her ne kadar taleplerimiz büyük rakamlara tekabül etmiş ise de davanın kaybedilme riskine karşılık dava sembolik rakamla açılmıştır. Ancak HMK 109/2. maddesinde talep konusunun miktarı taraflar arasında tartışmasız ve açıkça belli ise kısmi dava açılamayacağı hükmünü içermektedir.” şeklinde açıklama yapıldığını, oysa HMK’nın 109/2. maddesinin zaten uygulamadan kaldırıldığını, anılan davanın kısmi dava olarak açıldığını, kooperatif yönetiminin beyanlarının geçersiz olduğunu, bu kararın eski yönetim ve denetim kurulu üyelerinin
sorumluluğunu ortadan kaldırıcı, ortakların mağduriyetine neden olan bir karar olduğunu, 07.05.2018 tarihli genel kurulda dava konusu genel kurulun 9. maddesindeki dava açılmaması şeklindeki karardan dönülerek dava açılmasına dair karar alındığını, yönetim kurulunun Kooperatifler Kanununun 98. maddesi gereği önceki yönetim ve denetim kurulu üyeleri hakkında dava açmasının zorunlu olduğunu, bu konuda takdir hakkının olmadığını, bilirkişi heyetinin kararın yasa, anasözleşme ve iyiniyet esaslarına uygun olduğunu yolundaki görüşünün gerekçesiz olduğunu,
Gündemin 10. maddesinde kooperatif kayıtlarına ve mahkeme kararlarına göre üye olmadığı tespit edilen ve satış yoluyla daire almış kişilerin üyelik kayıtlarının silinerek muhasebe kayıtlarının kapatılmasına karar alındığını, rapora itirazlarının değerlendirilmediğini, davalı kooperatif yönetim kurulunun Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/306 E. sayılı dosyasında 04.06.2008 tarihli ara kararı gereği 05.06.2008 ve 25.07.2008 tarihli kararlarıyla, hisse devri şeklinde kooperatife ortak yapılmak suretiyle daire satışına karar aldığını, kooperatife ait 3. Bloktaki 3, 4, 25 ve 26 numaralı dairelerin satışına karar verildiğini, dava konusu genel kurulun 10. gündem maddesinin 04.06.2008 tarihli ara kararına aykırı olduğunu,bu kişilerin dairelerini 3. şahıslardan değil, kooperatif ortağı bulunan … ve Ataoğlu inşaatın sahibinden aldıklarını, 03.02.2014 tarihli Özel Teknik Raporda adı geçenlerin kooperatif ortağı olduğunun belirtildiğini,
Aynı maddede mahkeme kararı ile üye olmadığı belirtilerek üyelik kaydının silinmesine ve muhasebe kayıtlarının kapatılmasına karar verilen …’nın ortaklığını …’tan devraldığını, bilirkişi kurulunca …’nın …’a ait daireyi haricen satın aldığı, ortaklık talebinin ve devir senedinin bulunmadığı, kooperatif yönetim kurulunun 07.09.2010 tarih ve 170 K. sayılı kararı ile ortak yapıldığı şeklinde gerçek durumla bağdaşmayan görüş bildirdiğini, adı geçenlerin diğer ortakların ödemesi gereken ödemeleri yapmadan ortaklık kayıtlarının ve aidat borçlarının silinmesinin Kooperatifler Kanununun 23. maddesine aykırı olduğunu,
Aynı maddedeki … tarafından açılan davanın kabul edilmesi ile ilgili kararın gündem dışı alındığını, bu nedenle Kooperatifler Kanununun 46/3. maddesindeki “Gündemde olmayan hususlar görüşülemez.” hükmüne aykırı olduğunu,
Kooperatif yönetiminin 10. maddenin birinci paragrafındaki konuların genel kurulda kabulünün zor olduğunu veya yönetimi zorlayacağını görerek, aylık %5 faiz oranını %1,5’a çekerek üyelerin menfaatine olan bu konu sayesinde 10. maddenin ilk bölümü ile ilgili karar alınmasını sağladığını,
Dava konusu genel kurul çağrısında Kooperatifler Kanununun 28. maddesindeki 30 günlük süreye uyulmadığını,
Gündemin 11 numaralı kararında yeni dava açılmayarak, devam eden davalar sonuçlandıktan sonra tasfiyeye gidilmesine karar verildiğini, “yeni dava açılmayacak” ibaresinin daha önce genel kurullarda alınan kararlardaki haklarını ihlâl ettiği gibi yasa, ana sözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu,
Belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir.
*
Davacı tarafça dava dilekçesinde 20.05.2017 tarihli genel kurulun 9. ve 10. maddelerinin iptaline karar verilmesi istenmiş olup, 03.10.2017 tarihli dilekçesinde ise genel kurulun tüm maddelerinin iptaline karar verilmesi istenmiştir. 18.10.2017 tarihli ön inceleme tutanağında ise 20.05.2017 tarihli genel kurulun 9. ve 10. maddelerinin iptaline karar verilmesinin istendiği açıklanmış, davanın konusunun “davalı kooperatifin 20.05.2017 tarihli genel kurul toplantısında alınan 9. ve 10. maddelerindeki kararların iptali istemine ilişkin olduğu anlaşıldı” şeklinde tespit yapılan ön inceleme tutanağı imzalanmıştır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 99. maddesi, “Bu kanunda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılır.
Bu davalarda basit muhakeme usulü uygulanır.” hükmünü,
6100 sayılı HMK’nın Basit Yargılama Usulü ile ilgili 320/(2). maddesi, “Daha önce karar verilemeyen hâllerde mahkeme, ilk duruşmada dava şartları ve ilk itirazlarla hak düşürücü süre ve zamanaşımı hakkında tarafları dinler; daha sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit eder. Uyuşmazlık konularının tespitinden sonra hâkim, tarafları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder. Tarafların sulh olup olmadıkları, sulh olmadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanağa yazılır; tutanağın altı hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür.” hükmünü içermektedir.
Buna göre İlk derece Mahkemesince davacının da imzasının bulunduğu ön inceleme tutanağı esas alınmak suretiyle 20.05.2017 tarihli genel kurulun sadece 9. ve 10. gündem maddeleri ile ilgili değerlendirme yapılmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
*
1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 53. maddesinin 1. fıkrası, iptal davası açabilecek pay sahiplerini, “Toplantıda hazır bulunup da kararlara aykırı kalarak keyfiyeti tutanağa geçirten veya oyunu kullanmasına haksız olarak müsaade edilmiyen yahut toplantıya çağrının usulü dairesinde yapılmadığını veyahut gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmediğini yahut da Genel Kurul toplantısına katılmaya yetkili olmıyan kimselerin karara katılmış bulunduklarını iddia eden pay sahipleri” olarak sınırlandırmıştır.
Davacı tarafça dava dilekçesinde toplantıya çağrının usulüne uygun yapılmadığına ilişkin her hangi bir iddia ileri sürülmemiş, bilirkişi raporunun sunulmasından sonra çağrının Kooperatifler Kanununun 28. maddesindeki 30 günlük süreye uyulmaksızın yapıldığı iddia edilmiştir.
Buna göre İlk derece Mahkemesince, toplantıya çağrılmasına rağmen katılmayan davacının iptal sebepleri ileri süremeyeceğinin kabulü ile dava konusu 9. ve 10. gündem maddelerindeki kararların butlan ve yokluk sebepleri yönünden incelenmesi ve değerlendirilmesi doğru olmuştur.
*
Dava konusu genel kurulun 10. maddesinde; gündemdeki konuların dışında gündemde bulunmayan “… tarafından açılan 13 ve 14 nolu dairelerin tesciline ilişkin davanın, adı geçenin üyülik aidatlarını ödemesi koşuluyla kabulüne” de karar verilmiştir. Bu durum Kooperatifler Kanununun 46/3. maddesindeki gündeme bağlılık ilkesine aykırı olmuşsa da gündemde bulunmayan hususların görüşülmesi butlan nedeni olmayıp iptal nedeni olduğundan, İlk derece Mahkemesince çağrı usulsüzlüğünü iddia etmeyen davacının toplantıya katılmaması ve muhalefet şerhi bulunmaması nedeniyle bu maddenin iptalini isteyemeyeceğinin kabulü de doğru olmuştur.
Bu açıklamalara ve dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK.’nın 353/(1)-b.1 ve 359/(3) maddeleri uyarınca davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL. istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubuyla kalan 225,45 TL.’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
12.07.2023 tarihinde, HMK’nın 361/(1). maddesi uyarınca, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 12/07/2023

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …