Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/937 E. 2023/595 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/937 – 2023/595
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)

ESAS NO : 2019/937
KARAR NO : 2023/595

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 10.10.2018
ESAS-KARAR NUMARASI : 2018/194 E., 2018/751 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, müvekkili şirketin kurulduğu günden itibaren hizmet alım ihaleleri kapsamında davalı …’ın mülkiyetinde bulunan iletim trafo merkezleri ve entegre tesislerinin bakım ve güvenlik koruma hizmetleri hariç işletilmesi işini yürüttüğünü, geçen sürede yüklendiği onlarca işi tamamladığını, halen onlarca hizmet alım ihalesi sözleşmesine konu, ülkenin birçok iline dağılan farklı iş yerlerinde yüzlerce işçi ile birlikte hizmet vermeye devam ettiğini, 6552 sayılı yasa ile alt işveren nezdinde çalışan işçilerin sendikal haklarına kavuşmasının önünün açıldığını, yasanın yürürlüğe girmesi ile müvekkili iş yerlerinde sendikal faaliyetlerin başladığını, bu kapsamda yeterli üye sayısına ulaşan … Sendikası’nın, … Bakanlğı nezdinde toplu iş sözleşmesi yapmak üzere yetki tespiti başvurusunda bulunduğunu, bunun üzerine sendikaya toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkili olduğuna dair belgelerin verildiğini, her ne kadar bu süreçte müvekkili şirketin alt işveren olup …’a müracaat edilmesi gerektiği ileri sürülse de itirazlarının dikkate alınmadığını, sürecin işlemeye devam ettiğini, sendikanın müvekkili firmayı toplu iş sözleşmesi görüşmelerine davet ettiğini, müvekkili firmanın ihale ile belirlenen ücretlerde, vaatlerde …’a rağmen tek taraflı değişiklik yapamayacağı bildirilen pazarlık görüşmelerine katılmadığını, bu hususta da …’a, Maliye Bakanlığı’na, … Sendikası’na bildirimlerde bulunduğunu, fakat bildirimlerine olumlu yanıt alamadığını, nihayet resmi arabulucunun belirlenmesi, arabuluculuk işlemleri kapsamında uyuşmazlık tutanaklarının tanzimi ve en son Yüksek Hakem Kurulu kararları ile müvekkili firmanın beklenmedik şekilde toplu iş sözleşmesinin tarafı haline getirildiğini, davalı …’ın ihalelerini 4734 sayılı Kanun’un 3/G maddesi ve kendi yönetmeliğine göre gerçekleştirdiğini, 4735 sayılı Kanun’un 8. maddesi ve uygulama yönetmeliklerine göre … sendikasınca yürütülmeyen toplu iş sözleşmesinden zaten sorumluluğunun bulunmadığını, uyuşmazlığın toplu iş sözleşmesi ile ortaya çıkan sendikal haklardan kimin sorumlu olduğu hususlarına ilişkin bulunduğunu beyan ederek davalının ihalelerinin 4734 sayılı Kanun’un 62/e bendine tabi olduğunun tespitine, 6552 sayılı Yasa’nın 13. maddesi ile değişik 4735 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca, Yüksek Hakem Kurulu Kararları ile kesinleşmiş toplu iş sözleşmeleri nedeniyle müvekkili firma tarafından işçilere, yetkili sendikaya ve SGK’ya ödenmek durumunda kalınan/kalıncak sendikal hakların, prim ve stopaj beyannamesi değişikliklerinden kaynaklanacak idari para ve gecikme cezaları vb. ödemelerin davalı tarafından müvekkili firmaya fiyat farkı olarak ödenmesi gerektiğinin tepsitine; 6552 sayılı Yasa ile ilgili iddiaların reddi halinde BK’nun 138. maddesi uyarınca ihale sözleşmesindeki “fiyat farkı ödenmez” hükmünün uyarlanmasına, HMK’nun 109. maddesinin tanıdığı imkan dahilinde, düzenlenen hakların saklı tutularak müvekkili firma ve … aleyhine müşterek ve müteselsil sorumluluktan hareketle Ankara 44. İş Mahkemesi ve Ankara 26. İş Mahkemesi nezdinde karara bağlanmış sendikal alacaklara ilişkin bedellerin, söz konusu bedeller nedeniyle tahakkuk ve tahsil edilecek SGK prim bildirgeleri ve stopaj beyannamesi değişikliklerinden kaynaklanacak idari para cezaları ve gecikme cezaları vb. ödemelerin müvekkili firma tarafından ifa edilmesi halinde bu bedellerin fiyat farkı olarak davalı tarafından müvekkili firmaya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki ihalenin yapılış biçimi ve düzenlenen sözleşme ile tabi olunan yasal mevzuat bütünü ile değerlendirildiğinde, davacının iddia ettiği şekilde yükümlülüklerinin bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “…Dava; Taraflar arasındaki hizmet alım ihalelerinin 4734 sayılı yasanın 3/G bendi ve söz konusu bende dayanarak yayımlanmış davalı …’ın yönetmeliği yürürlükte iken ihale ve sonrasında sözleşmenin yapıldığı ancak sözleşme sonrası yürürlüğe giren 6552 sayılı yasa ile değişik 4734 sayılı yasanın 62/1-E bendine mi tabi olduğunun tespiti, toplu iş sözleşmesi ile ortaya çıkan sendikal haklardan doğan mali sorumlulukla ilgili davalı tarafça fiyat farkı talebine ilişkindir.
Taraflar arasında davacının yüklenicisi olduğu hizmet alım sözleşmeleri olduğu tarafların kabulünde olup, yüklenici emrinde çalışan işçilerin yasal statüsü ve haklarıyla ilgili sözleşme sonrası yapılan 6552 sayılı yasal düzenleme ile yüklenicinin mali sorumluluğunun arttığını belirtip ayrıca sözleşmenin dayanağı ihale kurumunu düzenleyen 4734 sayılı kanunda değişiklik yapıldığı, davacı yanın davalı şirket ile 4734 sayılı kanunun 3.g bendi ve kendi mevzuatına dayalı ihale yaptığı belirtilerek değişiklikler dikkate alınarak 4734 sayılı yasa 62-e bendine göre ihalenin yapıldığının tespitine, yasal değişiklik ve işçilerin sendikal hakları nedeniyle mali yükümlülük için davalı tarafça fiyat farkı olarak ödemesi gerektiği ile ilgili dava olmakla; davacının davasında haklı olup olmadığı, hukuki yarar olup olmadığı, talepler ile ilgili Mahkememizin görev olup olmadığı ayrıca BK 138. maddesinin taleplerle ilgili uygulama bulup bulamayacağı hususlarının tümünün uyuşmazlık konusu olduğu tespit edildi.
Davacı, davalı … ile arasında mevcut sözleşmeler kapsamında, sözleşmeye esas ihalelerin 4735 sayılı kanunun 3/G bendine değil, aynı kanunun 62/E bendine tabi olduğunun tespitine karar verilmesini, dava dilekçesinde çok ayrıntılı olarak açıkladığı gerekçelere dayalı olarak, alt işveren olarak bünyesinde çalışan işçilere toplu sözleşme hakkı verilmesinden ve yapılan/yapılacak olan sözleşme sonrası işçilik alacağının artışından kaynaklanacak yükümlülüklerden (ekonomik mahfına yol açacağını iddia ederek) kurtulmayı amaçlamaktadır.
Söz konusu olaylara dayalı olarak dava tarihi itibari ile davacının henüz maddi anlamda sorumluluğunu doğuracak bir alacak davası yada icra takibi söz konusu değildir. Davalı iş sahibine karşı eda istemini içerir herhangi bir talepte bulunmamaktadır.
Yargıtay 15. HD’sinin 2015/789 E, 2015/4005 K sayılı 07/07/2015 tarihli ilamında da ” 01/01/2011 tarihinde yürürlüğü giren 6100 sayılı HMK’nun 106/2. Mdsinde tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korumaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır, denildikten sonra 106/3.mdsinde maddi vakıaların tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamayacağı hükmü konularak Yargıtay içtihat ve uygulamaları kanun hükmü haline getirilmiştir.” tespiti yapılmıştır.
Sonuç olarak; taraflar arasında ihale tarihleri itibari ile yürürlükte olan İhale Yasası kapsamında, ihale ve sözleşmelerin yapıldığı, yapılan sözleşmenin daha sonra yürürlüğe giren yasa kapsamında yapıldığının tespitini istemek, “maddi vakıa” olarak nitelenebileceği, taraflar arasında yıllar itibari ile birden çok kez ihale ve sözleşme yapıldığı, Dava tarihi itibari ile HMK’nun 106. mdsi bütün olarak dosya içeriği ile birlikte değerlendirildiğinde, salt yasa değikliğinin davalıya husumet yöneltilecek bir sonuç oluşturamayacağı, davacının mevcut tespit davasını açmakta hukuki yararının bulunmadığı yönünde mahkememizce kanaat edinilmiş olmakla, …’a karşı açılan davanın reddi cihetine gidilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. …” gerekçesi ile “…Hukuki yarar yokluğundan DAVANIN REDDİNE…”karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
İşbu davanın yerel mahkemenin tanımladığı gibi başlı başına ve sadece tespit değil aynı zamanda bir eda davası olduğunu;
Müvekkili firmanın kendisine ödenmeyen fiyat farklarının ödenmesini talep ettiğini, toplu iş sözleşmelerinin yürürlük tarihlerinin ve işçi başına ödenmesi gereken maliyetlerin belli olduğunu, müvekkili firma defalarca talep ettiği halde bu bedellerin kendisine ödenmediğini, o halde zaten henüz işçiler veya davalılar tarafından müvekkili firma aleyhinde veya müvekkili firmanın yapacağı bir ödeme sonrasında davalılar aleyhinde dava açılmasının veya icra takibi başlatılıp başlatılmamasının hiçbir önemi olmadığını, çünkü bu davanın, ihale sözleşmesi kapsamında ve yasal düzenlemeler doğrultusunda çoktan ödenmiş olması gerekirken, müvekkili firmaya ödenmemiş fiyat farklarının hesaplanıp ödenmesi istemi ile açılmış aynı zamanda bir eda davası olduğunu;
Davanın açıldığı tarihten önce Ankara 14. İş Mahkemesi nezdinde müvekkili firma aleyhinde işçiler tarafından 23 adet alacak davası açıldığını, yani müvekkilinin dava tarihinden önce yasal bir sorumluluk altına sokulduğunu;
Müvekkilinin eda talepleri gayet açık ve ortada iken, hakkında açılmış alacak davaları var iken yeterli inceleme ve araştırma yapılmaksızın eksik inceleme ve değerlendirme ile işbu davanın sadece 6552 sayılı Yasa’nın uygulanmasına ilişkin bir tespit davası olduğu değerlendirmesinin ve hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
1-Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden diğer hususlara yönelik istinaf sebeplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, davacı ile davalı arasındaki hizmet alım ihalelerinin, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 62/1-e bendine tâbi olduğunun, toplu iş sözleşmeleri nedeniyle ortaya çıkan sendikal haklardan sorumluluğunun bulunmadığının tespiti, buna bağlı belirsiz alacağın tahsili istemine ilişkindir.
HMK’nın 115/(2). maddesi uyarınca dava şartı noksanlığının tespiti halinde mahkemece davanın usulden reddine karar verilir.
İlk derece Mahkemesince davacının işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı tespit edildiğine göre, bu tespite uygun olarak 114/(1)-h ve 115/(2). madde hükümleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.(Yargıtay 6. HD 06.10.2021 T., 2021/815 E., 2021/669 K.)
Bu durumda Dairemizce, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca İlk derece Mahkemesi kararının gerekçesini ve hüküm fıkrasını kısmen düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan hususlara ilişkin sair istinaf sebeplerinin reddine.
II-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/194 E., 2018/751 K. sayılı dava dosyasında verdiği 10.10.2018 tarihli KARARINI DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE.
Buna göre:
“1-Hukuki yarara ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle, HMK’nın 114/(1)-h ve 115/(2). maddeleri uyarınca davanın usulden reddine.
2-Alınması gereken 179,90-TL harçtan peşin alınan 170,78-TL harcın düşümü ile kalan 9,12-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına.
3-Davalı tarafça yapılan 56,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine.
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak davacıya iadesine.
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. uyarınca (istinafa gelenin sıfatına göre) 2.180,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine.”

III-Peşin alınan istinaf karar harcının istek halinde iadesine.
IV-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin Dairemizce yapılmasına.
29.03.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 30.03.2023

Başkan Üye Üye Katip