Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/897 E. 2023/536 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/897 – 2023/536
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2019/897
KARAR NO : 2023/536

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 02.11.2017
ESAS-KARAR NUMARASI : 2017/194 E., 2017/729 K.
DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
VEKİLİ :
Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili, müvekkilinin sigortalısı olan ….Ltd. Şti.’nin işyerinde hırsızlık olayı meydana geldiğini, … numaralı poliçe ile güvencesi altındaki şirketin ekspertiz ve araştırma raporuyla belirlenen 63.568,00-TL zararın müvekkili tarafından karşılandığını, davalı güvenlik şirketinin olayın oluşumunda zaafiyet ve ihmali bulunduğundan kusurlu olduğunu, davalı şirkete 27.08.2015 tarihli yazı ile rücu talebinin iletildiğini, ancak ödeme yapılmadığını, sigortalıya yapılan ödemenin davalıdan rücuen tahsili gerektiğini belirterek 63.568,00-TL’nin, 27.08.2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, yetkili mahkemenin Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, müvekkili şirket ile davacının sigortalısı arasında yapılmış bir sözleşme olmadığını, müvekkili şirket ile … arasında düzenlenen ilk sözleşmenin 05.04.2015 tarihinde sonra erdiğini, akabinde sözleşmenin Esnaf Odası tarafından 31.05.2015 tarihine kadar uzatıldığını, bu tarihten sonra yeni bir sözleşme yapılmaması sebebi ile müvekkili şirketin sözleşme kapsamındaki yükümlülüğünün sonra erdiğini, bu sebeple meydana gelen olayda, 15.06.2016 tarihi itibarıyla müvekkili şirketin güvenlik hizmetine dair bir sorumluluğunun bulunmadığını, Ankara Emniyet Müdürlüğü Özel Güvenlik Şube Müdürlüğü’ne verilen 12.06.2015 tarihli yazı ile güvenlik sözleşmelerinin 31.05.2015 tarihinde sona erdirildiğinin bildirildiğini, ayrıca davacı şirketin sigortalısının …’na bağlı bir işletme olmaması sebebi ile Esnaf Odası ile müvekkili şirket arasında yapılan güvenlik hizmeti sözleşmesinin tarafı olduğunun kabul edilmesinin de mümkün olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince “…Mahkememizce iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; her ne kadar davacı sigorta şirketi tarafından, sigortalısına ait iş yerinde 13/06/2015-15/06/2015 tarihleri arasında hırsızlık olayı meydana geldiği, dava dışı sigortalının zararını sigortacı olarak karşıladıkları, olayın meydana gelmesinde davalı güvenlik şirketinin kusurunun bulunduğu belirtilerek, sigortalısına ödediği meblağın davalıdan rücuen tahsili talep edilmekte ise de; hırsızlık olayının meydana geldiği tarihte davalı şirket ile … arasında akdedilmiş ve yürürlükte bulunan herhangi bir güvenlik hizmeti sözleşmesinin bulunmadığı, daha önce akdedilmiş sözleşmenin ise 31/05/2015 tarihi itibarıyla sona erdiği anlaşılmıştır. Bu durumda, meydana gelen hırsızlık olayıyla ilgili olarak davalıya bir kusur atfedilmesi mümkün değildir. Davalı şirketin, davacı sigorta şirketinin sigortalısına ödediği tazminatı tazmin yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Açıklanan sebeplerle davanın husumetten reddine…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Davalı ile sanayi sitesi arasında, olay tarihinde geçerli bir sözleşme olup olmamasına bakılmaksızın, yapılacak bir keşif esnasında davalının fiili çalışmasının tespiti mümkün olacak iken bu talepleri yerine getirilmeyerek delilleri toplanmadan hüküm kurulduğunu;
Olay tarihinde geçerli bir sözleşmesi olmayan davalının, olaydan sonra da sanayi sitesinin güvenlik hizmetini üstlendiğini, bunun tespitine yönelikte araştırma yapılmadığını; hatta şirket yetkilisinin güvenlik kulübesinde olay günü bizzat bulunduğunu beyan ve iddia ettiğini, yalnız bu hususun dahi fiili ilişkinin devam ettiğinin ispatı niteliğinde iken olay tarihinde geçerli bir sözleşme olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesinde isabet bulunmadığını; nitekim müvekkili şirketin davalıya yollamış olduğu 27.08.2015 tarih ve rücu talepli yazıya şirket müdürü sıfatıyla … tarafından cevap verildiğini, ve bu cevabın da iddialarını doğruladığını;
Davalının olay tarihinde sözleşmesi olmasa dahi dava dışı …’nın güvenliğini fiilen sağladığını, bu fiili durumun aksinin ispatı …’nın hukuki sorumluluğunu doğuracağından davalarının …’na ihbarını talep ettiklerini beyan ederek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, TTK m 1472 uyarınca, işyeri sigorta poliçesi kapsamında sigortalıya yapılan ödemenin, olay nedeni ile sorumlu olduğu belirtilen davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/194 E., 2017/729 K. sayılı dava dosyasında verdiği 02.11.2017 tarihli kararına yönelik davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 44,40-TL harcın düşümü ile kalan 135,50-TL harcın davacıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
22.03.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 23.03.2023

Başkan Üye Üye Katip