Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/831 E. 2022/1939 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/831 – 2022/1939
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

ESAS NO : 2019/831
KARAR NO : 2022/1939

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 28.01.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2017/754E., 2019/53K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
Davalı …A.Ş. vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; dava dışı … A.Ş.’ne ait ….’de yer alan iş yeri için davacı tarafından sigorta poliçesi düzenlendiğini, …’nin sinema ısıtma tesisatındaki sorun nedeni ile 29/10/2015 – 01/11/2012 tarihleri arasında suların sigortalı iş yerine dolması sonucu sigortalı iş yerinde zarar meydana geldiğini, zararın meydana geldiği …’nin davalı …A.Ş.’ne ait olup, bu şirkete vekaleten diğer davalı … A.Ş. tarafından kiraya verildiğini, …’deki tüm işlemlerin …adına diğer davalı … tarafından yerine getirildiğini belirtip, sigortalıları için ödedikleri 13.367,31 TL’nin ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı avans faizi ile birlikte her iki davalıdan müteselsilen alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı …A.Ş. Vekili; davanın hukuki yarar ve dava şartı yokluğu yanında görev, zamanaşımı, davalı sıfatı, hak düşürücü süre nedenleri ile reddi gerektiğini, zarar gören sigortalı iş yeri ile aralarında kira ilişkisi bulunduğu için Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu, dava dışı… Şirketi ile aralarında imzaladıkları sözleşme uyarınca bakım ve onarım işlemlerinin bu şirket tarafından yerine getirildiği için davalı sıfatları olmadığını, zarar tarihinden itibaren 2 yıllık süre tamamlandığı için alacağın zamanaşımına uğradığını, oluşan zarardan kendilerinin sorumlu olmadığını, zarar miktarının kanıtlanması gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … A.Ş. Vekili; sigortalı iş yerinin bulunduğu …’nin diğer davalı …A.Ş.’e ait olduğunu, kendilerinin sadece …’nin yönetimi ile ilgili belirli işlerle sınırlı olarak diğer davalı adına vekaleten hareket ettiklerini, bu nedenle zarar var ise sorumluluğun diğer davalıya ait olması gerektiğini belirtip, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “…Dava, davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı iş yeri için düzenlenen sigorta poliçesi nedeni ile iş yerinde meydana gelen zarar dolayısı ile yapılan ödemenin bu zarara neden olduğu ileri sürülen davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
Davalı …A.Ş.’ne ait …isimli …’de faaliyet gösteren … … A.Ş.’ne ait iş yeri için davacı tarafından 05/08/2015 tarihinde ” klasik ticari yangın sigorta poliçesi ” düzenlenmiştir. …’de bulunan sinemaya ait ısıtma tesisatındaki sorun nedeni ile tavan kısmından akan suların 29/10/2015 – 01/12/2015 tarihleri aralığındaki sızması sonucu dava dışı sigortalı iş yerinde hasar meydana gelmiştir. Hasarın ihbar edilmesi üzerine davacı sigorta şirketi tarafından açılan hasar dosyası üzerinden alınan eksper raporu ile oluşan hasarın sigorta poliçesi kapsamında ve hasar miktarının ise 13.367,31 TL olduğu belirlenip, sigortalıya 29/12/2016 ve 09/03/2017 tarihlerinde belirlenen zarar miktarı ödenmiştir. Davacımız sigortalı iş yerinde oluşan zararın davalıların sahibi ve işletmecisi olduğu …’den kaynaklandığını belirtip, sigortalısı için yaptığı ödemenin zarara neden olduğunu düşündüğü davalılardan alınmasına karar verilmesini istemektedir.
Davacının öncelikle sigortalı iş yerinde poliçe kapsamında yer alan zarar meydana geldiğini, daha sonra zarar miktarının 13.367,31 TL olduğunu, en son olarak da bu zarardan davalıların sorumlu olduğunu kanıtlaması gerekmektedir.
Davalılardan … A.Ş. …’nin sahibi ve işleteni olmadıklarını, 21/09/2011 tarihli vekaletname ile bu vekaletname kapsamında belirtilen işler ile sınırlı olarak diğer davalı adına vekaleten yönetim işlerini üstlendiklerini, oluşan zarardan sorumlu olmadıklarını, bu nedenle davalı sıfatlarının bulunmadığını ileri sürmüştür. Dava dosyası içerisinde …’nin davalı … A.Ş.’ne ait olduğuna ilişkin herhangi bir kayıt olmadığı gibi davacı da …’nin mülkiyetinin bu davalıya ait olduğunu ileri sürmemiştir. Dosyaya sunulan vekaletname başlıklı belge incelendiğinde davalı … A.Ş.’nin sadece …’nin yönetimi işini üstlendiği, bu yönetim işinin diğer davalı şirketi temsilen yerine getirdiği, bu hali ile davalı … … A.Ş.’nin davalı sıfatı bulunmadığı için hakkındaki davanın davalı sıfatına ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddi gerektiği kabul edilmiştir.
Diğer davalı …A.Ş. yönünden yapılan değerlendirmede ; sigortalı iş yerinin bulunduğu …’nin bu davalı şirketin mülkiyetinde bulunması nedeni ile bina sahibinin sorumluluğundan kaynaklanan hükümlerin geçerli olduğu kabul edilmiştir. Her ne kadar bu davalı tesisat işlerini başka firmaların yerine getirdiğini, bu nedenle sorumlu olmadıklarını ileri sürmüş ise de, bina sahibi sıfatı ile davalının sigortalı ve dolayısı ile davacı şirkete karşı sorumlu olduğu, davalının oluşan zararı ödedikten sonra kendi iç ilişkileri gereği inşaat faaliyetini yürüten şirketlere karşı ayrıca dava açmasının mümkün olduğu, bu nedenle davalı …A.Ş.’nin davalı sıfatı bulunduğu kabul edilmiştir.
Dava açılmakta hukuki yarar olmadığı ileri sürülmüş ise de, sigorta şirketi tarafından sigortalısına yapılan ödeme davalı tarafından giderilmediği için davacının dava açmaktan başka yolunun bulunmadığı, bu nedenle dava açmakta hukuki yararının bulunduğu kabul edilmiştir.
Mahkememizin görevsiz olduğu ileri sürülmüş ise de, uyuşmazlığın sigortalı iş yeri ile davalı …A.Ş. arasındaki kira sözleşmesinden kaynaklanmadığı, uyuşmazlığın sigortalı iş yerinde meydana gelen hasardan bina sahibi olması nedeni ile davalı …Şirketinin sorumlu olup olmadığı konusundan kaynaklandığı, sigortalı şirket tacir olup, zararı ödeyerek onun yerine geçen davacının da tacir olduğu, ayrıca davalı şirketin de tacir olduğu tartışmasız olup, uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması nedeni ile görevli mahkemenin Ticaret Mahkemeleri olduğu kabul edilmiştir.
Davacı alacağının zaman aşımına uğradığı ileri sürülmüş ise de, zaman aşımı süresinin zararın meydana geldiği tarihten itibaren değil, davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına yapılan son ödeme tarihi olan 29/12/2016 tarihinden itibaren 2 yıllık süre içerisinde talep edilmesi gerekli olup, davanın ödeme tarihinin üzerinden 2 yıllık süre geçmeden 08/11/2017 tarihinde açılmış olması nedeni ile zaman aşımının da gerçekleşmediği gibi, olayda hak düşürücü sürenin de söz konusu olmadığı kabul edilmiştir.
Davacının davalı …A.Ş.’den talep edebileceği alacak miktarının belirlenmesi için bilirkişi heyetinden 10/07/2018 tarihli rapor alınmıştır. Bilirkişilerin hasar dosyası da değerlendirilmek sureti ile yaptıkları inceleme sonucu sigortalı iş yerinde oluşan ve davacı tarafından yapılan 13.367,31 TL’nin iş yerinde oluşan hasar ile uyumlu olduğu belirlenmiştir.
Toplanan delillere göre ; Davacının sigortalı iş yeri için poliçe kapsamında olduğu kabul edilen riskin gerçekleşmesi nedeni ile 13.367,31 TL ödeme yaptığı, bu ödemenin oluşan hasar ile uyumlu olduğu, ödeme yaparak davacının sigortalısı yerine geçtiği, davacının yaptığı ödemeyi zarara neden olan kişilerden talep etmesinin yerinde olduğu, davalı … A.Ş.’nin … sahibi ya da diğer nedenler ile oluşan zarardan dolayı sorumlu olmadığı, bir örneği dosyada bulunan 21/09/2011 tarihli vekaletname başlıklı belgeden anlaşıldığı gibi …’nin sahibi olan diğer davalıya vekaleten …’nin yönetim işini üstlendiği, bu nedenle davalı … A.Ş.’nin oluşan zarardan sorumlu olmadığı, diğer davalı …A.Ş.’nin sigortalı iş yerinin bulunduğu …’nin maliki olması nedeni ile oluşan zarardan sorumlu olduğu, davacının yaptığı her bir ödeme için ödemenin yapıldığı tarihten itibaren avans faizi talep etmesinin yerinde olduğu…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-Davalı …A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle: Davanın sigortalanın uğradığı zararın sigorta şirketince karşılanmasına bağlı, sigorta şirketince rücuen tazmini istemiyle ikame edildiğini, anılan ilişki müvekkili ile sigortalı arasındaki kira sözleşmesinden kaynaklandığını, sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğunu, davalıya husumet yöneltilemeyeceğini, davanın … Sigorta A.Ş.’ye yönlendirilmesi gerektiğini, davanın zamanaşımı yönünden de reddi gerektiğini, ısıtma tesisatının imalatıyla ilgili sorumluluğun ihbar olunan … A.Ş ‘nin sorumluluk alanına geçtiğini, hasarın meydana gelmesinde tesisat imalatı yönünden bir kusurun bulunması halinde; müvekkili şirketin ihale makamı sıfatında bulunması nedeniyle hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, hesaplanan zarar ziyanın hangi kriterlere göre belirlendiğini, hasar gördüğü iddia edilen ürün vs.’nin 2. el fiyatlarının düşülüp düşülmediği, maliyetlendirmelerin takribi esaslara göre mi yoksa hasarlı malzeme / emtiaya göre mi belirlendiğinin de soyut ve belirsiz olduğunu, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin tamamının davalı üzerinde bırakılmasının hatalı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
1-Dava, davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı iş yeri için düzenlenen sigorta poliçesi nedeni ile iş yerinde meydana gelen zarar dolayısı ile yapılan ödemenin bu zarara neden olduğu ileri sürülen davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
Yargıtay İBK’nin 22.03.1944 tarih ve 37 E., 9 K. sayılı kararında, “…Sigortacının, sigortacılık mutlak bir ticari muameledir diye kanuni halefiyetine istinaden açacağı rücu davası için dava ikamesi icap eder, denecek olursa, menşei, mahiyeti ve illeti aynı olan ve haksız fiil faili için tecezzisi mümkün bulunmayan bir borç için, iki ayrı kaza merciinde birden dava açılmış olabileceği kabul edilmiş olur. Bu ise kanuna ve hukuka uygun düşmez.
Bu itibarla sigortacının, sigorta poliçesinden münbais olmayıp, kanundan aldığı selahiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği davada hukuk mahkemesine başvurulması gerekir.” denmiştir.
Buna göre, TTK’nın 1472. maddesine dayalı tazminat davaları, sigorta şirketince halefiyet hakkına dayalı olarak açılmış olup, sigorta poliçesinden doğmadığından, mutlak ticari dava olduğu söylenemez. Bu davalarda, davacı sigorta şirketinin halefi olduğu sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 29.11.2016 tarih ve 13158 E., 9204 K., Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 11.02.2016 tarih ve 1084 E., 1497 K., aynı Dairenin 20.09.2016 tarih ve 6280 E., 7990 K., 20. Hukuk Dairesi’nin 10.02.2016 tarih ve 2015/15593 E., 2016/1517 K. sayılı ilamları da aynı yöndedir.
6100 Sayılı HMK’nın 4. maddesinde Sulh Hukuk Mahkemelerinin bakmakla görevli olduğu davalar düzenlenilmiş olup, “ç” bendi, “Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları görürler.” hükmünü; 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun Ek 1. maddesi ise, “Bu Kanunun uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlık sulh mahkemelerinde çözümlenir.” hükmünü içermektedir.
Somut olayda, dava dışı sigortalı ile davalı … arasında kira ilişkisi olduğu anlaşılmaktadır.
HMK’nın 1. maddesindeki göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğu hükmü ile HMK’nin 353/(1)-a.3. maddesinin mahkemenin görevli olmamasının mutlak kararın kaldırılması nedeni olduğuna ilişkin hükmü karşısında, görev hususunun somut olayda olduğu gibi, açıkça istinaf konusu edilmese dahi istinaf mahkemesince re’sen gözetilmesi gerekmektedir.
Buna göre ilk derece mahkemesince, Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan, göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle HMK’nın 114/(1)-c ve 115/(2). maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Bu durumda Dairemizce, HMK’nın 353/(1)-a.3. maddesi uyarınca, HMK’nin 114(1).c ve 115/2. maddeleri uyarınca görev yönünden usulden ret kararı verilmesi ve HMK’nin 20. maddesinde belirtilen görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine yapılacak işlemlerin yerine getirilmesi için esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Kararın kaldırılma nedenine göre, davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığı değerlendirilmiştir.

HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı …A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1,a.3. gereğince, Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/754E., 2019/53K. sayılı dava dosyasında verdiği 28.01.2019 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE.
2- Kararın kaldırılma nedenine göre davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına
3-Peşin alınan istinaf karar harcının iadesine.
4-Davalı …A.Ş. tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine.
5-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
07.12.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 08.12.2022

Başkan Üye Üye Katip
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır