Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/830 E. 2023/368 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/830 – 2023/368
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2019/830
KARAR NO : 2023/368

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 29.01.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2017/225E., 2019/55K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; dava dışı “…. Şti.”ne ait “…” adresindeki işyerinin 01/12/2015-01/12/2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere… numaralı “… Sigorta Poliçesi” ile sigortalı olduğunu; sigortalı işyerinde 29/08/2016 tarihinde ASKİ’ye ait kanalizasyon borusunun patlaması sebebiyle sigortalı binada ve binada yer alan makine tesisatında zarar meydana geldiğini; hasar sonrasında “…. Şti.” tarafından düzenlenen ön raporda, ASKİ’ye ait 1.000’lik kanalizasyon borusunun patladığının tespit edildiğini; hasar nedeniyle Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/190 D. İş dosyasından tespit yaptırıldığını ve tespite göre hasarın ASKİ’ye ait kanalizasyon hattındaki borunun patlamasından kaynaklandığının belirlendiğini; kesin ekspertiz raporu ile 1.473.790,09 TL hasar belirlendiğini; hasarın 500.000 TL’sinin 28/12/2016 tarihinde ve 973.790,09 TL’nin ise 21/02/2017 tarihinde ödendiğini; müvekkili şirketin alacağın temliki yoluyla alacağa halef olduğunu ileri sürerek, 1.473.790,09 TL hasarın 500.000 TL’sine 28/12/2016 tarihinden ve 973.790,09 TL’sine ise 21/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; yargı yolu itirazının yanı sıra kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, “…. Şti.”nin parsel içinde kalan ve üzerine bina inşa edilen hatlarda meydana gelecek arızalarda kendilerinin sorumlu olacağına dair noter taahhüdü verdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “…Davacı 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesinde düzenlenen halefiyete dayanmıştır.
Madde 1472-(1) Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.
(2) Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur.
Davacı aynı zamanda temlike dayanmış ve 16/02/2017 tarihli temlikname örneğini sunmuştur. 6098 sayılı Yasa’nın 183 uncu maddesinde düzenlenen alacağın devri şöyledir.
Madde 183 – Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir.
Borçlu, devir yasağı içermeyen yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı devralmış olan üçüncü kişiye karşı, alacağın devredilemeyeceğinin kararlaştırılmış bulunduğu savunmasını ileri süremez.
Davacı vekili, dava dilekçesi ekinde 17/02/2017 tarihli “Tazminat Makbuzu ve Temlikname” belgesi örneğini ibraz etmiştir. Belgeden, 973.790,06 TL tutarının davacıya temlik edildiği, anlaşılmaktadır. Dava edilen alacağın toplam 1.473.790,09 TL olduğu ve bu alacaktan 973.790,09 TL’sine ilişkin temlik ibraz edildiği izlenmiştir.
Davacının ödeme belgeleri örnekleri dosyadadır. Esasen ödeme tutarlarına karşı yapılan itiraz da bulunmamaktadır.
Davalı tarafından her he kadar yargı yolu itirazı ileri sürülmüş ise de halefiyete dayanan rücuen tazminat davasında adlî yargı ve dolayısıyla tacirler arasındaki iş nedeniyle Mahkememiz görevlidir. Bu sebeple, itiraz reddedilmiştir.
İhtilâf, davalının zarardan sorumlu olup olmadığı ve buna bağlı olarak tazminat miktarı noktasında toplanmaktadır.
Davalı, dava dışı firmanın taahhütname verdiğini ve bu nedenle sorumluluklarının bulunmadığını ileri sürmüştür. Hakikaten Ankara 63. Noterliği’nin 30/07/2009 tarihli taahhütnamesinde: “… parsel üzerindeki inşaatımızın pis-su ve yağmursuyu hatlarının deşarj bağlantılarını parselimizin içerisinden geçmekte olan idarenize ait mevcut pissu ve yağmursuyu ana hatlarına yaptık. İleride mevcut pis-su ve yağmursuyu hatlarının iptali veya güzergah değişimi söz konusu olduğunda ya da oluşabilecek her türlü arıza ve sorunlardan dolayı idarenizden maddi ve manevi hiçbir hak talep etmeyeceğimizi, teknik personellerinizin göstereceği yere tekniğine uygun (…’lu dahil) bağlantı yapacağımızı, arıza ve sorunları kendi imkanlarımızla gidereceğimizi arsa sahibi ve müteahhit olarak şimdiden kabul beyan ve taahhüt ederim” şeklinde taahhütname verildiği, görülmüştür. Taahhütname, kendi adına asaleten …. Şti. adına temsilen imzalanmış ve ASKİ Genel Müdürlüğü’ne verilmiştir.
Bilirkişiler Sn. …’ın 11/06/2018 tarihli kök raporunda; dosyaya sunulan ekspertiz raporundaki, binanın 3. Bodrum ve 2. Bodrum kattaki bölümleri ile bu bölümdeki tam makine ve elektrik tesisatının hasar gördüğü, makine hasarının 360.584,03 TL, bina hasarının 1.112.206,89 TL ve EMO ücretinin 1.000 TL olmak üzere toplam 1.473.790,91 TL olduğu şeklindeki hesaplamanın piyasa rayiç bedellerine uygun olduğunun belirlendiğini; sigorta şirketinin hasar miktarını sigortalısına ödediğini; hasarın, ASKİ’ye ait pissu hattındaki arızadan meydana geldiğini; ancak, sigortalının ASKİ’ye verdiği taahhütnamedeki ifadelerden sigortalı binanın davalı idareye ait mevcut pissu ve yağmur suyu hatlarına yapıldığının anlaşıldığını, sigortalının %100 kusurlu olduğunu ve rücu koşullarının bulunmadığını, rapor etmişlerdir.
Davacı vekili, rapora itiraz etmiş, BK’nun 115 inci maddesi uyarınca borçlunun ağır kusurundan sorumlu olmayacağına ilişkin önceden yapılan anlaşmanın kesin olarak hükümsüz olduğunu ileri sürerek yeniden rapor alınmasını istemiştir.
Mahkememizce, 05/10/20/18 tarihinde mahallinde taşınmaz üzerinde keşif yapılmak suretiyle bilirkişilerden ek rapor alınmıştır. 08/01/2019 tarihli ek raporda, davalı idareye ait yağmur suyu hattının arızalanmasına sebep olarak, sigortalı binanın yapımı esnasında idareye ait yağmur suyu hattını etkileyecek şekilde yapılması ve zaman içerisinde binanın oturmasının, binanın çekme mesafesinde geçen yağmur suyu hattını etkileyerek zarara sebebiyet verdiği kanaatinin hasıl olduğunu, arızanın oluşumunda dava dışı sigortalı şirketin %100 oranında kusurlu olduğunu ve davalı idarenin ise herhangi bir kusurunun bulunmadığını, mütalaa etmişlerdir. Bilirkişilerin keşife bağlı olarak verdikleri rapor, dosyaya, bilgi ve belgelere ve dava dışı şirket tarafından verilen taahhütnameye uygun olmakla, Mahkememizce benimsenmiş ve hükme esas alınmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 1472 inci maddesindeki halefiyete dayanıldığından, sigortacı, tazminatı ödediğinde hukuken sigortalısının yerine geçmesi sebebiyle, sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı bulunması durumunda bu hak sigortacıya intikal edecektir. Eldeki davada, bilirkişilerin kök ve bunu tamamlayan ek raporundaki tespitlerinden sigortalının %100 tam kusurlu bulunduğu ve dolayısıyla sigortalının davalıya karşı dava hakkı bulunmadığından, davacı sigorta şirketinin açtığı davada da dava hakkı olmayacaktır. Alacağın temliki yönünden de aynı sonuç doğacaktır. Bu sebeple, koşulları bulunmayan davanın reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: 30.07.2009 tarihli taahhütname nedeniyle sorumluluğun dava dışı sigortalıda olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, dava dışı sigortalı tarafından imzalanan söz konusu taahhüdün sigortalının gerçek iradesini de yansıtmadığını, bilirkişi heyeti tarafından yasaya aykırı olarak hukuki değerlendirme yapıldığını, bilirkişi heyetinin kök ve ek rapora itirazlarının hiç birini değerlendirmediğini, bilirkişi raporunun aynı hasara ilişkin alınan eksper raporu ve tespit raporu ile çeliştiğini, hasarın davalı …’ye ait yağmur suyu hattındaki arızadan kaynaklandığı husununda tereddüt kalmamasına rağmen davanın reddinin kabul edilemeyeceğini, davalı …’nin TBK 69 ve 49. maddesindeki düzenlemeler hem de özel kanuni düzenlemeler gereğince sorumlu olduğunu bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, işyeri sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK m. 353/1,b,1 gereğince; Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/225E., 2019/55K. sayılı dava dosyasında verdiği 29.01.2019 tarihli kararına yönelik davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL’den peşin olarak yatırılan 44,40-TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
01.03.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 01.03.2023

Başkan Üye Üye Katip