Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/72 E. 2022/1982 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE :…
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/03/2018
ESAS-KARAR NUMARASI : ….

Taraf vekillerince, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili 03.09.2015 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin İstanbul 3. İcra Müdürlüğünün 2015/11579 E. sayılı icra dosyası borçlusuna (….) karşı her hangi bir borcunun olmadığını, İİK 89/1 haciz ihbarnamesinin 08.05.2015 tarihinde müvekkiline tebliğ edildiğini, müvekkilince 89/2 haciz ihbarnamesine yasal süresinde adi posta yolu ile itiraz edildiğini, itirazları ilgili icra müdürlüğüne tebliğ edilmesine rağmen kabul edilmediğini ve üçüncü haciz ihbarnamesinin gönderildiğini, 25.08.2016 tarihinde tebliğ edilen üçüncü haciz ihbarnamesine karşı yasal süresinde iş bu davanın açıldığını ileri sürerek, müvekkilinin icra dosyası borçlusuna borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; İİK 89. maddesine göre gönderilen haciz ihbarnamelerinin hukuka uygun olduğunu, davacının 08.05.2015 tarihinde gönderilen 1. Haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediğini, 29.06.2015 tarihinde tebliğ edilen 2. Haciz ihbarnamesine adi posta yoluyla itiraz ettiğini ileri sürdüğünü ancak adi postanın içeriği yönünden herhangi bir evrak sunulmadığını, evrakın içeriği itiraz olsa dahi süresinde olmadığını, evrakın icra dairesine teslim tarihinin 11.07.2015 tarihi olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere davacının 1 ve 2. Haciz ihbarnamelerine süresi içerisinde itiraz etmemesi sebebi ile işbu davanın açılmasından dolayı işbu davanın davacı lehine sonuçlanması halinde davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu savunarak, davanın reddine, aksi halde yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “Tüm bu açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamına göre; davacı şirket hakkında takip dosyasında haciz ihbarnameleri gönderildiği, 1. ve 2. haciz ihbarnamelerine davacı tarafça süresinde itiraz edilmediği bunun üzerine 3. ihbarnamenin tebliğ edilmesi üzerine davacı tarafça süresinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmakta olup, davacının söz konusu takip dosyasının borçlusuna herhangi bir borcunun bulunmadığının aldırılan bilirkişi raporuyla belirlendiği ve mahkememizce de bilirkişi raporuna itibar edilmesi sebebiyle davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davanın kabulüne karar verilmiş ise de davacı İİK 89 maddesine göre gönderilen ihtarnameye süresinde itiraz etmeyerek davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden davalı yanın yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasına (aynı yönde Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 03.07.2017 tarih ve 2017/1289 E ve 2017/2628 K sayılı ilamı) karar verilerek tüm dosya kapsamından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” denilerek, davanın kabulü ile İstanbul 3. İcra Müdürlüğünün 2015/11579 E. sayılı takip dosyasında davacıya gönderilen üçüncü haciz ihbarnamesinde yazılı 30.000,00 TL tutarında ve davacının zimmetinde sayılan borçtan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; hükmün dayanağı olan 05.05.2017 tarihli bilirkişi raporunda davacı tarafından dava dışı …’ya 23.212,18 TL’lik bir ödemenin yapılması gerektiği,13.04.2015 tarihinde keşide edilen 21.000,00 TL tutarlı çekin vade tarihinin 21.09.2015 olduğu, ancak muhasebe kayıtlarına 10.04.2015 tarihinde intikal ettirildiği, 21.09.2015 tarihinde de dava dışı … tarafından bankaya ibraz edilerek tahsil edildiği, kalan 2.213,18 TL’lik ödemenin ise 31.12.2015 tarihinde kayıtlara alındığı, fakat fiili ödemenin 13.04.2015 tarihinde yapıldığı hususlarının tespit edildiğini, 13.04.2015 tarihli tahsilat makbuzunun 12.05.2016 tarihli ön inceleme duruşmasının 1 numaralı ara kararında taraflara delilleri sunmaları için verilen iki haftalık kesin süre yaklaşık 10 ay geçtikten sonra ibraz edildiğini, bu tahsilat makbuzuna muvafakat etmediklerini, davacı tarafın dava dışı …’ya 31.12.2015 tarihinde nakit ödeme yaptığının kesin olduğunu, davacının ticari defterlerinde dahi 31.12.2015 tarihine kadar dava dışı …’ya borçlu olduğunun ortada olduğunu, davacı tarafın birinci haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği 08.05.2017 tarihinde, 13.04.2015 tarihli tahsilat makbuzuna atıfta bulunarak dava dışı şirkete 2.213,18 TL nakit ödeme yaptığını ve düzenleme tarihi dahi belli olmayan 21.000,00 TL değerinde çek keşide ettiğini iddia ettiğini, çekin ileri tarihli düzenlenmiş olması halinde ödeme aracı olarak görünmemesi gerektiğini, davacı tarafından ödemesi yapılmayan ve henüz düzenleme tarihi dahi gelmemiş olan bir çekin varlığı sebebiyle davacının dava dışı … borcunun olmadığını kabul etmenin hukuka aykırı olduğunu, davacı taraf ile dava dışı … arasında ticari ilişki bulunması sebebiyle ileri tarihli çek düzenlenerek müvekkilinin alacağının önüne geçilmeye çalışıldığını, davacının dava dışı … borçlu olup olmadığı hususunda ispat yükü kendisinde olmasına rağmen somutlaştırma yükümlülüğünü yerine getiremediğini belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine, davacının %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili katılma yoluyla sunduğu istinaf dilekçesinde; davalının haciz ihbarnamesi ile iş bu davanın açılmasına neden olduğunu, dava açılmasına rağmen haciz işleminin devamını istediğini, karşı tarafa vekalet ücreti ve yargılama giderleri yüklenmesi gerektiğini belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının müvekkili lehine düzeltilmesine, davanın kabulüne, davalı aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
1-Dava, İİK’nın 89/3. maddesine dayalı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra “Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” hükmü ile nispi ticari davaya ilişkin de düzenleme yapılmış olup, buna göre tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.
İİK’nın 89/3. maddesinin, üçüncü cümlesi, “..İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur…” hükmünü içermektedir. Bu hükümde belirtilen mahkemenin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte İİK’nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 12.04.2016 tarih ve 3568 E., 6425 K. ve 17.12.2015 tarih ve 7065 E., 17162 K., sayılı ilamları da bu yöndedir.
Somut olayda, taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi uyuşmazlık davalı alacaklı tarafından başlatılan icra takibinde, borçluya borçlu olduğu gerekçesiyle çıkarılan haciz ihbarnamelerine itiraz edilmemesi nedeniyle yedinde sayılan borçtan dolayı borçlu olmadığının tespiti istenmektedir.
6100 sayılı HMK’nın 1. maddesindeki göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğu hükmü ile HMK’nın 353/(1)-a.3. maddesinin mahkemenin görevli olmamasının mutlak kararın kaldırılması nedeni olduğuna ilişkin hükmü karşısında, görev hususu somut olayda olduğu gibi, açıkça istinaf istemine konu edilmese dahi istinaf mahkemesince re’sen gözetilmelidir.
Bu durumda İlk derece Mahkemesince, İİK’nın 89/3. maddesine dayalı olarak açılan davada, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, HMK’nın 114/(1)-c ve 115/(2). maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Buna göre Dairemizce, HMK’nın 353/(1)-a.3. maddesi uyarınca, HMK’nin 114(1).c ve 115/2. maddeleri uyarınca görev yönünden usulden red kararı verilmesi ve HMK’nin 20. maddesinde belirtilen görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine yapılacak işlemlerin yerine getirilmesi için esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.

2-Kararın kaldırılması nedenine göre taraf vekillerinin istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nin 353/(1)-a.3 maddesi uyarınca, esası incelenmeden Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.03.2018 tarih ve 2015/557 E. 2018/267 K. sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk derece Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
3-Taraf vekillerince yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
4-Taraf vekillerince istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk derece Mahkemesi tarafından esas hükümle birlikte değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği ve harç iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
14.12.2022 tarihinde, HMK’nın 353/(1)-a ve 362/(1)1-g maddeleri gereğince KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 15/12/2022

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza