Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/7 E. 2022/163 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

….
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 24.09.2018
ESAS-KARAR NUMARASI ….
Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Davacı vekili, davalıya ait… Müdürlüğü’nün hizmet alımı ile gerçekleştirdiği bir kısım işlerin taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca davacı tarafından yerine getirildiğini, bu işin yerine getirilmesi sırasında dava dışı …’un işçilik alacaklarından kaynaklanan alacağı bulunduğu gerekçesi ile hak edişlerinden kesinti yapıldığını, davalının kesinti yaptığı ödemenin sadece 749,10-TL’sinin davacı yanında geçen çalışma ile ilgili olduğunu, hak edişlerinden yapılan kesintinin bu nedenle haksız olduğunu belirterek 42.299,34-TL’nin 20.09.2017 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca kendilerine sunduğu hizmet nedeni ile hak edişleri oluştuğunu, sözleşme ve eki diğer düzenlemelere göre hak ediş ödemesi yapılmadan önce, öncelikle yüklenicinin kamuya olan vergi borcu ve çalışanlara olan işçilik alacakları kesildikten sonra kalan miktarın yükleniciye ödenmesi gerektiğini, kendilerinin hizmet alım sözleşmesi kapsamında çalışan dava dışı …’un işçilik alacakları nedeni ile davacının hak edişinden kesinti yapıp bu kişiye ödediklerini, yapılan işlemin taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi hükümlerine uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece Mahkemesi’nce “…Davacı şirkette geçen çalışma süresinin 123 gün olduğu, davalı tarafından …’a yapılan kıdem tazminatı ödemesinin bu çalışma süresine karşılık gelen miktarının 839,03-TL olduğu, ancak bu miktarın davacıdan talep edilmesinin mümkün olduğu, davacı tarafından …’a 24.05.2017 tarihinde 749,10-TL ödeme yapılmış olması nedeni ile halen davacının dava dışı …’un kıdem tazminatı ödenmesi nedeni ile ( 839,03-TL – 749,10-TL = 89,93-TL) 89,93-TL borcu bulunduğu, dava dilekçesinde iadesi talep edilen 42.299,34-TL’den davacı borcu olan 89,93-TL indirildiğinde davacı hak edişinden yapılan haksız kesintinin ( 42.299,34-TL -89,93- TL = 42.209,41-TL ) 42.209,41-TL olduğu belirlenmiştir.
Davacı hak edişinden haksız olarak yapılan kesinti nedeni ile kesintinin yapıldığı tarihte davalının davacı aleyhine zenginleştiği, fazla yapılan kesintinin zenginleşme tarihinden itibaren hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan alınması gerektiği, davanın her iki tarafı tacir olduğu için davacı alacağına kesintinin yapıldığı 20.09.2017 tarihinden itibaren değişen oranlı avans faizi uygulanması gerektiği kabul edilip davanın kısmen kabulüne…” karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:
Davacıya kıdem tazminatından yasal kesintiler düştükten sonra kendisine ödeneceği ve ödenen tutarın hakedişinden kesileceği hususunun bildirildiğini, davacı tarafından işbu davada gerekçe olarak sunulan 4857 sayılı İş Kanunu’nun anılan maddesinde, kamu kurum ve kuruluşları tarafından işçiye ödenen kıdem tazminatlarının son alt işverene rücu edilemeyeceğine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığını, davacının 6552 sayılı yasa ile getirilen düzenlemeden sonra kendilerinin sorumlu olmayacağı ya da sadece kendi dönemiyle şeklindeki iddiasının dayanaktan yoksun olduğunu, hakedişinden kesilen miktarın bir bölümünün kendi dönemi için olduğunu, davacının son işveren olarak tamamından sorumlu olmasının yanında kendi dönemi için nihai sorumlu olduğunu, hem müvekkilinin hem de davacı tarafın tacir olduğunu ve iş görme edimi kurallarını karşılıklı istek ve iradeleri ile belirledikleri hizmet alım sözleşmesi çerçevesinde gerçekleştirdiklerini, hizmet alım sözleşmesi ve teknik şartnamenin ilgili maddeleri uyarınca, gerek emeklilik gerekse diğer gerekçelerle işten ayrılarak müvekkilinden işçilik alacaklarını isteyen işçilere ödenen tazminat miktarlarından davacı firmanın sorumlu olduğunu, mahkeme kararında davacının ödemeyi yaptığı 20.09.2018 tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olup, müvekkilinin temerrüde düşmediğini, dolayısıyla faiz başlangıcının dava tarihi olması gerektiğini, ayrıca davacının ticari faiz talebinin yersiz ve yapılan ödeme işçi alacakları ile ilgili olduğundan yasal faiz işletilmesi gerektiğini, dava açılmasına müvekkilinin sebebiyet vermediğini, bu nedenle yargılama giderleri ve harçların müvekkilinden alınmasının hakkaniyete aykırı olduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, hizmet alım sözleşmesi nedeni hak edişten yapılan kesintinin istirdatı istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/652 E., 2018/737 K. sayılı dava dosyasında verdiği 24.09.2018 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Alınması gereken 2.889,47-TL istinaf karar harcından, peşin alınan 720,96-TL harcın düşümü ile kalan 2.168,51-TL harcın davalıdan alınıp Hazine’ye gelir kaydına.
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
09.02.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 10.02.2022
….