Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/698 E. 2022/1941 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)

ESAS NO : 2019/698
KARAR NO : 2022/1941
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/10/2018
ESAS-KARAR NUMARASI : 2015/877 Esas-2018/731 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

Taraf vekillerince, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, müvekkili kooperatifin davalı Birliğin üyesi olduğunu ve taraflar arasında ön tahsis protokolü imzalanıp 50.000,00 m² arsanın 280.000,00 TL bedel karşılığında müvekkillerine tahsis edildiğini, müvekkilinin tüm bedeli ödediğini ve davalının 12.05.2003 tarihli arsa tahsis belgesi düzenleyip müvekkiline verildiğini, ancak davalı kooperatifin bugüne kadar müvekkiline arsa devrini yapmadığını, taraflar arasındaki protokolde belirtilen 1920 nolu parselde davalının hiçbir hissesinin bulunmadığını, 1989 nolu parselde ise sadece 889 m²’lik yerinin bulunduğunun anlaşıldığını, ancak aynı yerde bulunan 2014 parseldeki davalı birlik hissesinin 50.000,00 m² miktarı karşıladığını ileri sürerek 2014 nolu parseldeki davalıya ait 50.000,00 m²’lik hissenin davacıya ait tapularının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın 6098 sayılı TBK’nun 147. maddesi uyarınca zamanaşımına uğradığını, taraflar arasında protokol yapıldığını ancak parsel numarası verilerek taşınmaz tahsisi yapılmadığını, müvekkilinin imar çalışmaları tamamlandıktan sonra tapu tescilini yaptığını, … Belediyesi tarafından imar çalışmalarının henüz sonlandırılmadığını, davanın haksız açıldığını savunarak reddini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce; “Davacı savı ve davalı savunması gerek taraflarca sunulan sözleşme, protokol, makbuz, kayıt ve belgeler, idare mahkemesi kararları, tapu kayıtları ve tüm dosya kapsamı ile birlikte değerlendirildiğinde, sonradan Mustafa Malkoç’un dahil edildiği bilirkişi raporunun somut olayın çözümlenmesi için yeterli olduğu anlaşılmış, davalı Kooperatif birliğinin itiraz ve talepleri yerinde görülmediğinden itirazlarına değer verilmemiş, özellikle bilirkişi kök ve ek raporlarıyla; 1163 sayılı Kooperatifler kanunun hükümlerine göre Üst Birliklerin ortak kooperatiflerin gereksinimleri oranında konut ve iş yeri olanları satın almak, ortak kooperatiflere inşaat malzemesi temin etmek, yüklenici firmalara kefil olmak ortak kooperatiflerin yöneticilerine eğitim vermek vs olmak üzere üye kooperatiflerin ortak çıkarlarını korumak ve çalışmalarına katkı sağlamak görevinin bulunduğu, taraflar arasındaki ön tahsis protokolünde, tahsis için imar planlarının onaylanmasının şart koşulmadığı, 3194 sayılı İmar Kanunun 8/b maddesi gereğince imar planlarının nazım imar planı ve uygulama imar planından oluştuğu, bu planların Büyükşehir Belediye Meclisince onaylanarak yürürlüğe gireceği, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunun 7/b maddesi gereğince Büyükşehir belediyesi sınırları içinde 1/5000 ve 1/25000 ölçekli imar planlarının Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılacağının hükme bağlandığı, ancak iptal kararlarından sonra çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde henüz 1/1000 lik Uygulama imar Planlarının yapılmadığı ve kesinleşmediği, Kentsel dönüşüm bölgesine ilişkin imar düzenlemelerinin idari yargı kararları ile iptal edildiği,
Davanın davacı kooperatif tarafından üye olduğu davalı kooperatif birliği aleyhine açtığı tapu iptal tescil davası olduğu, taraflar arasındaki protokole göre 280.000,00 TL bedelle 50.000,00 m2 gayrimenkulün tahsis edildiği, paranın tamamının davacı kooperatifçe ödendiği,
Tahsis edilecek arsanın niteliklerinin protokolün 9. maddesinde sayıldığı, tahsis edilecek arsanın niteliklerinin bu maddede 50.000,00 m2 175 konutluk olarak belirlendiği, plan neticesinde daha az konut yazısı belirlenmesi durumunda eksik konutların birlik tarafından karşılanacağı, fazla konut olması halinde birliğe ait olacağının düzenlendiği, bir başka deyişle arsanın imar planının arsa tahsisinden sonra yapılma ihtimalinin dikkate alınarak imar planı sonrasında konut sayısının değişebileceğinin göz önünde tutulduğu, hatta 175 konutun az yada çok olmasına göre taraflara karşılıklı edim yüklendiği, büyükşehir belediyesinin görev alanına giren imar palanlamasının ön tahsis protokolü ile ilgisinin bulunmadığı, tarafların protokol ile üstlendikleri edimlere halel getirmeyeceği, davacının tapu iptal tescil davasında haklı olduğu, çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 1/1000 ölçekli imar palanlarının olmadığı davalı tarafından sunulan belgelerin imar planı teklifinin onaylanmasına ilişkin olduğu, bölgenin imarsız olduğu, gayrimenkul tahsisine ilişkin protokol hükümlerinin uygulanabileceği, bunun için imar planını olmasının zorunlu olmadığı davacı kooperatifin tahsis bedelini ödediğine göre tahsis istemekte haklı olduğu, davalı birlikten arsa bekleyen aynı durumdaki kooperatifler arasında Kooperatifler Kanunu 23. Maddede somutlaşan eşitlik ilkesinin uygulanması gerektiği, ancak diğer kooperatiflerin davacı kooperatif ile aynı özellikleri taşıyıp taşımadığı anlaşılamamakla birlikte, davalı kooperatif birliğinin sözleşme ile davacı kooperatife sözleşmede vasfı belirtilen gayrimenkulü temin etme yükümlülüğünün bulunduğu davalı kooperatifin bu yükümlülüğünü yerine getirmesi halinde, sözleşmenin fazla konut çıkması halinde birliğe terk edileceğine ilişkin hükmü nedeniyle nispi eşitlik ilkesine uygun olduğu,
Sözleşme tarihi, tarafların zamana yayılan beklentileri, özelikle davalı kooperatif birliğinin edimini yerine getireceğine ilişkin dava tarihine yakın zamana kadar davacı kooperatif üzerinde oluşturduğu inanç nedeniyle 10 yıllık genel zamanaşımı ve kooperatif alacaklarına ilişkin 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı,
Taraflar arasındaki tahsis protokolünde, imar düzenlemesi sonunda tahsis edilen 50.000 m2 yüzölçümündeki bölüme 175 konuttan daha az konut yapılması halinde, davacı Kooperatifin fazlasını davalıdan talep edebilme yine fazla konut çıkması halinde fazlayı teşkil eden kısmın davalı Kooperatif Birliğine verileceği, dava ve maddi vakıaya göre, mahkememizce verilecek kararın davanın taraflarının imar planı yapılmasından sonra ortaya çıkacak duruma göre protokolün 9. Maddesine göre talepte bulunma hakkını etkilemeyeceği ve bu konuda taraflar aleyhine kesin hüküm oluşturmayacağı kanaati oluşmuş, davacının isteği kabul edilerek, 249.259,00 m2 yüzölçümündeki…sayılı parselin davalı Kooperatif birliğine ait olan ve 50.799,36 m2 yüzölçümüne tekabül eden payının davalı adına olan tapu kaydının iptaline ve davacı kooperatif adına tapuya tesciline” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: müvekkilinin davacıya 175 konutluk arsa tahsisi yapıldığını, ancak imar planının kesinleşmediğini, mahkemece 50.000,00 m² arsanın tapu iptaline karar verildiğini, anlaşmanın 1920-1989 nolu parsellerle ilgili olduğunu, mahkemece 2014 nolu parselle ilgili karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının tacir olduğunu, sözleşmeyi imzalarken müvekkili birliğin 1920 ve 1989 nolu parselde 50.000,00 m² yer olmadığını bilecek durumda olduğunu, müvekkilinin tüm ortaklarına eşit davranmak zorunda olduğunu, tapu tahsisinin konut sayısına göre yapıldığını, imar planının henüz tamamlanmadığını, tamamlanınca tapunun verileceğini, sözleşme yapıldığı anda hukuki imkansızlık nedeniyle geçerli olmadığını, rapora itirazlarının değerlendirilmediğini, hükmün gerekçesinde “…davanın tahsise ilişkin olması nedeniyle maktu harç ve vekalet ücretine hükmedilmiştir.” denilmesine karşın hüküm fıkrasının 4. ve 5. bentlerinde nispi harç ve vekalet ücretine hükmedildiğini, bu tür davalarda harç ve avukatlık ücretinin maktu olması gerektiğini, kararın kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle: mahkemece vekalet ücretinin eksik hesaplandığını, davayı 400.000,00 TL olarak ıslah ettiklerini, ancak mahkemece 280.000,00 TL üzerinden vekalet ücreti hesaplandığını, kararın bu nedenle hatalı olduğunu belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
UYUŞMAZLIK :
Uyuşmazlık; davacı kooperatif ile üyesi olduğu davalı kooperatif birliği arasında akdedilen 18.05.2000 tarihli arsa tahsis protokolü nedeniyle davalı kooperatifler birliğinin üyesi olan davacı kooperatife arsa tahsisi yapmaması nedeniyle davacının davalı birlik adına kayıtlı 2014 nolu parsele yönelik tapu iptali ve tescil talebinin yerinde olup olmadığı hususlarında toplanmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
I-Dava, davacı kooperatif ile üyesi olduğu davalı kooperatif birliği arasında akdedilen 18.05.2000 tarihli arsa ön tahsis protokolüne ve arsa tahsis belgesine dayalı olarak tapu iptali tescil istemine ilişkindir.
Davacı kooperatifin tapu iptali ve tescil istemi tahsis hakkına dayalı olup, tapu iptali ve tescile, üyelik tespitine, tahsis hakkına dayalı davalarda olduğu üzere üyelik sıfatının devamına ve üyeliğe sıkı sıkıya bağlı talepler ile ilgili uyuşmazlıklarda üyelik devam ettiği sürece zaman aşımı süresi işlemez (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 16.01.2017 tarih ve 2016/1631 E., 2017/4 K., 25.04.2016 tarih ve 2015/3748 E., 2016/2653 K.).
İlk derece Mahkemesince, “Sözleşme tarihi, tarafların zamana yayılan beklentileri, özellikle davalı kooperatif birliğinin edimini yerine getireceğine ilişkin dava tarihine yakın zamana kadar davacı kooperatif üzerinde oluşturduğu inanç nedeniyle 10 yıllık genel zaman aşımı ve kooperatif alacaklarına ilişkin 5 yıllık zaman aşımı süresinin dolmadığı” kabul edilmiştir.
İlk derece Mahkemesince davacının tahsis hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebi ile ilgili zaman aşımı süresinin işlemeyeceği gerekçesiyle davalının zaman aşımı definin reddi gerekirken yukarıda yazılı gerekçeyle reddi doğru olmamışsa da, bu konuda istinaf itirazı ileri sürülmemesine göre bu yanlışlığa işaret etmekle yetinilmiştir.
Dosya kapsamından, taraflar arasındaki 18.05.2000 tarihli… Yeni Yerleşim Alanı Arsa Ön Tahsis Protokolünde, davacı kooperatife … mevkiinde 1920 ile 1989 nolu parsellerde 50.000 m² ve 175 konutluk tarla vasfında taşınmaz tahsis edildiğinin belirtildiği, Arsa Tahsis Belgesinde ise ada parsel no belirtilmeksizin … yerleşim bölgesindeki 50.000 m² gayrimenkulun davalı Birlik tarafından davacı kooperatife tahsis edildiğinin belirtildiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, ön sözleşmede davacının iddia ettiğinin aksine belli bir parsel numarası belirtilerek taşınmaz tahsisi yapılmadığı, sözleşmenin maddesinde belirtilen hususun o bölgedeki müvekkili adına olan taşınmazlara örnek olarak verildiğini belirtmiştir. Buna göre davalı vekilinin istinaf dilekçesindeki, taraflar arasındaki anlaşmanın davacı tarafa 1920 ve 1989 parsel sayılı gayrimenkullerden arsa verilmesine ilişkin olduğu, mahkemece tarafların anlaşmalarında bulunmayan ve konu ile ilgisi de olmayan 2014 parsel sayılı gayrimenkulden arsa verilmesinin hukuka aykırı olduğu yolundaki, cevap dilekçesindeki açıklamasıyla çelişen istinaf itirazına HMK’nın 29. maddesi kapsamında itibar edilmemiştir.
Öte yandan; somut olayda, davacının tapu iptali ve tescil istemi gayrimenkulün aynına taallük ettiğinden nispi karar ve ilam harcı alınması (Harçlar Kanunu 16/1 md.); yine konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen bir hukuki yardım söz konusu olduğundan (Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13. md) nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmuştur.
Bu açıklamalara ve dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/(1)-b.1 ve m. 359/(3) gereğince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
II-Davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf itirazları yönünden;
Dava, yukarıda da özetlendiği üzere tahsis hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı tarafça taraflar arasındaki Ön Tahsis Protokolündeki tahsis bedeli 280.000,00 TL. dava değeri gösterilerek iş bu dava açılmış, keşifle dava konusu taşınmazın değerinin 400.000,00 TL. olarak belirlenmesi üzerine 02.02.2016 tarihli ara kararının 4 nolu bendi gereğince 16.03.2016 tarihinde eksik nispi harç tamamlanmıştır.
Buna göre İlk derece Mahkemesince taşınmazın keşifte belirlenen ve harcı tamamlanan değeri 400.000,00 TL. üzerinden davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, hangi rakam esas alınarak belirlendiği anlaşılamayan 22.750,00 TL. vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
Bu durumda Dairemizce, davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararını vekalet ücreti yönünden düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
III-İlk derece Mahkemesince karar ve ilam harcının dava konusu taşınmazın keşifte belirlenen ve harcı tamamlanan değeri olan 400.000,00 TL. üzerinden hesaplanması gerekirken, dava dilekçesinde belirtilen dava değeri üzerinden alınması da doğru olmamış, HMK’nın 355. maddesi uyarınca re’sen İlk derece Mahkemesi kararını düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, HMK m. 353/(1)-b.1 ve m. 359/(3) gereğince, davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
II-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle HMK’nın 355. maddesi uyarınca re’sen, ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 2015/877 E., 2018/731 K. sayılı dava dosyasında verdiği 04/10/2018 tarihli KARARINI DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
Buna göre:
“Davanın KABULÜNE;
… Mevkii 2014 sayılı parselin 50000/249250 payının davalı Birlik adına olan tapu kaydının iptali ile davacı kooperatif adına tapuya kayıt ve tesciline,
İhtiyati tedbir kararının kararın kesinleşmesine kadar devamına,
Harçlar Kanununa göre hesap ve takdir olunan 27.324,00 TL harçtan peşin alınan (4.781,70+2.049,30=) 6.831,00 TL harcın mahsubu ile eksik 20.493,00 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap edilen 73.000,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından harçlar dahil aşağıda dökümü yapılan yargılama giderleri toplamı 6.825,70 TL ile istinaf aşamasında yapılan 121,30 TL. istinaf yoluna başvurma harcı ile 45,98 TL. tebligat gideri olmak üzere toplam 6.993,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar kesinleştiğinde artan gider avansının yatırana iadesine,”
III-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 27.324,00 TL istinaf karar harcından peşin alınan 4.781,70 TL’nın mahsubu ile bakiye 22.542,30 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde yatırana iadesine,
IV-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
V-Avansın kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak yatıranlara iadesine,
VI-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına,
08/12/2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 08/12/2022

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza