Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/672 E. 2023/968 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)
ESAS NO : 2019/672
KARAR NO : 2023/968

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : Dr. … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/03/2018
ESAS-KARAR NUMARASI : 2016/464 E.-2018/210 K.
DAVACI :
VEKİLİ : Av. …-(E-Tebligat)
DAVALI :
VEKİLİ : Av. …(E-Tebligat)

Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkili şirketin 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa göre kurulmuş bir tedarik şirketi olduğunu, elektrik tedarik sözleşmesi imzaladığı müşterisi dava dışı …’e elektrik satışı yaptığını, EPDK’nın ilgili yönetmeliklerine uygun fatura keşide edilerek dava dışı müşteriye tebliğ edildiğini, faturaların salt tüketim bedeli, tüketim miktarı baz alınarak hesaplanan dağıtım bedelleri (dağıtım, iletim, kayıp, sayaç okuma, psh bedelleri) ve diğer fonlar (TRT Fonu, Enerji Fonu, Belediye Tüketim Vergisi) olarak hesaplanarak müşteriden tahsil edildiğini, müvekkilinin tüketim bedeli (aktif enerji bedeli) üzerinden (sözleşmeye bağlı olarak %1 ile %4 arasında değişen) kâr elde ettiğini, dağıtım bedellerinin ise müvekkili şirket ile davalı … … arasında imzalanmış standartı EPDK tarafından belirlenen sistem kullanım anlaşmasına bağlı olarak, dava dışı müşteriden tahsil edildiğini, tahsil edilen dağıtım bedellerinin davalı tarafından keşide edilen tek fatura ile davalıya ödendiğini, tahsil edilen diğer fonların da ilgili kurumlara ödendiğini,
Abonenin elektriğini dağıtım ve sayaç okuma görevleri lisansına derç edilmiş olan dağıtım şirketinin sağladığını, bunu merkezi bir sistem üzerinden Tedarikçi şirkete bildirdiğini, Tedarikçi şirketin bu tüketimleri baz alarak Aboneye, ödemelerini dağıtım şirketine transfer etmek üzere elektrik faturasında yansıttığını, Tedarik şirketi henüz Aboneden tahsilatlarını yapmadan Dağıtım şirketine bu bedelleri ödediğini, Sistem kullanım Anlaşması gereği işbu bedellerin ödenmeme ihtimaline binaen dağıtım şirketine Kesin ve Süresiz Teminat Mektubu da sunduğunu,
Müvekkil şirketin müşterisi dava dışı …’in müvekkili şirkete ödemiş olduğu dağıtım bedellerinin istirdatı için yargılamaya başvurduğunu, Beylikova Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 31.03.2016 tarih, 2015/101 E. ve 2016/68 K. sayılı kararı ile Yargıtay HGK’nın 21.05.2014 tarih, 2013/7-2454 E ve 2014/679 K. sayılı kararı ve buna bağlı olarak da Yargıtay 3. HD’nin ardı ardına vermiş olduğu ve istikrar kesbeden kararları doğrultusunda bu bedellerin iadesine karar verdiğini, Buna göre temyiz merciinin, “Elektrik dağıtım şirketlerinin; elektrik kullanan abonelerin faturalarına yansıtarak aldıkları, kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmet, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin elektrik enerjisi kullananlara (sanayi, ticarî ve mesken abonelerine) aktif tüketim bedeli dışında ek bir mâli yük ve külfet getirdiği izahtan varestedir. Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından kaçak kullanmak (hırsızlanmak) suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaştığı da söylenemez. Nihai tüketici olan abonenin; kayıp-kaçak bedeli gibi davalı … tarafından faturalara yansıtılan; dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, parekende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, eş söyleyişle şeffaflık bir hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarındandır. Ne var ki, davaya konu bedeller ile ilgili olarak Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak çıkarılan yönetmelik, bilirkişiler tarafından düzenlenen raporlarda; hesaplamaya psh, iletim, dağıtım bedelleri de dahil edilmiş, bu hesaplama şekli benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiştir. Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre ve anılan bedeller dahil edilmeden hesaplama yapılması gerektiği kuşkusuzdur.” şeklinde değerlendirdiğini,
Müvekkilince Beylikova Asliye Hukuk Mahkemesi kararının tehir-i icra talepli olarak temyiz edildiğini ve icra dosyasına teminat yatırıldığını, kararın Yargıtay’ın istikrar kesbetmiş kararları doğrultusunda onanacağını ileri sürerek,
Fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere, 7.791,44 TL’nin müvekkiline iadesine
karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; dava konusu edilen Beylikova Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.03.2016 tarih, 2015/101 E 2016/68 K. sayılı kararında belirtilen kayıp-kaçak bedelini 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve 4628 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun verdiği yetki çerçevesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK)’nun belirlediğini, elektrik dağıtım ve görevli tedarik şirketlerinin kurum tarafından belirlenen bedelleri tahsil ettiğini, kurul kararının EPDK’nın düzenleyici bir işlemi olarak tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlayıcı niteliği haiz olduğunu, bir kamu kuruluşu olan EPDK’nin aldığı düzenleyici bir işlem olan ve ülke genelinde uygulanan bedellere ilişkin açılacak davalarda görevli mahkemenin Danıştay olduğunu ve EPDK’na yöneltilmesi gerektiğini, Bu nedenle yargı yolu ve görev itirazları bulunduğunu,
Düzenleyici bir işlemin, mahkemece iptal edilmedikçe veya yetkili merciler tarafından geri alınmadıkça geçerli olduğunu, Kurul kararlarına dayalı olarak söz konusu bedellerin tahsil edilmesinin hukuka uygun olduğunu,
Kayıp-kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı gösterdiğini, kaçak elektrik tüketiminin tamamen ortadan kaldırıldığı bir durumda dahi kaybın yine söz konusu olacağını, tüketicilere sunulan elektriğin kesintisiz sağlanabilmesi için her bir dağıtım bölgesinin kayıp-kaçak oranları dikkate alınarak elektrik üretilmesi gerektiğini, üretilen elektriğin maliyetinin tüketiciye yansıtılmasının faaliyetin faaliyetin doğal sonucu olduğunu,
Kayıp/kaçak, dağıtım, psh, sayaç okuma, sistem kullarım bedellerinin iadesini talep etmenin mümkün olmadığını,
Beylikova Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.03.2016 tarih 2015/101 E.
2016/68 K. sayılı dava görülmekte iken müvekkiline herhangi bir ihbarda bulunulmadığını, bu nedenle savunma haklarının engellendiğini,
Savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “17/06/2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21. maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir.
6719 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 19. maddede; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve geçici 20. maddede ise, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyetleri’nin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır.
Dava tarihi olan, 04/05/2016 tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17/06/2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmış olup, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı kanun gereğince davanın konusuz kaldığı değerlendirilmiş, bu nedenle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin hüküm kurulmuştur.
Davanın konusuz kalması halinde, mahkemece; yargılamaya devam edilerek davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi, o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Başka bir deyişle, yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada, yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde, davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden taraf lehine “maktu vekalet” ücretine hükmedilmesi, yargılama giderlerinin ise karşı taraftan tahsiline karar verilmesi gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarih, 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilmiştir.
Somut olayda, dava tarihi itibariyle HGK kararı uyarınca davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HMK md.326/1). Aynı şekilde, vekalet ücreti yönünden de haksız çıkan taraf aleyhine hüküm kurulur (HMK md.330/1). Dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden, dolayısıyla karşı tarafın vekalet ücretinden sorumlu tutulması olanaklı değildir. Bu nedenle davalının vekalet ücretinden ve yargılama giderlerinden sorumlu olması gerektiği” belirtilerek, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu edilen kayıp-kaçak bedelinin 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve 4628 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun verdiği yetki çerçevesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından belirlendiğini, elektrik dağıtım ve görevli tedarik şirketlerinin kurum tarafından belirlenen bedelleri tüketicilerden tahsil ettiğini, Kurul kararının EPDK’nın düzenleyici bir işlemi olarak tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlayıcı niteliği haiz olduğunu, Enerji Piyasası Düzenlenleme Kurulu tarafından onaylanan fonsuz tarife tabloları içerisinde yer alan bedellerin dağıtım ve görevli tedarik şirketlerince tüketicilerden tahsili ve bu bedellerin tüketiciler tarafından ödenmesinin yasal zorunluluk olduğunu,
17.06.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa öncesinde de davacıya yansıtılan bedellerin mevzuata uygun şekilde tahsil edildiğini, bu nedenle dava açıldığı tarihte davacının davasında haklı olması durumu söz konusu olmadığından yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin müvekkili şirkete yükletilmesinin haksız olduğunu, 17.06.2016 tarihinde 6719 sayılı yasa yürürlüğe girmeden önce de kayıp-kaçak bedellerinin iadesine ilişkin açılan davalarda dağıtım şirketleri lehine, davaların reddine karar verildiğini, 6719 sayılı kanun yürürlüğe girdikten sonra da davanın reddine dair karar verildiğini ve müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti ödenmesine dair karar verilmediğini,
6719 sayılı kanunun ilgili maddelerinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvuru yapıldığını, Anayasa Mahkemesi’nin 15.02.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 28.12.2017 tarih ve 2016/150 E., 2017/179 K. sayılı kararı ile Mahkemelerin denetim yetkisini kısıtlayan EPK 17. maddesi (10) no’lu fıkrasının iptal edildiğini, diğer maddelere ilişkin yapılan iptal başvurularının ise davalı şirket/şirketler lehine reddedildiğini,

Tüm bu nedenlerle davanın reddi gerekirken konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair kararın hukuka aykırı olduğunu,
Belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, mahkeme kararına dayalı olarak dava dışı kişiye ödenen tutarın taraflar arasındaki sistem kullanım anlaşmasına dayalı olarak rücuen istirdatı istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından;
Davalı … ile davacı tedarik şirketi arasında Sistem Kullanım anlaşması imzalandığı,
Davacı tedarik şirketinin Elektrik Tedarik Sözleşmesi imzaladığı abonelerine elektrik satışı yaptığı,
Elektrik dağıtım ve sayaç okuma görevi de bulunan davalı … şirketinin abonelerin tüketim bedellerini davacı tedarik şirketine bildirdiği, davacının da abonelerine tüketim bedeli, tüketim miktarı baz alınarak hesaplanan dağıtım bedelleri (dağıtım, iletim, kayıp, sayaç okuma, psh bedelleri) ve diğer fonlar (TRT Fonu, Enerji Fonu, Belediye Tüketim Vergisi) içeren elektrik faturaları düzenleyerek bu tutarları abonelerinden tahsil ettiği, abonelerinden tahsil ettiği tüketim bedeline göre hesaplanan kâr payından sonra kalan tüketim bedelleri ve dağıtım bedellerini, davalı şirketçe her ay düzenlenen faturaya dayalı olarak toplu şekilde davalıya ödediği, fon bedellerini de ilgili kurumlara ödediği,
Anlaşılmıştır.
Buna göre, davalı tarafından düzenlenen, davacı tarafça dava dışı aboneye mahkeme kararı ile ödenmek zorunda kalınan dağıtım bedellerini de içeren faturalar -Beylikova Asliye Hukuk Mahkemesindeki yargılama sürecindeki tarihlerde de düzenlenenler dahil-, davacı ticari defterlerine kaydedilmiş, davacı tarafça bu faturalar itiraz ileri sürülmeksizin ödenmiştir. Davacı tarafça bu yönde herhangi bir iddia ileri sürülmemiştir. TTK’nın 21/2. maddesi uyarınca tebliğe rağmen faturayı süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine borç kaydeden tacirin, fatura münderecatını aynen kabul ettiği ve faturayı gönderen tarafın, faturaya dayalı bu alacağının varlığını HMK’nın 222. maddesi uyarınca ispatlamış olduğu kabul edilir.
Buna göre İlk derece Mahkemesince, tacir olan davacının, abonelerinden tahsil ederek bir kısmını davalı tarafından düzenlenen faturalar ile itiraz etmeksizin ve ticari defterlerine kaydetmek suretiyle davalıya ödediği tutarların istirdatını isteyemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Bu durumda Dairemizce, davalı vekilinin istirdat başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararını düzelterek, davanın reddine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
I-Davalı vekilinin istirdat başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca, Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin 01.03.2018 tarih ve 2016/464 , 2018/210 K. sayılı kararını DÜZELTEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
Buna göre;
“1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL. karar ve ilam harcından peşin yatırılan 133,06 TL.’nin mahsubu ile kalan 46,84 TL.’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/2. maddesi uyarınca 7.791,44 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan 42,00 TL. tebligat gideri, 35,00 TL. posta gideri , 98,10 TL. istinaf yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 175,10 TL. yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden alınarak yatırana iadesine,”
II-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
III-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
31.05.2023 tarihinde, HMK’nın 362/(1)-a. maddesi uyarınca (Ek madde 1 uyarınca yeniden değerleme oranına göre belirlenen 238.730,00 TL. kesinlik sınırının altında kaldığından) KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 31/05/2023

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza