Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/662 E. 2023/965 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)

ESAS NO : 2019/662
KARAR NO : 2023/965
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : Doç.Dr. … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/11/2018
ESAS-KARAR NUMARASI : 2015/585 E.-2018/876 K.
DAVACI :
VEKİLİ : Av. …- (E-Tebligat)
DAVALI : …
VEKİLİ

Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili 04.09.2015 tarihli dava dilekçesinde; davalı alacaklı tarafından müvekkiline dava dışı takip borçlusu …. Şti. ve …. Şti.’nin doğmuş-doğacak istihkak, para, hak ediş, mal ve benzeri her türlü hak ve alacağı üzerine haciz konulduğuna ve bunların müvekkil yedinde sayıldığına ilişkin İİK 89/3 haciz ihbarnamesi gönderildiğini, müvekkilinin takip borçlularına hiç bir borcu bulunmadığını, aksine borçluların müvekkiline borçları bulunduğunu ileri sürerek, müvekkilinin dava dışı takip borçlularına borcu olmadığının tespitine, haksız ve kötüniyetli dava sebebiyle dava değerinin %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili; müvekkilince …. Şti.’den alacağının tahsili için İstanbul 3. İcra Müdürlüğü’nün 2015/11579 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, haricen borçlunun davacıdan alacaklı olduğunun öğrenildiğini, bu nedenle davacıya sırasıyla 89/1, 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnameleri gönderildiğini, davacının beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, dosya borçlusu … ile davacı firmanın birbirlerine kestikleri faturaların incelenmesi ve her iki tarafın ticari kayıt ve defterlerinin bilirkişi tarafından incelenmesini talep ettiklerini, kabul anlamına gelmemek üzere davacının 1. ve 2. Haciz ihbarnamelerine süresi içerisinde itiraz etmemesi sebebiyle işbu davanın açıldığını, davanın davacı lehine sonuçlanması halinde lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri hükmedilmesinin hukuka aykırı olacağını savunarak, davanın reddine, dava değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesince; “Eldeki davada; İstanbul 3. İcra Müdürlüğü’nün 2015/11579 esas sayılı takip dosyası ile takip alacaklısı-davalı ….Ltd. Şti.’nin, takip borçlusu ….Ltd. Şti. ile ….Ltd. Şti. aleyhine 55.922,95 TL üzerinden 2 adet çeke istinaden kambiyo senetlerine mahsus icra takibinde bulunduğu, davacıya 30.000,00 TL üzerinden birinci haciz ihbarnamesinin gönderildiği ve birinci haciz ihbarnamesinin davacıya 28.05.2015 tarihinde, ikinci haciz ihbarnamesinin davacıya 26.07.2015 tarihinde, üçüncü haciz ihbarnamesinin ise 25.08.2015 tarihinde tebliğ edildiği, işbu davanın 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde 24.04.2017 (04.09.2015?) tarihinde açıldığı belirlenmiştir.
….ibraz edilen bilirkişi raporu çerçevesinde davacının dava dışı ….Ltd. Şti. ile ….Ltd. Şti.’ye birinci haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle borçlu olmadığı saptanmakla, davanın kabulüne, her ne kadar davalı haksız eylemi ile dava açılmasına sebebiyet vermemiş ise de, davayı da kabul etmediği nazara alınarak yargılama gideri ve vekalet ücretinden davalının sorumlu olması gerektiği kanaatine varılmış…” gerekçesiyle, davanın kabulüne, davacının İstanbul 3. İcra Müdürlüğü’nün 2015/11579 esas sayılı takip dosyasında takip borçlusu …..Ltd. Şti. ile … İhtiyaç…Ltd. Şti.’ye haciz ihbarnamesinde belirtilen miktar ile borçlu olmadığının tespitine, davacının tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; cevap dilekçesindeki savunmalarını tekrar ederek, bilirkişi tarafından davacının sipariş avanslarının bulunduğu hesaplar incelenmeksizin rapor hazırlandığını, ödemelerin nakit mi, çek olarak mı gerçekleştirildiğinin rapordan anlaşılamadığını, çek keşide edilerek ödeme yapılmış ise bu çeklere istinaden ödeme yapılıp yapılmadığının incelenmesi gerektiğini, zira takip borçlusu ve alacaklıları arasında ileri tarihli çeklerin kesildiği ve kendilerinin zarara uğratılmaya çalışıldığının tespit edildiğini, ek rapor alınması taleplerinin Mahkemece yerinde görülmediğini belirterek, dosyanın yeniden incelenebilmesi için İlk derece Mahkemesine gönderilmesine, dava değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
1-Dava, İİK’nın 89/3. maddesine dayalı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra “Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” hükmü ile nispi ticari davaya ilişkin de düzenleme yapılmış olup, buna göre tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.
İİK’nın 89/3. maddesinin, üçüncü cümlesi, “..İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur…” hükmünü içermektedir. Bu hükümde belirtilen mahkemenin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte İİK’nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 12.04.2016 tarih ve 3568 E., 6425 K. ve 17.12.2015 tarih ve 7065 E., 17162 K., sayılı ilamları da bu yöndedir.
Somut olayda, taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi uyuşmazlık davalı alacaklı tarafından başlatılan icra takibinde, borçluya borçlu olduğu gerekçesiyle çıkarılan haciz ihbarnamelerine itiraz edilmemesi nedeniyle yedinde sayılan borçtan dolayı borçlu olmadığının tespiti istenmektedir.
6100 sayılı HMK’nın 1. maddesindeki göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğu hükmü ile HMK’nın 353/(1)-a.3. maddesinin mahkemenin görevli olmamasının mutlak kararın kaldırılması nedeni olduğuna ilişkin hükmü karşısında, görev hususu somut olayda olduğu gibi, açıkça istinaf istemine konu edilmese dahi istinaf mahkemesince re’sen gözetilmelidir.
Bu durumda İlk derece Mahkemesince, İİK’nın 89/3. maddesine dayalı olarak açılan davada, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, HMK’nın 114/(1)-c ve 115/(2). maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Buna göre Dairemizce, HMK’nın 353/(1)-a.3. maddesi uyarınca, HMK’nin 114(1).c ve 115/2. maddeleri uyarınca görev yönünden usulden red kararı verilmesi ve HMK’nin 20. maddesinde belirtilen görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine yapılacak işlemlerin yerine getirilmesi için esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.

2-Kararın kaldırılması nedenine göre davalı vekilinin istinaf itirazlarının yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nin 353/(1)-a.3 maddesi uyarınca, esası incelenmeden Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05.11.2018 tarih ve 2015/585 E., 2018/876 K. sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk derece Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
3-Davalı vekilince yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
4-Davalı vekilince istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk derece Mahkemesi tarafından esas hükümle birlikte değerlendirilmesine,
5-Karar tebliği ve harç iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
31.05.2023 tarihinde, HMK’nın 353/(1)-a ve 362/(1)1-g maddeleri gereğince KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 31/05/2023

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza