Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/651 – 2023/749
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
ESAS NO : 2019/651
KARAR NO : 2023/749
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 10.12.2018
ESAS-KARAR NUMARASI : 2016/384E., 2018/765K.
DAVACILAR :
VEKİLLERİ
DAVALI :
VEKİLİ
Davalı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili: Davacıların ortağı bulunduğu, … Şti -…iş. Ortaklığı unvanlı adi ortaklığın, … Müdürlüğü tarafından “Bandırma Bor ve Asit Fabrikaları İşletme Müdürlüğü fabrikalarında üretilen ±%20 toleranslı 625.000 ton ürünün torbalanması, etiketlenmesi, stoğa taşınması, istiflenmesi satış durumuna göre jütlenmesi, paletlenmesi, shrinklenmesi, çemberlenmesi ve sevk araçlarına yüklenmesi konulu” iki yılda bir düzenlenen ihaleye katıldığını, 31.12.2012-31.12.2014 tarihleri arasındaki yapılacak işler için yapılan ihaleyi kazandığını, davacı şirketin ihaleyi kazandıktan sonra, daha önceki ihale dönemlerinde davalı kurumdan ihaleyle aynı konuda iş alan taşeron firmalarda çalışan tecrübeli işçilerin büyük bir kısmını kendi sigorta sicili üzerine geçirdiği ve adi ortaklık bünyesinde çalıştırdığını, ihale konusu işte çalışan işçilerden…’ın davacı adi ortaklıkta kısa bir süre çalıştıktan sonra Bandırma 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (İş Mahkemesi sıfatıyla) 2013/262 E.sayılı dosyasıyla adi ortaklığın ortaklarından …. Şti.’ye ve asıl işveren … Müdürlüğü’ne karşı, işçi – işveren ilişkisinden kaynaklanan tazminat ve alacak davası açtığını, davanın işçi… lehine sonuçlandığını, davada işçinin önceki ihale dönemlerinde çalıştığı, aynı ihaleyi geçmiş yıllarda kazanan, ana işveren ile sözleşme yapan şirketlere yargılama aşamasında ihbar yapılmasına rağmen yerel Mahkemece işçinin alacaklarının tümünün (daha önceki ihale dönemlerinde çalıştığı firma ve şirketlerdeki çalışma sürelerini ve kazandığı hakları da nazara alarak) davacı adi ortaklığın ortaklarından …. Şti.’den ve … Müdürlüğü’nden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiğini, yerel Mahkeme kararının Yargıtay’ca onanarak kesinleştiğini, davalı ana işveren ile davacı adi ortaklık arasında akdedilen sözleşmenin 23.1.a maddesi uyarınca, davalı ana işveren tarafından, işçilere sözleşmelerinin tasfiyesi nedeniyle yapılacak ödemeler için davacı adi ortaklığın hakedişlerinden %10’luk kesinti yapıldığını, yapılan bu kesintilerin kesin kabul yapıldıktan sonra davacı adi ortaklığa geri ödeneceğini, iş bu karar doğrultusunda davalı ana işveren … Müdürlüğünün, ilgili Mahkemece işçi lehine hükmedilen kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai alacağı, yıllık izin ücret alacağı ve genel tatil ücreti alacağı kalemleri, yargılama giderleri, icra masrafları, vekalet ücretleri ve bunlara işleyen faizlerin toplamı olan 50.119,82 TL’yi anılan madde kapsamında davacı adi ortaklığın hakedişlerinden yapılan yüzde %10’luk blokeden tahsil edip işçiye ödediğini, taraflar arasındaki sözleşmenin aynı maddesine (23.1.a) göre yüklenicilerin işçiyi çalıştırdığı dönem kadar işçi alacaklarından sorumlu olduklarını, bu sebeple davalı … Müdürlüğü’nün, işçinin yalnızca davacı adi ortaklıkta çalıştığı dönemi göz önüne alarak davacının hak edişlerine uygulanan %10’luk blokeden kesinti yapıp işçiye ödemesi gerekirken, işçinin davacılardan tesis ettiği adi ortaklıkta çalışmadığı dönemleri de hesaba katarak aleyhine sonuçlanan davada hükmedilen bedellerin tamamını hak edişlere uygulanan %10’luk blokeden kesmesinin taraflar arasındaki sözleşmeye, usul ve esas bakımından konu ile ilgili yasal mevzuat hükümlerine aykırı olduğunu, davacı adi ortaklığın SGK kayıtları incelendiğinde, işçi…’ın 06.01.2013- 23.07.2013 tarihleri arasında davacı şirkette çalıştığının açıkça görüleceğini ileri sürerek, davacılardan haksız ve yasaya aykırı olarak yapılan tahsilat nazara alınarak fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı tutularak şimdilik 100 TL nın ödeme tarihinden itibaren uygulanacak en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 12/11/2018 tarihli talep artırım dilekçesi ile dava değerini 22.898,35 TL’na çıkarmıştır.
Davalı vekili: Davalı İdare ile davacı iş ortaklığı arasında 03/12/2012 tarihli sözleşme gereğince üstlenilen işin başlama tarihi 01/01/2013 olup işin bitiş tarihi 31/12/2014 olduğunu, sözleşme devam ederken davacı iş ortaklığı işçilerinden… tarafından teşekkül ve …. Şti aleyhine Bandırma 1. Asliye Hukuk ( İş ) Mahkemesinin 2013/262E sayılı dosyası ile açılan ‘işçilik alacağı’ talepli davada verilen 07/01/2014 tarih, E.2013/262, K. 2014/5 sayılı kararı Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 26/01/2015 gün, E:2014/10806, K:2015/2095 sayılı kararı ile onanması üzerine davacı…’a teşekkül tarafından ( Bandırma 2. İcra 2014/809 sayılı dosyası üzerinden) 50.119,82TL ödendiğini, davacı iş ortaklığı ile teşekkül arasındaki sözleşme gereği davacı iş ortaklığı işçilerinden…’ın her türlü işçilik alacakları ödemesinden yüklenicinin sorumlu olduğunu, …’ın iş sözleşmesinin feshedilmesine rağmen işçilik alacakları ödenmediğinden bu işçilerinde işçilik alacaklarının ödenmesi zorunluluğu doğduğunu, ödenen bedellerin ise sözleşme gereği firma alacaklarından karşılandığı, bu şekilde mahsuplaşma sonucu firmadan olan alacakların tahsil edildiğini, firma ile teşekkül arasındaki sözleşme gereği firma işçilerinin her türlü işçilik ödemelerinden yüklenici sorumlu olup buna rağmen teşekkül işçilik alacaklarına ilişkin ödeme yapmak zorunda kalması halinde bu ödemelerin firmanın idare nezdindeki alacaklarından kesip (takas/mahsup) alma yetkisi bulundunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “…Davacıların oluşturduğu adi ortaklık ile davalı idare arasında 03/12/2012 tarihli sözleşme imzalanmış ve sözleşmenin 8. Maddesinde yüklenicinin sorumlulukları düzenlenmiştir. 8. Maddenin 4. Fıkrasında İş Kanunu çerçevesinde doğan yükümlülüklerden yüklenicinin sorumlu olduğu ve 3. Kişilere idare tarafından ödeme yapılır ise bu tutarın hak edişlerden kesileceği, sözleşmenin 23/1.a maddesinde yüklenicinin işçilerin tüm alacaklarını ödeyeceği, ç bendinde idarenin ödeme yapması durumunda hak edişlerden kesinti yapılacağı düzenlemeleri olup bu maddeler nazara alındığında taraflar arasında yapılmış olan sözleşme ve eki şartnamelerde dava dışı işçiler tarafından açılan davalar sonucu asıl işveren tarafından ödenmek durumunda kalınan ihbar, kıdem tazminatı vs. bedellerin alt işverene tümüyle rücu edilebileceğinin hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. Ancak alt işverenin sorumluluğunun kendi dönemi ile ilgili sınırlı olduğu da açıktır. Başkaca işverenlerin dönemine tekabül eden işçilik alacaklarından davacı alt işverenin sorumlu tutulmasını gerektirir yasal düzenleme olmadığı gibi sözleşme hükmüde bulunmamaktadır. Bu nedenle davacıların sadece kendi dönemleri ile ilgili sorumlu oldukları kabul edilmiş, Mahkememizce atanan bilirkişiden alınan denetime elverişli oluşa uygun raporda tespit edildiği üzere, dava dışı işçinin davacılar bünyesinde çalıştığı dönem ile sınırlı olmak üzere davacıların ödemesi gereken tutara orantılanarak bulunan yargılama giderleri ile birlikte sorumlu olduğu tutarın 24.175,47 TL olduğu bu tutara takip masrafları eklendiğinde 27.121,47 TL’ye ulaşıldığı ancak davalı firmanın yaptığı kesintinin 50.119,82 TL olduğu gözetildiğinde aradaki fark olan 22.998,35 TL’nin davacının sorumlu olmadığı tutar olduğu ve bu kapsamda iadesinin gerektiği kabul edilip kesinti tarihi olan 08/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacılara ödenmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, işçilik alacaklarının sözleşmede ön görülen tasfiye hükmüne binaen ödendiğini, yapılan kesintinin hukuka uygun olduğunu, davanın reddinin gerektiğini, sözleşme serbestisi ilkesi gereği imzalanan dava konusu sözleşme ile işçi alacaklarından davacının sorumlu olduğunun açıkça hüküm altına alındığını bildirerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, hizmet sözleşmesi kapsamında davalı tarafından davacı hak edişlerinden fazla yapıldığı öne sürülen kesintinin tazmini istemini ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- HMK m. 353/1,b,1 gereğince; Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/384E., 2018/765K. sayılı dava dosyasında verdiği 10.12.2018 tarihli kararına yönelik davalı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.571,02 TL’den peşin olarak yatırılan 393,00- TL’nin düşümü ile kalan 1.178,02 TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
26.04.2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 27.04.2023
Başkan Üye Üye Katip