Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/645 E. 2023/320 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
ESAS NO : 2019/645
KARAR NO : 2023/320
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 13/12/2018
ESAS-KARAR NUMARASI : 2017/305E., 2018/996K.
DAVACI
VEKİLİ : Av. … – E/Tebligat
DAVALI : 1- … – …
VEKİLİ : Av. … – E/Tebligat
DAVALI : 2- … – …
VEKİLİ : Av. … – E/Tebligat

Davacı ve davalı … vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili, davalılardan …’ün müvekkili kooperatifin … nolu üyesi olduğunu,… no’da bulunan dairenin ferdileştirme yolu ile bu davalıya teslim edildiğini, davalı tarafın tapu kendisine teslim edildikten sonra ödemesi gereken bedeli kooperatife ödemeden 03/08/2017 tarihinde üyelikten istifa ettiğini, davalı yana kooperatif üyeliği nedeniyle devredilen dava konusu taşınmazın davalı …’a satıldığını, …’ün kooperatife borcu olduğunu ileri sürerek, dava konusu daire vasfındaki bağımsız bölümün tapusunun iptali ile davacı kooperatif adına tescilini, bu talebin kabul edilmemesi halinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’nin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davalının kooperatife üye olduğu dönem içerisinde aidatlarını düzenli şekilde ödediğini, çekilen kurada dairesinin belirlenmiş olup kendisine teslim edildiğini, dairenin kendine tesliminde davacı kooperatif tarafından maliyet hesaplamlarının yapılmış olduğunu, dairenin bedeli belirlenerek 150.000,00 TL olarak ödendiğini, müvekkilinin Kayseri 9. Noterliği’nin… yevmiye nolu ihtarnamesi ile üyelikten istifa ettiğini, davacı kooperatife hiçbir bir borcu olmadığı gibi bir ilişiğinin de bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, …’ün üyeliği süresince aiadatlarını ödediğini, kendisine kura sonucunda dava konusu taşınmazın çıktığını ve dairenin …’e teslim edildiğini, …’ün daire bedeli olan 150.000,00 TL’yi kooperatife ödediğini, davalının kooperatiften çıkabilecek herhangi bir aidat, devir işleminde ödenen para gibi borçlar dışındaki borçlardan özellikle de daire borcundan sorumlu olmayı kabul etmediğini, diğer davalı … tarafından dairenin borcunun ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince “…Davacı kooperatifin tasfiye haline girmesine dair bir genel kurul kararı bulunmamaktadır. Bu nedenle, ortaklar adına tapular oluşturulmuş olsa bile, davacı kooperatifin amacına ulaştığından söz edilemez.
Bu nedenle de tasfiye aşamasına geçmeyen davacı kooperatif 03/08/2017 tarihli noterlik ihtarı ile istifa eden davalı …’den üyelik nedeniyle edindiği haklarını geri isteyebilir ve davalı …’Ün de bu haklarını iade etmesi gerekmektedir.
Dava konusu taşınmaz, davalı …’e devir işleminden sonra el değiştirmiş ve diğer davalı … adına devredilmiş olup tapu kayıt malikinin koşulları varsa taşınmazı ediniminin korunup korunmayacağının irdelenmesi gereklidir:
Bilindiği üzere hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları, satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişesi taşımadan, toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, tapu kaydına dayanarak taşınmazı satın alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK), 2. maddedeki iyiniyete ilişkin genel hükmünün yanı sıra tapulu taşınmazların el değiştirmesinde 1023. maddede de özel hükümler getirmiştir.
Şöyle ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.”
1024. maddesinde de, “Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.
Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.
Böyle bir tescil yüzünden aynî hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir. ” düzenlemesi bulunmaktadır.
TMK’nin 1023. maddesinde belirtildiği üzere tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet edinen üçüncü kişinin bu kazanımı korunur. Yeter ki bu ayni hakkın yolsuz olarak tescil edildiğini bilen veya bilmesi gereken kişi durumunda olmasın (m 1024).
Öte yandan TMK.’nin 3. maddesi uyarınca kanunun iyiniyete hukukî bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Bu nedenle bir kimsenin kötü niyetle taşınmaz edindiğinin iddia edilmesi halinde, iddia edenin bunu kanıtlaması gerekir.
Bu açıklamalardan sonra davalı …’ün 03/08/2017 tarihli istifasından önce 08/09/2016 tarihinde dava konusu taşınmazın devrinin diğer davalı …’ya yapılmış olması, davacı vekilinin yazlı şekilde davalı …’nın kötü niyetli olarak taşınmazı iktisab ettiğini kanıtlayamamış olması, davacının dinlettiği tanıkları ile davalı taraflar arasındaki yazılı belgeninde davalının kötü niyetli olduğunu ispata elverişli olmaması nedenleri ile Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 27/03/2015 tarihli 2014/6264 esas, 2015/2033 karar sayılı ilamı da dikkate alınarak TMK’nın 1023 ve 1024. maddelerindeki tapuya güven ve iyiniyetle iktisap ilkelerinden davalı …’nın iyiniyetli üçüncü kişi olarak yaralanması gerektiği kanaati ile davacı vekilinin tapu iptal ve tescil talebine itibar edilmemiştir.
Davacının tapu iptali ve tescil istemi yönünden tüm davalılara husumet yöneltilmiş olup, son kayıt maliki dalı …’nın kötüniyeti kanıtlanamadığından davacının tapu iptali ve tescil istemi reddedildiğine göre, davalı …’ün davacı kooperatife üyelik nedeniyle yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmemesi nedeniyle, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tapu iptal ve tescil talebine dair terditli olarak dava dilekçesinde talep ettiği taşınmazın rayiç değerine hükmedilmesi gerekmektedir. Bu nedenle de davacının alacak talebine ilişkin davalı … yönünden davasının kabulü ile, 167.330,50 TL daire bedelinin davalı …’ten tahsili ile davacıya verilmesine dair karar verilmiştir. 03/08/2017 tarihli istifası nedeniyle dava tarihi olan 06/10/2017 tarihi itibariyle çıkma payı alacağının muaccel olmaması ve davalı … vekilinin bu çıkma payı alacağına ilişkin herhangi bir takas ve mahsup talebinin de bulunmaması nedenleriyle hükmedilen daire bedelinden davalı …’ün ödediği tutar düşülmemiştir…” gerekçesiyle davanın tazminat istemi yönünden kabulü ile 167.330,50 TL daire bedelinin davalı …’ten tahsiline, davalı … yönünden açılan davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Davalı …’nın dava konusu daireyi iyiniyetli devralmadığının dosya kapsamındaki evraklar ve tanık anlatımları ile sabit olduğunu, olayın oluş biçimi dikkate alındığında davalı …’in iyiniyetli olmadığının anlaşıldığı, davalı …’in dava konusu daireyi çok düşük bedel ile satın almasının gerek muvazaayı gerekse davalı …’in kötüniyetli olduğunu ortaya koyduğu, 10.09.2018 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu dairenin bedelinin 167.360,50 TL olarak hesaplandığını ancak yıpranma payı düşülerek piyasa şartlarından çok uzak bir değer biçildiğini, dava konusu dairenin konusunda uzman bir bilirkişi tarafından yeniden değerlemesi yapılması gerektiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle: davacı kooperatifin dava konusu taşınmazı davalı müvekkili …’e şartlı şekilde teslim ettiğini, müvekkilinin tapunun teslimine kadar ödediği aidatların hesaplanarak kalan miktarı ödemesi karşılığında devir yapıldığını, 21.12.2014 ve 16.11.2015 tarihli müvekkili davalı …’ün borcu olmadığına dair taraflar arasında taahhütname imzalandığını ve mahkemeye sunulmuş olan bu taahhütnamelerin mahkemece dikkate alınmadığını, bilirkişi raporunda ”davacı tarafın henüz kesin maliyet hesaplarını yaptırmadığından davalı tarafın borcu olup olmadığının belirlenemediği” şeklindeki görüşünün yerel mahkemece dikkate alınmadan karar verildiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, davalı kooperatif ortağı …’ün istifası nedeniyle ortaklığa bağlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile tescili, olmadığı takdirde daire rayiç bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23.maddesi hükmü uyarınca, kooperatif ortakları bu kanunun kabul ettiği esaslar dahilinde hak ve yükümlülüklerde eşittirler. Bu nedenle ilke olarak, aynı Yasa’nın 10.maddesinde düzenlenen istifa yolu ile ortaklıktan çıkan kişinin, 17.maddede öngörülen ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanacak yedek akçeler ve genel giderlerden payına düşenin indirilmesinden sonra yaptığı ödemelerinin istirdadı hakkı saklı kalmak kaydı ile kooperatif ortaklığı yolu ile edindiği haklarını kooperatife iade etmesi gerekir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi nin 2006/11211 E, 2008/3192 K sayılı kararı).
Bu açıklamalara; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı ve davalı … vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/305E., 2018/996K. sayılı dava dosyasında verdiği 13/12/2018 tarihli kararına yönelik davacı ile davalı … vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-a)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar harcının peşin olarak alınan 2.857,59 TL’den mahsubu ile kalan 2.677,69‬ TL’nin davacıya iadesine.
b) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 11.430,34 TL nispi istinaf karar harcından peşin olarak alınan 2.857,59 TL’nin mahsubu ile kalan 8.572,75‬ TL’nin davalı …’den alınarak Hazine’ye gelir kaydına.
3-İstinaf yoluna başvuranlar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4- HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
22/02/2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,
HMK m. 361 gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 22/02/2023

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır