Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
ESAS NO : 2019/608
KARAR NO : 2023/795
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : Doç.Dr. … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/12/2018
ESAS-KARAR NUMARASI : 2012/155 Esas-2018/1043 Karar
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … – (e-tebligat)
DAVALI : …
VEKİLİ :
DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … -(e-tebligat)
Taraflarca yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Asıl davada davacı vekili, müvekkili kooperatifin üyesi olan davalıdan aidat borcuna ilişkin olarak alacaklı olduğunu, bu alacağın tahsili için girişilen takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, müvekilinin ikametinin Sivas olduğunu, bu nedenle yetkili icra dairesinin Sivas İcra Daireleri olduğunu, ayrıca müvekkilinin davacı kooperatifin altyapı çalışmalarından faydalanmak için üye olduğunu ve davalı kooperatif yönetimine ödeme tablosu sunup 27.000,00 TL ödemek suretiyle tüm borcunu kapattığını, ancak müvekkilinin aldığı arsanın altyapısında bir gelişme olmadığını ve altyapı çalışmalarının durdurulduğunu, bunun üzerine müvekkilinin 16.10.2008 tarihli ihtarname ile kooperatif üyeliğinden ayrıldığını, davacı kooperatifin hakkaniyete aykırı olarak sebepsiz zenginleştiğini, bu durumun TBK’nun 61.maddesi ile TMK’nun 2.maddesine ve Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, müvekkilinin tam tersine davacı kooperatiften alacaklı olduğunu ve alacağını tahsil için Milas 2.Asliye Hukuk Mahkemesine ayrı bir dava açtığını, davanın yetkisizlik kararı ile Ankara Mahkemelerine gönderildikten sonra bu iki dosyanın birlikte görülmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Birleşen davada davacı vekili; Müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olup alt yapı çalışmalarından faydalanmak için davalı kooperatife 27.000,00 TL ödemede bulunduğunu ancak müvekkilinin aldığı arsanın altyapı çalışmalarının durdurulduğunu, bunun üzerine müvekkilinin davalı kooperatif üyeliğinden 16.10.2008 tarihli ihtarname ile ayrıldığını, davalı kooperatifin sebepsiz zenginleştiğini, bu durumun TBK’nun 61. maddesi ile TMK’na ve Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu savunarak 27.000,00 TL’nın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı kooperatiften tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili; Davacının müvekkili kooperatifin üyesi olduğunu, altyapı çalışmalarının üyelerden toplanan aidatlarla yapıldığını, davacının müvekkili kooperatife 49.400,00 TL aidat borcu olup bunun 27.000,00 TL’sını ödediğini, bakiye 22.400,00 TL borcu kaldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25.12.2014 gün, 2013/515 E.-2014/753 K. sayılı kararı ile bu davanın asıl dava olan Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/155 E. sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “Tüm dosya kapsamı ve deliller, yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemeleri kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; her ne kadar davalı birleşen davacı ortak olduğu dönemde kendi rızası ile yatırmış olduğu alt yapı ve genel yönetim giderleri için ödediği aidat bedellerinin iadesini birleşen dava ile talep etmiş ise de kooperatif üyeliğinden ayrıldıktan sonra kooperatif alanı sınırları dahilinde taşınmazı üzerindeki mülkiyet hakkının devam ettiği, davalı taşınmazının kooperatif alanı sınırları dahilinde bulunduğu sürece kooperatifin alt yapı hizmetlerinden yararlanmaya devam edeceği, bu itibarla rızası ile ödediği aidat bedellerinin iadesi talebinin yerinde olmadığı, kooperatif tarafından yapımı gerçekleştirilen alt yapı hizmetleri için yapılan harcama bedellerine kendi hissesi oranında katılması gerektiği, kooperatifte 97 parsel olduğu, her parselde 2 konut olmak üzere 194 konut bulunduğu, davalı birleşen davacının ise tam parsel (4805 nolu) maliki olduğu dolayısıyla 97 parselden 1 parselinin davalı birleşen davacıya ait olduğu, Eylül 2008-31/01/2012 tarihleri arasında kooperatif tarafından kooperatif sınırları dahilinde ortak alanlarda gerçekleştirilen toplam iş bedelinin 392.013,39 TL olduğunun tespit edildiği, yapılan harcamalarda davalı birleşen davacının payına düşen hizmet bedelinin 392.013,39 TL/97 = 4.041,38 TL olarak hesaplandığı bu miktar üzerinden takibin devam etmesi gerektiği, davalı birleşen davacının ortak olduğu dönemdeki alt yapı ve genel yönetim giderleri için yaptığı 27.000,00 TL tutarındaki aidat ödemesini geri talep edemeyeceği” gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulüne, davalının itirazının 4.041,38 TL. asıl alacak üzerinden iptaline, %40 icra inkar tazminatına, fazlaya ilişkin istemin reddine; birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran asıl davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Davalı tarafın hizmetinden faydalandığı için bunlardan sorumlu olması gerektiğini, birleşen davanın reddinin doğru olduğunu, asıl dava yönünden ise davacının 17.359,05 TL’dan sorumlu olması gerektiğini, bilirkişi raporunda müvekkili alacağının eksik hesaplandığını, kesin hakediş raporundaki ödemelerin dikkate alınmadığını, istinaf talebinin kabulü gerektiğini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İstinaf yasa yoluna başvuran asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Asıl davadaki alacağın kooperatif aidat alacağı olduğunu, kooperatif genel hizmetlerinden faydalanma alacağı olmadığını, müvekkilinin 2008 tarihli noter ihtarı ile üyelikten ayrıldığını, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi kararlarına göre aidatların üyelik aidatı mı yoksa kooperatif hizmetlerinden faydalanma alacağı olduğunun tespiti yönünde bozma kararı verildiğini, müvekkilinin genel giderlerden hiç faydalanmadığını, müvekkilinin istifasından sonraki hiçbir aidat talebinden sorumlu olmadığını, ayrıca %40 inkar tazminatının haksız olduğunu, %20 tazminata hükmedilmesi gerektiğini, alacağın likit olmadığını, müvekkilinin 27.000,00 TL çıkma payını talep ettiğini, bunun genel hizmet gideri olmadığını, davalı kooperatifin defter ve kayıtlarının incelenmediğini, müvekkili sanki hala üyeymiş gibi değerlendirme yapıldığını, davalı kooperatifin çıkma payı alacağının ertelenmesi hususunda bir karar alınmadığını, Yargıtay içtihatlarına mahkemenin göre eksik inceleme yaptığını, kararın kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
UYUŞMAZLIK :
Uyuşmazlık; asıl davada; davacı (birleşen davada davalı) kooperatifin üyesi olduğu davalı (birleşen davada davacı) kişi aleyhine aidat ve ara ödeme alacağı için giriştiği takipten dolayı alacaklı olup olmadığı ve miktarı; birleşen davada ise davacı (asıl davada davalı) …’ın birleşen dosya davalısı kooperatife ödediği 27.000.00 TL’nın iadesi talebinin yerinde olup olmadığı hususlarında toplanmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Asıl dava aidat ve ara ödeme alacağı için başlatılan takibe itirazın iptali, birleşen dava kooperatife ödenen 27.000.00 TL’nın iadesi istemine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; asıl davada davacı vekili ile asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/155E., 2018/1043K. sayılı dava dosyasında verdiği 13/12/2018 tarihli kararına yönelik asıl davada davacı vekili ile asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURULARININ AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Yasası gereğince asıl davada davacı vekilinden alınması gereken 179,90 TL istinaf harcından peşin alınan 44,40 TL’nın mahsubu ile bakiye 135,50 TL’nın asıl davada davacı kooperatiften tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
-Asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinden alınması gereken (Asıl dava için 277,00 TL+birleşen dava için 179,90 TL=) 456,90 TL. istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nın mahsubu ile bakiye 412,50 TL’nın asıl davada davalı-birleşen davada davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
3-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine,
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
03/05/2023 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 03/05/2023
Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza