Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/571 E. 2022/1095 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)

ESAS NO : 2019/571
KARAR NO : 2022/1095

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 29.01.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : 2017/359E., 2019/62K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
Davacı vekili tarafından, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili; müvekkilinin 1997 yılından beri davalı kooperatifin üyesi olduğunu, davalı kooperatifin 2009 yılında yapılan genel kurulu ile üyelik aidatlarının fahiş rakamlara çıkarıldığını ve gecikme faizinin aylık %2 olarak belirlediğini, belirlenen faiz oranının Türk Borçlar Kanunu’nun 120/2. maddesinde yer alan “Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faiz oranın, birinci fıkra hükmü uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz.” hükmüne aykırı olduğunu, müvekkiline kooperatif tarafından 319.00 TL borcun 150.000 TL’sinin aidat borcu, 169.000 TL’sinin ise temerrüt faizi olduğunun bildirildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 30.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, davacının tüm genel kurullara katılarak aidatların geç ödenmesi halinde aylık %2 gecikme faizi ödeneceği kararlarına muvafakat ettiğini ve birkaç dönemde denetleme kurulu üyesi olarak görev yaptığını, 1,5 ortaklık payı olan davacının ortaklığı 21/05/2015 tarihinde devrettiğini, devir tarihine kadar ödemesi gereken aidat borç bakiyesinin 194.558,01 TL, gecikme cezasının ise 124.383,04 TL olduğunu, ortaklık aidatımın temerrüt faizini geçmediğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
İlk derece Mahkemesi’nce “Dava; fazla faiz tahakkuk ettirildiği iddiasıyla kooperatif eski üyesi tarafından kooperatife karşı açılmış alacak davası niteliğindedir.
Mahkememizce öncelikle belirlenmesi gereken husus davacının eldeki davada taraf sıfatının bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, (o davada davacı sıfatının kime ait olacağı) veya bir hakkın elde edilmesi amacıyla kime karşı dava edileceği (o davada davalı sıfatının kime ait olacağı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının veya davalısının o dava yönünden davacı veya davalı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanıdır. Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. O halde, dava konusu şey üzerinde kim veya kimler hak sahibi ise, davayı da bu kişi veya kişilerin açması gerekir. Davayı açabilmek için gerekli sıfat, dava konusu şey üzerinde hak sahibi olan kişiye aittir.Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı ise tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir.
Mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemez; dava, sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir. Buna göre taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için defi değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir itiraz niteliğindedir. Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulu’nun 23.06.2004 gün ve 2004/4-371 E. 2004/375 K., 18.04.2007 gün ve 2007/5-233 E., 2007/221 K. 04.03.2009 gün ve 2009/10-34 E. 2009/104 K., 04.11.2009 gün ve 2009/2-402 E., 2009/484 K., 03.02.2010 gün ve 2010/4-4 E., 4 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir
Yukarıda belirlenen temel ilkeler ışığında gerçekleşen somut olay değerlendirildiğinde;
Davacının kooperatif hissesini 21.05.2015 tarihinde üçüncü kişiye devrettiği konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamakta olup, buna göre, davacının üçüncü kişiden aldığı bedel karşılığında “tüm hak ve borçlan” ile birlikte kooperatif hissesini devretmiş olduğu, hal böyle olunca eldeki davada davacının taraf sıfatının bulunmadığı anlaşılmakla, davanın reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
İstinaf yasa yoluna başvuran-davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: davanın sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı olarak açıldığını, kooperatif hissesine dayalı olarak açılmadığını, ayrıca davalı tarafın davacının taraf sıfatı olmadığı yönünde savunmasının da olmadığını bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava, fazla faiz tahakkuk ettirildiği iddiasıyla kooperatif eski üyesi tarafından kooperatife karşı açılmış alacak istemine ilişkindir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-HMK m. 353/1,b,1 gereğince; Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/359E., 2019/62K. sayılı dava dosyasında verdiği 29.01.2019 tarihli kararına yönelik davacı vekilinin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE.
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL’den peşin olarak alınan 44,40TL’nin düşümü ile kalan 36,30 TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan avansın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak iadesine.
4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
29.06.2022 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 362/1,a gereğince miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirası’nı geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 29.06.2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …